Türk Solu’na yönelik PTT sansürüne karşı 14 Aralık 2013 Cumartesi günü Galatasaray
Lisesi önünde Başyazarımız Gökçe Fırat bir basın açıklaması yaptı. Ardından topluca
İstiklal Caddesi’nde gazete tanıtımı ve satışı yapıldı.
|
Türkiye’de sansür yok, basın özgür öyle mi sanıyorsunuz?
Yanılıyorsunuz!
Artık Türkiye’de bir sansür de var, bir sansür kurumu da.
PTT, aldığı gizli bir karar ve emirle Türk Solu gazetesinin, gazetenin abonelerine dağıtımını durdurdu!
…
Olay kısaca şu:
Türk Solu gazetesi, 428. sayısının kapağına “Asılacak adamsın ulan” sloganını ve Tayyip Erdoğan’ın resmini koydu.
Gazete yayınlandı.
Emniyet’e ve savcılığa teslim edildi.
Savcılık resen bir soruşturma başlattı ve gazetenin sahibi ve yazının yazarını savcılığa çağırdı.
İşin bu kadarı normal bir prosedür.
Ama gazete hakkında savcılık tarafından alınmış bir toplatma kararı yok.
Aslında toplatma kararı olsa ne yazar!
Türk Solu’nu isteseler de toplatamazlar, çünkü Türk Solu bayilerde satılmıyor.
Daha doğrusu Türk Solu’nun bayilerde satılması, çeşitli kanundışı emirlerle zaten yasaklanmış.
…
Yani Türk Solu’nu toplatmaya gerek yok.
Ama bu gazete, bayilere çıkamadığı için vatandaşa ulaşacak alternatif bir yol bulmuş, gazetenin aboneleri var ve bu abonelere her hafta gazete ulaştırılıyor.
Abonelere gazeteler iki kanalla ulaşıyor.
Birincisi gazetenin kendi dağıtımcıları elden teslim ediyor.
Bunun dışındakilere ise PTT kanalıyla gönderiliyor.
Zaten olay da burada patlıyor.
…
Türk Solu’nun 428. sayısı PTT’ye teslim ediliyor ve dağıtılmaya başlanıyor.
Ama Ankara’da PTT Genel Müdürlüğü’ne bir şikayet geliyor.
Şikayet üzerine PTT Genel Müdürlüğü’nde bir kriz oluşuyor.
Gazeteyi dağıtmak zorundalar çünkü PTT’nin aldığı herhangi bir gönderiyi kontrol etme yetkisi yok.
Hadi diyelim kontrol ettiler, içinde Başbakan’ın hoşuna gitmeyecek bir gazete var.
Emniyet’i veya savcılığı ararlar ve sorarlar, bu gazete hakkında dağıtmama kararı var mı?
Nitekim sormuşlar da.
Ama cevap olumsuz, gazete dağıtılacak!
İyi de Ankara’da baskı var, nasıl açıklayacaklar bu durumu.
O zaman PTT kendisi bir karar alıyor, kararı gizli bir şekilde genel müdürlüklere ve bölgelere gönderiyor.
Antetsiz, imzasız, isimsiz bir karar.
Yani yasadışı bir emir!
O yasadışı emirde Türk Solu’nun dağıtımının ikinci bir emre kadar durdurulduğu yazılı!
…
Dahası var.
Genel Müdürlüğün baskısı bununla sınırlı değil.
Sözlü bir talimat da var.
Gazeteyi ilk teslim alan ve dağıtıma teslim eden Beyoğlu PTT’ye, bundan sonra gazeteyi açacaksınız, sakıncalı bir durum görürseniz bizi haberdar edeceksiniz ve dağıtmayacaksınız deniliyor!
Gördünüz mü siz sansürü!
Savcı gazeteyi denetleyemez ama PTT memuru denetler!
Türkiye’de basın özgürlüğünün durumu budur.
…
Şimdi herkes içerideki gazetecilerden bahsedebilir.
Gazetecilere yönelik baskı bir olgudur ve kabul edilemez.
Hele hele gazetecilerin mesleklerinden dolayı tutuklanması asla!
Peki ya sansür?
Hem de mahkemenin değil PTT memurunun uygulayacağı bir sansür?
Bu devirde böylesi bir çağdışılık, böylesi bir gericilik, böylesi bir despotluk olabilir mi?
Burası Kuzey Kore mi?
Burası Çin mi?
Burası Afganistan mı?
Burası Suudi Arabistan mı?
…
PTT Genel Müdürlüğü, kim oluyor da bu göreve soyunuyor!
Türkiye bir padişahlık ve Tayyip Erdoğan da padişah mı sanıyor?
Ben padişahıma yalakalık edeyim diye mi düşünüyor?
Abdülhamit döneminde sansür vardı, şimdiki Başbakanımız da en az Abdülhamit kadar diktatör, ben de onun dönemi gibi mi düşüneyim ve davranayım diyor?
…
Hatırlarsak Abdülhamit dönemi sansürü dillere destandır.
Basının kullanamayacağı kelimeler bellidir.
Mizah toptan yasaktır.
Basın kanun dairesinde serbesttir!
Abdülhamit’in kendisini çağrıştıracak bir kelime kullanılamayacağı gibi onu hedef alan bir yası da yazılamaz.
Mektupların ayrı sansüre tabi olması da o dönemden kalmıştır ama anlıyoruz ki o dönemde kalmamış hâlâ devam ediyor.
…
Çünkü diktatörlük aynen devam ediyor.
Sansür aynen devam ediyor.
Ama sansür sadece hükümet yalakaları tarafından devam ettirilmiyor.
