20
Ara
17

AHLÂK..! ve KAVGA..!

Geçmiş  zaman,  şimdiki  zaman,  gelecek  zaman..

ya  da  hepsi  bir  arada!. 

doğduğu güne değin her hangi bir ‘varlık’ tanımlaması..  ya da hissi olmayan; ve karşılığında öldüğü günden sonrası yine ‘muamma’ olan bir biçim!. ‘yaşam biçimi’, ya da maddesel vuku bulma hadisesi üzerinden kurgulanan ‘felsefik düzlem’ arasında ‘kendiliğinden ortaya çıkan’ sorular ve sorulara ‘cevap’ arayışları..

..güncel anlayışla ‘tanrı’ arayışları ve tarihsel süreç içerisinde çeşitlilik arz eden, ‘teist’ – ‘ateist’ düşüncenin merkez kaç kuvveti ile, sınıfta kalan tarihsel-felsefik süreç-i..

..yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan!. aslında bunların hiç bir önemi yok; asıl olan ‘erdem’ ve ‘ahlak’tır! Günümüzde insanlığın en fazla ihtiyaç duyduğu ve eksikliğini git gide daha çok hissetmeye başladığı temel kavram ‘ahlak’tır! Sosyal yaşam içerisinde ekonomik kaygılarla bunalan ve bu kaygıları, yine ekonomik yönden provoke edilen ‘büyük kalabalıklar’ın, zaman içerisinde ve evrimsel süreçte kazandığı ‘yetiler’in; yine insanlık tarihi ile özdeş dinler tarihi bakımından kullanıla-gelen anlayışların.. ki buna en güzel örnek; ”komşun açken, tok yatma” fikriyatı örnek verilebilir..

..”komşun açken, tok yatma”, evrensel bir ahlak ürünüdür.. dinsel ahlaktan çok daha öte bir anlayış ve derinlik ifade eder..

..ancak buradan hareketle günümüz ‘muhafazakar’ anlayış sistematiği (Müslüman-Hristiyan-Musevi ya da diğer dört bin inanış) ile ‘ahlak’ olgusunun bir-birlerinden.. ya da bir-birlerini doğurduğu anlayışı tümden yanlış ve maksatlıdır!.

..dindar insan ‘ahlak’lıdır.. ya da her hangi bir dinsel sistematiğe dahil olmayan insan ‘ahlaksız’dır tespiti temelden yanlış iken; insanın inandığı din sistematiğinin, temel ahlak düzeni üzerine inşa edildiği gerçektir. (yalan söylememek-hırsızlık yapmamak-yardıma ihtiyacı olana yardım etmek, vesaire..) üst yapı bu temelle kurgulanırken, çeşitli inanışların yine kendi varlığını egemen kılmak adına alt başlıklarda saklı olan temel anlayış ve davranış biçimleri mevcuttur. Pek çok dinde tarikat ve cemaat yapılanmaları bu sebeple ortaya çıkar; ve bu konuda detaya girenler, yine aynı dini; daha modern yaşadıkları iddiası ile onlardan ayrılan grupların bir biriyle olan kavgası.. (Bizden bir örnek vermek gerekirse, Yaşar Nuri’ciler ve diğerleri gibi özetlenebilir..) Aynı ‘Kitap’ üzerinde bin-bir düşünce ve her düşüncenin ‘ben doğru’yum anlayışı ve yaklaşımı..

..oysa ‘ahlak’, başlı başına ‘yek’tir!. Felsefik düzlemde pek çok kategorik açıdan ele alınmış olsa da.. daha anlaşılabilir olması bakımından daha önce verdiğim bir örnekle basitleştirelim;

..yolda yürürken karıncaları ezmemek için gözü yolda olmak!. bu örnek ‘erdem’e işaret etmektedir, ve yine felsefik düzlemde tartışmalı olan ‘evrensel ahlak’a uygun bir örnektir. (burada kişinin bireysel haz alma, fayda sağlama gibi bir amacı yoktur; bu bakımdan evrensel ahlak, (bana göre) kendiliğinden gelendir ve salt olarak ‘iyiye’ hizmet etmektir!.

