Kasım 2010 için arşiv

30
Kas
10

Wiki – miki benim ne sikime ki.!!!

Ulan  götveren  medya  ve  onun  kancık  beslemeleri…

Ulan  korkak,  pısırık,  kula  kulluktan  başka  bi  boka  yaramayan  ulu  devletimizin

sözde  hür  ve  özgür  “vatandaşları”…

Bir  gâvuroğlu  gâvur  wiki  modası  estirdi  diye,  yerli  malların  itibarı  mı  düştü,

amına  koduklarım…

Ulan,  kancık  evlatları;  sikilme  mazoşisti;  maloğlumal  kapı  kulları  sizi…

Ulan,  biz  kaç  senedir  götümüzü  yırtıyoruz  burada  boş  kafalarınıza  birşeyler  girsin

diye…

Girsin  ki  her  seçimde,  ama  her  seçimde  bu  fırıldak  kancık  sağcıları  altmış  senedir

miras  teslim  eder  gibi,  tekrar  tekrar  iktidar  yapmayın  diye…

Ama  yoooook..!!!!!!!!!!

İllâ  sikildiğiniz  yerde  tekrar  sikilmek  için  ısrar  eden  sizlerin  de;  arada  kaynayacak

olan  bizlerin  de,  bu  gidişle  helâkı  mutlak  vaciptir…

Ulan,  kaç  zamandır  biz  buradan  zalim  iktidarın  her  foyasını  açık  ve  seçik  ifşa  edip

topuna  dümdüz  giderken;  sizler  kuyruğunuzu  apış  aranıza  kıstırıp  nefesinizi  bile

sayarak  alıp,  korkudan  başınızı  kaldırıp  etrafınıza  bile  bakamadınız  ve  dünyalık

rahatınıza  kıyamadınız…

Ve  sürekli  dilsiz  şeytan  gibi  sustunuz,  sustunuz,  sustunuz…

Ergenekon – telefon  ve  ortam  dinlemeleri – soruşturma – kovuşturma  derken  hep

bahaneler  ürettiniz  korkaklığınız  için…

Eeeeeee…  Ne  oldu  da  şimdi  de  herkes  böyle  celallendi…

Hani  aydınlık  sabaha  en  yakın  zaman,  karanlığın  en  koyu  vaktiydi…

Demek  ki  sürü  psikolojisi  korkakların  en  büyük  belirtisiymiş…

Ama  olsun…

Zalim  bile  olsalar – akıllı  adamların,  düşmanın  mert  olanına  saygıları  sonsuzdur…

Ne  demek  istediğimi  anlayan  mutlaka  anlamıştır…

Çünkü  sözlerimin  adresine  ulaşacağından  eminim…

Buradan  viki-miki  modasına  uyan  güdümlü  sürüye  katılmayacağımızı  beyan  eder…

Herkes  tersine,  bizler  Mersine  diyoruz…

O  kadar…

21. YÜZYILDAKİ  N.T.


29
Kas
10

Türkiye’nin çok gizli BELGELERİ…

Flaş…   Flaş…   Flaşşşşş…

Türkiye’nin  çooook  gizli  BELGELERİNİ  açıklıyoruz :

BİZLER :

Türkiye  Cumhuriyeti  DEVLETİ’nde  yaşayan ve  hiçbir  cemmate,  tarikata,

partiye,  v.s.  hiçbirşeye  bağlı  olmayanlar…

Velhasıl  hiçbir  kişi  ve  kurumun  üyesi,  müridi,  veya  kulu  olmayan

BİZLER…

Sadece  ve  sadece  Türkiye  Cumhuriyeti’nin  YURTTAŞLARI  olmakla  övünen  BİZLER,

SORUYORUZ :

Hani  CUMHURİYET  KİMSESİZLERİN  KİMSESİ  Olacaktı…

Verilecek  cevabınız  yoksa  siktirin  gidin…

ÇÜNKÜ  BİZLER :

1- Açlıktan  geberiyoruz…

2- İşsizlikten  kırılıyoruz…

3- Parasızlıktan  hasta  hasta  evlerde  ölümü  bekliyoruz…

4- Yakıt  masrafından  dolayı  bu  kışı  soğuktan  ölmeden  nasıl  geçiririz…

5- Bu  şartlarda  çocuklarımızın  geleceği  ne  olacak…

6- V.s  v.s.  v.s.  v.s.  …….

————————————

İSTE  GÜNDEM  BU…

Olmalıdır…

A.Q.  orospu  çocukları…

Ve  şimdi  kalkmışlar  heriflerin  bilmemnerelerde  hesapları  varmış  diye  yaygara

yapmaktalar…

Bana  ne  yaaaaa…

Bunu  öğrenmem  karnımı  doyuracak  mı,  amına  koduklarım…

Adamlar  ALLAH’tan  bile  korkmamış  ve  harama  batmışlarsa…

Üstüne  üstlük  onları  destekleyen  bunca  haramzade  öküz  varken…

Ben  ne  yapabilirim  ki…

Topunun  yedi  sülalesini  sikeyim…

İktidarın  da…  Muhalefetin  de…  Topunun  amına  koyayım…

Çünkü  özellikle  bu  bilgi  kirliliği  zamanlarında

emperyalizmin  gündem  saptırmasına  uyarak

BİZLERİ  umursamıyorlar…

Ve  unutmayın :   Küfür  zalimin  ağzında  lağımdır,

ammaaa  mazlumun  ağzında  çiçektir  çiçek…

21. YÜZYILDAKİ  N.T.

29
Kas
10

Wikileaks dünyayı fena sallıyor(muş)…Kafadan ve işkembeden ‘sallıyor’ amına koyayım…

Ulan  orospu  çocukları…

Dünya  emperyalizmi  ve  onun  mafya  babası  ABD  şimdi  de  ülkeler  arası  diplomatik

kriz  yaratıp,  Dünya  Savaşı’na  doğru  güdümlendirilen  yolda  taşları  döşemeye  devam

ediyor…

Silahlanma,  ekonomik  “kriz”   v.s.  derken,  dünyanın  çivisini  iyice  oynattılar  artık…

Ve  şimdi  bu  herkesin  bildiği  şeyleri  allayıp – pullayıp  kakalamaya  çalışıyorlar…

Ama  bu  ipnelere  zaten  her  dakika  başı  ana – avrat  sövüyor  bu  Millet…

Herşeyi  siktiredin,  milletin  karnını  doyurup  işini – gücünü  geri  verin …

Ve  tez  zamanda  defolup  gidin…

Yoksa  Amerikan işgali  olursa,  önce  sizin  ananızı  ve  yedi  sülalenizi  sikecek  bu

Millet…(Pek  tabii  ki  yardım  ve  yataklık  yapan  yalaka  ve  yandaşların  “hatırı”  da

sorulacak..)

Eh  artık  gemiyle  mi,  botla  mı,  gemicikle  mi,  UFO  ile  mi;  veya  her  ne  sikimse;

kaçacağınız  sizin  sorununuzdur… (Teknoloji  geliştiğine  göre;  Vahdettin  babanız  gibi

gâvurun  deniz  gemisiyle  değil  de;  uzay  gemisiyle  ışınlanarak  kaçarsınız  artık..)

Ve  bir  daha  öyle  kolayca  asılıp,  vatan  hainliğinden  “demokrasi  kahramanlığına”

falan  terfi  edip,  aklanamayacaksınız…

Çünkü  tarih  kitaplarını  eninde  sonunda  İNSAN  EVLATLARI  yazacak…

MUTLAKA…

Ona    göre…

NOT :  Okurlarımızdan özür  dileyerek;  bu  “KIÇI KIRIK”  GÜNDEMİN  dışında  kalmamak”  ayaklarına  yatmış  olmasak  da,  yine  de  bu  ne  idüğü belirsiz  “BELGELERE”  biz  de  kıyısından  ilişiverdik…

Takdir   sizin…

———————————————————————————————————————————————————————————————————-

Wikileaks, ABD kadar Türkiye’yi de sarsmaya devam ediyor.

İşte bir detay bilgi daha.
Wikileaks dünyayı fena sallıyor

Dünya, resmen çalkalanıyor! Diplomatik kaynaklar yayınlanan belgeleri ABD’nin diplomasideki 11 Eylül’ü olarak nitelendiriyor. ABD müttefiki ülkeler ayakta, belgelerde yer alan bazı iddialar belki de yeniden soğuk savaş döneminin yaşanmasına neden olacak.

Wikileaks henüz belgeleri tam olarak açıklamadı; ancak sızan belgelerde, Türkiye ile ilgili de çok önemli belgeler yer alıyor. Darbelerle ilgili ilk bölümün ardından şimdi de belgelerdeki diğer iddiaları yayınlıyoruz.

