04 Ara 2012 için arşiv

04
Ara
12

Ben Esir Bir Ruhla Yaşayamam… Bi de İsrail..!!!

ESARETİN  BEDELİ

Şimdi   ben   buradan;   ‘’Türk   Milleti’nin   yüzde   altmışı   aptaldır’’   sözüne  

sarılmış,   bu   sözü   düstur   edinmiş   ve   bu   sözün   gölgesinde   “Atatürkçü”lük  

oynayanlara   seslenmek   istiyorum..!!!

Sizler ; 

kendi   halkından   utanan,   kendi   halkını   hor   gören   ve   taklitçi   ‘batı’yı  

medeniyetin   beşiği   sanan,   teknolojik   ilerlemeyi   medeniyet   zanneden   ve  

medeniyeti   de   AB – D   sanan;   zavallı,   ahmak,   kompleksli,   seksen   üniversite  

okumuş   olsanız   da   cahilliğin   deminde   yuvalanan   ve   küresel   tuzaklara  

en   kolay   düşenlersiniz..

evet    sizler..!!!

Asıl   aptal   sizlersiniz..!!!

Kırk  tane  yabancı  dil  bilseniz  de,  üst  düzey  yönetici  olsanız  da,  hafta  sonları  Şanzelize’de  kahve  içip  hafta  başları  Çeşme’de  yıkansanız  da;  kirlerinizden  arınamayacak  kadar  kokuşmuş  ve  gökdelenlerin  en  tepesinden  seyrederken  âlemi,  çıktığınız  deliği  unutacak  kadar  sefilsiniz  ve  sefilliğinizle;  güyâ  halkı  beğenmezsiniz !

’Ay  şekerim,  halk  yine  gitti  bunlara  oy  verdi’’,    ‘’Ya  mîrim,  halkımız  çok  cahil;  iki  paket  makarnaya  memleketi  sattı’’…

Be  sevgili,  hadi  senin  mantığınla  hareket  edelim;  diyelim  ki,  iki  paket  makarnaya  oyunu  sattı  bu  halk !..

Açlıkla  kimse  terbiye  edilmez !..    cehâlet,  imtihana  tâbî  tutulamaz !..

Ve dolayısıyla tüm her şeyden soyutlanmış, mahrum bırakılmış, din adı altında bezirgânlarca kuşatılmış ve tüm bunlara rağmen açlık ve sefaletle mükâfatlandırılmış bir halkı sorgulamak ve ondan hesap sormak ve onu aşağılamak ne kadar âdil!..

Ve ne kadar kolay değil mi; tüm bu çarpık düzenin faturasını; kunduracı Salih’e, terzi Kemal’e ve çaycı Rafet’e kesmek ve beğenmemek ve küçümsemek!

Toplumdaki tüm bireyler halkı temsil eder; ancak sıra aşağılanmaya geldiği zaman yukarıda bahsettiklerim mevzûya bahis olurlar..

Terzi Kemal’i beğenmeyenler, tekstil devi Rükneddin’in yanında müdürlük yapmaktan ve geçimini ondan sağlamaktan gocunmazlar ama..!

Çaycı Rafet’i beğenmeyenler ve adam yerine koymayanlar, tröst sallama çay firmasının bölge müdürlüğünü yaparken gocunmazlar ve dolar üzerinden para almaktan da şikayetçi olmazlar ama..!

Halkın yüzde altmışı aptalmış! Peki sen ‘nesin’!.. Halen daha mevzûyu AKP’den ibaret sanan ve tehlikeyi fark etmemekle suçladığın halkın dışında kalan sen! Sen ne kadar farkındasın tehlikenin! Ya da, gerçekten tehlikenin farkında mısın!..

Sana ‘tehlikenin farkında mısın’ diyenlerin aslında tehlikenin ta kendisi olduğunu biliyor musun! O cümleyi kuranların arkasında kimlerin olduğunu biliyor musun!..

