Ekim sonu çıkacak ‘TEZGÂH’ isimli kitabımda bahsetmiş olsam da, vahametin boyutları o derece büyüktür ki, arka arkaya beş kitap yazılsa da kâfi geleceğini düşünmüyorum..
zira, insanlığın karşı karşıya olduğu felâketin boyutları, her gün farklı ve daha vahim yüzüyle ‘şifre’ler şeklinde malum medyalarca (tüm dünya) veriliyor olsa da; sistemin değersel veriler ve geçmişten bugüne ulaşan ‘ahlâki yapı’ üzerinde sürdürdüğü ‘psikolojik operasyon’lar neticesinde kafa karışıklığı yaşayan halk ya da yaşatılan..
doğru bilgiye ulaşmaktan oldukça uzaktır.
Mikro milliyetçilik akımlarının ‘güya’ karşı çıkılan akımlar olması, söylem ve eylemlere yansırken; aslında olan, tam da mikro akımların başarıya ulaşabileceği zeminlerin hazırlanıyor ve kutsanıyor olmasıdır. Ülkemizdeki ‘kürtçülük’ hareketi, yerel bazda en yakın örneği temsil etse de, ulusalcı ya da milliyetçi güçlerin tek başına bu örnekten hareketle gardlarını alıyor olmaları kafi değildir; zira, evrensel plan çok daha grift ve derin işlemektedir. Yani toprağı korumak zihniyetinde kalanların gözden kaçırdığı asıl ayrıntı, o toprakta yaşamak için ‘hava’ ve ‘su’ya da ihtiyaç olduğudur.. geçmişte verilen ‘devrim’ci mücadelelerin hiç biri için bu sorunlar mevcut değildi..
‘Kemalist Devrim’ (Türk Devrim)nin önemini azaltmak değil niyetim (tek amacım yeniden hayata geçirmektir), ancak şartların ve küresel güçlerin hareket tarzının ve sömürü mekanizmasının ve dolayısıyla ‘emperyalizmin’ ele geçiriş mantığının, dünden bugüne çok değiştiği ve işin içine; chemtrails, gıda terörü (gdo), kimyasal-biyolojik silahlar, ilaç sanayi ve daha pek argümanın dışında.. ayrıca ‘insani olmayan hırs’ında karıştığı bir garip durum mevzu-bahistir..
Yani toprağınızın sınırlarını korumanız tek başına yeterli değildir..
asıl olan ‘insanınızı’..
‘insan’ı nasıl koruyacağınızdır..
her halde ‘insan’ı korumadan ‘Türk’ü korumanın imkansız olduğu gerçeği, tek-düze düşünmeyenlerce sabittir..
Evet tarihten beri ‘Türk’e karşı insafsızca bir saldırı ve yok etme planı mevcuttur ve aslında bu planın altında yatan şifreler kırıldığında pek çok gerçek gün yüzüne çıkacak ve tarih yeniden yazılacaktır..
benim bu gerçeğe inancım tamdır ve belki kapsamlı bir araştırama da yayınlayabilirim yakın bir gelecekte; ancak, vahametin boyutları artık ‘insan’ odaklı ilerlemekte..
Evet .. hedef Türkiye tespiti çok doğrudur, ama yeterli değildir..
küresel güç, artık hedefe ‘insan’ı koymuştur ve ‘değişim’i, insan DNA’sına müdahale boyutuna getirmiştir ki..
işte vahamet buradadır, demem ondandır..
doğal besine alışık olan insan vücudu, GDO’lu gıdalarla, ilaçlarla ve havadan soluduğu ‘bilinmeyen’ maddelerle nesilsel bir değişime tabi tutulmakta..
ve asıl olan, ‘hafıza’ mekanizması ile ilgili ‘güya’ bilimsel araştırmalar kılıfıyla..
daha neler-neler..
Yani demem o ki, artık saldırı ve ‘işgal’ anlayışı tamamıyla şekil değiştirmiş ve sıradan halkın, algı sınırlarının ötesine taşarak ve aynı zamanda ‘karşı algı’ yaratılarak, yaşanan tüm gelişmelere razı gelir bir kalabalık kitle yaratılmıştır..
hem de ‘sosyal bilinçli’ olduğu savı işlenerek..
Yeni tip insan modelinin ilk nüveleri toplumlara karışmaya başlamış, ‘bireysel’ haklar konusunda oldukça bilinçli olduklarına yönelik sahte bir algı yaratılmıştır halihazırda..
Okumaya devam edin ‘İŞGAL ALTINDA OLAN ‘İNSAN’DIR..!!!’
Son Yorumlar