TÜRKİYE  İSLAM  DEVLETİ  YOLUNDA

Belgelerdeki en ilginç ifadelerden birisi de ismi verilmeyen ABD’li diplomatlara dayandırılıyor. Bu diplomatların ifadesine göre Türkiye, İslam devleti olma yolunda ilerliyor.

Belgelerde Amerikalı, diplomatlar bir ortak olarak (AB) güvenilirliğine ilişkin şüpheleri dile getirirken Erdoğan’a yönelik olumsuz eleştirilere yer veriliyor. Yine aynı belgenin son paragrafında Türkiye’nin AB’ye üye olamayacağı iddia ediliyor.

YASAKLAR  GELMEYE  BAŞLADI !

Wikileaks bugün saldırıya uğradı, teknik olarak çöken site belgeleri bazı gazetelere servis etti.

Belgeleri yayınlayan BBC’de saldırı altında olduğunu duyurdu. Bu arada bazı ülkeler Wikileaks sitesine yayın yasağı almaya hazırlanıyor. İlk yasaklayan ülke ise Suudi Arabistan yasakladı.

TÜRKİYE’DEN  ABD’YE  ŞİKAYET

Türkiye, ABD’ye Suudilerin Irak’taki partilere parasal yardımda bulunduğunu iletti.

ABD’Lİ  DİPLOMAT :  DAVUTOĞLU  DELİ

– ABD’li diqplomatlar Davutoğlu’na büyük hakaret! Wikileaks’ta yer alan bilgilere göre, ABD’li diplomatlar, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun son dönemdiği izlediği dış politikanın tehlikeli olduğu konusunda görüş birliğini varırken “deli” ifadesini kullandı.

– ABD, Davutoğlu’nun Neoosmancı tavrından rahatsız!

BELGELERDEKİ  İSİM  SİNİRLİOĞLU

Wikileaks’ta yer alan belgelerin tamamında Sinirlioğlu ismi yer alıyor. Bu isim Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve belgelerde Azerbaycan ile ilişkiler konusunda özel bir mektuptan bahsediliyor.

O belgelere göre Sinirlioğlu, Erdoğan’ın yazdığı gizli bir mektubu, Azerbaycan’a giderek Aliyev’e iletiyor.

Türkiye, ABD’ye Erdoğan’ın da katıldığı Nükleer Zirvesi’ne Ermenistan’ın davet edilip Azerbaycan’ın dışlanmasından duyduğu rahatsızlığı ayrıca dile getiriyor.

ABD,  ARINÇ  SUİKASTİNİN  PEŞİNDE

– ABD, Ankara’da Arınç suikastiyle ilgili bilgi istedi.

AZERBAYCAN  TÜRKİYE’NİN  KUYUSUNU  KAZIYOR

– Azerbaycan, Türkiye’nin kuyusunu kazıyor. Enerji merkezi olma yolunda son iki yılda önemli adımlar atan Türkiye, Azerbaycan tarafından güç olarak algılanmak istenmiyor. Bu nedenle belgedeki ifade, tam olarak “Azerbaycan, Türkiye’nin enerji merkezi olmasını istemiyor”

– Azerbaycan’a göre Türk dış politikası naif!

12 Kasım’da yapılan ve 40 dakika süren görüşmede Gordon, Davutoğlu’nu Ankara’nın arabuluculuk çabalarının faydalı ya da mantıklı olmadığına ve İranlılara ciddi müzakerelere başlamadan zamanla oynama şansı verdiğine ikna etmeye çalıştı.

İTALYA :  TÜRKİYE  İKİLİ  OYNUYOR

İtalya Dışişleri Bakanı Franco Frattini’nin Roma’da ABD Savunma Bakanı Robert Gates’le yaptığı görüşmede, Türkiye’nin hem Avrupa, hem de İran’a açılımlar yapmasını ”ikili oynamak” diye niteleyerek, ”bu durumun kendisinde hayal kırıklığı yarattığını” söylemiş.

ABD’nin Roma Büyükelçiliği tarafından 8 Şubat 2010‘da Washington’a gönderilen ”gizli” damgalı telgrafta, ‘‘Frattini, Türkiye tarafından hem Avrupa’ya, hem de İran’a doğru açılımlar yapma suretiyle ikili oynanmasının özellikle hayal kırıklığına neden olduğunu ifade etmiştir” ibaresine yer verildiğini belirtti.

Telgraftaki değerlendirmeye göre Frattini, nükleer meselesinde İran’la yapılan görüşmelere, ”Suudi Arabistan, Türkiye, Brezilya, Venezüela ve Mısır’ın da dahil edilmesini önerme”sinin yanı sıra, ”Ortadoğu ülkeleri arasında İran konusunda gayri resmi bir toplantı düzenlenmesi” teklifinde de bulundu.

GİZLİ  BELGELER  DİPLOMASİNİN  11 EYLÜL’Ü

Frattini, gizli belgelerin yayımlanması öncesinde Katar’ın başkenti Doha’ya giderken uçakta yaptığı değerlendirmede ise, ”WikiLeaks belgeleri, diplomasinin 11 Eylül’ü olacaktır. Güvenlik açısından 11 Eylül dünya düzeninde nasıl bir değişikliğe yol açtıysa, WikiLeaks aracılığıyla yayımlanan belgeler de ülkeler arasındaki diplomatik ilişkilerde aynı çapta değişikliğe sebep olacaktır” dedi.

Belgelerdeki Türkiye iddialarını, dakika dakika gelişmelerle aktarmaya devam edeceğiz.

İSRAİL’DEN  ABD’YE  İRAN  BASKISI

İsrail, İran’a yönelik politikasını sertleştirmesi için ABD’ye baskı yapıyor.

– 18 Kasım 2009 tarihle gizli belge, ABD’nin İran konusunda 2010’u ”kritik bir yıl”olarak gördüğünü ortaya koydu.

– Belgelerde, İran’ın nükleer sitelerinin korunmasını güçlendirmeye devam etmesi halinde, ABD’nin müdahalesinin zorlaşacağı yorumuna yer verildi.

– ABD’ yönetiminin, yeraltı sığınaklarını (bunker) delmek için gerekli silahları 2010 mayıs ayında İsrail’e teslim ettiği ortaya çıktı.

– Gizli belgeler, İsrail gizli servisi Mossad şefinin, 2007 yılında, ABD yönetimine, ”İran’da rejimi devirmek için üzerinde tartışılacak seçenekler arasında, öğrenciler, demokratlar, Kürt ve Azeriler gibi etnik grupların desteklenmesini önerdiği’

– ”İran’a saldırırsak, bu ülkenin atom bombası yapmasını sadece bir ile üç yıl arasında değişen bir süre için erteletebiliriz”


29
Kas
10

TSK’ya YENİ DARBELER YOLDA…

Hükümeti devirme planlarında yer aldıkları iddiası ile “Balyoz” soruşturmasında adı geçen Jandarma Tümgeneral Halil Helvacıoğlu İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Tümgeneral Gürbüz Kaya ve Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu da Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül tarafından açığa alındılar.

Bundan sonra hiçbir komutan ve hatta hiçbir kimse güvencede değildir.

Nasıl olsa yandaş yargı oluşturuldu.

Özel yetkili mahkemeleri, savcıları, tertip merkezleri, ihbar ve iftirada bulunacak kadrolu elemanları da var.

Aslı olsun olmasın önemli değil.

Özel yetkili bir savcıya gönder bir iftiraname, hazırlat bir iddianame, kimi istersen alaşağı et gitsin.

Mesele bu kadar kolaylaştırılmıştır artık.

İşin görünen yüzü, gazetelerde, televizyonlarda konuşuldu, tartışıldı.

Tayyip Erdoğan’ın bu operasyonunu mütareke medyası da tüm gücüyle destekledi.

Ulusal Kanal, Aydınlık Dergisi ve Yeniçağ Gazetesi gibi ulusalcı medya ise ihanete direniyor.

İki generalin ve bir amiralin görevden alınmasının bir başlangıç olduğunu, bu operasyonun PKK’yı mutlu ettiğini ve TSK’ya operasyonların dozunu artırarak sürdürüleceğini söyleyebiliriz.

Nitekim bu operasyondan sonra PKK’nın siyasi kolu BDP’nin Grup Başkanvekili Ayla Akat Ata, “üç generalin görevden alınmasının ülkede bir ilk olmasının yarattığı şaşkınlığı bir an önce bir tarafa bırakıp daha kararlı adımlar atmak gerekiyor” şeklindeki açıklamasıyla AKP iktidarına bu konuda tam destek verdiklerini ve yeni operasyonlar yapılması gerektiğini açıkça ortaya koydu.

