Kasım 2013 için arşiv

30
Kas
13

İÇİMİZDELER..!!!

içimizdeler
Neden  yazmıyorsunuz  diyenlere  kısa  bir  cevap  vererek  başlayayım ;   bana  ait  bir  dünyada  kendi  fırtınama  tutuldum,  savruldum..   Soran,  mesaj  atan,  e-posta  ile  halimi  hatırımı  soranlara  teşekkürlerimle,  açıklamam  budur..   sağlıkla..
Son  dönemdeki  olaylara  bakışım  yine  aynı;  yani  farklı..
Kızlı  erkekli  öğrenci  yurtlarından  tutun,  barzani  efendinin  baştacı  ediliş  olayına  değin,  hemen  hepsi aynı  ‘tezgah’ın  ürünü :

“Uçları  çatıştır,  ortayı  ayrıştır  ve  kargaşa  düzenini   hâkim  kıl..!!!”

Tayyip; dershaneleri kapatacağım, dedi.. bizim sözüm ona Atatürkçü!lerimiz birden dershane fanatiği kesildi.
Resim bu !..
Bu işin içinde ne gibi hesaplar var, nasıl bir koz paylaşımı, nasıl bir düzen savaşı var, bunları anlatan yok !
Hangi aklı başında bir insan, eğitim sisteminin içine giren bu virüsü savunabilir ki..
Çık şunu söyle açık yüreklilikle ;  ‘Tayyip efendi neyin peşinde bilmiyorum, ancak dershanelerin kapatılması fikri her şekilde doğrudur.’
Tayyip  efendinin  neyin  peşinde  olduğunu  da  ben  söyleyeyim ;  padişahımız  raydan  çıkmıştır, ABD’de  hakim  lobi  olarak  bilinen  ‘Yahudi  lobisi’  kan  kaybetmeye  başlamış,  ‘German’lar  daha  etkili  konuma  gelmiştir.
Zaten  işin  aslı  ve  daha  derini  ise;  Kraliçe’nin  ‘Gül’ü  şövalye  ilan  etmesinde  saklıdır..

Yani  anlayacağınız ;  Avrupa  Birliği  diye  bir  şey  yoktur,  ABD  vardır,  Almanya  vardır..

Bu  kadar  basit..!!!

