24 Ara 2010 için arşiv

24
Ara
10

Bütün Yollar Savaşa Çıkıyor..

Devletin de anası avradı var insanlar gibi, gelmişi geçmişi, sülalelesi var..
Devletimize sövüyorlar; bayrağına, toprağına, diline, tarihine sövüyorlar..
Bu sövmeleri ne hükümet ne muhalefet üstüne almadı..
Yargıyla ordu bu ana avrat sövmeleri duydu..

Ortada iki devlet var. Yıkılmakta olan ve kurulmakta olan bir devlet..
Bu sövmeler yıkılmakta olan devlete, Atatürk’ün kurduğu..
Kurulmakta olan devlet niye üstüne alınsın ki?..
Bütün bunlar Büyük Ortadoğu Projesi gereği değil mi?..

Öyle kolay değil!..
Devletler seçimle değil savaşla kurulur ve savaşla yıkılır..
Yıkılmakta ve kurulmakta olan devleti gören gözler savaşın gümbürtüsünü de duymak zorundalar..
Bu savaşın şehit ve gazilerini tek tek sayarak sayfayı dolduracak değiliz, ama esir kampının Silivri ve Hasdal olduğunu söyleyebiliriz..

Nerede bu savaşın tankı, topu diye soracak olursanız; televizyon ve gazeteler, iki elin parmaklarını geçmeyen yorumcular ve sabaha karşı geçen yasalar; yeter mi?..
Barış diye atılan bütün nâralar savaşa çıkıyor..
Tarih baba diyor ki; yasama, yargı ve yürütme bir kişinin elinde toplanmışsa o yönetimin adı faşizmdir..
Ve yine diyor ki; faşizm barış değil savaş sever..

Seçimle gelebilir ama kesinlikle seçimle gitmez..
Bütün yollar savaşa çıkıyor..

Hükümet devletin kiracısı sayılır demiştik, hükümet şimdi mal sahibi benim diyor..
İster polise git, ister savcıya, yargıca, istersen Anayasa Mahkemesi’ne..
Kira sözleşmesi sayılan anayasayı hiçe sayıyor..
Hukukun bittiği yer, savaşın başladığı yerdir..

Kiracı ile mal sahibi arasında kavga çıkar..
Hükümet, devlet benim demeye başlamışsa savaş..
Bir ülkede iki devlet olmaz, biri yıkılmak zorunda..
Atatürk’ün kurduğu devleti yıkacak adam daha anasının karnında doğmadı..


Hilmi KAYIHAN

http://www.ilk-kursun.com/2010/12/butun-yollar-savasa-cikiyor/

24
Ara
10

MEHMET FARAÇ : “URFALI KEMALİSTİM,GERÇEK KEMALİST CHP’LİLER YENİ CHP’LİLERİ GELDİKLERİ GİBİ GÖNDERECEKLERDİR.”

KIZI  YENİ CHP’NİN  PM’NE  GİREN  HİKMET ÇETİNKAYA  MEHMET FARAÇ’IN  YAZISINI

YENİ CHP’Yİ  ELEŞTİRDİĞİ  İÇİN  SANSÜRLETMİŞTİ..

MUSTAFA  BALBAY’A  BİLE  “CUMHURİYET’TE  DARBE  DESTEKÇİSİ  YAZARLAR VAR”  DİYEN,  BALBAY’IN  ANKARA  TEMSİLCİLİĞİNDEN  ALINMASINI  SAĞLAYAN  HİKMET  ÇETİNKAYA’NIN  KILIÇDAROĞLU’NUN  GELİŞİNDEN  BU  YANA  SİSTEMLİ  BİR  ŞEKİLDE  PKK  AVUKATI  SEZGİN TANRIKULU’NUN  CHP’DE  KİLİT  NOKTALARA  GETİRİLMESİNİ  SAVUNDUĞU  BİLİNİYOR.

CUMHURİYET  GAZETESİ’ NİN  ULUSALCI  ÇİZGİDEN  ÇIKARMA  OPERASYONDA  ETKİN  ROL  OYNAYAN  HİKMET ÇETİNKAYA’NIN  YENİ  CUMHURİYET  GAZETESİ  YARATMAYA  ÇABALARI,  YENİ CHP  YARATMA  ÇABALARIYLA  KOŞUT  OLARAK  SÜRÜYOR..