Yapılan bu operasyona ve BDP’nin verdiği desteğe bakıldığında benim aklıma, üst rütbedeki bu komutanların görevden alınması, Öcalan ile AKP arasında varılan bir mutabakatın veya imzalanan bir protokolün sonucu mudur sorusu gelmektedir. Fethullah Gülen’in Türkiye’ye dönüşü öncesinde böyle bir operasyon yapılması zorunluluğu mu görülmüştü yoksa?

Olaya bu pencereden bakıldığında Humeyni’nin 1979’un Şubat’ında Fransa’dan İran’a dönüşünü anımsadım.

Öteden beri Humeyni’nin İran’a dönüşüne ve ülkede şeriata geçilmesine karşı çıkan ordu mensuplarının büyük bir bölümü, rütbelerine bakılmaksızın Humeyni’nin gelişi ile yakalanıyor, hapislere atılıyor ve idam ediliyorlar.

Bunların arasında ömrünü silahlı kuvvetler içinde geçirmiş generaller de bulunuyordu.

Çok az bir kısmı da İran’dan kaçarak canını kurtarabilmişlerdi.

Bu subay kırımından sonra 1980 yılının Eylül ayında İran ile Irak birbirleri ile savaşa girmişlerdi.

Herkes İran’ın Irak’ı kısa zamanda ağır bir yenilgiye uğratacağını sanırken o savaş tam 8 yıl sürmüş ve sonuç alınamadan, arkada milyonlarca insan ve milyarlarca dolar maddi kayıp bırakarak 1988 yılının Ağustos ayında varılan bir anlaşma ile sonlandırılmıştır.

Savaşın tahmin ettikleri gibi sonuçlanmamasının nedenini uzmanlar, Humeyni’nin İran ordusundaki deneyimli, askeri bilgilere sahip, orduyu sevk ve idare edecek subay kadrosunu yok etmesine bağlamışlardı.

Şimdi Türkiye’de yapılan da buna benzemektedir… (aslında  aynısıdır)

Okumaya devam edin ‘TSK’ya YENİ DARBELER YOLDA…’

28
Kas
10

Bizim gözümüzle İsviçre, İsviçreli gözüyle Türkiye

Sene 1958.

Nâzım Hikmet, İsviçre’de.

Trende.

Geçiyor İsviçre camdan
akvaryumdan geçen balık gibi
çok renkli bir balık…
Bakıyorum vagonumdan
kederli, alaycı, öfkeli,
biraz da alık bakıyorum…
Hava ne soğuk, ne sıcak
burda böyle galiba gülüm
ne serin, ne ılık
ayarlı bir saat markası
ünlü bir kol saati…
İsviçre oyuncak memleket
dev dağlarla karışık…
Ve, işte göller gülüm
turist dergilerinin kapak gölleri;
kaymak kâğıt üstüne
pırıl pırıl, telleri, duvakları,
yalçın yamaçlarıyla
şaşırıyorsun
baskının güzelliğine…
İsviçre
bir yandan da gülüm,
benziyor yastık yüzüne…
Çivitli, dantelli,
yeni de geçirilmiş,
yani,
bir insanın başının ağırlığı
çukurlaştırıp
kırıştırmamış henüz…
Karşımda bir kız
polis romanı okuyor
güneş, pembe derisini soymuş
at kuyruğu saçları yapağıdan
gözlerinde tatlı tatlı gökyüzü
Vilhelm Tel
elmayı yanaklarına koymuş…
Bakıyorum İsviçre’ye
vagonumdan…
Niye böyle şeyler yazıyorum?
Belki kıskandığımdan…

Sene 2010.
Abdullah Gül, İsviçre’de.
Trende.

İstasyona varıyor. İsviçreli çocuklar karşılıyor Cumhurbaşkanımızı…

Jest olsun diye, Türkiye’ye ait, Türkiye’yi anlatan çocuk şarkısını söylüyorlar, Türkçe.

Ekmek buldum, katık yok
Katık buldum, ekmek yok
Odun buldum, kibrit yok
Kibrit buldum, odun yok
Para buldum, cüzdan yok
Cüzdan buldum, para yok
At buldum, meydan yok
Meydan buldum, at yok
Kalem buldum, defter yok
Defter buldum, kalem yok
Kitap buldum, gözlük yok
Gözlük buldum, kitap yok

Nâzım, İsviçre’yi fena anlatmamış ama… İsviçreli çocuklar, Türkiye’yi daha iyi anlatmış gibi geldi bana.

Yılmaz ÖZDİL

http://www.ilk-kursun.com/2010/11/bizim-gozumuzle-isvicre-isvicreli-gozuyle-turkiye/

28
Kas
10

Vatanın Kurtulamamış Tilkisi…

Belki de Edirne’nin kurtuluş töreninde vali ile komutan resmi geçitte selama durduklarında, önlerinden bir ölü tilki geçireceklerini bilmiyorlardı.

Muhtemelen birbirlerine sordular:

“Bir şey geçti, o neydi?..”

“Tilki…”

*

Demek ki kurtuluşta sadece ahali kurtulmuştu…

Karacalar, sülünler, domuzlar, tavşanlar, kuşlar ve tilkiler değil…

Ki ben her zaman merak ettim; kurtulan bu vatanın neresiydi?..

Sorgun ormanları kurtulamadı, Akdeniz’in koyları kurtulamadı, Marmara Denizi kurtulamadı, Kaz Dağları kurtulamadı…

Tuz Gölü kurtulamadı…

Seyfe kurtulamadı…

Karadeniz’in cennet kıyıları kurtulamadı…

Ne Boğaziçi’nin korulukları, ne İzmir’in kuş cenneti, ne Bursa’nın yeşili…

Tilki ile domuz da kurtulamamıştı ki, kurtuluşta onların kurtulamamış hallerini cipin önüne bağlayarak bunu kanıtladılar.

Vali ile komutan selam durdular…

*

Bu bir vahşetse eğer, bu yaz Çevre ve Orman Bakanlığı, Merkez Av Komisyonu’nda av sayısını, av sınırlarını ve av günlerini arttırdı.. bizler boşuna yırtındık…

Vahşetin merkezini istiyorsanız eğer…

Ya da kurtulmamışlığın adresini…

*

Kurtuluş gününde kurtulamamış tilkinin resmi geçitten geçirilmesi üzerine en doğrusunu Belediye Başkanı söyledi:

“Bu bir kültür…”

Doğru; kurtulamama kültürü…

Dün çevreci bir okurum not atmıştı :

Okumaya devam edin ‘Vatanın Kurtulamamış Tilkisi…’

28
Kas
10

Liberal Kürtçü Y-CHP..C

Sırrı Sakık’ın demediğini, Kemal Kılıçdaroğlu ile yardımcısı Gürsel Tekin der mi sizce?!..
Hani şu, “Varlığım Türk varlığına armağan olsun, Ne Mutlu Türküm diyene..” meselesi…

Hadi bakalım, söylesinler!..
Sermaye ağalarının matbuatında, “Kılıçdaroğlu açılımına” şak şak korosu devam ediyor..
Ak Parti’nin liberal kanadından alkış tutan “sol görünümlü açılımcı!!” akademisyen ünvanlı muhterem zevat, CHP üzerinden ahkam kesiyor
.
Bunlara göre…
CHP’nin büyük bir tabanı, Yeni CHP ile Kılıçdaroğlu’nun “yol haritasından” çok memnun!.. Bu zevatın, milletin aklına takmak istediği saplantı böyle.. CHP’ye oy verenlerin büyük çoğunluğu, Kılıçdaroğlu’nun “Yeni Habur kapısı” arayışlarından çok memnunmuş!. CHP içerisinde, sayıları çok az olan(!) ulusalcı kanat şikayetçiymiş durumdan ama, önemi yokmuş..

Demek ki, mesela o İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere.. Şehir meydanlarını dolduran milyonlarca insan.. Ellerinde Atatürk posterleri, Türk bayrakları olan milyonlarca CHP’li..
Aslında Kılıçdaroğlu’nun bu Ahmet Kaya-BDP eksenli politikalarını.. ABD-AB teslimiyeti odaklı CHP açılımlarını bekler dururlarmış!..

Sermaye ağalarının tv’lerinde başlatılan seferberlikle, milletin aklına kazınmak istenen tema bu!.. CHP’lilerin kafası da karışmıyor değil hani!.. Bir kısım “iyi CHP’linin ağzında bile “Ne yapsın kardeşim, Kemal bey Tayyip’in elinden silahı almak için onun hedefindeki kitleyi feht etmeye çalışıyor.. Bu iktidar gitsin de nasıl giderse gitsi!..” lafları başlamış durumda..!