Bana farkında olduğun bir şey söyle..   Uzaydan bahset meselâ, Darwin falan ekle, güneşten milyon kat büyük yıldızlardan bahset, anti madde de, kuars de, ne bileyim, anlat bir şeyler..   Feng şui de, Hindistan, Nepal, Tibet’e gittim de..   Oryantalizmden bahset kendini dışında tutarak, batı de, Rönesans de, ne bileyim mesela; Prag’ın köprülerinden bahset, Venedik de, Vivaldi’nin dört mevsiminden gir, ‘Suç ve Ceza’dan çık mesela..   Heykel, resim, müzik de, Nihilizm’e yakınım de ve ancak henüz gelişimimi tamamlamadım de..   Gotik de, barok de, sürrealistim ama realist yanlarım da yok değil hani de..   Son okuduğun değil ama son etkilendiğin kitaptan bahset mesela, meselâ etkilenmediğin bir kitap oldu mu, olduysa yerli yazar mı, yoksa yabancı mıydı; dur tahmin edeyim yerliydi değil mi; tabi ya, sen etkilensen etkilensen yabancıdan etkilenirsin; çünkü sen kendine yabancıydın değil mi!..

Sana  bir  soru;  altı  ok’u  sayabilir  misin ?..    ‘Laik’lik..

Güzel..     Sonra ?..

… , …, …

Anlaşıldı !     Peki ben sayayım, sen her biri hakkında fikrini söyle..

Devletçilik…   Efendim, duyamadım..   Ha anladım, ‘yeni dünya düzenine ters’, diyorsun.. eyvallah..

Halkçılık‘Güzel’, diyorsun,  kısa  ve  net..

Devrimcilik ‘Çao  bella  çao’ çaldığında yumruğunu havaya kaldırıyorsun.. O da güzel, sen bayağı devrimcisin anlaşılan..! Peki bu parçanın hikayesini biliyor musun ya da ne anlattığını? ‘herhalde’ diyorsun, biliyorsun anladım..  Öz güvenin her halinden belli..

Cumhuriyetçilik…  ‘iyi  bişey’ diyorsun..  Sanırım benim bildiğimi sanarak açmıyorsun.. o da yerinde..

Milliyetçilik…    ‘kem  küm’..   anladım..

Laiklik…   ‘’Efendim şimdi laiklik dediğimiz zaman, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması gerekliliğinin ne denli önemli olduğu vurgusunu yapmadan geçemeyeceğim.  Öncelikle…’’    dur bir nefes al hele; anladık, çok dolusun bu konuda..

Evet ‘laik’lik ya da laik düşünce, gerçekten Cumhuriyetimizin olmazsa olmazı bir ilkedir! Laik yapı olmadan insan hak ve özgürlüklerinden bahsetmek imkânsızdır.. Burada hem fikiriz; ancak a benim avanak arızalı yeni yetme düzen Atatürkçüm, diğerleri olmadan tek başına o da bir işe yaramaz; halâ anlayamadın mı? Halâ, ‘tam bağımsızlık’ dururken neden illâ da ‘Türkiye laiktir, laik kalacaktır’ diye bağırtanların peşinden gitmektesin! Tam bağımsızlık olmadan ‘laik’liğin bir işe yaramayacağını anlatan olmadı mı? Hadi olmadı diyelim, bari bundan sonra aklını başına al ve ‘tam bağımsızlık ’tan öte bir değer olmadığını anla ve mümkünse arkadaşlarına da anlat..

Her zaman dediğim gibi; altı ok, altısı birden ok!.. Biri eksik… Ya hepsine birden sahip çıkacaksın ya da Atatürkçüyüm edalarıyla ortalıkta fink atmayacaksın!ız!..

