Ermeni iddiaları konusunda, Türkiye’nin “Ortak Tarih Komisyonu Tuzağı”na düşürülmek istendiğini iki Türk kadınının; Av. Gülseren Aytaş ve Prof. Dr. Hande Özdinler’in bakış açılarını yansıtarak incelemiştik. Konuyla ilgili yine bir kadın akademisyenden önemli bir mektup aldım. Kadınların, Türkiye’ye kurulan tuzakları, erkeklerden önce fark ettiğini bu vesileyle bir defa daha görmüş olduk.
Okumaya devam edin ‘“Ermenilere hukuki zemin hazırlamak!” kimin görevi? – Arslan Bulut’
Başbuğ paşa dün önemli bir soru yöneltti.Bu soruyu halkın büyük bir kesimi adına da sordu saymak pek yanlış olmaz.
“Boş lav silahları neden gömüldü?”
Vefalı, yürekli, mert kardeşim,
Türkiye, hep birlikte temsil ettiğimiz değerleri yitirdikçe, sana sevgim, yarım yüzyıllık arkadaşlık duygularım yoğunlaşıyor.
Sistem dağılıyor, bu kriz, gelen kriz dalgaları, yeni kararları zorlayacak.
Henüz Obama’nın konuşmasının ayrıntıları belli değildi. İlk haber “soykırım demedi” şeklindeydi. Bir okur, durumu şöyle değerlendirdi:
Okumaya devam edin ‘Gül’ün Ermeni fiyaskosu ve Bahçeli’nin tutumu! – Arslan Bulut’
Nelerden mi?
Arz edeyim;
– Türkiye’ye “Rasmussen’in seçimi” sırasında sözler verilmiş ve hiçbiri tutulmamış ise! Veya hiç resmi söz verilmemiş ama siyasetçilerimiz bize öyle aktarmış ise!
Okumaya devam edin ‘Vatandaş olarak bunlardan çok rahatsızım! – Yiğit Bulut’
Değerli Azeri halkı ve yöneticileri ;
Muhakkak kendi açınızdan haklı olduğunuz nedenlerden dolayı fazlasıyla üzgünsünüz ve kırgınsınız.
Üç önemli hukuk kurumundan, başta hakim ve savcılar olmak üzere, siyasilere, emniyet teşkilatına ve medyaya önemli uyarılar yapıldı.
Türkiye Barolar Birliği ve hukuk hocaları, Hürriyet Gazetesi’ne ilan vererek Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda yer alan ve evrensel nitelikte olan usûl kurallarını hatırlattı.
Okumaya devam edin ‘Bu böyle gitmez, bir yerde patlak verir! – Arslan Bulut’
Türkiye, Türkiye olmaktan çıktı.
Halk iradesi, yasalara uyma, düşünce özgürlüğü, Cumhuriyet’in değerlerine saygı, basında doğru haber verme, vs. hak getire.
Bakınız KKTC’de “ulusalcılar” geçen hafta sonu yapılan seçimde “ezdi geçti!..” Ama neredeyse, seçim sonuçları, demokratik olgunluk, Kıbrıs Türk halkının teslimiyete başkaldırısı görmezden geliniyor!..
Obama beklenen açıklamayı yaptı. O Türk ve Ermeni taraflarına dağıttığı mavi boncukların hakkını vermeye çalışırken, Türkiye’deki Amerikancılar “Soykırım demedi” diye zafer ilan etti. Şimdi sıra “barış”ta.
Okumaya devam edin ‘“Obama bizi seviyor”: Soykırım değil, katliam!’
DARBENİN SİVİLİ OLMAZ
Bir “sivil darbe” sözüdür, gidiyor.
“Sivil darbe” olur mu?
Her şeyin “sivili” olur, ama darbenin sivili olmaz.
Çünkü darbe, devlet iktidarının, yine devlet içindeki bir azınlıkça tertip yoluyla ve zor kullanarak ele geçirilmesidir.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, 14 Nisan’daki Harp Akademileri konuşmasında, “21’inci yüzyılda ulus devlet yapısı hangi temel esaslara dayanmalıdır?” diye sorduktan sonra Amerika’dan ve Obama’dan örnek vererek, “Vatandaşlık esasına dayanan milliyetçilik anlayışına dayanmalıdır” cevabını verdi.