Evrensel ahlak yoktur diyenler; ahlaki eylemi, bireyin kişisel vicdanı ve eylemine bağlarken.. (Hazcılık (Hedonizm),Faydacılık (pragmatizm) Egoizm, Anarşizm..)

..yine burada ‘anarşizm’ konusunu, diğerlerinden ayrı bir yere koyduğumun da bilinmesi önemlidir; ancak çok uzun bir tartışma konusu olduğu için burada değinmiyorum..

Kant; ‘iyi(yi) isteme’, yani ‘ahlak’ın temellendirilmesi konusunda,  “Ahlâk’lı olmak, insani değer ve kıymetin temel şartıdır.” der ve ‘dinsel ahlak’ anlayışından ayrılır.. (yine burada tartışmalar mevcuttur..)

Evrensel ahlak ilkesine karşı çıkan ve aslında günümüz siyaset anlayışını da belirleyen ve toplumsal çöküşü hızlandıran bir detay vermek isterim.. Liberteryenizm!. ”Sözcük olarak otoriterliğin karşıtı olarak kullanılır. Bireysel özerkliği savunur. Bireylerin davranışlarında hiçbir toplumsal kısıtlamanın olmaması gerektiğini savunan siyasi bir ideolojidir. Yapılmaması gerekenler listesinin dışındaki her davranış liberteryenlere göre meşrudur.”

Sanırım bir yerlerden çağrışım yapmış olmalı; daha anlaşılır olması bakımından yine evrensel bir bakış açısını oldukça net olarak ortaya koyan ‘büyük balık, küçük balığı yutar’ felsefesinin, ‘bireysel eşitlik’ kılıfı ile gizlenme ve saklanma hali, diyebiliriz.   Anarko kapitalizm, (libeteryan kapitalizm) ”özel mülkiyeti şu şartlarda meşru görür: bir emek ürünü ise, ticaret etkinliği nin bir sonucu ise veya hediye olarak elde edilmiş ise. Ekole göre, anarko kapitalist toplumda; serbest piyasa işleyişini, toplumsal kurumları, yasa uygulamalarını, güvenliği ve altyapıyı, devlet yerine kar amaçlı rekabete dayalı şirketlerin, yardım derneklerinin veya gönüllülüğe dayanan birliklerin düzenlemesi öngörülür.” (geleneksel tanım)

Liberteryen etiketini reddeden romancı Ayn Rand bunlar için; ”sağcı hippiler” tanımlaması ile gerçeği oldukça yalın bir şekilde ortaya koymuştur..

Bugün dünyanın ve insanlığın başına bela olan ‘liberalizm’in temel çıkış noktası tam da bu ‘evrensel ahlak’ yoktur diyen bireyselci anlayıştır; ki David Nolan başkanlığında 1971 yılında kurulan ‘liberteryen parti’ sonrası günümüze değin kapitalizm destekçisi benzeri partiler tüm ülkeleri sarmış ve insanlığı esir almış durumdadır.. belki de ‘başlangıç’tan bu yana ‘muhafazakar’ düşüncenin (sağ düşünce (genel anlamıyla) içinde var olan bu akım ‘egoizm’ temelli anlayış, son yüz yılda evrensel sol adı altında yeni ‘yıkım planı’nı uygulamaya sokmuştur!. öyle ki; abd’nin Vietnam işgaline karşı çıkan bu gruplar ‘barış’çı kimlikleri ile ön planda yer alırken, ‘arayış’ içinde olan kitlelere bu ‘doğru’ üzerinden şirin gözükmüştür..

..ancak liberal politikaların bugün insanlığı getirdiği içinden çıkılmaz ‘hal’in temel sorumlusu oldukları.. yine de çok anlaşılmış değildir!. pek çok anarşist örgütlenmenin temelinde bu düşünce yatarken (Ukrayna bölünmesi, Arap baharları, Yugoslavya’nın parçalanması vesaire) kullandığı ve onu etkileyici kılan ‘bireysel özgürlük’ kılıfı elbette, yine ‘arayış’ içinde olan ‘kalabalıklar’ı etkilemiş.. etkilemeye de devam etmektedir..

