Mayıs 2009 için arşiv

31
May
09

Çarpıtılmış tarih tezlerine savaş (2)

“Şerefname” Türk tarihinin ana kaynaklarındandır

Celayirlilerin dağılması sonrası burada yeni bir Çağatay egemenliğini oluşturan Timur’un egemen olduğu bir etnik yapılanma ortaya çıkmıştır. Timur’un beraberindeki kabileler ve onun oğlu Şahruh’la beraber, genellikle Azerbaycan, İran ve Doğu Anadolu’da etnik kimlikleriyle mühürlerini basarak ortaya çıkmıştır. Devam eden dönemdeyse Akkoyunlular ve Karakoyunluların buradaki egemenlikleri, açıkça Şerefhan’ın Şerefnamesi’ndeki Turan, İran ve Osmanlı krallarının tarihini anlattığı pan-Türk tarihi sayılacak tarihte açıklıkla vurgulamaktadır ve önemli belgelerden biridir.

Burada Kürt tarihçilerinin Kürt kimliği için ileri sürdükleri ana belge olan Şerefname, aslında Türk tarihinin ana verilerinden birini oluşturmaktadır. Bizim bu tarih anlayışındaki kavramlarımız, özellikle karşıt görüşlü tarihçilerin verilerinden kaynaklanmaktadır. Yani Ermeni tezlerine Ermeni kaynaklarını esas alarak cevap verme durumunda Alban tarihini, daha sonra Tatarlar ve Ermenilerin birlikteki tarihini yine Ermeni katalikoslarından Kiliyako’nun tarihinden almaktayız. Keza Anadolu’daki Ebu Farak veya Urfa’lı Mateo gibi tarihçilerin kaynaklarını ele aldığımız zaman ilginç bir Türk tarihi ortaya çıkmaktadır. Keza İbn-i Esir gibi Arap tarihçilerinin de kaynakları bizim için temel oluşturmaktadır ve bu temelde görmüş olduğumuz nokta, bu tarihçilerin Türkleşme tarihinin kayıtlarını tutmuş olmalarıdır.

Okumaya devam edin ‘Çarpıtılmış tarih tezlerine savaş (2)’

28
May
09

Bölücüler Yekta Güngör Özden’e niye saldırıyor?

Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu, Milliyet gazetesine verdiği röportajda, Yekta Güngör Özden hakkında akıl almaz iftiralarda bulundu.

Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu, Milliyet gazetesine verdiği röportajda, Yekta Güngör Özden hakkında akıl almaz iftiralarda bulundu.

Kürtçü Sezgin Tanrıkulu’nun

tezgâhı

18 Mayıs günü Milliyet gazetesinde Devrim Sevimay’ın Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu ile tam sayfa bir röportajı yayınlandı. Karayılan’ın açıklamalarının değerlendirildiği ve PKK’nın siyasallaşmasının savunulduğu röportajda dikkat çekici bir spot başlık vardı: “Yekta Güngör Özden’in önerdiği taslak!”

Bölücülüğün önemli isimlerinden Sezgin Tanrıkulu ile Atatürkçülüğün simge ismi Yekta Güngör Özden nasıl yan yana gelirler diye düşünürken, röportajı okuyunca Tanrıkulu’nun yalanları üzerine kurulu bir tezgâhla karşı karşıya olduğunuzu anlıyorsunuz.

Okumaya devam edin ‘Bölücüler Yekta Güngör Özden’e niye saldırıyor?’

28
May
09

Yurttaşlık (vatandaşlık) ve ulusal kimlik

Yekta Güngör Özden

(Kimi gerçekdışı anlatımlarla kimi sömürüleri karşılamak için 2007 ve 2009 yılında yayımlanmış iki yazımı sunuyorum.)

Yurttaşlık (vatandaşlık) (2007)

İlkel topluluklardan uygar toplumlara geçiş sürecinin son aşaması devlet biçiminde örgütlenip ortak yaşamı gerçekleştirmektir. Büyük Atatürk “Devlet, ulusun örgütlenmiş biçimidir” diyerek ve “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Ulusu denir” tanımlamasıyla bizim yönümüzden çağımızın gerçeğini vurgulamıştır. Türklüğün anlamını bilmeyenler değişik söylemler, savlar ve yakıştırmalarla ulusal değerleri yıpratmakta ve yıkmaktadır. Kendilerine göre değişik çözümler önermektedirler. Hiçbirine gerek yoktur.