Saf olmayın arkadaş !..

Hangi Ak Partili’den oy alabilirsin !!?

Doğu ve Güneydoğu oyları için Ak Parti bile yekten BDP’ye teslim olmuyor da sen nasıl olur da PKK partisi ile cilveleşmeye onay verirsin !!?

Okumaya devam edin ‘Liberal Kürtçü Y-CHP..C’

28
Kas
10

CIA Pençesinde Açılımda CHP Değil – YÖNETİM YENİ

“Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi” ne uygundur “yeni” diye yola çıkanların göz-boyama (imaj) işleri.

Kürt Milliyetçi bozgunculuğunun arkasında emperyalizm yokmuş gibi davranıyorlar; sokaklara çıkıyorlar, gülücükler dağıtıyorlar, içi doldurulmamış birkaç sözle gönülleri okşuyorlar ve onlara göre sorunlar şipşak çözülmüş oluyor.

Diyarbakır’a gidiyorlar; Sezgin Tanrıkulu’yu parti üyeliğine, belki de “yeniden yeni” yönetime çağırıyorlar.

Sözü uzatmadan gazeteci Yılmaz Polat’ın tanıklığına başvuralım:

< < Robert Kennedy anısına düzenlenen insan hakları ödülüne Türkiye’den iki kişi uygun bulunmuştu: Diyarbakır Barosuna kayıtlı Av. Sezgin Tanrıkulu ve insan hakları savunucusu Av. Şenal Saruhan. Tören ABD Kongre binasının büyük salonundaydı.

Ödülleri verecek olan Senatör Edward Kennedy’nin Türklerden hoşlanmadığı bir sır değildi.

Seçim eyaleti Massachussets’teki Rumlara uyarak Türkiye karşıtı politikalar izliyordu.

Edward Kennedy’nin özel hayatı da karanlıktı.

Yıllar önce aracında sekreteriyle birlikteyken kaza yaptığında yaralı sekreterini ölüme terk ederek olay yerinden kaçmıştı.

21 Kasım 1997’de ödül törenine 300’ü aşkın konuk katıldı.

PKK temsilcileri de oradaydı.

Edward Kennedy ödül alacak kişileri tanıtırken Sezgin Tanrıkulu’nun insan hakları savunucusu, masum bir avukat olduğunu belirtti: “Bu masum insan DEP’lileri ve halkı savunduğu için hapis yattı” dedi.

Sezgin Tanrıkulu, elindeki yazılı metni okudu.

Türk askerinin sistemli bir şekilde Doğu’daki köyleri yok ettiğini, sivil halkı öldürdüğünü, işkence uyguladığını ileri sürdü ve “Türkiye’nin, Kürdistan diye bilinen, Güneydoğu’sunda savaş var. Son 10 yılda, 26 bin kişi öldürüldü. Bunların 3 bini siyasi suikast sonucu öldürüldü. Savaş bölgesinde avukatlık yapan birisi olarak ne çektiğimi bilemezsiniz” dedi ve yüzüne iliştirdiği ağlamaklı ifadeyle yerine oturdu.

Kennedy, Şenal Saruhan’ı tanıttıktan sonra yerine geçti ve uyuklamaya başladı.

Şenal Saruhan 68 kuşağındandı.

Üniversite yıllarında “Emperyalist Amerika” diye bağırarak 6’ncı filoyu protesto etmiş; 12 Mart 1971 muhtırasından sonra tutuklanarak hapse atılmıştı.

Hapisten çıktıktan sonra hukuk fakültesini bitirmişti.

1980 askeri darbesiyle birlikte yeniden hapse girip çıkmıştı.

Şenal Saruhan’dan Türkiye’nin bölünmesini isteyenlerin toplantısında Amerika’nın maşası olması bekleniyordu. Onun böyle bir şeyi kabul etmesi olanaksızdı; ayrıca PKK’ye sempatisi de yoktu; Türkiye’de insan hakları ihlalleri olduğunu, insan hakları olmadan bir ülkenin bağımsız olamayacağını belirterek Mustafa Kemal’in emperyalizmin sonunun geleceğine ilişkin sözlerini anımsattı.

Edward Kennedy gözlerini açarak doğruldu.

Bir anlık sessizlikten sonra Saruhan, dersini sakin sakin anlatan bir öğretmen tavrıyla “Türkiye’nin Güneydoğu’sundaki sorunu Türk halkı kendisi çözecektir” dedi ve Amerika’daki ırkçılığa, insan hakları ihlallerine değindi.

Amerikalılara çözüm yolu da gösteriyor; “Sorunlarınızı kendiniz çözeceksiniz” dedikten sonra ekledi: “Türkler ve Kürtler eşit biçimde, aynı ülkeyi paylaşmaktadır. İşçisi, köylüsü, kadını, erkeği, öğrencisiyle Türk halkı güçlüdür, ayaktadır ve yalnızca bölücülüğe değil, kökten dincilere de karşıdır.”

Salondan çıt çıkmıyordu.

Az önce Sezgin Tanrıkulu’yu çılgınca alkışlayanların elleri Saruhan için kımıldamadı. (CIA Pençesinde Açılım, s. 103-6’den özet)>>

Aradan iki yıl geçmişti.

Okumaya devam edin ‘CIA Pençesinde Açılımda CHP Değil – YÖNETİM YENİ’

28
Kas
10

Haydarpaşa Yangını

curse of the mummy


oldu  mu ?

Soner Arıca’nın yangında mahsur kalmış olma olasılığı vs. Haydarpaşa Garı’nın artık

dile gelme olasılığı

gerek  yok

Keşke  havadan  destek  gelebilseydi  ve  yangın  daha  erken  sönebilseydi

 

http://www.bobiler.org/haydarpasa_yangini_3430

28
Kas
10

“ABD Wikileaks’e saldırdı” iddiası…

İngiliz  yayın  kuruluşu  BBC,  açıklayacağı  yeni  belgeler  öncesi

Wikileaks’in  internet  sitesinin  çökertilmiş  olduğunu  bildirdiğini

kaydetti.

—————————————————————————————————————————————————————————————–

Ulan  geri  zekalılar..!!!

ABD  kendi  vatandaşlarını  İkiz  Kuleler’de  yakmış,  “devlet”  kisveli  bir  gangster

gürühudur…

Ve  şimdi  bu  herifin  sözümona  internette  “belge  yayınlamasına”  mı  pabuç

bırakacak…

Bunun   % 100  DEZENFORMASYON   ( disinformation )   olduğunu  anlayamayanlara

da,  İNSAN  denemez  herhalde…

Bekleyip  göreyeceğiz  bakalım,  bunun  ardından  da  ne  orospuluk  çıkacak…

Zaten  bekleyip ;  mal  gibi  “SENARYOYU”  izlemekten  başka,  bir  boka

yaramıyoruz  ki…

——————————————————————————————————————————————————————————————


BBC, Wikileaks’in sosyal iletişim ağı Twitter’daki mesajında, ”Şu anda sitemizin servisi saldırı altında” yazdığını belirtti. Bu arada internette dolaşan iddialara göre saldırının kaynağı ABD’li istihbarat uzmanları.

Wikileaks bugün açıklayacağı yeni gizli belgelerin, Afganistan ve Irak’la ilgili açıkladığı belgelerden daha kapsamlı ve büyük olacağını duyurmuştu.

ABD Dışişleri Bakanlığı ise yeni belgelerin birçok masum kişinin hayatını riske atabileceği uyarısında bulunmuştu.


28
Kas
10

Uçak Kıllanılmasına Gerek Kalmamış(mış)..

Sevgili  vatandaşlarım…

Güzel  başınızı  böyle  şeylerle  yormayın…

Bakın  Amerika’ya…

Çatır  çatır  yaktı  3000  vatandaşını  İkiz  Kuleler’de…

Ama  ne  içüüün…

Dünyanın  anasını  daha  da  sikebilmek  içüüün,  kendi  kendine  hak – paye  cıkardı…

İşte  bu  yüzden  Haydarpaşa  yangınını  şu  çıkarmış,  bu  çıkarmış  diye  yormayın  boş

kafalarınızı…

Siz  makarna  ve  kömürlerin  tadını  çıkarın,  biz  de  arazi  rantlarının  kerevetine

çıkalım…

Hem  ne  demişler: ” Üzme  tatlı  canını,  okşa  patlıcanını…”

İşte  bu  kadaaarr…

————————————————————————————————————————————————

– İstanbul Büyükşehir Belediyesi Haydarpaşa Garında çıkan yangınla ilgili ikinci bir açıklama yaptı.