..kullandıkları ve sömürüye en açık kavramlar; ‘sevgi’, ‘barış’, ‘kardeşlik’ ve ‘özgürlük’ temalarıdır!. yeni eklemlenen ise; ‘cinsel özgürlük’ ve ‘tercih’ temalarıdır.. ancak her zaman olduğu gibi arzulanan, ya da kullanılan ana özne ‘özgürlük’ müdür?. yoksa o özgürlüğün istismarı mıdır!. ‘büyük kalabalıkların ikilem içinde kaldığı yegane ‘içinden çıkılmaz konu’ budur!.

..’cinsel özgürlük mü’?. ‘cinselliğin istismarı mı’?. tabi burada ‘porno endüstrisi’nin küresel ekonomik hacmi, tahminlerin ve bilinen kayıtlılığın çok dışında olmalı!.  (anarko kapitalizmin tarifini bir kez daha okuyun-yukarıda)

Tabi bu yapıların ‘dinci’ yapılarla sık sık karşı karşıya geliyor olması; dine karşı (daha ziyade gericiliğe ve yobazlığa karşı) olan bireylerin.. ya da hayatında din mefhumunun çok yer kaplamadığı bireylerin; yine farkında olmadan bu cenaha ve fikirlerine ‘ister-istemez’ kanalize olduğu gerçeği de, siyaset ve politika gereği bilinçli bir ayrıştırmadır..

..ya da tersinden, bunların ‘bireyselci politikalarına’ karşı çıkanların dinci yapılanmaların tekeline girmeleri gibi..

..tuzak, sıradan hayatlarına devam eden ‘dürüst’ insanların anlayabileceğinden büyüktür.. elzem olan ise, bilgi.. daha doğrusu; ‘doğru bilgi’dir!. oysa çağımızda en kolay elde edilen ‘bilgi’ iken.. zor olan ‘doğru bilgi’nin edinilmesidir.. işte bu sebepten ‘ahlak’ dediğimiz ve tamamen ‘insan’ odaklı ve faydacılık gözetmeyen ‘iyi’nin (iyi parti değil elbette!. sömürü her yerde) egemen kılınması asıl olandır!.

Günümüz  ideoloji  ve  anlayışları  ısrarla  uçları  hedef  gösterse  de  Aristo’nun  dediği  gibi ;

“İnsan,  mutluluğa  ulaşmak  için

aşırı uçlardan  kaçınmalı, orta yolu 

seçmelidir.  Gözü kara ile korkaklık

arasında  orta  yol  olan  cesareti,

müsriflik ile cimrilik arasında orta

yol  olan  cömertliği  seçmelidir.”

 

Aykırı olmak çoğu zaman bireysel hazzın ve diğerlerinden ayrılmanın yolu gibi gözükse de; yaşadığımız çağda ‘ortada’ kalmak bana göre sıradışılığın (aykırılığın) en önemli özelliğidir!. herkesin bir şekilde ‘uçlarda’ olduğu günümüzde ‘ortada’ duruyor olmak!. çok kolay olmasa gerek!. daha anlaşılır olması bakımından; herkes saçını uzatıyorsa, kısa saçlı kalmak gibi.. ya da herkes lüks bir yaşam düşlerken, dere kenarında yaşamak gibi.. (milyon dolarlık çiftlikler değil elbette)..

