Gezi Parkı olayları ile ilgili; başlangıç itibariyle dış kaynaklı olduğunu ve ancak vatanseverlerin olaylara müdâhil olmasından sonra gidişatın değiştiğini yazmıştık.
Ki ‘duran adam’ eylemine değin de böyle devam etti.
Taksim’de her ne kadar görüş çeşitliliği olsa da, ağırlıklı olarak Türk Bayraklı ve Atatürk posterli vatanseverlerin ezici çoğunluğu, ekranlara yansımıyordu.
Yandaş medya, ayrılıkçı ve de marjinal unsurların gövde gösterilerini yayınlamak için fırsat kolluyor, bulamadığında da ‘penguen’ belgeseli yayınlıyordu.
Oysa gerçek direnişin adresi İzmir ve Ankara idi; yani bizim anladığımız manada, ‘millici’ ve ‘ulusalcı’ ..
Evet; ‘duran adam’ ve ‘bikinili kadın’ şovlarıyla birlikte çıkış noktasına döndürülen olayların bugün geldiği nokta ise; şu an tarih 29-06-2013 cumartesi, saat 04.45 itibariyle ; Milliyet Gazetesi haberi:
“Diren Lice Kadıköy seninle”, “AKP savaş, halklar barış istiyor” “Türk Kürt kardeştir, kardeşime dokunma” sloganları ile yürüyen kalabalık, yürüyüşlerini Yoğurtçu Parkı’nda sonlandırdı.
Beşiktaş Abbasağa Parkı’nda düzenlenen foruma da katılım büyüktü. Foruma Lice’de yaşanan olaylarla başlandı. Tüm katılımcıların oyuyla Çarşı’daki Kartal Heykeli’ne kadar yürüme eylemi kabul edildi ve “Diren Lice, Beşiktaş Seninle” sloganlarıyla yürüyüş yapıldı. Daha sonra grup tekrar Abbasağa Parkı’na dönüp foruma devam etti.’’
Ve işin ilginç tarafı ise şu; haberle birlikte verilen fotoğrafta Türk Bayrağı ve Atatürk posteri taşıyanlar var!
Herhalde aklı başında olan herkes, buradaki tuzağı şimdiden anlamıştır! Kemalizm ile bölücü hareketi aynı kare içersine alıp, aynı şekilde yaftalamak!
Ulusalcıları ve de milliyetçileri yine yeniden ‘Ergenekon’ düzmecesi içine sokmak!
İşte biz başından beri Otpor, Canvas ve Occupy işin içindedir derken buraya dikkat çekmeye çalışmıştık! Dikkatli olunuz, dememiz hep bundandı. Otpor’un, halka ait olmayan ve aksine halkların tepesine inen ‘yumruk’ resmi, burada yeniden manâ kazanmıştır!
Karakol binasına saldıran bölücülerle, iktidara karşı eylem yapanlar bir kare içersine alınmıştır. Artık Erdoğan’ı tutabilene aşk olsun! Her defasında dediğimiz gibi; iktidar, muhalefet ve de medya el ele, kirli ortaklığa devam ediyorlar, hız kesmeden!..
Benim sıklıkla üzerinde durduğum bu ‘yarı aydın’ kesim, Otpor ve benzerlerinin hedef kitlesini oluşturmaktadır. Bu zât-ı şahâneler, Reyhanlı katliamı için sokaklara dökülmezken, şehitlerin cenazelerinde boy göstermeyi burun kıvırdıkları ‘milliyetçilik’ten sayıp kendilerine ve kıçımın evrensel değerlerine yakıştıramadıkları için ‘gık’larını bile çıkarmazken.. bir de bakıyoruz ki; ‘diren Lice Beşiktaş seninle’ diye çığlık atıyorlar. Ya zamanlama! Sizce de çok enteresan değil mi!?..
Yukarıda verdiğim Milliyet Gazetesi’nin haberi, yeni bir tuzağın habercisidir; Atatürkçüler- Kemalistler halkın nezdinde farklı bir algı yaratılarak damgalanma peşindedir!
