Ocak 2016 için arşiv

24
Oca
16

Hem dışarda — hem içerde..!!! (Bitmek tükenmek bilmeyen altmışbeşyıllık zemherinin en acımasız soğuğunda üşüyen, kimi kimsesi kalmamış, aklı donmuş yalnız ve güzel ülkeme ithafen..)

hava   çelik   bir   ustura   gibi

dışarda   kar   yağıyor

zemherinin   en   acımasız   günleri

dışarda   kar   yağıyor
öyle   masallardaki   gibi   incecikten
ya   da   lapa   lapa   değil
döne   döne   buram   buram   dışarda   kar   yağıyor.
hava   ustura   gibi   soğuk
minicik   elleriyle   üşümüş   ayaklarını   ovuşturan   çocuk
geceleyin   araba   vapurunda   ürkek   gözlerle   biletçiyi   kolluyor
dışarda   kar   yağıyor.
morarmış   ellerini   ısıtmaya   yetmiyor   nefesi
kimi   kimsesi   gidecek   bir   yeri   yok
dışarda   kar   yağıyor
sırtında   paltosu   yok
ayağında  pabucu   yok
dışarda   kar  yağıyor
hava   soğuk   hava   soğuk
çok   soğuk   çok
gün   bir   çocuk   günü   olabilir
yılın   bir   çocuk   günü   olabilir
yıl   dünya   çocuk   yılı   olabilir
onun   bunlardan   haberi   yok
üşümüş,   acıkmış,
sıcacık   kocaman   bir   çörek   gibi   güneşi   düşlüyor
dışarda   kar   yağıyor.
sevilmemiş,   bilinmemiş,   unutulmuş
dışarda   kar   yağıyor.

24
Oca
16

Ondört yıldır ülkemi yiyip bitiren kara vebanın halkıma çektirdiği uğursuz günlerin acısıyla..!!!

09
Oca
16

Çiçekler ve gökdelenler…

çiçekler ve gökdelenler - cem yağcıoğlu

Tüm  fikirlerin  ve  geçmişten  bugüne  uzanan  ne  varsa;  tüm  gelişlerin  ve  tüm  gidişlerin  insanlığa  bıraktığı  yegâne  miras  çürümedir !..

Her  şeyi  yüzüne  gözüne  bulaştıran  insandır!.

cehalet  ve  medeniyet  aynı  oranda  büyümekte,  tüm  düşün  ve  inanç  temellerini  insanların  soysuz  menfaat  ilişkileri  belirlemekte  ve  en  masum  ‘insan’  bile,  çıkar  ilişkileri  peşinde  koşmakta  iken..

durup  düşünmek  değil,  sisteme  ayak  uydurma  peşindedir !.

Bütün  fikirler  ve  kutsal  idealler  satılıktır !.

bir  milletin  ‘yüzde  altmışı  aptal’  diyen  düşünce  alkışlanırken!.

ki  bu  bir  siyasi  ve  politik  ve  de  geride  kalan  yüzde kırkların  hegemonyasını  temsil  eder..

tüm  insanlığın  yüzde  doksanı  bencildir,  oysa..

ve  bu  cümlenin  hesabı  ve  kitabı  yoktur;  çünkü  siyasi  ve  politik  sonucu..

ve  aldıranı  yoktur !..

çünkü  altmışın  dışında  kalmak  ve  kırklanmak,  yerel  bir  hadisedir !.

alt  kattaki  komşundan  daha  iyi  olduğunu  düşündürür..

daha  akıllısındır !.

ve  daha  duyarlı..

ama  farkında  olmadığın  şudur,  alt  olduğu  için,  üstesindir;  alt-üst  ilişkisi  bu  yüzden  tüm  kurumların  temelidir  ve  bu  yüzden  ‘iyilik’  yapmak  ‘üst’ünlüğünü  perçinler..

mutlu  eder,  güzel  bir  uyku  çekmeni  sağlar  ve  gelinen  bu  ‘çürüme’den  senin  sorumlu  olmadığın  hissini  verir..