MEHMET FARAÇ  GÜNEYDOĞU  SORUNUNUN  ÇÖZÜMÜNDE  PKK’SIZ  VE  BARZANİSİZ  ÇÖZÜM  ÖNERDİĞİ  İÇİN  HEDEFTE.

BUGÜNKÜ  YALÇIN BAYER  VE  MELİH AŞIK’IN  KÖŞELERİNE  TAŞIDIĞI  KONU  BU  KONUDA  AYDINLATICI…

BU  ARADA  CUMHURİYET  OKURLARININ  BÜYÜK  TEPKİSİNİN  HİKMET ÇETİNKAYA’NIN  POLİTİKALARIYLA  BEKİR COŞKUN’A  RAĞMEN  50 BİNLERE  DÜŞEN  GAZETE  TİRAJINI  DAHA  DA  DÜŞÜRMESİ  BEKLENİYOR.

BİNLERCE  KİŞİNİN  CUMHURİYET  BÜROLARINI  ARAYARAK  ÖZÜR  DİLENMEDİĞİ  TAKDİRDE  BOYKOT  EDECEKLERİNİ  SÖYLEDİKLERİ  ÖĞRENİLDİ.

ULUSAL KANAL ANAHABER BÜLTENİNDE CANLI YAYIN KONUĞU OLAN MEHMET FARAÇ’TAN ÇARPICI MESAJLAR..,

CHP’DE PM’NE YAKIŞACAK ONBİNLERCE KEMALİST VARKEN, NAKŞİBENDİ TORUNLARI, BARZANİ’NİN ADAMLARI, PKK AVUKATLARI GİRMİŞTİR…

PKK KURULUŞU DTK’NIN KONGRESİNDE GÖREVLİ KİŞİLER PM’NE GİRMİŞTİR..YENİ CHP ADI ALTINDA KEMALİSTLER TASFİYE EDİLMEKTEDİR, BİZ DURUŞUMUZU 4 KASIMDA BELLİ ETTİK,6 OKTAN ÖDÜN VERMEYEN GERÇEK KEMALİST CHP’LİLER YENİ CHP’LİLERİ GELDİKLERİ GİBİ GÖNDERECEKLERDİR.

İKİ  DİL;  TÜRK’Ü  KÜRT’E,  KÜRT’Ü  TÜRK’E  KIRDIRMAYI  AMAÇLAYAN  BİR  PROJEDİR, HERKES  ANADİLİNİ  KONUŞSUN  AMA  RESMİ  DİL  TEKTİR..

Dedem  derdi  ki :

“Doğru  dur  oğlum…  Doğru  duvar  yıkılmaz!..”

ULUSAL KANAL  TÜRKİYE’NİN  ÇIĞLIĞIDIR,  HAYKIRIŞIDIR…

ÖNERİ HABER:
“Sansürün arkasında kızlarını Sorosçu damatlara veren kişiler var” İŞTE MEHMET FARAÇ’IN SANSÜRLENEN YAZISI

http://www.ilk-kursun.com/2010/12/mehmet-farac-urfali-kemalistimgercek-kemalist-chpliler-yeni-chplileri-geldikleri-gibi-gondereceklerdir/#more-57837

24
Ara
10

Karşıyaka… Türk Bayrağıdır

Karşıyaka’nın uğradığı saldırıyı, sportif şiddet olarak algılayan, Allah’ın geri zekâlısıdır.

Karşıyaka, Türk bayrağıdır.

Mustafa Kemal tarafından armasında ay-yıldız taşıma
onuru verilen ilk ve tek kulüptür.

(İkincisi Kasımpaşa…
1948 Londra Olimpiyatı’nda
6 güreşçimiz altın aldı,
Gazanfer Bilge, Mehmet Oktav, Ahmet Kireççi, Kasımpaşa’nın
sporcularıydı.

Kasımpaşalı Başbakan’ın “faşist” dediği İsmet İnönü, Kasımpaşa’ya  armasında ay-yıldız taşıma hakkı verdi.)

Okumaya devam edin ‘Karşıyaka… Türk Bayrağıdır’

24
Ara
10

“Sansürün arkasında kızlarını Sorosçu damatlara veren kişiler var” İŞTE MEHMET FARAÇ’IN SANSÜRLENEN YAZISI

Ulusal  Kanal’da  SANSÜRÜ  anlatan  MEHMET  FARAÇ,  HİKMET  ÇETİNKAYA’YI,

YENİ CHP’yi  HEDEF  ALDI :  ”NAKŞİBENDİLER  CHP’YE  SIZDI”

Utanması  gereken  ben  değilim..