Evet Erdoğan gözden çıkarılmıştır –kendisinin henüz haberi yok; aramızda- uzun süredir akp vagonu yerine CHP vagonunu kullanmak için var gücüyle çalışan abd, ne yazık ki CHP’nin tabanında yer alan ulusalcı güçleri çok güvenilir bulmadığından bu değişiklikten vazgeçmiştir. Gerçi CHP üst kadroları her türlü garantiyi vermiş olmalarına rağmen, abd henüz tabanın hazır olmadığı fikrinde ısrarcılığını korumaktadır. Aylık, haftalık ve hatta günlük plan değiştiren Pentagon görevlileri, zannımca henüz işin içinden çıkabilmiş değildir. Yani onların kafası bizimkinden kat be kat daha karışık durumdadır. Son olarak yüce kraliçenin ricalarıyla akp’yi akp ile vurma kararı almışlardır, ilerleyen günlerde çok daha net göreceğiz. Emekli vâiz efendinin hayatta olup olmadığı ise bizce magazin konusu olmaktan öte bir anlam taşımamaktadır; zîrâ; ‘kim takar Yalova kaymakamını’ misalidir, işin derinlerdeki o kısmı.
‘Türk Kürt kardeş, Amerika kalleş’ sloganının ne denli yanlış bir tanımlama olduğunu yaza-yaza yalnızlığımız katmerlendi de, bir anlayan olmadı diye yandım, yandım.. yandım yandım da yandım..
DAVA’mızın babalarından, annelerinden çıt çıkmadı; bir daha yandım.. azarlandım da..
TGB, İP ajan ilan etti, gladyocu dedi..
Oysa ne demiştim ben; ‘Türk’ bir Milletin adı, ‘Kürt’ ise etnik bir kimlik; sen eğer Millet ile etnik kimliği denklersen bundan tek bir sonuç çıkar, o da; iki millet!.. Alın şimdi bu söylemin bundan sonra kimlerce ve ne için kullanılacağına siz karar verin!..
İP ve TGB’ye gönül verenlerle hiçbir zaman bir sorunum olmamıştır, olamaz da; ancak kullandıkları bu söylemlerin arka planında yatan vahâmetin farkına varmaları gerektiği yönünde uzunca bir süredir uğraşım vardır.
Ulusal Kanal’da genellikle kullanılan ‘Türkiye Halkı’ kavramı da bir başka vahâmetin habercisidir ve bunlar çok önceden kurgulanmış söylemlerdir.
Bugün için Tayyip Erdoğan’ın kullandığı ‘Türkiyelilik’ kavramının bizzatihî babası ‘Türkiye Halkı’ kavramıdır; zira millet ile halk arasındaki farkı bilmeyecek ya da anlamayacak kadar cahil olanların, zannımca şu an bulundukları yerlerde olamayacağı âşikârdır…
Tehlike büyüktür ve süreç ileriye alınmıştır ve işin en ilginç yanı ise; süreci yönettiğini zanneden Erdoğan’ın, sürecin sonunda kendisiyle ilgili alınmış olan karardan bî haber olmasıdır.
Biletçi bileti kestiğinde, ister dışarı çıkarsın, ister filmi seyredersin, fark etmez; ancak film bittiğinde, elindeki yarım bilet başka bir işe yaramaz..
Peki, yukarıda bahsettiğimiz yürüyüşe neden polis müdahalesi olmamıştır.
Bir düşünün bakalım.
Bu arada olayların yoğun olarak yaşandığı illerde görev yapan polis kardeşlerimize ikramiye verileceği müjdesini de buradan verelim.
Yakında memleketin yarısı polis olursa şaşırmayın..!
Siz hiç orman yangınını söndüren orman görevlilerine ikramiye verildiğini duydunuz mu?
Ya da çok iyi dönüş yapan Mevlevilere Mevlana’nın göründüğünü!..
Ama, Hz. Muhammed, Türkçe Olimpiyatlarına gelmiş, ya bundan haberiniz var mı!..
Kanal İstanbul Projesi nedir, ne amaçla yapılmaktadır!..
Erdoğan neden birden bire Bayrak sevdasına düşmüştür!
Allah düşürmesin..!
Asıl direniş, Taksim değil de Kızılay’da olmuş olmasın! Hıı ?
Gülün dikeni olmadığı zaman kokusunun sonradan çıkacağını söylersem, ne dersiniz!..
Kılıçtar paşanın ikmalleri de veremediği duyulursa ne olur!
Bahçeli bir ev hayali ne derece gerçekçi! ‘Cep delik cepken delikken’..