Okumaya devam edin ‘Yurttaşlık (vatandaşlık) ve ulusal kimlik’

28
May
09

Deniz Gezmiş : Mustafa Kemal’e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz

Deniz GezmişTek isteğimiz Türkiye’nin bağımsızlığıdır

Bizlerin tek özlemi tahsil sırasında bulunmamıza rağmen Türkiye’nin bağımsızlığıdır. Biz hiçbir zaman bütün çabamıza rağmen Türkiye’nin bağımsızlığını temin edemedik.

Biz 50 sene evvel Kurtuluş Savaşı vermiş bir ülkenin çocukları olarak Kurtuluş Savaşı’nın gerçek tahlilini yapmaya her zaman için muktediriz. Biz yine çok iyi biliriz ki, Türkiye Kurtuluş Savaşı’nı yapmak için Samsun’a çıkanlara İstanbul örfi idaresince ve mahkemelerince idam cezası verilmiştir. Ve yine bilmekteyiz ki, Osmanlı İmparatorluğu yüzlerce generalinden ancak birkaç tanesi Kurtuluş Savaşı’na iştirak etmiştir. Ve yine bilmekteyiz ki, Kurtuluş Savaşı yapıldığı sırada İstanbul’da bulunanlar bunları yapanlara eşkıya demiştir.

1950 tarihinde Amerikan emperyalizmi iktidara geldi. Demokrat iktidar 27 Mayıs 1960’ta tarihe gömüldü. Demokrat Parti gitti, bunun gitmesiyle tellaklar değişmedi.

Okumaya devam edin ‘Deniz Gezmiş : Mustafa Kemal’e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz’

28
May
09

Bu resim konusunda tahmini olan var mı?

pembedonlu ABD askeriİlginç bir resim karesiyle karşı karşıyayız. Resim konusunda bir tahmini olan var mı?

Resme edebi yönden yaklaşanlar olabilir. Resmi, Alexandre Dumas’ın “Üç Silahşörler” adlı

romanının sinemaya uyarlanan halinden bir film karesi olarak tahmin edenler yanılıyor.

İkinci tahmin “Victoria’s Secret”in son moda iç çamaşırı modellerinin ilginç bir tanıtım kataloğu

şeklinde olabilir. Ama o da değil maalesef.

Okumaya devam edin ‘Bu resim konusunda tahmini olan var mı?’

28
May
09

“50 yıldan beri kulakları tıkalı, dilleri 12 metre”

Esad-Ahmerdinejad buluşmasıBu söz Ahmedinejad’a ait. Geçen haftalarda Cenevre’de düzenlenen BM Irkçılık Konferansının en çok konuşulan ismi olan Ahmedinejad, Suriye ziyaretinden sonra da konuştuklarından dolayı da epey tartışılacağa benziyor.

Suriye’yle birlikte Latin Amerika’yı da ziyaret etme planı olan Ahmedinejad, şimdilik Latin Amerika gezisini iptal etmiş. Ancak eminim ki, Suriye’de Esad’la görüşmesindeki sarfettiği sözlerin aynısını Chavez’in, Morales’in ya da Fidel’in yanında da söyleyebilir.

Görüşmeye damgasını vuran temel mesele, konferansta olduğu gibi İsrail’in Filistin’deki katliamları ve Siyonizm.

Okumaya devam edin ‘“50 yıldan beri kulakları tıkalı, dilleri 12 metre”’

28
May
09

Berlusconi masummuş ; her şeyi solcular tertiplemiş

Berlusconi'nin Haremi
Burlusconi’nin Haremi

Naomi Letizia
Naomi Letizia

Yaptığı birbirinden rezalet gaflarla ve ilişkileriyle gündeme gelen Silvio Berlusconi bu kez baltayı taşa vurmuşa benziyor. Çünkü geçtiğimiz hafta eşi tarafından açılan boşanma davasıyla karşı karşıya kaldı.

Berlusconi’nin sürekli olarak kadınlara yönelik iltifatlarından vazgeçmeye niyetinin olmadığını gören eşi Veronica Lario en sonunda avukatlarına boşanma işlemlerine başlamaları için talimat vermiş.

Veronica’nın bu kararı almasında, Berlusconi’nin geçen ayki Avrupa Parlamertosu adaylarını İtalya’nın şov dünyasında boy gösteren kadınlardan seçmesinin etkisi olduğu tahmin ediliyormuş. Medya’da “Berlusconi’nin Haremi” haberiyle çıkan olayda Berlusconi’nin adayları dizi oyuncuları olan Eleonora Gaggioli, Camilla Ferranti, spor programı sunucusu Barbara Matera ve BBG yıldızı Angela Sozio’dan oluşuyor.