Yazının başlığındaki İşbirlikçiler ve en alttaki 6 satırın atıldığını öğrendim..

Yazı tamamen Kubilay’ın öldürülmesini anlatıyor.

Perinçeklere, Tuncay Özkan’lara, Haberal’lara gönderme yapıyorum, susturulduklarını anlatıyorum.

Uğur Mumcular, Muammmer Aksoylar ortadan kaldırıldı..

Şimdi Ergenekon tezgahı kuruldu.

Barzanin adamları her yere sızdı.

Ülke federasyona sürükleniyor.

PKK avukatları, Nakşibendiler CHP’ye sızmışlardır.

Onlar Cumhuriyetin en önemli kalesine sızarken yurtseverlerin kafaları kopartılıyor, parti başkanları, TV sahipleri içeri alınıyor..

PKK’nın avukatlarını CHP PM’ne koyan zihniyet Cumhuriyet Gazetesi’ne sansür uygulatıyor..

Ben sansürlenen yazının anlamının kalmayacağını söyledim.

Bugün Melih Aşık’la Yalçın Bayer’in ele aldığı konular çok önemli ve anlamlı…

Yeni CHP’yi Barzani dizayn ediyor…

Sezgin Tanrıkulu PM’ne alınıyor…

Güneydoğu’da Türk-Kürt’e, Kürt-Türk’e düşman ediyor..

CHP de dizayn ediliyor..

Haburcuların Avukatı Sezgin Tanrıkulu ve Nakşibendi Muhammed Çakmak PM’ne aldırtıldı.

CHP dizayn ediliyor..

“Laiklik tehlikede değil” diyen ve evrakta sahtecilikten yargılanan isimleri, PKKLıların avukatlarını PM’ne alan,”cemaatlere saygılıyım” diyen zihniyete biz karşı çıktığımız için bu durumdayız.

Biz 6 ok çizgisinde durduk, bugün haklı çıktığımız ortaya çıktı.

Ben bunları dün de CHP’nin panelinde söyledim CHPliler hayretle şiddetle alkışladılar.

Sansürün arkasında Kızlarını Sorosçu damatlara veren kişiler var

Hizbullahları İbdaclerin hedefi olan beni kendi gazetemde sansürü yiyorum
Bu tezgahın arkasında Türkiye’nin bölünmesi var…

Yazının başlığı “DİNCİ TEHDİT KUBİLAY VE İŞBİRLİKÇİLER” di kaldırılmak istendi..

İşte  o  Yazı :

Dinci  Tehdit,  Kubilay  Ve  İşbirlikçilik!..

Gazez Camisi girişinin sol tarafındaki bahçede arkası üstü yatık, sağ tarafında kasaturası kınından çekik bir halde, elbiseleri kanlı, başı boynundan ayrılmış ve etrafındaki toprakta çok fazla kan lekeleri bulunan, tahminen 25 yaşlarında, üzerinde hâki renkte askerî elbise olan; orta boylu, kumral benizli, saçları az ağarmış cesedin, Menemen’de 43. Alay 1. Tabur 3. Bölük Takım Komutanı Yedek Subay İzmirli Hüseyin oğlu Kubilay olduğu anlaşılmıştır.”

Yukarıdaki satırlar, 23 Aralık 1930 sabahı Menemen’de Nakşibendi müritleriyle onlara destek veren gerici yobazlar tarafından şehit edilen Yedek Subay Mustafa Kubilay’la ilgili Menemen Cumhuriyet Savcılığı’nın hazırladığı raporun girişidir !..

Okumaya devam edin ‘“Sansürün arkasında kızlarını Sorosçu damatlara veren kişiler var” İŞTE MEHMET FARAÇ’IN SANSÜRLENEN YAZISI’

24
Ara
10

1963 – Kanlı Noel’i Unutmadık..!!!

Türk’ün   hafızasına   hakaret   edenlere   inat…

Karışık   kafalı   gevşeklere   ve   kanı   bozuk   hainlere

lânetle…        DİYORUZ   Kİ :

ESAS   TÜRKOĞLU   TÜRK   U – NUT – MAZ…

ONA   GÖRE…

—————————————————————————————————————-

Sürekli gündemde bulunan Kıbrıs sorununu yeni kuşaklara aktarmak ve adada gelişen olayları tüm tarafsızlığı ile bir daha açığa vurmak üzere yazılmış Kanlı Noel-1963 son yarım yüzyılı ile Kıbrıs’ı sorgulama amacı gütmüştür.

