Bu saldırıda, insanlığa ilişkin hiçbir şey bulamazsınız. Yargılama yoktur, sorgulama yoktur, o genç kıza sorulan bir şey yoktur, onun fikri alınmamıştır. Tek suçu orada, o otobüste olmaktır! Asıl insanlık suçu onu öldürmeye teşebbüs etmek, ömrünün sonuna kadar yüzünde taşıyacağı yanık izlerine mahkum etmek, belki de tedavisi mümkün olmayan bir travmaya yol açmaktır ve bizi asıl ürküten tüylerimizi diken diken eden budur. Bu, sadece son şadıklarımızdan bir örnektir, binlercesinden biri… Daha önce de buna penzer pek çok saldırı, pek çok insanlık suçu yaşanmıştı. 2006’nın Nisan ayında biri 24, diğeri 18 yaşında iki kız kardeş Esenler’de PKK’lıların yaktığı otobüsün içinde kalarak hayatını yitirmişti. 2007’de Gazi mahallesinde iki ayrı otobüse düzenlenen saldırıda pek çok masum insan yaralanmıştı.
|
|
“Ölen askere mi hümanist olacağız
öldüren katile mi ?”
Önceki hafta binlerce Türk, ellerinde “Dağa çıkanı da, çıkartanı da, indireni de, Hepsini asacağız” dövizleriyle İstiklal Caddesi’nde TÜRKSOLU öncülüğünde yürümüştü.
Malum “barışsever” çevre önce bundan, sonra da bu sloganı gazetemizin kapağına taşımamızdan son derece rahatsız olmuştu.
“Ürküten pankart” başlıkları atarak, ne kadar dehşete düştükleri üzerine, bu sloganın ne kadar da “faşizan” ve “ırkçı” olduğu üzerine günlerce konuştular, yazdılar.
Elbette bu karalama kampanyasına cevabı, önce yürüyüşü alkışlarıyla destekleyen sıradan vatandaş, sonrasında internet sitelerinden TÜRKSOLU’nu savunan tepkili Türkler, sonrasında da internet sitemizden başyazarımız Gökçe Fırat’ın “Günümüzün en hümanist sloganı: Hepsini Asacağız!” başlıklı yazısıyla vermişti.
Gökçe Fırat “Hümanizm, merhamet, affedicilik, barış gibi sloganların içeriğini iyi tanımlamak gerekir. Yurttaşının yaşam hakkını korumak bir devletin varlık nedenidir. Ortada bir katil çetesi, terör örgütü varsa ve bunlar terörle yani silahla senin vatandaşlarını öldürüyorsa hümanizmi kime göstereceksin?” diye soruyordu.
Evet hümanizmi kime göstereceğiz?
“Ölen askere mi hümanist olacağız, öldüren katile mi?”
Ne yazık ki, bizim ülkemizde tüm işbirlikçi güçler birleşmiş, tüm sözde solcular birleşmiş ve hatta tüm milliyetçi geçinen sahtekârlar birleşmiş öldüren katile hümanizm göstermenin derdine düşmüşler!
Bu slogandan ürkmelerinin, tüylerinin diken diken olmasının nedeni de budur.
Bu zamana kadar PKK’nın gerçekleştirdiği bir terör eyleminden ürkmeyenler, masum insanlara yönelik katliamlarından ürkmeyenler, teröristlerin meclise girip içimizde rahatça dolaşmasından ürkmeyenler ne olmuştur da bir pankarttan bu kadar ürkmüşlerdir?
Söyleyelim bir gün bu işin kendilerine de döneceğinden korkuyorlar, o kadar…
İdam insanlık suçu mudur ?
“İdam insanlık suçudur” edebiyatı yapılıyor.
Oysa idam yalnızca bir suçun hukuki yollarla verilen cezasıdır.
Öyle bir cezadır ki, sorgulayarak, yargılayarak, inceleyerek, tanıkları, sanıkları dinleyerek verilen cezasıdır.
Bilerek adam öldürmenin, isteyerek bir insanın yaşama hakkını elinden almanın cezası da, elbette kendi yaşam hakkının elinden alınması olmalıdır.