Sadece bu değil tabiki. En son olarak Berlusconi’nin Napoli’de 18 yaşındaki Noemi Letizia’nın doğumgününe katılmasının basına yansımasının da eşi Veronica için bardağı taşıran son damla olduğu söylenebilir. Berlusconi kendisini Noemi’nin ailesini tanıdığını ve bir dostları olarak doğumgünü partisine katıldığını söyleyerek savunmuştu ama bunun pek de inandırıcı gelmediği anlaşılıyor.

Okumaya devam edin ‘Berlusconi masummuş ; her şeyi solcular tertiplemiş’

28
May
09

Batı dualarındaki “Barbar Türk”ler

Martin luther
Martin Luther

Hani Batı’daki Türk düşmanlığını anlatan ve bir olay vardır ya, Hıristiyan kadınlar çocukları yaramazlık yaptığı zaman onları korkutmak ya da uyutmak için “Attila geliyor!” derlermiş.

En son yapılan bir araştırma esnasında Almanya kaynaklı arşivlerde, 16. yüzyıl Almanya’sındaki Türk korkusu ve Türk düşmanlığını açıkça ortaya koyan belgelere ulaşılmış.

İncelenen yüz dua içinde dönemin reformist din bilimci ve filoloğu Martin Luther’in duaları, Türk düşmanlığını çok net ortaya koyuyor. Martin Luther’in adını Avrupa’da yaşanan Rönesans ve Reform dönemlerinde görebiliyoruz. Ortaçağ Avrupasında İncil’in çevirisini yapan ve çoğaltan Luther, Katolik kilisesinin baskısına karşı yeni bir mezhebin de kurucusu olmuştur: Protestanlık.

Okumaya devam edin ‘Batı dualarındaki “Barbar Türk”ler’

27
May
09

Hem Atatürkçü, hem solcu hem de milliyetçi parti

Hepimiz Mustafa Kemal'iz Hepimiz Türk'üzHem Atatürkçüyüz hem solcuyuz
hem de milliyetçiyiz

Partimizi “Atatürkçü” olarak tanımlıyoruz…

Çünkü Türkiye’de Atatürkçü bir parti yok.

Çünkü Türkiye’de Atatürkçü çok, ama Atatürkçülerin üye olarak kendini ifade edebileceği bir parti yok.

Çünkü Atatürkçülerin gönül rahatlığıyla seçimlerde oy verebileceği bir parti yok.

Çünkü Atatürkçülerin örgütlenmesine katılabileceği bir parti yok.

Okumaya devam edin ‘Hem Atatürkçü, hem solcu hem de milliyetçi parti’

27
May
09

PKK muhatap alınarak Kürtçülüğe son verilemez!

Yine bir seçim sonrasındayız, ama bu sefer AKP zor bir süreçten geçerken ön plana çıkmıştır Abdullah Gül. Ama bu sefer Obama rüzgarını da arkasına alarak.

Yine bir seçim sonrasındayız, ama bu sefer AKP zor bir süreçten geçerken ön plana çıkmıştır Abdullah Gül. Ama bu sefer Obama rüzgarını da arkasına alarak.

Kürt meselesi gündemden düşmüyor

Yerel seçimler öncesinde “Kürt sorununda iyi şeyler olacak” diyen Abdullah Gül, son olarak Mayıs ayı içinde de “Hamasi söylemler her şeyi esir alıyor. Bu noktada, adına ister Güneydoğu Anadolu sorunu, ister terör sorunu, ister Kürt sorunu deyin, bu Türkiye’nin en önemli meselesidir. Ülke olarak enerjimizi alan bu mesele en büyük meselemizdir. Birinci meselemizdir.” şeklindeki açıklamasıyla yine sözde Kürt sorununun çözümünden yana olduğunu vurgulama gereği duymuştur.

Uzun süredir Kürt-İslamcı çevre, sözde Kürt sorunun çözülmesi konusunu, sürekli olarak gündemde tutmaya çalışmıştır ve bu sözde sorun çözülmeden de Türkiye’de demokratikleşme konusunda bir aşama kaydedilemeyeceği mesajı verilmektedir.

Okumaya devam edin ‘PKK muhatap alınarak Kürtçülüğe son verilemez!’

26
May
09

27 Mayıs ve Atatürkçü Parti

Türk Gençliği

27 Mayıs’ın üzerinden geçen neredeyse elli yıllık dönemde Türk solunun gerçekçi bir Ordu politikasına ulaştığını söylemek ne yazık ki mümkün değil.