Kıbrıs, Türkiye’nin yumuşak karnına dayanan sivri bir süngü.

Günümüz Türkiye’sinin önemli meselelerinden birisi.

Kıbrıs meselesi, daha doğru bir ifade ile Türk-Yunan münasebetleridir.

Her vesile ile Türkiye ile olan münasebetlerinde ‘mesele yaratmakta’ eşsiz olan Yunanistan, tarihi ve siyasî hiçbir hakkı olmadığı halde Kıbrıs’ı da Türkiye ile arasında yeni bir mesele haline getirmeyi başarmakta gecikmemiştir.

Kıbrıs’ın son yüzyılı; Kıbrıs’ta işlenen vahşi cinayetler, Kıbrıs Türkünün dramı, küçük Yunanistan’ın emperyalist politikasının bir aynası olmuştur.

Özellikle 1963 yılı Kanlı Noeli, Kıbrıs Rumları ile Yunanistan’ın düşmanlıklarını hangi noktaya kadar götürebileceklerini ortaya koymuştur.

ENOSIS, yani Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı emellerine tek engel teşkil eden Kıbrıs Türk toplumunu ani bir saldırı sonunda yok etme teşebbüsü Rum-Yunan ikilisinin insanlık adına lanetlenmesi gereken bir davranışı niteliğinde idi.

Ancak 1963-1974 arası adadaki vahşeti görmeyen ya da görmezlikten gelen, Kıbrıs Türklerinin seslerine ve yalvarma çığlıklarına kulaklarını tıkayan, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere bazı devletler ve uluslar arası camiadaki kuruluşlar hâlâ bu ısrarlı tutumlarından vazgeçmemekte diretmekte ve sürekli gerçeklerden uzaklaşmaktadırlar.

Yunan yayılmacı politikası denilebilir ki bu gibi tutum ve davranışlar yüzünden çılgınca bir biçimde gündemde kalmakta ve Yunanistan, medeni saydığımız bu camianın desteğiyle sıklıkla sonuçlarını dahi düşünemediği savaş çığırtkanlıklarına teşebbüs etmede kendinde cüret bulabilmektedir.

Nitekim tarihe 1963’ten 1974’e kadar ne olduğu sorusunu soracak olursak Akdeniz’in ortasındaki bu adada yıkılan ve yanan köyleri, şehirleri, yollarda gezen cesetleri, tecavüze uğramış genç-yaşlı kadınları, küvetler içinde kurşunlanmış çocukları ve bebekleri ve insan dahi denemeyecek bir ulusun gözünü bürümüş kan zerrelerini; adaya çıkan Türk Mehmetçiğini ve Kıbrıs semalarında uçan Türk jetlerini Tanrı’nın kurtarıcı melekleriymiş gibi bekleyen ve kucak açan masum gözleri, asker postallarını öpen seksenlik ihtiyarları tarih acaba hangi köşesinde sakladı.

Kıbrıs gerçeği bu bakımdan Türk-Yunan münasebetlerinin küçük bir kesitidir. Bu kesitte Kıbrıs Türkünün yaşama kavgası kadar Türkiye’nin komşu Yunanistan’ın emperyalist politikasına dur demesi de yer almaktadır.

Tarih   bir   bakıma   insanlığın   “ortak   bellek”idir.

Bu   yapısı   ile   millî   tarih,   ait   olduğu   milletin   hafızasıdır.

Tarihini   unutmak,   bilmemek   o    milletin   hafızasını

kaybetmesi   demektir.

1974   Barış   Harekâtı   sırasında   adada   bulunan   bir   Almanın  “Yunanlıların  

kasaplığını   insan   zekası   kavrayamaz”   ifadesinde   belirttiği   gibi;   iki   aylık  

bebeklerden,   doksanlık   ihtiyarlara   kadar   en   vahşice   saldırılarda   bulunabilen   bir 

toplumla   değil   bir   arada   yaşamak,   sınır   komşuluğu   yapmak   dahi   ne   kadar  

riskli  ve   tehlikelidir .

