21
Mar
11

“BÜYÜK ABİ” EMRETTİ !.. – (23)

“Büyük Orta Doğu Projesi’nin amaçları bellidir. Bu proje içersinde Türkiye’nin de amaçları bellidir. Biz Genişletilmiş Büyük Orta Doğu Projesi’nin Eşbaşkanlarından biri olarak bir görev üstlendik.” Recep Tayyip Erdoğan.. TBMM- AKP Grup Toplantısı…

BOP’nin amacı nedir?:: Condoleezza Rice’nın , Bush’un Baş Siyasi Danışmanı iken sık, sık kullandığı söylemi hatırlayalım.

” Orta Doğu’da 22 ülkenin sınırları değişecektir ve sınırları değişecek bu ülkelerin arasında Türkiye’de vardır.”

Neymiş BOP’nin amacı?… Türkiye’nin dahil olduğu bir coğrafyada ülkelerin sınırlarını değiştirmek. Kısacası bu ülkeleri bölmek ve ABD’li Başkan Wilson’un hayalini gerçekleştirip denizden denize Ermenistan ve Büyük Kürdistan Devleti’ni kurup, kuzeyden Rum Pontus Devleti ile iyice sıkıştırdığı Türkiye’yi İç Anadolu’ya hapsetmek.

İstanbul derseniz, milattan önceki yıllara indirgenen tarihi mirası nedeniyle “Dünya Kenti” ilan edilmiş durumdadır.

İşte Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan defalarca itiraf ettiği üzere bu görevi üstlendiğini, Türkiye’yi bölmeyi ve Orta Doğu ve Kuzey Afrika’yı kana bulamayı amaçlayan bu projenin, kendileri tarafından da görev olarak kabul edildiğini açıklamakta bir sakınca görmemiştir.

Libya’ya atılan bombaların ve fırlatılan füzelerin yarattığı sivil insanların cesetlerinin arasından kafamızı kaldırarak biraz geriye dönelim.

Irak’taki diktatör Saddam Hüseyin başlangıçta “Büyük Abi”nin sırtını sıvazladığı, hatta destek verdiği bir liderdir. Hatta iktidarının ilk yıllarında da arkasında büyük bir halk gücü vardır.

Ama daha sonra petrol sayesinde gelişen ekonomisi ve modernleşen ve güçlenen silah sanayisini de arkasına alan Saddam, “Büyük Abi”ye hafiften kafa tutmaya başlamıştır.

Kuveyt’in işgali bunun en belirgin örneğidir.

Ayrıca Irak’ta ABD’nin iki işbirlikçisi hazır kuvvet halinde beklemektedir. Talabani ve Barzani …

Barzaniler zaten ayrılıkçılığı meslek edinmiş, sırtlarını hep yabancı güçlere dayamış bir aşiretin reisidir. Bu ailenin genlerinde çıkarcılık, vatandaşı oldukları, nemalandıkları ülkeyi pazarlama ve devlete karşı isyan çıkarma gibi alışkanlıklar fazlasıyla mevcuttur.

Zamanın Irak Devlet Başkanı General Kasım’a baş kaldıran Molla Mustafa Barzani, idama mahkum edilmiştir. İşin garip tarafı ise 150 hempası ile Rusya’ya kaçmayı başaran ve askerlikle yakından, uzaktan hiç bir ilişkisi olmayan, Molla Mustafa Rusya tarafından general rütbesi ile taltif edilmiştir.

Aynı ayrılıkçı ve satılık genleri taşıyan Talabani ise, Rusya’da Komünist Partisi Gençlik Çalıştayı’na katılmıştır.

Ancak, dünyada güç dengelerinin değişmesinin ardından bu iki aşiret reisi derhal taraf değiştirmiş, General Kasım’ın iktidarında İsrail’e kaçan siyonist Kürt Barzani aşiretinin artıklarının Irak’a dönüşü ile de güç kazanmışlardır.

Afganistan’da büyük bir yenilgiye uğrayan Amerika, kanlı elini Irak’a uzatmakta hiç mi hiç gecikmemiştir.

Talabani Irak Devlet Başkanı, Barzani ise Özerk Kürt Bölgesi Başkanı olarak “Büyük Abi” tarafından atanmıştır.

BOP’nin ilk ayağı tamamlanmış ve Irak’ın kuzeyinde bir Kürt Devleti kurulmuştur. Bu taşeron devletin anayasası, parası, askeri ve meclisi tamamlanmıştır. Ancak henüz tanınma safhasına geçilmemiş ve çakma devlet hiç bir uluslar arası kuruluşa da şimdilik kaydıyla üye olmamıştır.

Haçlı emperyalizminin eli kanlı maşası Irak’ı üçe bölmeyi başarmıştır.

Aynı oyun bu sefer dikta rejiminin halkı bunalttığı Kuzey Afrika’da oynanmaktadır. Örneğin Mısır’da Mübarek’in yerine ABD, devlet başkanı olarak bir başka üniformalı memurunu atamıştır.