İBB’nin açıklamasında “İstanbul Valiliği ve İstanbul İtfaiyesi tarafından Ankara’dan havadan söndürme aracı getirterek havalanın da konuşlandırıldı.

Ancak yapılan yoğun söndürme çalışmaları nedeniyle uçak ve helikopterlerin kullanılmasına gerek kalmadı” delindi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Haydarpaşa Garında çıkan yangınla ilgili ikinci bir açıklama yaptı.

İBB’nin açıklamasında “İstanbul Valiliği ve İstanbul İtfaiyesi tarafından Ankara’dan havadan söndürme aracı getirterek havalanın da konuşlandırıldı. Ancak yapılan yoğun söndürme çalışmaları nedeniyle uçak ve helikopterlerin kullanılmasına gerek kalmadı” delindi.

Açıklamada, Binanın hassas, kagir ve ahşap karışımı olması nedeniyle teknik ve özellikli söndürme çalışması yapıldığı duyuruldu.

Haydarpaşa Gar istasyon binasında meydana gelen yangının İstanbul İtfaiyesi ve söndüren gemilerinin müdahalesi ile yayılmadan söndürüldüğünün belirtildiği açıklamada şu ifdelere kullanıldı :

“Yangından hemen sonra yapılan ilk belirlemelere göre yangının ahşap çatı katında, yalıtım ve çatı tamiratı çalışmaları yapıldığı, günlük çalışmaların bitiminden sonra yangının başladığı, koku ve dumanın yayılmasıyla anlaşıldığı öğrenildi. Gar personeli zaman kaybetmeden itfaiyeden yardım istendiği anlaşıldı. Yangının çıkış nedeninin savcılık tarafından kurulacak bilirkişi heyetinin tespitlerinden sonra netlik kazanacak.”

Haber : DHA – İSTANBUL (Doğan Haber Ajansı)

28
Kas
10

HAYDARPAŞA’yı YAKANLAR BU TARİHİ BİLİYOR MU..?!!!

Haydarpaşa Garı’nın çatısının tamamı, dördüncü katın da büyük bölümü yandı.

Tarihi binanın yenileşme çalışması sırasında “ihmal”den söz ediliyor.

Yangının çıkış nedeni olarak, izolasyon malzemelerinin elektrik sistemindeki bir arıza gösteriliyor.

Büyükşehir  Belediyesi’ne  haber  verildiği,  helikopterle

müdahale  talebinde  bulunulduğu,  Büyükşehir

Belediyesi’nin  ise “helikopterimiz” yok,  diyerek  talebi

reddettiği  bildirildi.

Haydarpaşa Garı: Gar, 1908’de İstanbul/Bağdat Demiryolu hattının başlangıç istasyonu olarak inşa edildi. Daha sonra bu güzergaha İstanbul-Şam-Medine hattı (Hicaz Demiryolu) da eklenerek, her iki seferin de başlangıç garı olarak hizmete girdi.

Garın yapımına 30 Mayıs1906 tarihinde, II.Abdülhamit zamanında atıldı.

Adını da III.Selim’in paşalarından Haydar Paşa’dan aldı.

102 yıllık tarihi gar binasının yapımına Anadolu Bağdat adlı bir firma sorumluluğunda, Otto Ritter ve Helmuth Cuno adlı iki Alman mimarın projesiyle başlanmış, projede Alman ustalar ve İtalyan taş ustaları birlikte çalışmıştır.

6 Eylül 1917 tarihinde bir sabotaj sonucu çıkan yangında binanın büyük bölümü hasar görmüştür. Yeniden onarılan bina bugünkü şeklini almıştır.

1979 yılında da Independente adlı tankerin bir gemiyle çarpışması sonucu doğan sıcaklıktan O Linneman adlı ustanın yaptğı kurşun vitraylar hasar görmüştür.

Bina, 2525 metrekarelik bir alana oturtulmuştur.

Mimari tarzı, “neo-klasik Alman mimarisi” olan tarihi binanın her biri 21 metre uzunluğunda 1100 adet suya karşı izole edilmiş ahşap kazık üzerine inşa edilmiştir.

Bu kazıklar buharlı yahmerdan ile çakılmıştır.

Taşıyıcı sistemi karkastır.

İnşaatta 2 bin 500 metreküp lefke taşı 13 bin metreküp beton, bin 140 ton demir, 520 metreküp kereste, 19 bin metre sert ağaç ve 6 bin 200 metrekare arduvaz çatı kaplaması kullanılmıştır.

Haydarpaşa Gar binası “tarihi eserlerin korunma ve kurtarılması” çalışmaları çerçevesinde 1976 yılında geniş çapta onarıma alınmış ve 1983 yılına dört dış cephe ve iki kulenin restorasyonları tamamlanmıştır.

Çatı restorasyonu devam ederken bugünkü yangın meydana gelmiştir.

http://kutugundem.yetkinforum.com/haberler-f9/haydarpaayi-yakanlar-bu-tarh-blyor-mu-t174.htm

28
Kas
10

SABAH Gazetesi HAYDARPAŞA’nın Fermanını Bir Yıl Önce Yazdı…

Tarih 22 Kasım 2009.
Sabah Gazetesi’nden Hamdi Ateş yazıyor.

Haberin  başlığı  şu :

“Haydarpaşa’nın  Fermanı  Hazır !”

Ateş şunları yazıyor:
“İstanbul’u Manhattan yapacak Haydarpaşa projesi için geri sayım başladı.

Marmaray’ın devreye girmesiyle atıl hale gelecek tarihi Haydarpaşa Garı’nın da bulunduğu 1 milyon 300 bin metrekarelik alanı dönüştürecek 5 milyar dolarlık proje 2010 yılında ihaleye çıkacak.

Kurum ve kuruluşların görüşlerinin alındığı Haydarpaşa Gar ve Liman Dönüşüm Projesi’nde gerekli koruma kurulları izinleri alındı.

Projeyle ilgili imar planları önümüzdeki günlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin gündemine gelecek.

İmar planlarındaki değişikliklerin Belediye Meclisi’nde onaylanmasının ardından ihaleyle ilgili süreç başlayacak.

Gelecek yıl ihalesinin tamamlanması planlanan proje Yap-İşlet-Devret (YİD) modeli ile gerçekleştirilecek.

İhale yöntemi için TCDD Genel Müdürlüğü 2 ayrı alternatif hazırladı.

Birinci alternatif, bir konsept proje hazırlanması ve bunun üzerinde ihaleye çıkılması.

İkinci alternatif ise taliplilerin kendi projeleriyle ihaleye katılması olacak.

Her iki durumda da ihaleye girecekler, projeyi gerçekleştirdikten sonra 49 yıl işletme yapacaklar.

Projenin tahmini bedeli 5 milyar dolar olarak belirlendi.”

Bu  satırlardan  bir  yıl  sonra,  projenin  gündeme  gelmesinin  yaklaştığı  günlerde

Haydarpaşa  yakılıyor.

İtfaiye, uzun süre yangına müdahale edemiyor.

Dünyanın en güzel tren garlarından biri büyük zarar görüyor.

Kimse  bu  yangının  tesadüf  olduğunu  söyleyebilir  mi ?

http://kutugundem.yetkinforum.com/haberler-f9/sabah-gazetes-haydarpaanin-fermanini-br-yil-once-yazdi-t173.htm

28
Kas
10

Başbakanın Çılgın Projesi :

http://www.bobiler.org/monte.asp?m=191453

28
Kas
10

Kabile…

Zaman zaman olduğu gibi önceki gün de “Amazonlarda yeni bir kabile bulundu…” haberi çıktı gazetelerde. Bu olmayacak bir şey değil, bizimkiler de tepeyi aşınca dünyadan habersiz bir topluluk keşfettiler.

Araştırma ekibinin başı seslendi:

“Hey…”

Dünya ile ilgisi olmayanlardan birisi yanıtladı:

“Evet, ne var?..”

Ekip başı:

“Siz kimsiniz?..”

“Kim olduğumuzu bilsek size ne gerek var?.. Kendi kendimizi bulurduk, bulabilsek… Siz bulacağınıza göre demek ki kim bilir kim?..”

“İsminiz?..”

“Osman…”

“Osman kardeşim, bak biz geldik ki sizi bulalım… Şimdi siz bulunmaya hazır olun… Artık dünya görmemiş kabile olmaktan çıkıyorsunuz… Her şeyiniz olacak, başta hukuk devleti oluyorsunuz…”

“Nasıl bir şey?..”

“Ne?..”

“Hukuk devletini…”

“Hah gördünüz mü işte, demek ki siz bilinmeyen bir kabileydiniz… Dışarıdaki dünyada hukuk devleti gibi bir şey var…”

“………..?”