Halk, dünyanın her yerinde cahil bırakılır; bu, ‘devlet sömürü düzeni’nin bir parçasıdır; aksi halde gücü elinde bulunduranlar iktidarlarını sağlamlaştıramaz ve devamlı egemenlik kuramazlar. Bundan sebeptir ki, halk katmanlarının büyük çoğunluğu gelir dağılımından ve dolayısıyla eğitim ve sağlık hizmetlerinden  eşit paya sahip değildir! Kapitalizmin tetikçiliğini üstlenen bugünkü ‘demokrasi’ anlayışı, özelleştirme adı altında tüm dünyada aynı taktik tuzağı uygulamakta ve halkın belirgin bir çoğunluğu sistemin içine entegre edilen ‘din’ ve benzeri yapılarca tutsak edilmekte ve zoraki cahil bırakılmaktadır! Burada bahsettiğim ‘din’ olgusu, erki elinde bulunduranların dayattığı olgudur; dinlerin gerçekliği veya gerçek dışılığı tartışması konumuzun dışındadır! İllâ da fikrimi sormak isterseniz; bana göre insan isterse omlet yaptığı yumurtaya bile tapabilir ve bu da kimseyi ilgilendirmez! İnanmak ya da inanmamak, kişileri birbirinden üstün ya da aşağı kılmaz; sadece büyük ‘tezgah’ın gözden kaçırılması için iktidarlarca kullanılan tuzaklardan biri olduğu açık ve nettir!..

Halk, dünyanın her yerinde cahil bırakılır, dedik ve sebeplerini açıkladık. İşte bu yüzden okumanın önemi bir kez daha ortaya çıkıyor; ancak bugün batı toplumlarında bizden çok fazla olan okuma alışkanlığının artık taciz edildiği bir gerçektir. Taciz dememdeki gaye, kişilerin ‘çok satanlar’ aldatmacasına esir edilerek belli düşünsel eğilimlere yönlendirilmesidir. Aynı ‘tezgah’ bizde de uygulanmaktadır ve buna en güzel örnek, yakın zamanda -17-25 Kasım- TÜYAP  Kitap Fuarı’nda açıkça görülmüştür.

Kemalist düşüncenin önde gelen ismi olan ve halk katmanlarının pek çoğundan saygı gören Banu Avar’ın söyleşi saati, kendisine haber verilmeden değiştirilmiş ve sonrasında da ‘lütfen’ on beş metrekarelik bir oda tahsis edilmiştir.

Ve sandalye tepesine çıkan Banu Avar, tüm olumsuzluklara rağmen, söyleşisini yine de gerçekleştirmiştir.

Bu tavır Banu Avar’ın şahsına değil onun takipçilerine ve okurlarına verilmekte olan bir mesaj taşıyordu ve bu mesaj;’ sistemin dışında kalanlar halk tabanından ne kadar ilgi görse de sistemin araçlarını kullananlarca göz ardı edilebilir!’di!.. Günlük hayatından absürt esintileri yazan bir kadının imza gününü sayfalarca haber yapan yazılı ve görsel medya, Banu Avar’dan tek bir satır bile bahsetmemiştir..

Ve işte bu sistemin dünya çapında birbirine zincirleme bağlanmış olan yapısal birlikteliği, dünyanın her yerinde sistemden nemalananları baş tacı ederken, gerçek değerleri halkın gözünden ve algısından kaçırmak için hep aynı yönteme başvurur.

Yani kimin ve neyin okunacağına da ‘onlar’ karar verir!..

Sistem size ‘top on’ diye dayatıyorsa biliniz ki, olsa-olsa ‘pop on’, daha da ilerisi bir harf değişikliğine bakar! ‘BOP-on’!..

İşte ‘batı’daki okuma oranının yüksekliği, işgalleri ve haksızlıkları bu yüzden engelleyememektedir.

Çünkü tüm dünya edebiyatı, Pamuk ve Şafak gibilerinin egemenliğine girmiştir ve sabahtan akşama nefes alınmaksızın okunsalar dahî, bi bok değişmeyeceği âşikârdır!

Burada nicelik değil nitelik önemlidir; çok okumak değil doğruyu okumak, doğru bilgiye ulaşmak hedeflenmelidir ve bu hedefi size kimse göstermez; her insan hedefi kendi yetileri doğrultusunda bulmak ve etrafına yaymak mecburiyetindedir.

