BOP’un garsoniyer “devlet”i kuruluyor.
Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti yıkılmıştır..
Kurduğu laik Cumhuriyet de, bağımsız devlet de yıkıldı…
Hukukun içinde kalarak esir alındık, apaçık düzmece davalara yenildik, devletimizi yıktılar..
Evlilik dışı ( meclis dışı) BOP Eşbaşkanlığının gayrimeşru ilişkileri sonucu
Emperyal alçağının Garsoniyer devleti olduk..
İhanet, hainlik diz boyu; ar damarları çatlamış..
Komşuların yüzüne bakamaz, el içine çıkamaz olduk; yüzümüz kızarıyor, utanıyoruz..
Tescilli Cumhuriyet yıkıcıları, cumhuriyetin koruyucularını çeteci, çete reisi ilan etti..
Ayağımızın altında toprak kayıyor demiştik, kayan devletimizmiş..
Müdahil oldu Aczimendiler, Anzavurlar, Delibaşlar…
Hain sayıldı kahramanlar,
Atatürk’ün kurduğu bağımsız T.C. Devleti yıkılıp BOP’un garsoniyer devleti kurulurken..
İhanetin doğum sancıları, vatan savunması suç olmuşsa eğer
Görün diye söylüyoruz, cephenizi bulun diye..
Sözümüz yeni bir devletin kurulduğuna, bir devletin yıkıldığına dair:
Görevin suç sayıldığı, vatan savunmasının hainlik,ihanet ve namusun yer değiştirmesinden anlayın.
Yargı yoluyla yapılan hileli savaştan, köpek balıklarına yem edilen arslandan anlayın..
Hedefte bekçilerin olması, önce onların birer birer tutuklanıp hapse tıkılması;
mülkün devredildiğini, el değiştirdiğini göstermez mi?..
Namusunu korumak ve kollamak geneleve düşmüşsen ölümüne savunulacak bir görev olmaktan çıkmış ve yüz kızartıcı bir suç olmuştur artık. Olan bu!…
Zararlı otlar tarlada iktidarı ele geçirmişse bu otlarla mücadele eden, ilaç veren görevliler doğal olarak suçlu durumuna düşecektir, şimdi olduğu gibi..
Evet; tarlamızda, cumhuriyetimizde ve demokrasi içinde olması zararlı olan bu otlar
iktidarı ele geçirdiler..
Demokrasilerin ensest ilişkisinden sayılır: Bir kutsalı kullanmak, dini siyasete alet etmek..
Bu aile içi yasak ilişki demokrasiye de, doğaya da, insanlığa da terstir; günahtır..
Düzmece delillerden, bitmez tükenmez kinden; yüzleri kızarmadan üfürülen yalanlardan anlayın..
Gözlerine bakın, nursuz, nefret kokan yüzlerine bakın; yalanları sıralarken yutkunmalarına..
Hükümetler seçimle kurulur, devletler savaşla. Savaşıyorlar.
Esirlere bakın, toplama kampına; Silivri’ye, Hasdal’a bakın; silah yerine geçen yargıya..
Tarih, Silivri ve Hasdal’da yatanları kahraman diye yazacak..
Garsoniyer anayasası gayrimeşrudur
Yeni doğmuş çocuğa nüfus cüzdanı çıkarır gibi kurdukları devlete anayasa hazırlıyorlar..
Garsoniyerde doğan çocuğa nüfus kağıdı.. Garsoniyer çocuğuna..
Milleti olmayan, babasının adı yazılmayan bir anayasa; gayrimeşrudur..
Ana topraktır, baba tohum; anamızın adı gibidir yaşadığımız topraklar..
Anamızın adını sormalarından farklı değildir nerelisin sorusu: Türkiye, Türkiyeli..
Hangi millettensin, kimlerdensin, necisin sorusu da babamızın adı gibidir: Türk Milleti..
Garsoniyer devletlerin yalnızca anaları bellidir..
Nerelisin diye de sorsanız, necisin diye de bunlar hep analarının adını söyler: Türkiyeli!..
Ulan senin baban yok mu, garsoniyer çocuğu..
Babalarının adını yazmaktan, söylemekten korkarlar..
Zaten garsoniyerlerde normal doğum olmaz, anaları bellidir yalnızca..
Sözün bittiği yerde sövüşme başlar sonra da dövüşme
Sözün bittiği yerdeyiz diyorlardı; doğruymuş: Söz bitince sövüşme başlarmış..
Söz de bitti sövüşme de; sırada dövüşme var, savaş yani..
Şimdi savaşın tam içindeyiz..
Yalanın, hilenin, namussuzluğun, soysuzluğun gırla gittiği..
Yiğitlerin itlere yem edildiği, demokrasinin truva atı yapıldığı..
Suçunu soruyor esir düşmüş bir asker, vatansever bir aydın: “Bölücüyle, gericiyle savaşmak
suç mu?. Namusundan saymak vatanı?..”
Evet; yıkılan devlette görev sayılan, kurulan yeni devlette suç..
Eski Türkiye değil diye boşuna bağırmıyorlar, yenisi kuruldu; daha anlamadınız mı?..
Devletler savaşla kurulur
Yani: Karşımızda gelecek seçimlerde gidecek bir hükümet yok, yeni kurulan bir devlet var..
Neymiş: Devletler savaşla kurulur ve savaşla yıkılırmış.. Tarih öyle diyor..
Hükümetler seçimle gelir ve seçimle gidermiş; tabi ki hükümet devlet olmamışsa..
Bunlar da savaşarak kurdular; Silivri ve Hasdal esir kampında yatanlar
bu savaşın canlı tanıkları..
Şimdi köprüden, sırat köprüsünden geçiyoruz; tam kesişme noktasındayız..
Atılacak bir adım bile önemli: Bu saatten sonra savcı olabilir sanık ya da tersi..
Tersi yok bu işin; bu böyle olacak, kesin..
Direnme hakkı, hukukun içine çekme direnci bunu böyle yapacak; göreceksiniz..
İhanetler cezasız kalmayacak, bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın..
Hak, hakkını haksızlıktan alacaktır..
Savcının sanık, makbulün maktul olacağı günler çok yakındır..
Savaş ta çıkarsalar, çıkarmasalar da çıkış yolları kalmadı..
Dalga dalga yayılıyor ihanetin kokusu, tuz da koktuğu için tuzlayamazlar da.
Bağdat, Basra, Tahran ve Şam;
Hatay, Antep ve Kilis; Artvin, Edirne..
Teslim ol usta !..
Köylüyle 66 oynuyor usta, usta oldu ya!..
Elindeki bütün kozları vurdu, korkutacak bizi aklı sıra; daha çıkmadın, say elini usta!..
Seni kapatıyorum, kapalısın usta; aç elini..
İşte böyle !
Daha devletini kuramadı anlayacağınız, az kaldı ama kuramayacak; izin vermeyeceğiz..
Kesişme noktasındayız; düşme ve geçme çizgisi..
Biri geçerken öteki düşecek…
Düşen biz değiliz..
Hepsi bu !..
Hilmi KAYIHAN
http://www.ilk-kursun.com/haber/101996
Son Yorumlar