“Hiç mi gazete okumazsınız?..”

“O da ne?…”

“Kâğıttan olur… Peki dergi, kitap mitap?..”

“………..?”

“Peki siz ne yaparsınız, neyle geçinirsiniz, ne yersiniz, ne içersiniz?..”

“Büyücü bize nohut, makarna, kömür verir… Alırız idare ederiz… Biz de bunun karşılığında artık o ne derse…”

“Demokrasiyi de mi hiç duymadınız?..”

“O ne?..”

“De-mok-ra-si…”

“Valla beyim o ilki ‘De…’ dediklerinde ne diyorlarsa deriz… Bakarız ikinci hece iş ‘mok’ oldu, üçüncü ‘ra’nın peşine ‘peh…’in ‘p’sini getirip rap rap gideriz… Yine de olmadı ‘si…’nin arkasına her şeyi sıralarız arkadaş…”

Araştırma ekibinin başkanı arkadaşlarına dönerek:

“Gidelim arkadaşlar, ben böyle gün yüzü görmemiş, dünyadan habersiz bir kabile görmedim…”

Bekir COŞKUN

http://www.ilk-kursun.com/2010/11/kabile/

28
Kas
10

YUMURTA

Başbakan’a yumurta atıldı.

Egemen Bağış’a yumurta atıldı.

Sanayi Bakanı’na yumurta atıldı.

*
Trabzon Tonya ahalisi, dereye santral kurmak için gelenleri, yumurtalarla uğurladı…

Çevreciler, Kastamonu Cide’ye santral yapmak isteyen arkadaşları yumurtalarla kovaladı.
*
YÖK Başkanı’na yumurta atıldı.
ÖSYM Başkanı’na yumurta atıldı.
BDDK Başkanı’na yumurta atıldı.
İTO Başkanı’na yumurta atıldı.
*
Tekel’in sigarasını alan şirket yöneticileri, Hacettepe Üniversitesi’nde konferans vermeye kalkınca, yumurta yağmuruna tutuldu. Tekel işçileri, Abdülkadir Aksu’ya yumurta fırlattı. Tekel işçileri, Malatya Valisi’nin makam otomobiline yumurta fırlattı… Malatya Valisi kendisine neden yumurta fırlatıldığını anlamadı, meğer, Malatya’ya gelen Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz’a yumurta fırlatmak istedikleri, ancak aralarında Cevdet Yılmaz’ı tanıyan olmadığı için, ki gazeteciler bile tanımıyor, yanlışlıkla Vali’ye fırlattıkları ortaya çıktı.
*
Cengiz Çandar’a yumurta atıldı.
Ahmet Altan’a yumurta atıldı.
Hüseyin Üzmez’e yumurta atıldı.
*
ODTÜ’de konferansa gelen Devlet Bakanı Mehmet Aydın’a yumurta ihbarı yapıldı. Yumurta timi kuruldu. Bakan’ın etrafında etten duvar ören korumalar, yumurta sağanağına karşı, kapalı salonda şemsiyelerle bekledi. Şemsiyeler, şırrak diye açılan, otomatik olanlardan seçildi.
*
Antalya’ya demirleyen Amerikan uçak gemisinin personeline yumurta fırlatıldı. İzmir’e demirleyen Amerikan uçak gemisinin personeline yumurta fırlatıldı. Yumurtalardan biri, yanlışlıkla bizim polislerden birine denk geldi. Amerikalılar oralı bile olmadı. Bizim polis şikâyetçi oldu! Yumurta fırlatan üniversiteliye,memura hakaretten dava açıldı.
*
Metrobüs’e yumurta atıldı.
En son…
Haşim Kılıç’a yumurta atıldı.
Okumaya devam edin ‘YUMURTA’

28
Kas
10

Sizi Kandırdılar…

Sizi Kandırdılar…-Bekir COŞKUN

Telefon dinlemeleri bitti mi ?..

İzleme, gözleme ?..

Eş-dostla korkmadan konuşabiliyor musunuz ?..

Test etmek için, bu akşam niçin kuzeni arayıp okkalı bir küfür savurmuyorsunuz ?..

Ki bakın bakalım; korktunuz mu korkmadınız mı ?..

*

Eğer referandumda “Evet” dediyseniz, bari biraz fark etti mi hayat ?..

Koşup bastırdıysanız “Evet”i… Var mı bir artan, düzelen, iyileşen yanınız ?.. Yaşamınızda farklı bir şey, dünyanızda bir değişen ?..

Ne bileyim ben; hani meydanlarda sözünü ettikleri “ileri demokrasi” biraz olsun gelmiş gibi… Ya da biraz daha fazla “hukuk” varmış gibi geliyor mu size ?..

*

Kendinizi “darbelere karşı demokrat” sayıp da, 12 Eylül’den hesap sorulacak diye “Evet” dediyseniz, soruldu mu hesap?..

Ya da sorma olanağı var mı?..

Var mı gazetelere verilen o tam sayfa “Evet” ilanlarında sözünü ettikleri; kadınlara ve çocuklara biraz olsun pozitif ayrımcılık için bir çaba?.. Engellileri korumaya, sorunlarını sarıp sarmalamaya yönelik bir işaret?..

İşçiler-memurlar için o sözünü ettikleri “hak arama” belirtisi?..

Eğer referandumda “Evet” dediyseniz, bari fark etti mi biraz hayat?..

Var mı gözlediğiniz düzelen, iyileşen, farklı bir şey?..

*

Sadece iki şey acele ve ivedi değişti:

– Anayasa Mahkemesi…

– HSYK…

Her ikisi de kendilerine lazımdı çünkü…

Hukuk devletinin çanına ot tıkayıp yargıyı ele geçirmek ve kendi yargılarını oluşturmak için… Çağdışı zihniyetlerini egemen kılmak adına…

Zaten o iki madde içindi referandum…

Geri kalan o maddeler, hükümler, sözler, vaatler, nutuklar, ilanlar, sadece o iki maddeyi size onaylatmak içindi…

İnanmamıştınız ama…

Sizi kandırdılar…

Bekir COŞKUN

http://www.hakimiyetimilliye.org/index.php/turkiye-siyaset/1077102-sizi-kand%C4%B1rd%C4%B1lar%E2%80%A6-bekir-co%C5%9Fkun.html

27
Kas
10

BİRBİRİMİZDEN BAŞKA KİMSEMİZ YOK !

Tüm  partilerin  tabanında  BİZ  varız.

Kimiz  BİZ ?

Türk  milleti.

MHP, CHP, AKP ve diğerlerine oy veririrz.

Çoğunlukla ekranın yanlı ve yalan bilgilerine muhatabız.

Türk milletinin yüzde 90’ı sömürülmekte, aç bırakılmakta, elindeki her şey alınmaktadır.

Yıllardır en hafif deyimiyle basiretsiz yönetimlerce, Batının her tokatına boyun eğilmektedir.

Millet oy sandıklarına götürülüp getirilmekte, sonuçlar başka yerde belirlenmektedir.

Bu arada Eşref Bitlis’ler öldürülmekte, Muavenet gibi bir uçak gemisi taammüden vurulmakta, kafamıza çuval geçirilmekte, onbinlerce şehit verilmekte, ve gerek koalisyonlar, milliyetçi cepheler, sosyal demokratlar ‘gık’ çıkaramamakta, üstüne üstlük, hakkını arayanlara kapıları kapatmaktadırlar.

1992’de Amerikan uçak gemisi Saratoga’nın, bir tatbikat sırasında vurduğu Muavenet muhribinden yaralı çıkan 22 askerimiz, iktidarlar tarafından, Amerikaya karşı ‘haklarını aramama’ konusunda ‘ikna edilmeye’ çalışılmışlardır. ‘Çuval’a karşı çıkanlar şimdi Silivri zindanındadır. ‘ABD değil Avrasya’ diyenler yargılanmaktadır.

. Buna benzer binlerce örnek vardır. İktidarlar 70 yıldır acaba kimin iktidarıdır? Sorulması gereken soru bu?

Ve Seçim, partiler ve tüm bu siyasi düzeneğin ne şekilde çalıştığı artık net bir biçimde gözler önüne serilmelidir. Bu demokratik bir düzenek değildir. DEMOKRASİ sadece TAM BAĞIMSIZ olanlara gelir!

Biz halka KARŞI oynanan bir ‘demokrasi oyunu’nun seyircileriyiz..Şırası çıkarılan Türk milleti önce bunu görecek,bilincine varacak ve Nelson Ledsky adlı CIA ajanının sözlerini, ve doların gücünü oturup düşünecektir: Nedir o söz:

‘Meclisdeki tüm partilerin içindeyim!’