Cuntacılık Atatürkçülük,
Ordu düşmanlığı da solculuk değildir!

27 Mayıs’ın üzerinden geçen neredeyse elli yıllık dönemde Türk Solunun gerçekçi bir Ordu politikasına ulaştığını söylemek ne yazık ki mümkün değil.

1970 sonrası dönemde gelişen ve bugün geldiği noktada sol olarak adlandırılması bile tartışılabilecek bir kesim, tam anlamıyla Ordu düşmanı bir çizginin savunucusu haline geldi. Atatürkçü ve ulusalcı kesimlerdeyse soldan tümüyle uzaklaşan ve rejimin geleceğini Ordu’nun siyaset üzerindeki denetimine ve muhtemel bir askeri müdahaleye bağlayan bir çizgi ortaya çıktı.

Bu sözde sol çevrelerin Ordu düşmanlığına dayanan politik çizgisi, Şeriatçı ve emperyalist güçlerle işbirliğine kadar ulaşırken, ulusalcı/Atatürkçü çevrelerin rejimin geleceğini tümüyle Ordu’ya havale eden anlayışı da Atatürkçülerin soldan ve doğal olarak halk örgütlenmesinden kopmasına yol açtı.

Okumaya devam edin ’27 Mayıs ve Atatürkçü Parti’

26
May
09

PKK’nın arkasındaki gücü bir bizimkiler göremiyor

Ayetullah Ali Hamaney
Ayetullah Ali Hamaney

PKK’nın ve diğer Kürt örgütlerinin ABD’nin Ortadoğu’daki maşası olduğunu ve ABD’nin işgal etmeyi planladığı her ülkede Kürtlere çok büyük destek verdiğini daha önce defalarca yazdık. ABD’li subayların PKK’lı teröristlerle yaptığı görüşmelerin fotoğrafları basına da yansısa, öldürülen PKK’lı teröristlerin üzerinden ABD özel kuvvetlerinin kullandığı son derece gelişmiş teçhizatlar da çıksa ne yazık ki ülkeyi yönetenler ısrarla görmezden gelmeyi sürdürüyor ve aynı dostluk masallarını tekrar tekrar ısıtıp önümüze sürüyorlar.

Okumaya devam edin ‘PKK’nın arkasındaki gücü bir bizimkiler göremiyor’

26
May
09

“Ananızı ağlatmaya, sizi soymaya geliyorum!”

Josko Risa
Josko Risa

Yukarıdaki başlık çoğu insana ilk okuyuşta bir küfür ya da bir tehdit gibi görünebilir. Gerçek ise çok daha farklı. Başlık, Türk insanının artık mumla aradığı dürüstlüğün çok net bir biçimde, lafı dolaştırmadan ifade edilişinden başka bir şey değil aslında.

Olayın geçtiği ülke Hırvatistan. Yerel seçimlerde bir kentin belediye başkanlığı için bağımsız aday olan Josko Risa’nın seçim propagandaları ise hiç de alışık olmadığımız türden. Kampanya boyunca sürekli olarak “Ananızı ağlatmaya, sizi soymaya geliyorum!” sloganları atan Risa’nın seçim afişleri bile oldukça sıradışıydı: “Her şey benim için, siz avucunuzu yalayacaksınız!” Risa’nın seçim konuşmaları dinleyenler ise tam anlamıyla şoka uğruyorlardı: “Bu kenti kendi dükkanım olarak görüyorum. Eğer ben bir şeyler kazanmazsam siz de kazanamazsınız. Ama ben götürürsem, siz de götürürsünüz…”

Okumaya devam edin ‘“Ananızı ağlatmaya, sizi soymaya geliyorum!”’

24
May
09

Ona göre

ona göre

23
May
09

Bocalamaya son..!!! Devrimci Parti geliyor

15-16 Haziran 1970200  yıllık  düzen

Türkiye’nin en önemli sorunu partisizlikse, solun en önemli sorunu da tabansızlıktır. Dolayısıyla yeniden bir devrimci parti inşasına girişirken, aynı zamanda bu taban sorunu da çözülmelidir.

Türkiye açısından sorunu ilk ortaya koyan düşünürlerimizden Niyazi Berkes olmuştu ve şu soruyu ortaya atmıştı: “200 yıldır neden bocalıyoruz?”