açıkçası,  iyiliği  kendine  yaparsın,  diğerinin  sadece  karnı  doyar,  o  da  bir  günlüğüne !.

ama  sen  onu  bir  asır  anlatırsın..

sen  onunla  bir  tarih  yazar,  onunla  avunursun…

Yani  diyeceğim  o  ki;  okul  bitmedi,  sınıflardayız  halen  ve  herkes  kendi  sınıfının  derdinde !.

okul  yanmış,  kimsenin  umurunda değil !..

ve  tekrar  diyeceğim  o  ki;  kendini  çok  akıllı  sanma,  çünkü  sen;  dini  aldın,  kendine  benzettin !.

fikirleri  aldın,  kendi  sığ  dünyana  sığdırdın..

odanı  çiçeklerle  süslerken,  bahçeyi  harabeye  çevirdin !.

dostların  doğaya  verdiğin  önemden  bahsetti,  inandın !.

oysa  onlar  müteahhitti,  şimdi  pencerenden  seyrettiğin  gök-delenleri,  onlar  dikti !.

ve   şimdi   odandaki   çiçekler   soldu..   geriye ne kaldı !.

hepimiz !.   gelinen   noktada   suçluyuz..

Okumaya devam edin ‘Çiçekler ve gökdelenler…’

08
Oca
16

Bırakma kardeşim.. Kendini de, davayı da — BIRAKMA..!!! ( Güzel Ülkemin iğrençlikler içinde çürümesine katlanamayan aklı hür, temiz vicdanlı insan evlâtlarına ithafen..)

Nihayetinde   senin   ve   benim   gibi   insanlara   ihtiyacı  olacak   elbet   bu   ülkenin…

Bir   gün   mutlaka   olacak..

O   zamana   kadar   bi   şekilde   hayatta   kalmalıyız…

Ülkemizde   olup   bitene    karşı   duyarsız   kalamayarak   çaresizlikten      ruhen   ve  

bedenen   sadece    yorulmadık — ülser   de   olduk,   kanserle   de   boğuştuk…

Etrafımzı   saran   vurdumduymaz   boşvermişliğin   içinde   boğuldukça   kalplerimizi  

isteyerek   ve   bilerek,   acımasızca,   daima   yüksek   ülkülerin   mengenesinde   ezdik

ve   damarlarımız   tıkanmadan   kalp   hastası   olduk..!!!

Bizler   “elimizi   taşın   altına   koymak”   gibi   iyi   niyetle   bi   nebze   kıyısından  

köşesinden   bulaştığmız   siyasetin   içindeki   şahsî   menfaat   çarkının   iğrençliğinden  

tiksinerek   vicdanımızın   sesini   susturamadık   ve   ahlâk   anlayışımızın   zindanında  

kendimizi   hapislerin   en   beterine — YALNIZLIĞA — mahkûm   ettik…    

Ve   neticede,   şu   kısacık   hayatımızda   bir   kez   olsun   günyüzü   görmedik…

Ama   olsun..!!!

Bu   ülke   halkının   iyiliği   için   didinip   durmuş   ve   herşeylerini   feda   etmiş,   sessiz  

sedasız   göçüp   giden   tanınmış   ve   isimsiz   nice   yüce   gönüllü   insanın   yanında  

bizim   esamemiz   bile   okunmaz..

Varsın   okunmasın — biz   safımızı   hep   doğruluk   ve   iyilikten   yana   tutalım  ki,

tertemiz   girelim,   inşallah,   kutsal   toprağımızın   koynuna…

Bu  dünyanın  kötülüğünü  biz  yaratmadık :


Bir   gün   mevsimler   mutlaka   yaz   olacak..!!!

 

 

 

 

 




İstatistikler

  • 2.406.127 Tıklama

Son Eklenen Yazılar

Ocak 2016
P S Ç P C C P
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
25262728293031

En fazla oylananlar