Nitekim adayı sürekli alevlendiren Yunanistan, tarihte Türk ırkına karşı olan hıncını ve sürekli yenilmişlik kompleksini içine sindirememekte, sinsice masum sivilleri katlederek bu yarayı sürekli açık tutmaya ve deşmeye gayret etmektedir.

1963 yılında Kanlı Noel’le başlangıcı tarihe geçen adanın Yunanistan’a ilhakı projesi hala geçerliliğini korumakta sandığımız gibi Türk Kuvvetleri’nin icra ettiği 1974 harekâtı ile sona ermemektedir.

Okumaya devam edin ‘1963 – Kanlı Noel’i Unutmadık..!!!’

24
Ara
10

‘Taksitle demokrasi olmaz’

CHP Samsun Milletvekili Haluk Koç, CHP’nin yeni Parti Meclisi’nde yer almamasının gerekçelerini “Bu kadronun iyi ya da kötü bir siyasi hedefi var. Bu yeni siyasi maceraya ortak olmam söz konusu olamaz” diyerek açıkladı.

Samsun’daki bir internet sitesine parti içi konularla ilgili bir açıklama yapan Koç şu ifadeleri kullandı:

“Parti içi demokrasiyle ilgili hep ‘yapacağız’ deniliyor. Taksitle demokrasi olmaz. Taksitle parti içi demokrasi de olmaz, perakende demokratlık da olmaz. Televizyonda Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’i seyrettim. O da Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında önseçim yapacağız ya da şunu yapacağız, bunu yapacağız diyor. Yani Kafdağı’nın arkasını gösteriyor.”

“Benim koordinatlarım belli” diyen Haluk Koç şöyle konuştu: “Valla Türkiye nereye gidiyor? Cumhuriyet Halk Partisi’nin ‘yeni’ diye tabir ettikleri bu yapısı, bu sürecin neresinde, bütün bunlar zaman içerisinde netleşecek. Ama böyle bir siyasi macera kadrosu içinde yer almadığım için de son derece mutluyum. Bu kadronun Cumhuriyet Halk Partisi’ni götüreceği siyasi mecrada bir ortaklık taşımam söz konusu değildir. 2007’de CHP’nin çağdaşlaşması, yenileşmesi ve değişimi için öneriler sundum. Ama CHP’nin dönüştürülmesi ya da başkalaştırılması için Haluk Koç hiçbir zaman bir öneride bulunmamıştır.”

Cemil CİĞERİM  /  Cumhuriyet

http://www.ilk-kursun.com/2010/12/%E2%80%98taksitle-demokrasi-olmaz%E2%80%99/

24
Ara
10

GENLERİYLE SAVAŞAN BİR PARTİ: CHP VE BENİM İYİMSERLİĞİM..!!!

Erken  Öten Horoz  Misali !

CHP, Kurultayı’nın yapıldığı gün, Kılıçdaroğlu’nun konuşması devam ederken CHP hakkında “Kılıçdaroğlu’nun Konuşmasında Altını Çizdiğim Noktalar”” adında bir yazı yadım ve yazımda özetle “her ne olursa olsun, seçimlere 6 aydan az bir zaman kala CHP’nin desteklenmesi gerektiğini” belirttim. Yazımın bütünündeki çıkış noktası, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “Lozana sahip çıkacağız” açıklamasıydı… Buradan hareketle “Lozan’a sahip çıkacağız” vaadinin, Atatürk’e ve Atatürk cumhuriyetine, Türkiye’nin bağımsızlığına ve bölünmez bütünlüğüne sahip çıkmak anlamına geldiğini düşünerek, bu açıklamaları yapan Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP’ye saldırmanın, yaklaşan seçimler öncesinde AKP’nin ekmeğine yağ süreceğinin altını çizdim. ve eskilerin deyimiyle “EHVEN-İ ŞER” yani KÖTÜNÜN İYİSİ misali CHP’ye en azından seçimlere kadar “şans tanımaktan” söz ettim…

Peki, neden böyle düşündüm:

1. Seçimlere 6 aydan az bir zaman kala, CHP’ye saldırmanın Türkiye’yi uçurumun kenarına getiren AKP’ye daha fazla güç kazandıracağını düşündüm.