Okumaya devam edin ‘Başbuğ Şırnak’ta ABD konsolosu Diyarbakır’da! – Arslan Bulut’
Obama geldi peki Amerika’nın İran operasyonuna bakış değişti mi?
Değişmedi! Obama “ne kadar isterse istesin”, Amerikan Devletinin ve Anglosakson temelli askeri-endüstriyel yapının ana hedefi hala İran!
Bahar aylarının gelmesiyle birlikte terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonlar hız kazandı. Son bir-iki haftadır Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşanan hareketlilik sonunda PKK’ya yönelik bahar temizliği başladı.
Davos şovunda güya yediği fırça sonrası Tayyip’in yandaş medya tarafından Ortadoğu’nun “yeni Nasır”ı, “yeni Halife” olarak adlandırılmasına neden olan oyunun en önemli siması şüphesiz Simon Peres’ti.
Bugünlerde Peres, “katil”liğinin yanısıra, Davos’tan mı etkilendi nedir, yeni bir kariyere soyunmaya hazırlanıyormuş.
Peres, İsrail’de iki ayda bir yayınlanacak olan “Cumhurbaşkanlığında Zihinlerin Buluşması” adlı bir TV programını sunacakmış.
Yani İsrailliler ekranda bir çeşit “moderatör Peres” görecekler.
Şimdiye kadar olan açıklamalar ışığında çok önemli bir konuyu dile getirmekte yarar vardır; Apo’nun, geçmiş dönemde MİT ile ilişkileri olduğu çok sayıda yazılıp çizilmiş, hatta Kesire Öcalan’ın babasının da MİT’te çalıştığı ve Uğur Mumcu’nun suikaste uğramadan önce bu konular üzerinde araştırma yaptığı son günlerde de gündeme oturduğu gibi, yine geçmiş dönemde, aranmasına karşın Fettullah Gülen’in sıkıyönetim karargâhlarında rastlanıldığına dair tanıklıklar da ileri sürülmüştür.
Okumaya devam edin ‘Neo-sömürgeciliğin büyük oyununda Kürtçülük ve Fettullahçılık (2)’
Sevr’siz, emperyalizmsiz Kürt meselesi
Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’un yıllık değerlendirme toplantısı artık TSK’nın da Kürt meselesinde Amerikan planına teslim olduğunu gösteriyor. Konuşmanın Obama’nın Türkiye ziyaretinin hemen ardından yapılması ise son derece anlamlı; Obama gelmiş ve birileri hizaya girmiştir…
Obama’nın gelişi ve ivmelenen Amerikancılık
ABD Başkanı Barack Obama’nın Türkiye gezisi öyle bir hale getirildi ki, Amerikancılığın ne boyutlara ulaşabileceğini bir kez daha gözlerimizle görmüş olduk. Bir taraftan tüm basın Obama’yı yıkayıp yağlama kuyruğuna girerken, iktidarından muhalefetine tüm partiler de Meclis’te önünde hizaya geçti. Kimileri Fatih Altaylı gibi “Atatürkçü Obama” tarzı hilkat garibesi fikirler üretti. Askerler bile 22 Temmuz’dan beri protesto ettikleri PKK’lı Meclis’e Obama için geldiler.
Okumaya devam edin ‘Amerikancılık Türkiye’yi nasıl yalnızlaştırdı?’
Karayalçın Baykal’a başdanışman oluyor
Deniz Baykal, bundan önceki yerel seçimlerde PKK uzantısı DEHAP ile ittifak yapan SHP ve Murat Karayalçın için bakın ne diyordu. “İmralı’dan liste gelecek. O liste SHP’nin adayı diye verilecek. Diyarbakır’da seçimi DEHAP kazanacak ve sen ‘Aaa SHP kazandı’ diye yarın çıkacaksın. Çocuk mu aldatıyorsunuz?”
İşte Türkiye! 
Son Yorumlar