Asıl sansürü basın kendi kendine uyguluyor: Otosansür!
Türk Solu gazetesinin, Tayyip Erdoğan’ı hedef alan sayılarının ilanlarını muhalif denilen gazeteler bile korkudan basamıyor!
Böyle muhalefete böyle PTT !
Böyle Başbakan’a böyle basın !
…
Ama herkes sussa da Türk Solu susmaz !
Biz Tayyip Erdoğan’a “PKK eşbaşkanısın” demekten de çekinmeyiz !
“Asılacak adamsın ulan” demekten de çekinmeyiz !
Vazgeçmeyiz.
Gazetemizi insanların okumasına engel olabileceğini sananlar fena halde yanılıyor.
PTT dağıtmazsa kendi ellerimizle dağıtırız!
Hadi Türk Solu için özel sokağa çıkma yasağı da uygulayın oldu olacak!
…
Kendine özel görev edinen yalakalara sesleniyoruz :
Başbakanınızı korumaya kalkmayın !
Ona güvenmeyin.
Biz ona “asılacak adamsın” dediysek bilin ki
asılacağı içindir.
Şunu çok iyi bilin :
Tayyip gider Türk Solu kalıcıdır !
Sansürle ürk Solu’nu susturamazsınız !
Türk Solu’nu hiçbir şeyle susturamazsınız !
Gökçe Fırat’ın basın açıklaması :
Değerli basın mensupları ve Büyük Türk Milleti,
Türkiye’de artık yasadışı ama fiili bir sansür uygulamaya konulmuştur !
Türk Solu gazetesinin posta kanalıyla dağıtımı PTT tarafından durdurulmuştur.
Bu çok tehlikeli gelişme konusunda tüm kamuoyunu uyarmak istiyoruz.
Bilindiği gibi Türkiye’de uzun yıllardır basına sansür uygulanmamaktadır.
Sansür, bir basılı yayının okura ulaşmadan önce kontrol edilmesi ve uygun bulunmazsa okura ulaşımının engellenmesidir.
Ülkemizde bu anlamıyla bir sansür idaresi sadece ve sadece 2. Abdülhamit devrinde vardı.
Günümüzde de basın üzerinde baskılar vardır. Nitekim Türk Solu gazetesi de bu baskılardan payına düşeni almaktadır. Ama gazeteler ve kitaplar, ancak ve ancak savcılık ve mahkeme denetiminden sonra, yani hukuk süreci sonunda yasaklanabilmekte, toplatılabilmekte, yazanlara da davalar açılabilmektedir.
Oysa Türk Solu’na yönelik son uygulama tam anlamıyla bir sansürdür. Üstelik tam anlamıyla da yasadışıdır. Gazetemiz savcılık denetimine tabidir. Savcılar da PTT’nin dağıtmadığı 428. sayımız hakkında resen bir soruşturma başlatmış bulunmaktadır. Ancak gazete hakkında bir toplatma ya da yasaklama kararı alınmamıştır.
Bu hukuki duruma karşın PTT, yasal olan gazetemizin dağıtımını engelleme kararı almış ve dağıtımı durdurmuştur. Karar tümüyle yasadışı olmasının ötesinde, bu yasaklamayı yapanlar, resmi bir karar da almamışlar ve sorumluluk almaktan kaçınmışlardır. Ortada bizim elimize geçen bir yazılı talimat ve emir vardır ama bu emrin altında bir imza ve isim yoktur. Yani PTT tümüyle yasadışı ve gizli bir işlem yapmaktadır. Ve bu yaptıkları sadece yasadışılık da değildir fiili bir sansürdür.
Soruyoruz bu kararı alan işgüzarlara, savcının bile yasaklamadığı bir gazeteyi yasaklama yetkisini PTT kimden almaktadır? Ne hakla, üzerlerine vazife olmayan bir emanet zarfı açmakta, karıştırmakta, incelemektedirler? Ve merak ediyoruz, bunun dışındaki mektupları da açıp inceliyor musunuz? Türkiye’yi açık cezaevi mi sandınız?
Olay haberleşme özgürlüğü ile, basın özgürlüğü ile, fikir özgürlüğü ile ilgili inanılmaz bir ihlaldir, çağdışıdır. Böylesi bir uygulama ancak Kuzey Kore’de yapılabilir.
Tüm kamuoyunu ve özellikle de basın camiasını uyarıyoruz. Bu olaya sessiz kalmayın. Bugün Türk Solu’na uygulanan bu sansür, bilin ki yarın size de uygulanacaktır. Kaldı ki bu uygulama, iktidarın niyetini göstermektedir. Çok yakında 2. Abdülhamit devrindeki gibi sansür kurullarını devreye sokarlarsa kimse şaşırmasın, bu kadarını beklemezdik demesin.
Türk Solu olarak,bu yasadışı emri çıkartanlar, uygulayanlar ve bu yasadışı emre uyanlar hakkında yasal yollara başvuracağız ve hesabını soracağız.
Herkesi basın özgürlüğünü savunmaya, bu sansüre karşı çıkmaya çağırıyoruz.
PTT’nin dağıtmadığı gazetemizde yazılanları yazmaya devam edeceğiz.
Bu yasadışı sansürü protesto için de dağıtılmayan gazetemizi burada İstiklal Caddesi’nde elden satacağız.
Şunu herkes bilsin, Türk Solu sansüre boyun eğmez !
Ve şunu da bilin, Tayyip gider ama Türk Solu kalıcıdır !
Okumaya devam edin ‘Türk Solu sansüre boyun eğmez..!!!’
Son Yorumlar