Bu dinci (dini kullanan) taifeyi biz senelerce anlattık ama yeterince anlatamadık.
Şimdi dinciler kendini öyle güzel anlatıyor ki…
Önce dinlerini, sonra insanlıklarını PAZARA ÇIKARIP sattılar.
Müslümanız dediler, Haçlı’ya tetikçi oldular.
Müslümanız dediler, okul kitaplarından küresel çete sözcüleri istedi diye ayetleri çıkardılar.
Müslümanız dediler, Ebu Cehil’i, Ebu Süfyan’ı kendilerine rehber seçtiler.
Ebu Cehil, Ebu Süfyan’ın temsil ettiği fikirlere sonuna kadar sahip çıktılar.
Paranın belli ellerde toplanmasını sağladılar.
Şimdi kız çocuklarının öldürülmesine, yani diri diri toprağa gömülmesine öncülük ediyorlar.
Arkasında durdukları, eğitim ve silâh temin ettikleri, tedavilerini üstlendikleri küresel çeteye fedailik yapan IŞİD, bebeleri boğazlıyor.
Kızlara – kadınlara tecavüz ediyor.
Peygamberin yasakladığı “MUTA” nikâhını güncellediler.
Yani ;
Kur’an ve Peygamber ahlâkıyla, yani Peygamber ile savaşıyorlar.
Daha açığı ;
“Allah” ile savaşıyorlar.
Ülkeyi faiz – tefeci sarmalına sokup Allah’ın lânetlediği sistemi “ekonomik istikrar” yalanıyla program haline getirdiler.
Çalmayı, gaspı, el koymayı, çeşitli dalavereler ile (kentsel dönüşüm gibi) insanların kıymetli mallarının üzerine oturmayı, tehdit ve şantajla şirketlere ortak olmayı sistem haline getirdiler.
“Yalan söylemek” olmazsa olmaz kuralları oldu.
Öyle ki, yalan söylemediği, söyletemedikleri için bir müezzini saatlerce sorgulatıp sonra da sürgün ettiler.
“Şehitler ölmez, vatan bölünmez diyen” müftü ardımcısı sürüldü.
Helâl kazanç olan ve İslâm dinin teşvik ettiği üretim bitirildi.
Borçlanma, tefeci, faiz sistemi özendirildi.
Bankacılık düzenlemeleri ile bankalar tefeci kimliğine büründürüldü.
Öyle ki, bütün esnaf bankalara, yani tefecilere çalışır hale geldi, GETİRİLDİ.
Din su kullanma hakkını korurken, hâttâ su için savaşılmasını söylerken, su kullanım hakkı küresel şeytanlara, yandaşa verildi.
Peygamberin sözüne uyup su kullanım hakkı için mücadele edenler dövüldü, hapse atıldı.
Hatta üzerlerine ateş bile edildi.
Sahte din trenine binenler son durakta, FİRAVUN yurdunda indi.
Şimdi Firavun’a yaranmak için dinlerini BORSADA satışa çıkardılar.
Ülkeleri satılıyor, DİNCİ ALKIŞLIYOR.
Kur’an satılıyor, DİNCİ ALKIŞLIYOR.
Yolsuzluk ve rüşvetten sorgulanan vekilleri ayetle “hakara makara” diye dalga geçiyor.
Din tüccarları oralı bile olmuyor.
Ala denilen İçişleri(!) Bakanı olmuş şahıs “Peygamberimiz kibire kapıldı , biz kibire kapılmadık” diyor,
Bırakın dini, insan olmaktan bile vazgeçenler seyrediyor.
Ve öğreniyoruz ki, okul kitaplarında mezhep sayısını da beşe çıkarmışlar(!)…
Bütün Müslüman coğrafyada kadınların namusları, bedenleri parçalanıyor.
DİNCİ SUSUYOR.
Görmüyor, duymuyor, yapanları kayırıyor, yapanların- yaptıranların yanında duranları alkışlıyor.
Din anlatıyoruz diye yıllarca mürit toplayan şeyh kılıklı soytarılar, şimdi siyaset yapıyor.
Holdingleşiyor.
Yani Ebu Cehil’in, Ebu Süfyan’ın, El Meymune’nin ( Ben-i Ahmer Devletinde tarikat kuran ve ‘biz birbirimize yeteriz, kadınlara gerek yok’ diyen Yahudi şeyh) misyonuna talip oldular.
Müslümanız dediler, Anadolu’nun yüzlerce yıldır kullandığı tohumları yasa ile yasaklayıp milleti kısır tohumlara (şeytan tohumları) mecbur ettiler.
Şimdi bir kısım cahiller, bazı soytarılar Yahudilere ait diye “kola içmeyin” diyor.
Oysa pazardan aldıkları, yiyip içtikleri her şey Yahudi tohumudur.
Üstelik bunu “alkışladıkları AK Çete – şeytanın çocukları – YASAL HALE GETİRDİ”.
Yerli tohum (Allah’ın bahşettiği tohumlar, yani helâl tohumlar) satışını da yasaklamakla kalmadılar, satış yapana hapis cezası da getirildi.