Tüm samimiyetiyle çeşitli partileri benimseyen kişiler bu Milletin dürüst evlatlarıdırlar. Ama her partinin içinde dönen her fırıldaktan haberdar olduklarını iddia edebilirler mi?

Yıllardır partilerden SIZAN haberler, hemen hepsinin içinde dürüst vatan evlatları olduğu kadar, virüslerin at oynattığı merkezler olduğu izlenimini veriyor…İnanmayan yakın tarihe bir baksın. .. Duygusal değil AKILLA inceleyip tartsın…

Buradan şu çağrıyı yapıyorum. Aslında bu çağrının şahsım tarafından değil, bu milleti temsil ettiğini söyleyen siyasi partiler tarafından HAYKIRILMASI gerekirdi.

GELİN MHP’li CHP’li, AKP’li, DSP’li, Saadet Partili ve nereliyse oralı kardeşlerim, başımıza geçirilen AMERİKAN FÜZELERİNE HAYIR diyelim.. ve tek platformda tek yürek tek ses olalım !

BU VATAN BİZİM..

Ve BİZİM BİRBİRİMİZDEN BAŞKA KİMSEMİZ YOK !

Banu AVAR

http://www.ilk-kursun.com/?p=55210

27
Kas
10

Sultan 1.Recep’in son kerameti

Gelirleri ile taksit ödeyerek Türk Telekom’a sahip yapılan Arap Hariri’nin diyarı Lübnan’da sultan provalarını yapan Recep-Tayyip’in son fermanı şöyleydi:
– Buyruğumdur, kullarıma (vatandaşlarıma) bu fermanımla 172 milyar dolarlık bir zenginlik daha bahşediyorum.
Yok karikatürize ettiğim bu hadisede zerre bir mübalağa yok, ayniyle vakidir!
Sade bir fermanla zenginlik ancak masal ülkelerinde olur demeyin, Tayyiban’da oluyor bunlar!
Evet AKP’nin yönettiği Türkiye’de Tayyip Erdoğan’ın başkanlık ettiği Bakanlar Kurulunun böyle bir hikmeti ya da kerameti var!
Geçtiğimiz hafta yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında alınan bir kararla Türkiye bir anda 172 milyar dolar zenginleşti!
Peki bu nasıl mı oldu?
Matematiği, yani hesaplama metodunu değiştirerek!
Ülkemiz bu yolla 172 milyar dolara kavuşurken, 73 milyon nüfusumuzun her bir insanı da 2 bin 354 dolarlık yeni zenginlik payını cebellezi etti!
“Yahu bizim cebimize değil 2 bin küsür dolar, bir cent bile girmedi, tersine fakirleşiyoruz” demeyin, siz Tayyip Bey’den daha mı iyi bileceksiniz!
Zenginleştik diyorsa zenginleşmişizdir!
Öyle olmasa toplum olarak böyle bir adamın yıllar yılı ardına takılır mıydınız?
Acı ama Türkiye’nin bugünkü hali pür melali aynen budur sevgili okurlar!
Şeyh bozuntularının ışık hızıyla uçtuğunu işitirdik de ferman ya da buyrukla zengin olunduğunu değil duymak, aklımıza bile getirememiştik, çok şükür Tayyip Bey’le bunu da öğrenmiş olduk!
Evet Bakanlar Kurulumuzun bu kararı ile Türkiye artık dünyanın 15. büyük ekonomisi olmuştur!
Diyeceksiniz ki peki hakikat nedir?
Bunun söylemekten hoşlanmıyorum ama emin olun açıklananın yarısıdır!
Bunu neye dayanarak mı söylüyorum:
Hesap basittir, malum milli gelirler dolar üzerinden hesaplanır, doların değeri düşük, paranız kıymetli ise zengin görünürsünüz.
AKP iktidara gelmeden önce doların fiyatı 1600 küsür lira
civarında değil miydi?
Peki bugün 1400 küsür
değil mi?
Kur on yılda normal enflasyon oranında bile artmıyor, tersine geriliyor ve baskı altında tutuluyor ise o kurla yapılan bütün hesaplamaların tamamı sanal yani
yanlıştır.
Kur gerçek fiyatını bulduğu an bugün masa başında açıklanan sözde zenginliğimiz bir anda yok olup gidecek ve hakikatle yüz yüze gelinecektir!
Tayyip Erdoğan’ın Türk Lirası bağlamında yaptığı, ırkçılık oynadığı zengin olduk tuluatının en büyük dayanağıdır, oysa kıymetli TL’nin üretimimizi stop ettirdiği ve istihdama darbe vurduğu ilk mektep çocuklarının bile malumudur!
Tayyip Bey Cumhurbaşkanı olup hesap vermekten kurtulmak istiyor ya, bütün bu numaralar o amaç için yapılan şark kurnazlıklarıdır… Tabii yerseniz!

CEVAP BEKLİYORUM…

Öcalan’a  niye  katil  demiyorsun  Tayyip Bey ?

“Biz katile katil deriz…”

Kim diyor bunu; Recep Tayyip Erdoğan… Kimin için söylüyor bunu?.. Bebek katili İsrail için… Dün de yazdık, Başbakanımız İsrail için böyle söylüyor ama öte yandan ona kalkan da oluyor, yani İran’a karşı onun korunması için topraklarımıza Füze Kalkanlarını yerleştiriyor… Gelelim asıl sorumuza… Sahi Tayyip Bey sen madem katile katil diyorsun, şu Abdullah Öcalan denen cani için bir kez olsun neden katil demezsin? Üstelik bu adamın katilliği hem Türk yargısı, hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı ile tescilli. Bütün bunlara rağmen soruyorum, 9 yıllık Başbakanlığın döneminde böyle bir nitelemeyi niye yapmadın?.. Yoksa bir yayında ’Sayın’ diye selamladığın eşkıyabaşı Öcalan senin için katil değil midir?.. İmralı’ya MİT’cileri göndermen onu katil görmediğin anlamına mı geliyor? Değilse katillerle müzakere olabilir mi?

GÜÇ  BİRLİĞİ  ŞART…
İşte AKP’yi iktidardan indirmenin formülü :
Okumaya devam edin ‘Sultan 1.Recep’in son kerameti’

26
Kas
10

‘BAŞKA ALTERNATİF Mİ VAR ?’ DİYENLERE…

İnönü 1965’de ‘Ortanın Solu’ terimini ortaya atarak, gerçek sol’u dışlamış, tanınmaz hale getirmiş, halka ‘sol’ olarak tatlı su solcularının gölgesi sunulmuştu.

Onlar halkın SOL’dan nefret etmesi için gerekli tüm aksesuarlara sahiptiler.

Meclise 15 milletvekili sokan, iktidar yolunda yürüyen 1965’in Türkiye İşçi partisi, ‘Ortanın solu’ projesiyle örselenmiş, sonrasında bölük pörçük bir kenarda kalmıştı.

Bu oyun uzun yıllardır küresel elitin uyguladığı bir oyun…

Gerçek olanı perde gerisinde tutup, ‘MIŞ GİBİ’ yapanları sahneye sürmek. Halkı tiksindiren icraatlarla, ‘GERÇEK OLANI’ gözden düşürmek…

SOL’un sahtesini, Türkçülüğün sahtesini, Dindarların sahtesini meydana sürmek ve gerçeklerine karşı sahteleri tepe tepe kullanmak!

Aklınıza gelen her konuda ‘HALK İÇİN’ olanı alıp içini boşaltıp kuklasını sahnelemek…

Hayati çözüm bu taktiğin iyi anlaşılmasıdır…

Bu taktik bir batı senaryosu…

En  iyi  örnek  ‘Sosyalist  Enternasyonal’…

Türkiye’den CHP ve BDP’nin katıldığı ‘Sosyalist Enternasyonal’ 2. Dünya savaşından sonra, tamamen Washington Brüksel denetimine girmiş, CFR’ci, NATO’cu ‘sol’cuların topluluğudur. Böylece iktidarları olduğu kadar muhalefetleri de denetleyen küresel elit ‘Sosyalist’ adını kalkan yaparak çeşitli ülkelerden kendisine ‘yararlı’ partileri uluslar arası bir örgütte birleştirmiş, SİSTEM’e sokmuştur.

19. yüzyıl sosyalistlerinin kurduğu Enternasyonal, bugünün sosyal soslu kapitalistlerinin buluşma noktası olmuştur.

Sosyal demokrat gibi anlaşılmaz bir terimle taçlanan bu partiler, asla devrimci olmayan, reformlarla SİSTEM’i ‘düzeltmeyi’ savunan, ‘sol’ maskeli partilerdir. Üstlerine biçilen elbise, devrimci olanı unutturmak, silmek, engellemektir. Bu anlamda, yüzüne taktığı maske nedeniyle, devrimci sol için liberal partilerden bile daha tehlikelidir.