Okumaya devam edin ‘Bocalamaya son..!!! Devrimci Parti geliyor’

22
May
09

Chavez’den küresel krize karşı farklı paket

Hugo ChavezUyguladığı sosyalist politikalar ile halkın sevgisini kazanırken ABD’nin düşmanlığını iyice üstüne çeken Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez artık işi sıkı tutuyor. Daha önce de ABD destekli bir darbe girişimini halkın karşı koyması ile atlatan Chavez, olası darbe girişimlerinde lojistik destek noktaları olarak kullanılabilecek dört eyaletteki liman ve havaalanlarını merkezi hükümetin denetimi altına aldı.

Okumaya devam edin ‘Chavez’den küresel krize karşı farklı paket’

21
May
09

Ulusal Sol Parti ile devrim yürüyüşü başlamıştır

TÜRKSOLU Geleneği“Sol”un  ölümü

Sol bir iktidar alternatifine en çok ihtiyaç duyulduğu bir dönemi yaşıyoruz bugün.

Ama çelişkiye bakın ki, sola yönelik ihtiyacın en doruk noktada olduğu bu dönem, solun en zayıf ve en aciz olduğu bir dönem aynı zamanda.

Bugün Türk halkı iki koldan bir kıskaca alınmış durumda ve sola olan ihtiyaç da tarihsel bir zorunluluk olması bir yana, güncel bir ihtiyaç olarak da buradan kaynaklanıyor.

İktidarda bulunan Kürt-İslamcı faşist hareket yalnızca toplumu ve devleti faşistleştirmekle kalmıyor, Amerikan emperyalizminin bölgesel jandarmalığına soyunup ülkenin bağımsızlığını da peşkeş çekiyor.

Böylesi bir dönemde ise hem Amerikancılığa karşı antiemperyalizmin bayraktarlığını yapacak hem de ülke içindeki faşistleşme sürecine karşı demokrasiyi, lâikliği ve cumhuriyetin temel kazanımlarını koruyacak bir sol, her geçen gün daha da acil bir ihtiyaca dönüşüyor.

Ama vahimdir; bu ihtiyaca cevap vermek bir yana bu iddiayı dillendiren tek bir sol parti dahi yok bugün.

Sol adına ortalıkta gezinen ama gerçekte AKP faşizmin aklayıcılığına ve Amerikan emperyalizmin işbirlikçiliğine soyunan bir kısım zevatı da sol olarak sayamayacağımıza göre solun bir ölüm-kalım eşiğine geldiğini ve ölmek üzere olduğunu da tespit etmek durumundayız.

Okumaya devam edin ‘Ulusal Sol Parti ile devrim yürüyüşü başlamıştır’

20
May
09

Faşizme karşı Devrimci Parti

Kürt-İslam Faşizmine Geçit Yok

Faşistler, ancak antifaşist bir mücadele ile bertaraf edilebilir. Onları sistem içinde eritmek ya da kazanmak mümkün değildir.
Ancak AKP’ye karşı konumlanan hiçbir kişi, kurum ya da parti bu gerçeğe uygun hareket etmemiştir. Ve ona karşı olduğunu söyleyenlerin elbirliğiyle AKP iktidar olmuştur. AKP gibi rejime düşman bir kadro tarafından kurulan ve Kürt ırkçılığıyla birleşen bir partinin klasik bir düzen partisi olarak görülmesi en büyük yanlıştır. Bugüne kadar TÜRKSOLU dışında hiçbir siyasi hareket ya da parti AKP’yi faşist olarak görmedi.

Türkiye’nin bugünkü rejimi:
Kürt-İslam Faşizmi

Türkiye Cumhuriyeti, tarihinde hiç olmadığı kadar büyük bir tehlike ile karşı karşıyadır.

Cumhuriyet’in rövanşını almak isteyen gerici ve işbirlikçi güçler, bu amaçlarına giden yolda çok önemli bir mesafe almışlardır. Atatürk’ün ölümüyle başlayan ve Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle ivme kazanan karşı devrim süreci artık son noktaya gelmiştir.

2002 yılından beri Türkiye’nin başında bulunan AKP iktidarı, Atatürk ve Cumhuriyet’ten elimizde ne kaldıysa ona saldırmaktadır ve onu yok etmektedir.

Bu saldırının nihai hedefi, Cumhuriyet rejiminin tasfiye edilerek Türkiye’nin işbirlikçi bir Şeriatçı rejim ile yönetilmesi ve bölünmesidir.