Devleti ortadan kaldırmayı hedefleyen liberteryanların insanlığa sunduğu, ‘sınırsız özgürlük’ fikri; elbette bizim/benim devlet savunuculuğu yapacağımız manasına gelmez.. (zorunlu haller zaman-mekan dengesi dışında)  totalitarizm’in karşısında görünen ve kitleleri bu şekilde etkileyen bu düşünce ‘devletler hiyerarşisi’ yerine.. ‘şirketler hiyerarşisi’ni hedeflemektedir ve bunun için de ‘bireysel özgürlük’ kavramını öne sürmektedir; ancak bu düşüncenin yaratacağı kaçınılmaz son; ‘ebedi faşizm’dir.. bu gerçek, ‘inananlar’, ya da ‘inanmayanlar’ diye bir ayrım gözetmeyecektir..

Sonsuz özgürlüğü vadedenlerin, filmin sonunda insanlığa hediyesi; ‘sonsuz faşizm’olacaktır.. işte bu sebepten; ‘ahlak’, oynak bir zemin üzerinde tutulmaya çalışılmaktadır.. oysa yukarıda da söylediğimiz gibi..

..yürüdüğünüz yolda karıncayı ezmemek ‘faydacılık’ değildir;evrensel ahlakın bir ürünü-eylemidir!  Ahlaklı dindar olduğu gibi.. ahlaksız dindar da vardır, dolayısı ile; ahlak dinlerin üzerindedir ve her düzlemde olduğu gibi dinlerin temellendirilmesinde de ana öznedir!.

Günümüz modern toplumunun içine düşürüldüğü durum penceresinden bakacak olursak; ‘kariyer’ aldatmacası üzerine kurgulanan ‘bireysel-faydacı-hazcı ahlak ile (amaca giden her yol mubah anlayışı).. toplumsal faydayı ve iyiliği esas alan ahlak anlayışının çatışmasını yaşamaktayız.. yine daha anlaşılır olması bakımından; karıncayı ezmenin.. ya da ezmemenin faydaları (bireysel çıkar), ya da haz verip vermeyeceği üzerine kurgulanan sakat bir anlayış.. ya da hiç düşünmeden ayağınızı beş santim ileriye atıp, yürüyüp gitme hali..

Ahlak insanlığın geleceğini şekillendirecek olan ve süreç içerisinde gelişen ve daha iyiye gitmenin-ilerlemenin bir aracıdır. Sıklıkla yapılan yanlış, genel (evrensel) ahlak anlayışı ile dinsel ahlak anlayışının bir birine karıştırılmasıdır. Dinsel örgütlenmeler elbette belli ve temel ahlak prensipleri üzerine oturtulmuş düşünceler silsilesi iken; ahlak dediğimiz olgu çok daha belirleyici ve ‘ayrımcı’ olmayan ‘üst ve ortak aklı’ temsil eder ve karşılığında bir ‘cennet’ vadetmez.. ancak ‘cennet’ vaadi ile ortaya konan ‘iyiliği’ de elbette reddetmez.. en azından ben böyle düşünüyorum..

Bu  sebepten  kişilerin  bireysel  mânâda  düşünce  ve  inanışları  ne  olursa  olsun;  temel  manada  insanlığı  bağlayan  yegane  unsur,  ‘ahlak’  kavramının  büyüklüğü  ve  gücüdür!. 

belki çok klişe olacak ama..

..karıncayı incitmeyen nesiller yetiştirebilirsek, bu ‘bireysel hazcılar’ın

önünde bir medeniyet inşa edebiliriz.

yoksa;  ‘özgürlük’ diye diye, herşeyimizi satın alacaklar..

karıncayı incitmeyen; ancak kavga etmeyi bilen nesiller..!!!

..iş  eninde  sonunda  ‘kavga’  ile  çözülecek..!!!

İnsanlığı  yine  erdem sahibi  kavgacılar  kurtaracak..!!!  Mustafa  Kemal  Atatürk  gibi..

Cem Yağcıoğlu  / 17-12-2017 07.30

edebiyatgazetesi  /  kritik eşik

http://www.kritikesik.com/index.php/2017/12/17/ahlak-ve-kavga-cem-yagcioglu/



İstatistikler

  • 2.406.122 Tıklama

Son Eklenen Yazılar

Aralık 2017
P S Ç P C C P
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
25262728293031

En fazla oylananlar