Sezercik zamanından kalma ikiz yasacıklarımız büyüdü, ergin oldu; yakında magazin basınında boy gösterirlerse sakın şaşırmayın..!
Suikast ve sabotajlara hazırlıklı olun dersem, ne dersiniz…
Peki bombayı patlatayım; bu adamlar seçimleri erteleyebilir, aklınızda bulunsun, deyip Anayasa Profesörümüz Meltem Hanım’ın kulaklarını çınlatayım, kendisine sağlıklar diliyorum..
Bu süreç pek çok kişiyi götürecek ve hatta bir partiyi tarihe bile gömebilir; ancak büyük oyunu kurgulayanlar, seçimlerle ülke menfaatlerine yönelik işler yapabilecek bir iktidarı size sunmayacaktır, aklınızın bir köşesinde bulunsun!
Tek çare, adam gibi bir örgütlenme ve şahsi çıkarların öne çıkmadığı bir mücadele neticesinde yapılacak olan Kemalist Devrimdir!..
Bugün için seçimlerle halkı düşünen bir iktidar seçmek; sadece bizim için değil, tüm dünya insanları için de romantik bir hayalden başka bir şey değildir! İzin ver-mez-ler!..
Demokrasi dediğimiz şey, bizim anladığımız değil; onların ne anlattığıdır!
Ya da; kimi seçtiğiniz değil, kimin seçtirildiğidir!..
Mesela Sarıgül’ü seçerseniz yaşadınız; memleket düğün ve cenaze merasimlerinden geçilmez.!
Yazı bitti derken..
Bir son dakika bilgisi vereyim; içlerinde Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli, Müjde Ar, Orhan Pamuk‘un da aralarında bulunduğu sanatçılar ‘KAYGILIYIZ’ diye bir ilan yayınladılar gazetelerde.. Bu da zamanlama açısından ilginçtir, yukarıdaki yorumlarıma paralel yorumlayabilirsiniz.. Elif Şafak, Leman Sam vesaire de içlerinde.. Birileri bir yerlerden domino taşına dokundu ve peşi sıra hamleler gelmeye başladı. Elbette sanatçı duyarlılığına hepimiz saygılıyız; ancak kaygılanmakta biraz geç kalmadılar mı sizce?!.
Hepsini alt alta topladığımızda bu bir Tayyip Erdoğan figürünün sona yaklaştığının resmidir, hep söylüyorum; lakin beyefendinin bile bundan haberi yok şu an.. seziyor ama konduramıyor zannımca!.. Ancak bu sürecin sonunda ülkeye hayırlı birileri yönetici olur mu derseniz? Olmaz!.. Öyle bir ihtimal olsa; Yaşar Kemal, Orhan Pamuk, Elif Şafak ve benzerleri bu ilanı yayınlamazdı! Bilmem anlatabildim mi !.. Bilmem..
Oysa biz yıllardır kaygılıyız; ya siz! daha önceleri neredeydiniz!..
İçinizden bazıları Ermenilerden özür dilerken her şey yolunda gibiydi; hükumetle aynı otlakta ip atlıyordunuz!
Hatta büyük türkücü(!) Yavuz Bingöl beyefendi, daha metni okumadan imza atmıştı da, alay konusu olmuştu; hatırlayanlarınız olur.
Pamuk efendiyi saymıyorum bile.
Yaşar Kemal kürtçülüğünden hiç vazgeçmedi.
Can Dündar efendi ‘Mustafa’ filmini yaparken kaygısızları oynuyordu! da ne oldu birden bire anlayamadım..
Otpor, motpor derken, herkes elini ayağını çeker oldu Tayyip efendiden, duygusal adamım ben.. acıyıp, acınacak hale düşmekten korkuyorum. Yok sanmam, bu kadar saf olmam herhalde..
Yeryüzünde düşman saydığım pek çok zat-a acıyabilirim ama Tayyip.. asla !.. Allah göstermesin öyle bir merhameti yaşarken bana..
Canımı alanı affederim !
Vatanımı satanı asla..!!!
Kuklacı iş başında..
Kuklalar değişecek gibi.. du bakali..!!!
Cem YAĞCIOĞLU
http://www.edebiyatgazetesi.com/2013/06/29/biz-yillardir-kaygiliyiz-kuklaci-cem-yagcioglu/
Son Yorumlar