2. Bu düşüncelerimi dile getirdiğim sırada Kılıçdaroğlu’nun konuşması devam ediyordu, ama daha Parti Meclisi listesi veya herhangi bir isim açıklanmamıştı.Yani “resmin tamamını görmeden” acele hareket etmiştim…

3. Atatürk’ün dediği gibi, “En aşağı 7000 yıldır bu topraklarda var olan bu milletin“, eninde sonunda bir çıkış bulacağını, yokoluşun eşiğinden döneceğini bilen, buna yürekten inanan biri olarak, bu çıkışa en büyük adayın CHP olduğunu düşündüm. Atatürk’ün “En büyük mirasım” dediği CHP’nin, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığında “Anadolu Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu, I. Grup” olarak, kuruluşunda ” Halk Partisi” olarak yeralan CHP’nin, bir şekilde “silkinerek” ülkeyi AKP KARANLIĞINDAN kurtacağını düşündüm, düşünmek istedim. Bu düşüncem, Baykal operasyonundan, CHP MKYK’daki bazı Amerikancılardan ve Kılıçdaroğlu’nun “bazı adımlarından” sonra zayıflasa da “siyasetin toplumsal koşullardan ve gerçeklerden kopuk” yapılamayacağını çok iyi bilen bir tarihçi olarak ve Kılıçdaroğlu’nun “samimiyetine inanmak isteyerek”, yine de seçimlere çok kısa bir süre kala Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP’ye sahip çıkmak gerektiğini düşündüm…

Üstelik, CHP üzerindeki Okyanus Ötesi Operasyonu bilen, bu konuları değerli gazeteci arkadaşım Banu Avar’la sıkça konuşan, yani Türkiye üzerinde oynanan oyunu bilen biri olarak yine de CHP’ye inanmak istedim. Çünkü ülkemin kurtulaşa ihtiyacı var ve ben herkesin satılacağına inanmak istemiyorum. Hele hele bu topraklaraki son bağımsızlık savaşının lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün mirası bir partinin, genlerinden gelen bir ruhla, bir gün yeniden Müdafaa-i Hukuk diyeceğine inanamak istedim ve hala inanmak istiyorum…

Ama:

CHP, Kurultayı bitip, birkaç saat sonra CHP PM ve MKYK açıklanınca umutlarım iyice azaldı.
Çünkü, ortaya çıkan liste, örteden beri “BU CHP ELE GEÇİRİLDİ, DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR”, diyenleri haklı çıkaran bir tabloydu..

Evet! CHP, tabi ki herkesin partisi olmalı,

Evet! CHP, tabi ki “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı” altında birleşen bütün “kimliklere saygılı olmalı”,

Evet! CHP, tabi ki “laiklik çerçevesinde” bütün inançlara saygılı olmalı,

Evet! CHP, tabi ki halkçı, devrimci olmalı,

Evet! CHP, tabi ki bağımsızlığa saygılı olunmak şartıyla “tüm ülkelerle ilişkide olmalı”

Ama; CHP; Kurtuluş Savaşı’nın en büyük siyasi gücü, devrimlerin uygulayıcısı, Atatürk’ün en büyük mirası, yani bağımsızlığın ve çağdaşlığın Türkiye’deki en büyük kalesi CHP, emperyalizme ve emperyalizmin yerli işbirlikçilerine asla teslim olmamalı…

Ama; son yaşanan gelişmeler, CHP’nin gerçekten de ELE GEÇİRİLİP, DÖNÜŞTÜRÜLMEKTE olduğunu ve dolayısıyla genleriyle kavga etmeye başladığını göstermektedir :

Okumaya devam edin ‘GENLERİYLE SAVAŞAN BİR PARTİ: CHP VE BENİM İYİMSERLİĞİM..!!!’

24
Ara
10

Y-CHP’de hata düzeltilmiş : MEHMET FARAÇ DA BARZANİCİ OLSAYDI SORUN YOKTU..

Söyleyene değl söyletene bak…

Faraç’ta Barzanici olsaydı sorun olmayacaktı, ancak kürt kökenli Atatürkçü olursanız böyle olur..

Ahmet Türk, Diyap Ağa’nın da hata olduğunu söylerse şaşmayın…

http://www.milliyet.com.tr/ab-yalanlari-/melih-asik/guncel/yazardetay/24.12.2010/1330228/default.htm

Faraç yanlıştı !