Bilmem ne Medya’nın pompaladığı, öne çıkardığı bir kitaptan, düşünceden ya da anlayıştan kime ne fayda gelir; çarpık düzenden beslenenlerin tavsiyesiyle insanlığın ya da özgür düşüncenin gelişmesi düşünülebilir mi!

Çarpık düzenden nemalananların düzenin değişmesi gibi bir kaygıları olur mu!

İşte bu sömürü düzeninin dayattığı sözde ‘eser’leri okuyanların kendi halkını beğenmeyişi ondandır ve ondandır kendilerini halktan ayrı görme ve kendini beğenmişlikleri! İşte asıl ‘aptal’ bunlardır; zîrâ düzenin efendilerince yetiştirilip düzenin devamı için kıçlarını yırtarlar ve akıllarınca da ‘sosyal sorumluluk’ projeleriyle yine düzene hizmet ederler ve ancak bundan haberdar değildirler; çünkü asıl kandırılan ve kullanılan onlardır; çünkü önde giden ‘aptal’ onlardır!..

Sistem, eğitimi ve sağlığı özelleştirerek artık insanoğlunun tüm geleceğine el koymuştur! Üniversitelerde düşün adamları değil, görev adamları yetiştirilmekte, ‘para’ mefhumu tüm değerlerin üzerine konulmaktadır! Tüm insanî değerler bir şekilde ‘din’ düşüncesine tahvil edilmekte ve dolayısıyla tüm dünya çapında sunî bir çatışma ortamı her daim ayakta tutulmaktadır. Darwinist düşüncenin egemenliğine sokulan ‘bilim’ ile hurâfelerin egemenliğinde yol alan ‘din’ bir şekilde halk katmanları kışkırtılarak çatıştırılmakta ve bu çatışma ortamında hesaplanmış bir ‘kaos’ ortamına gidiş körüklenmektedir. Bugünkü paylaşım savaşında her ne kadar altın-petrol ve diğer enerji kaynakları öne çıkarılmış olsa da arka planda yatan karanlık bir inanışın ‘kutsal topraklar’ mitinin yattığı yadsınamaz bir gerçektir. Ve her ne hikmetse dine karşı bazı saldırı mekanizmalarının arkasında yatan yine bu mite hizmet edenlerdir, bu ise insan aklının sınırlarını zorlayan çok daha büyük bir planın olduğunun kanıtı gibidir! Bu plan ne olabilir?.. İşte tüm bu yaşananların veya yaşatılmak istenenlerin çok daha derinlerine indiğinizde.. ki şimdi inmeyelim, çıkamayabiliriz!..

İşte bu sebepten dolayı insanlık bir şekilde birleşmelidir ve bu birleşme ‘yeni dünya düzeni’ olarak değil, aksi yönde ve ivedilikle yapılmalıdır; zîrâ birileri zafere yakın olduklarının düşüncesi içindedir ve bu birileri, aydınlığı temsil etmemektedir!

Aydınlığın ve karanlığın savaşı, ilk günden bugüne devam ediyor; siz adına ‘din’ deyiverin, başka bir şey deyin; birileri tanrı yoktur desin, olamaz desin; kısaca var veya yok deyin, değişen bir şey olmayacaktır! Bir plan var ve işliyor ve bu işleyiş insanlığın lehine bir durum yaratmayacaktır; ve bu evrenselliğin içinde kendi yerelliğimizle bakarsak tüm bu olup-bitenlere; ‘Türk’ unsurunun aslında neden hedef tahtası olduğunu çok daha iyi kavrayabileceğiz!..