Kaldı ki, ortada yaşama hakkı elinden alınmış binlerce kadın, çocuk, asker, polis varken ve Apo bunların ölüm emrini veren, bunları öldüren sorumlu iken onun hayatı neden bu kadar değerli olmaktadır?
Teröristler hiç savunmasız masumları öldürürken ortada bir insanlık suçu yoktur da, onları öldüreni asmak mı insanlık suçudur?
Şimdi bir hafta öncesine dönelim, 9 Kasım Pazartesi gününe…
İstanbul Küçük Çekmece’de 6 PKK’lı terörist, bir İETT otobüsüne molotof kokteyli ile saldırıda bulunuyor.
Özgür bir ülke ya Türkiye, PKK’lı yeri gelir slogan atar, yeri gelir bayrak yakar, yeri gelir dağa çıkar, yeri gelir saldırır ve öldürür ya, o gün de “özgürce” molotof kokteyli ile otobüs yakmaktadır.
Sonucunda otobüsten inmek üzere olan 16 yaşındaki bir genç kız feci şekilde yanar, anasının babasının gözü önünde can çekişir, ağır yaralı olarak hâlâ tedavi altındadır…
Medyamız bunda “ürkecek” hiçbir şey bulamamış olacaktır ki, öyle çok da yer vermez.
Ne de olsa PKK öldürme hakkını kullanmaya çalışmıştır ve ortada herhangi bir insanlık suçu yoktur onlara göre.
Bu saldırıda, insanlığa ilişkin hiçbir şey bulamazsınız.
Yargılama yoktur, sorgulama yoktur, o genç kıza sorulan bir şey yoktur, onun fikri alınmamıştır.
Tek suçu orada, o otobüste olmaktır!
Asıl insanlık suçu onu öldürmeye teşebbüs etmek, ömrünün sonuna kadar yüzünde taşıyacağı yanık izlerine mahkum etmek, belki de tedavisi mümkün olmayan bir travmaya yol açmaktır ve bizi asıl ürküten tüylerimizi diken diken eden budur.
Bu, sadece son yaşadıklarımızdan bir örnektir, binlercesinden biri…
Daha önce de buna benzer pek çok saldırı, pek çok insanlık suçu yaşanmıştı. 2006’nın Nisan ayında biri 24, diğeri 18 yaşında iki kız kardeş Esenler’de PKK’lıların yaktığı otobüsün içinde kalarak hayatını yitirmişti.
2007’de Gazi mahallesinde iki ayrı otobüse düzenlenen saldırıda pek çok masum insan yaralanmıştı.
Ve bu saldırıları düzenleyenler sadece “öldürme haklarını” kullanmıştır o kadar.
Ve bu “hak” PKK’nın kendi kendine tanıdığı, cezası da ölüm olmayan bir haktır.
Mavi Çarşı saldırganları hâlâ yaşıyor, Güngören’deki patlamayı gerçekleştirenler de öyle…
Bu terör saldırılarını gerçekleştirenleri idam etmek istemek ise faşistlik, ırkçılık, insanlık dışı ilan ediliyor ülkemizde ne yazık ki. Bu saldırılarda ölenlerin yaşama hakkından ise kimse söz etmiyor.
1984’ten bu yana, çatışmada öldürülen, pusu kurularak öldürülen askerimizi, görevi başında katledilen öğretmenimizi, doktorumuzu, onların ailelerini savunmak, onları katledenlerin cezasını istemek birilerini dehşete düşüren bir insanlık suçu haline getiriliyor. PKK’
nın tüm eylemleri sonuna kadar ırkçı iken, öldürdükleri insanların tek suçu Türk olmak iken, onları yargılayıp idam etmek istemek ırkçılık haline getirilmiştir!
Oysa terörle mücadelenin başka bir yöntemi yoktur.
Bir terörist, ucunda idam olmayacağını bildiği sürece öldürmeye acımasızca devam eder.
Kaldı ki, onların öldürmesinde bir sınır yoktur.
Yaptırımı yoktur çünkü.
Okumaya devam edin ‘İdam insanlık suçu mudur ?’
Son Yorumlar