Çünkü yüzüne taktığı maskeyle, şu çok hayati, olmazsa olmaz gerçeklerin üzerini kapatır:

‘Bir ülkedeki sosyalist hareketler işçi tabanına oturmadıkça havagazı demektir.

İşçi tabanı, sendikalar konfederasyonlar demektir.’

‘Batılı toplumlara bir bakın: Bir kısmında, işçi tabanı ‘sosyal demokrat’ dediğimiz, tatlısu solcuları tarafından DENETLENMEKTEDİR! Bir kısmında işçi tabanı Sosyalist partilerle eleledir.

….Bir ülkede işçi tabanı sosyal demokratlar tarafından denetleniyorsa, o ülkede ‘solcu sosyalizm de, devrimci sosyalizm de gelişemez, GÜDÜK kalır.

(Sosyalizm Asıl Şimdi. A. İlhan)

1977  seçimi  ve  SOL

Attila İlhan ‘Sosyalizm Asıl Şimdi’ adlı kitabını Türkiye’nin ‘tüm zamanları’ için yazmış olmalı…

O, bugün bazılarımızın şaşkınlıkla izlediği durumu ameliyat masasına 30 küsur yıl önce yatırmıştı.

Yıl 1977. Türkiye seçime gidiyor. Attila İlhan, yükselen faşizme karşı sosyal demokratlarla gerçek sol’un güçbirliği macerasına neşter atıyor: Özetle şöyle diyor:

1977 Türkiyesi’nde ortada iki işçi konfederasyonu var. DİSK ve Türk-İş.

Bir Sosyal Demokrat parti var :  CHP.

Sol partiler bölük pörçük:: Türkiye İşçi Partisi ve Sosyalist Devrim Partisi. Ve birkaç tane daha…

Karşısında Milliyetçi Cephe.

Seçime 5 kala, CHP ‘sol’a da yüz verir gibi görünüyor. Derken Genel-İş Sendikası vasıtasıyla DİSK’e bir operasyon düzenleniyor! DİSK CHP denetimine giriyor, büyük bir işçi sendikasının güvencesini alan CHP, daha solundaki partilerle diyaloğunu hemen kesiyor…

Artık arkasında koca bir Konfederasyon var. Soldan gelen seslere ihtiyaç kalmıyor..

Soldaki iki partiden Aybar’ın partisi SDP, seçimler için yurt sathında örgütlenmeye girişiyor, Boran’ın Türkiye İşçi Partisi, daha önceki 3 seçimde yaptığı gibi, Ecevit’in CHP’sine destek veriyor, seçimlerde güçbirliği teklif ediyor..

DİSK’in oyunu garantileyen Ecevit, Boran’ın güçbirliği teklifine RET cevabı verince Behice Boran, ‘Sosyalist partilerin ilk amacı seçime girmektir’ beyanatı ile tutumunu ‘güncelliyor’. .

Ne  zaman  akıllanacağız ?

1977 seçimlerinde, CHP, kendisine payanda olan solun şaşkın bakışları arasında, Süleyman Demirel’in Adalet partisine koalisyon teklif etmiştir.

Bugün de uygun ortamlarda CHP, AKP ile de BDP ile de ortaklığa girişmekte beis görmeyecektir. BDP tüm ekranlarda bağıra çağıra ‘Sol bir araya gelse, ‘demokratik blok’ oluşsa!’ söylemini dillendirmektedir. Yine BDP içinden APO’cu grup, ‘AKP ile ittifak’ arzusunu dile getirmektedir. Aslında tüm cephelerde ayrışma ve çatlamalar vardır.

Ve bu ülkenin gerçek milliyetçileri, gerçek solcuları ve gerçek dindarları bu durumu değerlendirmelidir.

Taban hangi partiye yönelmiş olursa olsun, tabanın kendisi ‘fakir’ Türk halkıdır. Kimse bu ‘sanal’ partilerden, söylemlerinden icraattan memnun değildir.

Türk siyasi hayatında yeralan partilerin tümü ‘Üstyapısal bir çağdaşlaşma modelini, altyapısal bir dönüşüme yeğlemektedir’’ temel bir değişim isteyen sadece küresellerin kurdurduğu bölücü, şeriatçı partilerdir. Onlar Türkiye Cumhuriyeti’ni hedeflemişlerdir. Yokoluşu! Bu anlamda YENİ’dirler.

Eski’lere bakarsak…. Uzun yıllardır eğitim ve sağlık bursları veren, sadaka ve türban projeleri üreten, sanayileşmeye ilgisiz, solcu görünüp sağ vuran, ‘büyük sermayeye karşı çıkarmış gibi yapıp, işbirlikçi zevata güvence veren’, batı kültürünü TEK EVRENSEL DEĞER kabul eden, tam da bu nedenle batının çıkarları ne ise onları savunan, moda ‘kürtçülükse’ o tarafa meyleden, Avrupa’dan başka kuş tanımayan bir ‘demokrasi’ ve ‘çağdaşlık’ anlayışı güden partiler, seçmenin karşısındadır.

Küresel sermaye bu kokuşmuş yapının karşısına bugün ‘geleceğin aktörü’ (!) BDP’yi çıkarmıştır.

Sol olduğunu iddia eden, ‘enternasyonalist’ ırkçı bir parti. Bir terör örgütünün siyasi sesi.. Bugünlerde İmralı’dan bağımsızlığını ilan etmeye çalışıyor…

‘Başka  alternatif  mi  var ? ’

SOL’a meyyal TABAN yani küresel sermayeye karşı toplumculuğu, emeğin tarafını savunan taraf, yıllardır burun kıvırarak da olsa, ‘Başka alternatif mi var! CHP gelmezse öbürü gelir!’ söylemiyle KERHEN CHP’ye destek verdi.

Bu fikriyat ve hissiyat, İnönü tarafından ‘ORTANIN SOLU’na itilmiş, marjinalleştirilmiş Türkiye sol’unu uzun bir süre parçalanmışlığa mahkum etti.

Bugün, Batının dayattığı yeni bir Anayasa ve bölünmüş bir coğrafya tasarımıyla karşı karşıya bırakılan, oldu bittiyle bağrına Patriot füzeleri saplanan Türkiye’de , sol hala küçük hesaplar peşinde paramparça ve merhemi CHP’de arıyor. Tarih bilinci yoksunluğu bu olsa gerek! Yaşadığı günden gerisini hatırlamıyor…

Demokrasi söylemlerini tekrarlarken, iliklerine işlemiş olması gereken ESASı unutuyor.

Esas  şu :

Gerçek  olmayan  bir  demokrasi de,  YANİ,  emekçi  halkın  örgütlenme  özgürlüğüne  el

konmuş  bir  ülkede,  demokrasi  işlemez.

Bir  kukla  tiyatrosunun  izleyicisi  olunur.

Dört  yılda  bir  gidip  oy  atılır,  eve  gelinir,  televizyonda  sonuçlara  bakılır…

HİÇBİRŞEYİN  DEĞİŞMEMESİ  İÇİN  BİR  ŞEYLER  DEĞİŞTİRİLİR..!!!

O gider bu gelir.

Bağlı oldukları merkezler nasılsa BİRDİR: Kemal Derviş iktidara da muhalefete de muktedirdir.

Rasmussen her ikisine emir verir.

Ban ki Moon her iki tarafla da ilgilidir.

Avrupa Birliği’nin Fule’si, CIA’nin Edelman’ı ya da Fuller’i iktidar ve muhalefet cepheleriyle ilişkilidir.

Onlarca uluslar arası konferansta, her cepheden parti mensubu küresel çeteyle bir araya gelir.

Gerçeğe yakın demokrasilerde, Sol partiler işçi tabanının desteğine sahiptirler. Bu nedenle SOSYAL DEMOKRAT partiler, zorunlu olarak onları yanlarında isterler..

Sermayenin her yanı sarmış örgütlü gücüne karşı, sol ve sosyal demokratlar , tarihin belli dönemlerinde arkalarında emekçi kesimin sağlam oyuyla, büyük başarı elde etmişlerdir.

Büyülü kelime olarak Demokrasi’yi önünüze koyanlara, işin ABC’siyle cevap verilmelidir.

Demokrasi ancak Tam bağımsız ülkelerde tesis edilebilir.

Okumaya devam edin ‘‘BAŞKA ALTERNATİF Mİ VAR ?’ DİYENLERE…’




İstatistikler

  • 2.406.122 Tıklama

Son Eklenen Yazılar

Kasım 2010
P S Ç P C C P
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930  

En fazla oylananlar