Halkı içine katmadığınız ya da halktan teveccüh görmeyen hiçbir düşünce, toplumlar tarihinde başarılı olmamıştır, olamaz da; işte bu sebepten ve acilen, diğerlerine göre daha çok şey bildiğini sananlar ya da gerçekten bilenler bu bilgilerini halkla paylaşmalı ve bu paylaşımı bireylerin algı kapasitesini gözeterek yapmalıdır. Çocuklar yetiştirilirken para ve kariyerin her şey demek olmadığı ve asıl değerin özgür düşünce ve özgür birey olma fikrinin olduğu anlatmalı; en azından gelecek nesillerin ‘değer’ kaybının önüne geçilmelidir. Bugün baba ve anne olanların en öncelikli görevi; küresel sermayeye değil; ‘insanlık’ olgusuna sahip çıkan bireyler yetiştirmektir, milliyetleri ve kimlikleri her ne olursa olsun..Yaratılmaya çalışılan ‘kaos’, yine kimlikleri ve milliyetleri gözetmeyecektir; birileri hariç!..

Acaba  bunlar  kim !?..

Bankaların, sigorta firmalarının, fabrikaların, sinema sektörünün, medyanın ve daha pek çok küresel gücün sahipleri kimler ise; işte bunlar, onlardır ve onlar İSRAİL’in yaratıcılarıdırlar; içeride ve dışarıda ve tüm dünyada!..

Ve  İsrail,  karanlığın  egemenliğine  oynayanların  posta  adresidir;  postacı  AB-D’dir  ve  içimizden  birileri  de  yetmiş  yıldır  o  posta  adresini  kullanmaktadır;  yoksa  bugün  APO  denen  soysuzun  ‘af’fı  gündeme  gelebilir  miydi ?..

Yoksa  Tayyip  Erdoğan  denen  zât;  bugün  bu  denli  pervâsız  olabilir  miydi!..

Bugüne  değin  Atatürkçü(!)  olarak  bilinen  tüm  yapı  ve  kişiler,  aslında  bir  büyük  ihanetin  piyonları  olarak  görev  almışlardır;  aksi  halde  ‘Kemalist  Düşünce’  bu  kadar  aşağılanabilir  miydi ?..

Tuzak buradaydı ve aynı tuzağın içine çekilmeye çalışılmaktayız ve bu yüzden okuyun, okumayanlara anlatın; insanları iteleyerek değil kazanarak mücadele edin; AKP gittiğinde her şeyin düzeleceğini sanan avanaklardan olmayın; çünkü bu bir sistemdir ve birileri gelip-gider…

Son  yetmiş  yıllık  bir  sürecin  doğurduğu  bir  olgudur  AKP,  işi  bittiğinde  defteri  dürülecektir  ve  yakındır !..

Hedef, piyonlar değil, ‘şah’ olmalıdır; siz bakmayın Tayyip’in kendisini padişah zannetmesine; cia-mossad’ın bir gecelik operasyonuyla sabah dışarıya adımını atamayacak hale gelir ve bunun farkında…

Dün onu yere göğe sığdıramayan medya, bir anda ‘wanted’ pozisyonuna sokabilir; işte sizin burada dikkat etmeniz gereken unsur, Tayyip’in ipi çekilirken yine o malum medyaca kimin öne çıkarılacağıdır!.

İşte yeni tehlike orada vücut bulacaktır ve bu sefer size Atatürkçü diye yutturulabilir, burada uyanık olmak sizin-bizim görevimiz!

Bu medya, o posta adresini alenen kullanmaktadır; dincisi olsun, ateisti olsun –özgür olanları değil elbette- , hep o posta adresini kullanmaktadır; aklı olan bunu bilir!..

Her  düşüncenin  onurlu  olanı;  güzeldir,  iyidir,  insandan  yanadır,  ister  ateist  olun,  ister  Müslüman,  ister  Fransız  olun,  ister  Türk;  onurunuz  yoksa  tüm  değerler  ağırlığınız  kadardır !..

Okumaya devam edin ‘Ben Esir Bir Ruhla Yaşayamam… Bi de İsrail..!!!’




İstatistikler

  • 2.405.748 Tıklama

Son Eklenen Yazılar

Aralık 2012
P S Ç P C C P
 12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930
31  

En fazla oylananlar