Bu yıl 29 Mayıs’ta yani CHP olağan kurultayından hemen sonra Akşam gazetesinde BDP eski Eşbaşkanı Ahmet Türk’ün bir sohbeti yayımlanıyor. Türk diyor ki:
“PM’ye yeni giren Mehmet Faraç gibi isimler Kürt sorunu konusunda görüşleri nedeniyle bölgeye bile giremez. Baykal girebilirdi. Kılıçdaroğlu da girebilir, ancak Faraç gibi isimler giremez.
Sezgin Tanrıkulu bölgeyle, CHP arasında bir köprü olabilirdi…”

Son  kurultayda  PM’den  Faraç  çıktı,  Tanrıkulu  girdi…  Hata  düzeltildi..(!!!!!!!)

Ahmet  Türk’ün  dediği  oldu…

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/16607892.asp?yazarid=42

Ali Rıza ÜÇER

http://www.ilk-kursun.com/2010/12/y-chpde-hata-duzeltilmis-mehmet-farac-da-barzanici-olsaydi-sorun-yoktu/

24
Ara
10

YENİ CUMHURİYET GAZETESİ MEHMET FARAÇ’I SANSÜRLEDİ..!!!

MEHMET  FARAÇ  TARAFINDAN  FACEBOOK  SAYFASINDAN  YAPILAN  AÇIKLAMA  ŞÖYLE :

SEVGİLİ   DOSTLAR  26  YILDIR  EMEK  VERDİĞİM  CUMHURİYET  GAZETESİ  BUGÜN  OKUMANIZ

GEREKEN  YAZIMI  YAYINLAMADI.

YAZIMIN  ÖZETİ  ŞUYDU :  “KUBİLAY’IN  BAŞININ  KESİLMESİNİN  80. YILINDA  CUMHURİYET’İN

ATATÜRKÇÜ,  KEMALİST  EVLATLARIRININ  BAŞLARI  KESİLMEYE  DEVAM EDİYOR…”

EVET,  CUMHURİYET  KURUMLARININ  KÜRDİSTAN  FEDERASYONU  UĞURUNA  DİZAYN

EDİLDİĞİ  BİR  SÜREÇTE,  KEMALİSTLER  SAFDIŞI  BIRAKILMAK  İSTENİYOR….  AYAKTAYIM…

DOĞRU VE DİK”

“CUMHURİYET”İN  TELEFONLARI:

İSTANBUL :  0 212 343 72 74     /    FAKS  :0 212 343 72 64,

ANKARA :  0 312 442 30 50 ,

İZMİR :  0 232 441 12 20

http://www.ilk-kursun.com/2010/12/yeni-cumhuriyet-gazetesi-mehmet-faraci-sansurledi/#more-57800

24
Ara
10

Açılım ve Kapanım

SONUÇLARI açıkça belli olmuş açılımlar yüzünden çöküşe yüz tutmuş bir Türkiye Cumhuriyeti artık toparlanmak zorundadır.

Yoksa, akıbet şimdi düşünülebildiğinden de kötü olabilir.

Bu toparlanış, bütün kritik işlemler gibi akıllıca yönetilmesi gereken bir süreç olmalı.

İsterseniz, açılışın tersi olarak buna “kapanım” diyelim.

İçe kapanmayı gerektirmeyen, yanlış açılımları kapatırken hiç değilse bundan sonrası için sağlam atılımlara yeni kapılar açması gereken değişik bir sürecin adı olmalı “kapanım”.

Elverişsiz koşullarda rasyonel organizmalarmışçasına yapraklarını ve çiçeklerini kendiliğinden kapatan bitkilerin yaptığına benzer bir süreç için.

Osmanlı’nın ondokuzuncu yüzyılı etnik kökenli toplumların ulus-devletlere dönüşmesine ilişkin bir yığın örnekle doludur.

Başlangıçta hoşgörüyle başlayan açılımların dıştan gelen çağdaş etkilerle isyanlardan geçerek birer devlete dönüştüğü çok görülmüştür.

Güneydoğu’daki etnik bölücülük kıpırdanışında henüz böylesine açık bir iddia yok ama öte yandan tedirgin edici açıklamalara karşı Genelkurmay’ın yaptığı uyarının tepkisi kıpırdanışın yol açtığı tedirginlikten daha da endişe verici sayılır.

Cumhuriyet bu kadar da mı yalnız bırakılacaktı ?

Okumaya devam edin ‘Açılım ve Kapanım’




İstatistikler

  • 2.405.435 Tıklama

Son Eklenen Yazılar

Aralık 2010
P S Ç P C C P
 12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  

En fazla oylananlar