Ancak Libya’da durum böyle değildir. Kaddafi asla mağlup olmayı kabul etmeyen bir liderdir. Anibal gibi, Hitler gibi gibi “mağlup ilan edilip esir edilmektense” intiharı tercih edecek kadar delilik derecesinde cesur bir diktatördür.

Türkiye’de de en başta Erdoğan’ın rüzgar gülü gibi yön değiştirerek desteklediği BM kararı ile Libya’ya yapılan saldırı bazı siyasetçilerimiz tarafından da “MEŞRU” kabul edilmiştir.

Bu kabul edilişle Türkiye tam bir kıskaç altına alınmış “2011 Türkiye İç Savaş Raporu”nda öngörülen bir iç savaş çıktığı takdirde, BM kararının uygulanması şimdiden kabul edilmiştir.

Böylece haçlı emperyalizmine “Sivil işgalin yetmez… Askerinle silahınla gel, topraklarıma gemilerinle, uçaklarınla bombalarınla da saldır. İstediğin gibi bu vatanı böl ve parçala. Erdoğan’ın Eşbaşkanı olduğu projenin gereği olarak ülkemin sınırlarını da değiştir. BM kararına göre benim iç işlerime müdahale etmek senin hakkındır.” şeklinde ucu açık bir davetiye gönderilmektedir.

Bu arada şu bizim meşhur “İkiz Yasalar”la da altına “ŞERH” koymadan ve beyan ifade ederek , sözleşmelere imza atan taraf devletlere ve BM’lere de “MÜDAHİL OLMA” hakkını tanıdığımızı da hatırlamamız gerekmektedir.

Son sekiz- dokuz yıldır yoğunlaşan misyoner faaliyetlerinin ardından hızla Hristiyanlaşan Türkiye’de, Libya’dan Türkiye’ye de atlayacağı artık kesinleşen Haçlı emperyalizmi, ” Demokrasi için, insan hakları için, bazı Kürtlerin demokratik özerklikleri, ana dilleri için yola dökülen bazı Çerkezlerin ve diğer etnik kökenli yurttaşlarımızın sivil ayaklanmaları için ” kapımızı çalabilecektir.

Ve akıttıkları Türk kanının ardından “ Sizi statükocu Cumhuriyetçilerden, dar kalıplı anti-emperyalist Kemalistlerden, ulusalcı yurtseverlerden ve ulus devletin en güçlü dayanağı Türk ordusundan kurtardık. Artık ne “dininiz ne Türklüğünüz uludur” Biz sizin efendiniz. Tıpkı Irak’ta, Mısır’da ve benzeri ülkelerde olduğu gibi… Kendi topraklarınızda bizim için çalışacak, bizim için üreteceksiniz.

Çünkü siz bunu hak ettiniz. Sizi eğitmeme, kimliksizleştirmeme rıza gösterdiniz. Hata Exeter ve ABD Diş İçleri Bakanlığı’ında burs alan bir kişiyi Atatürk’ün makamına Çankaya’ya oturttunuz.

Ben ” Bu bir Haçlı seferidir.” (ABD Başkanı BUSH) yahut “Dini inancım gereği askerlerimi Irak’a gönderiyorum” ( Tony Blair), derken kuyruğuma takılan, İsa-Mesih’in işgalci ordularıyla işbirliği yapan sahte Müslümanları baş tacı ettiniz.

Daha yazmamı ister misiniz? Kısacası sizi seçtiğinizi zannettikleriniz değil, ben ” Büyük Abi” yönetiyorum.

Çünkü onları ben eğittim ve ben görevlendirdim. Siz ayrışmaya, halka yukarıdan bakmaya, onları suçlamaya ve küçük görmeye devam ediniz.

Toprak üstündeki uykularınız hiç tükenmesin. Çağırmayın Kuvva-i Milliye Şehitlerini. Gelmezler…

Neden mi? Siz verin bu sorunun cevabını…

Bu sorunun cevabı sizin çareniz ve benden, bizlerden kurtuluşunuzun reçetesidir.

Benim en büyük korkum, bu reçetenin her türlü etnik, dinsel, mezhepsel ve siyasi görüş farklılıklarını öteleyerek bir araya gelmeniz ve yurt savunmasındaki cepheyi milli güçlerle kuvvetlendirmenizdir.”

“Büyük Abi”  böyle  diyor..

Ben Gazeteci Eşref Bey hüviyeti ile Libya’ya gelen, Derne ve Tobruk’ta sömürgeci İtalyanlara karşı savaşan Mustafa Kemal’i ve silah arkadaşı dedem Mehmet Halif Bey’i rahmetle anıyor, Libya’nın emperyalizme karşı direnişi sizin ve diğer bağımsızlık savaşçılarının ruhlarının önderliğinde mutlaka zafere ulaşmalıdır diyorum.

Figen ÖZEN

http://www.ilk-kursun.com/2011/03/buyuk-abi-emretti-23/


0 Yanıt to ““BÜYÜK ABİ” EMRETTİ !.. – (23)”



  1. Yorum Yapın

Yorum bırakın


İstatistikler

  • 2.405.744 Tıklama

Son Eklenen Yazılar

En fazla oylananlar