Hadi şimdi protesto edin de görelim.
Domatesten bibere, buğdaydan patlıcana hepsi İsrail tohumundan elde edilen ürünlerdir.
Artık zıkkım yersiniz.
Zaten hibrit tohum demek zıkkım demektir.
Zıkkımı alkışladıkları uzun adam yediriyor.
Küresel çete İslâm dinine, İslâm ahlâkına
operasyon yapıyor.
Kim eli ile ?
DİNCİ ÇETE ELİ İLE yapıyor.
Çünkü onlar dinlerini, inançlarını, vatanlarını KÜRESEL BORSADA satışa çıkardı.
Sahi, bunlar Papa öldüğünde ülkede yas ilân edip bayrakları da yarıya indirmişlerdi değil mi ?
Çıkarları için bütün iddialarından vaz geçtiler.
Bu vaz geçişin bahanesi olarak ta ATATÜRK düşmanlığını ayet gibi sabah – akşam okur hale getirdiler.
Neden mi ?
Çünkü 1919 şartlarında aynı bunlar gibi hareket edip DİNİNİ “Yunan, İn giliz, Amerikan, Fransız, İtalyan PAZARINDA SATANLARI” da yenmişti Atatürk.
Genetik kodlarında bu yenilgi de kayıtlı olmalı ki, o korkuyla peşin peşin SAVUNMA durumuna geçtiler.
Onlar bu şuuraltı korkuyla Şeyh Sait’e, İskilipli Atıf’a, Ali Kemal’e, Vahdettin’e sahip çıkarken, aslında “kendi ihanetlerini” savunuyorlar.
İşte hakikat BU – DUR..!!!
Bu gerçeği hâlâ ANLAMADINZ MI ?
Firavun ülkesinde din tacirleri bütün değerlerini satıyor.
Ve ;
Suriye’de, Irak’ta memesi ağzında can veren bebek bu din tüccarlarını kıyamet gününe kadar mahkum ediyor.
Irak’ta henüz 14 yaşında IŞİD canilerinin sırayla tecavüz edip direğe asarak öldürdüğü Zeynep’in, bütün Zeynep’lerin, Iraklı Nur’un ahı bütün “din tüccarı hainler” ile “seyreden – susan, kendini insan sanan korkakları” damgalıyor.
“Küfrün askerleri” olarak damgalıyor.
Zulmün alkışçısı olarak damgalıyor.
Bu damgayı yiyenler iflâh olur mu sanıyorsunuz.
Asla, asla, asla…
Bir sözümüz de;
Atatürk ve silâh arkadaşlarını küresel BORSA’da satan sahte Atatürkçülere;
Irak işgali ile başlayan süreçte binlerce kadına tecavüz edildi.
ADD’leri, yüzlerce kadın örgütleri, kadın derneklerinin tek bir bildirisini, tek bir protestosunu gördünüz mü ?
Bu kadınlar bu günkü konumlarına Cumhuriyet sayesinde geldiler.
T.C. Devleti kurulmasaydı kimbilir kimin kaçıncı eşi olacaklardı.
T.C. Devleti’ne sahip çıkmak her ONURLU vatandaşın görevidir ama,
En fazla bu görev Türk Kadınına düşer.
Türk kadını kendi şeref, namus ve onuruna nasıl sahip çıkıyorsa, bütün kadınların şeref, onur ve namusuna sahip çıkmak zorundadır.
Bugün kadınlara yapılan bu aşağılık tecavüzlere sesini çıkarmayanlar, kendi şeref ve haysiyetlerinin çiğnenmesine de sesini çıkarmayacak olanlardır.
Din tüccarları dinini BORSA’DA SATIP, Firavun tahtına baş sürdü.
Karanlığa, şeytana eleman yazıldı.
Atatürk düşmanları Atatürk ve Cumhuriyeti küresel çetenin BORSASINDA satıp karanlığa, küresel çeteye asker oldu.
Bu ihanet günleri turnusol kağıdı görevi yaptı.
Herkesin gerçek yüzü ortaya çıktı.
Arada griler var.
“Mış” gibi yapanlar…
Artık onlar da tek tek açığa düşüyor.
Yemin töreni mi dediniz ?
Firavunların ettiği yemin şeytanın üzerine edilir.
Karanlığa biat edilir.
Sizler boş verin ŞEYTANI BOL ÜLKEMDEKİ şeytanın yemin törenini de…
Karanlıkla aydınlığın savaşının bütün şiddetiyle yaşandığı, yaşanacağı bu yüzyılda, şeytan sadece Türkiye’nin değil, bütün insanlığın üzerine abanmışken, karanlığa karşı savaşacak gücünüz ve yüreğiniz var mı ?
Ona cevap verin..!!!
Önce kendinize, sonra İNSANLIĞA VERECEĞİNİZ CEVAP…
Sözünüz olacaktır..!!!
Bu savaşı “sözüne sadık olanlar” kazanacaktır.
Son Yorumlar