İktidar, bu hedefe ulaşmak için faşist bir rejim kurmaktadır. Çünkü yasal yollardan amaçlarına ulaşmaları mümkün değildir. Ordunun, yargının ve tüm muhalefetin baskı altına alınması ve susturulmasının sebebi budur. Ergenekon operasyonları ile faşizm kendini açıktan göstermektedir.

Ülkemiz böyle bir dönemi daha önce Adnan Menderes ile yaşamıştı. Tahkikat Komisyonları, Vatan Cepheleri vs. uygulamalar faşizme doğru atılan adımlardı. Ancak tehlike bugünkü kadar büyük değildi.
Okumaya devam edin ‘Faşizme karşı Devrimci Parti’

20
May
09

“Nazi Papa” İsrail’de

"Nazi" Papa İsrail'de

14 yaşındaki Nazi papa

Papa İsrail gezisinde (ilk fotoğraf)
Papa 14 yaşında inanmış bir Nazi’ydi (alttaki fotoğraf)

Katoliklerin ruhani lideri Papa 16. Benedict çıktığı Ortadoğu gezisinde Ürdün’den sonra ikinci ülke olarak İsrail’e geçti.

İsrail’de Cumhurbaşkanı Peres’le bir araya gelen Papa’nın bu ziyareti İsrail basının genelinde “bulunmaz bir halkla ilişkiler operasyonu” olarak değerlendirilirken, hükümet ortağı Shas Partisi, bu ziyareti protesto ederek Peres’in Papa’nın şerefine verdiği yemeğe katılmamış.

Protestolarına sebep olarak da Papa’nın geçmişini gösteren parti yetkilileri, Papa’nın gençliğinde Nazi partisinin gençlik örgütüne üye olduğunu ve Hitler’in Yahudi soykırımında da taraf olduğunu belirtmişler.

Papa’nın ziyareti boyunca onu korumak için seferber edilen gizli korumaların üzerindeki silahları belli olmayan “sivil” görevlilerden seçilmesi ve hatta çekilecek fotoğrafların bile önceden belirlenmiş bir açıyla, uzaktan ve korumaları içermeyecek şekilde çekilmesi, İsrail’in ajanlarca kurulu bir devlet olduğunu gösteriyor.

Papa’nın ziyareti tarihsel iki katliamcının buluşması olarak da görülebilir. Papa’nın bizzat kendisi Nazi partisinin kayıtlı bir üyesi, inanmış bir Nazi.

Papalık da tarihsel olarak Avrupa’da yaşanan din savaşlarının başında ve bilimsel düşüceye karşı skolastizmin emrindeki giyotin olmuştur.

İsrail zaten katledilen Arapların toprakları üzerinde kurdurulan, “Araplar’ın Sevr’i” olan bir ülke. En son yaşanan Gazze katliamından sonra bellekleri tazelemek zor olmasa gerek.

İşin ilginç yanı, sanki Shas Partisi Papa’yı protesto ederek geleneksel İsrail politikasının dışına çıkmış gibi görünse de, parti lideri Eli Yishai Gazze’den atılan her füzeye, füze denize düşse bile, 100 Filistinlinin evinin yıkılmasıyla karşılık verilmesini istediği önerisiyle tanınıyor.

Papa’nın İsrail ziyereti, görüşenleriyle karşı çıkanıyla tam bir katliamcılar buluşması oldu.


18
May
09

Çarpıtılmış tarih tezlerine savaş (1)

Türk tarih tezi nasıl savunulmalı?

Türkiye politiği ve jeopolitiği, ana sorunu ayakları üzerinde dikilmiş bir bilimsel tarih tezidir. Bu tarih tezi özellikle Türk etnojenisini esas alan bir tarih tezidir. Türkiye’nin devrimci mücadelesi günümüzde sisteme karşı antiemperyalist bir mücadele olma temelinden uzaklaşarak, mücadele alanı emperyalist sistemle bütünleşmiş etnilerin Türk kimliğine karşı saldırısı ile biçimlenmiştir. Bu temel saldırı biçimi esas olarak antiemperyalist mücadelenin temel devrimci eksenini oluşturmaktadır. Yani Türk kimliğini devrimci bir tarih teziyle ayakları üzerine dikerek Ortadoğu bölgesinde antiemperyalist mücadelinin temelleri oluşturulmalıdır.

 

Okumaya devam edin ‘Çarpıtılmış tarih tezlerine savaş (1)’




İstatistikler

  • 2.406.132 Tıklama

Son Eklenen Yazılar

Mayıs 2009
P S Ç P C C P
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
25262728293031

En fazla oylananlar