Yakın tehlike, cemaat ile diğerleri birbirine kırdırılacak –burada sorun yok- ancak az önce söylediğim gibi yakın olan tehlike..
Sözde Atatürkçü ya da ulusalcı ve halkın teveccüh göstereceği; ki bu iş, Uğur Dündar’ın bir iki açık oturum düzenleyerek çok basit halledebileceği bir konudur..  bakınız  Melih  Gökçek, Kılıçdaroğlu düellolarına..
Oysa Melih Gökçek’in karşısına kimi çıkartırsanız çıkartın, halk düşünmeden onu destekleyecektir.. yani bu bir oyundur ve bu oyunun aktörleri size çok Atatürkçü gelecektir, tıpkı bugün olduğu gibi.. Çünkü bugün Atatürkçülük diye sunulan kandırmacanın temel dayanağı; karşı taraf ‘ahlak’ı mı savunuyor, siz ahlaksızlığı savunacaksınız şeklindedir; yani düşünmeden, üretmeden ‘ret’ politikası!. Böyle bir Atatürkçülük olabilir mi! Olur.. çevrenize bir bakın nasıl oluyor görün..
Bu halka ‘Kemalizm’i anlatmadan bir yere varmamız imkânsızdır! Bu işin önde gelen aydınlarının öncelikle bu absürt handikaptan kurtulmaları esas olandır!.. ‘’Halk henüz Kemalizm’i anlamaya hazır değil’’miş, yanlış anlayabilirmiş!..
Bugün anlatmazsak, ne zaman anlatacağız merak içindeyim..
Bayramdan bayrama, On Kasım’dan On Kasım’a oluşturulan kalabalıkların görsel şöleni, şu an içinde bulunduğumuz vahameti bertaraf edebilecek eylem biçimleri değildir; ancak bu görsel şölenlerden geçinen, gelir sağlayan, gazete satanlar şunu çok iyi bilmelidir ki; ellerinde tuttukları aktif gücümüzü pasifize etmenin hesabını bir gün mutlaka ödeyecekler!..
Bayram kutlayarak ihanetle mücadele ettiğini sananlara ne demeli; aferin ‘on’ otur mu demeli!.. Aymazlığın eğitimli halleri bu olsa gerek; ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ demiş büyük ‘Önder’!..
Memleketin peşkeş çekilirken de ‘seviş’ demişti zaten.. aynen devam, ama aktifliğiniz ne kadar sürer bilemem, sonrasında ‘yandım anam’, diye bağırdığınızda muhtemelen biz gitmiş olacağız..
Pek çoğunun anlamadığı ya da anlamak istemediği mevzu şu zannımca; her ne olursa olsun, sonuç ne olursa olsun bir şekilde yaşarız düşüncesinin tutarsızlığıdır.. elbette onursuz bir yaşam biçimini tercih edenler konumuzun dışındadır, onlar her şekil ve şartta ve ortamda hayatta kalmayı başarırlar; zira nefes alıyor olmak bile başarıdır onlar için..
Sözün özü; cemaatle ters düşenler cemaatle birlikte bertaraf edilecektir; kürdistan hedefi gerçekleştiğinde bu işe vesile olanların da işi bitecek.. yerine Sarıgül-Kılıçdaroğlu vesaire tarzı sözüm ona Atatürkçü cenaze levazımcıları getirilecektir, CHP’deki değişim iyi gözlendiğinde resim ortadadır; iş, CHP tabanının iknasına kalmıştır; bu da ‘soroz’ çocuklarının ev ödevidir..
Bu oyun asırlardır oynanan bir oyun.. Osmanlı’da ‘Türk’ unsuru nasıl bertaraf edildiyse aynı düzmece oyun bugün de sergilenmekte, şartlar neredeyse eşit hale getirilmektedir. Türk’ün elinde sermaye yoktur; dolayısıyla ekonomiye hâkim azınlık ve sabetayist  gruplar iktidarla rol paylaşımı yaparken, iktidara karşı şekillenen ve büyümesi muhtemel ‘ulusalcı’ güçlerin de içine sızmış durumdadır! Tehlike buradadır!..
‘Virüs’ taktığı maske ile kalabalık kitleleri ve bilhassa gençliği hakimiyeti altına almış ve kalabalıkları, bayram ve tören kıtaları haline getirmiştir.. Tehlike buradadır!..
Her şey göz önünde cereyan ederken ve planlanan ihanet adım-adım yaklaşırken, kitleleri Atatürkçülüğün kalesiyiz cümleleriyle aldatanların ‘kürt’ ve ilanı eksik kalan ‘kürdistan’ konularında tepkisiz kalması.. aslında ‘tezgah’ın büyüklüğü hakkında aklı olanlara pek çok ipucu vermektedir..
İlerleyen süreç içersinde ‘Türk’ün bütün dayanak noktaları birer-birer çökertilirken ve bu çöküş çıplak gözle seyredilirken; sözüm ona bazı Atatürkçü geçinen aydınların bu ihanetin üçlü sacayağını açıklamaktan kaçınıyor olması.. Tehlike buradadır!..
Emperyalist batıyı herkes dile getirdi, eyvallah!..
İşbirlikçi iktidar ve muhalefeti de dile getirdiler.. ona da eyvallah!..
Peki akp iktidarı kesinleştiğinde buna karşı büyümesi muhtemel tehlike olarak görülen ‘Kemalist’ kalkışmanın önüne geçmek için Atatürkçülük kime ve kimlere yamandı! Neden bayramlarda ve seyranlarda onca kalabalığa rağmen iktidar geri adım atmadı! Ve fütursuzluğuna en başından bugüne değin devam etmekte.. ya da edebilmekte..
Çünkü din, nasıl simsarlarca ele geçirildiyse, Atatürkçülük de aynı ‘tezgah’a hizmet edenlerce ele geçirilmiştir.. Tehlike buradadır!..
Kemalist düşünceye dayanmayan hiçbir mücadele şekli yaklaşmakta olan sonu değiştirmeyecektir; bu sebepten aklı başında ve ulus-millet sevgisi olanların bir an önce; sağcı-solcu ya da ülkücü-devrimci ayrışmalarına girmeden bir araya gelmeleri ve anti emperyalist ve aynı zamanda anti kapitalist olan Kemalizm etrafında saf tutmaları öncelikle şart olandır..
Mevzu sadece toprak mevzusu değildir; ihaneti bu şekilde açıklayanlar ya eksik bilgi sahibidir ya da aymaz! Mevzu; Türk unsurunun ortadan kaldırılması meselesidir.. ki bu tahlilin; tarihi, dini ve de bilimsel izahı çok eskilere dayanmaktadır ve insanlık tarihini bire-bir ilgilendirmektedir! Yani bu satırları bir ‘Türk’ün veryansınları olarak değerlendirmeyiniz; görünen odur ki; insana karşı bir saldırının ön ataklarını yaşamaktayız ve temel amaç ‘Türk’ diye betimlenen ırkı bitirmek değil ‘Türk’ün temsil ettiği ‘kadim uygarlığın’ izlerini silmektir!..
Amaç; insanlığın geçmişle olan bağını koparmaktır!..
Hep söylüyorum; eğer sıradan bir inanansanız, karşınızdaki güç.. şeytani bir güçtür! Açın ‘Kitap’ınızı okuyun..
Yok ben inanmam diyorsanız, karşınızdaki güç.. karanlık bir güçtür! Tarih okuyun.. (onların yazdığını değil, yazmadığını okuyun.)..
Şu an insanlık sıradan bir bilimkurgu filminin içinde gibidir; bugün seyrettiğiniz her şey yarın çocuklarınızın başına gelecektir! Çünkü işaret ediyorlar!.. haberleşiyorlar..
Bugün pitbull cinsi köpeği gen teknolojisiyle ortaya çıkaranların, şu an neyin peşinde olduğunu sanırım söylememe gerek yok! Bilim dünyası da çok önceden ele geçirilmiş ve insanlığın yararına olan projelere destek verilmezken, aksi projelere milyarlarca dolar para akıtılmaktadır.. buradan pay biçin, sonun başlangıcı nasıl bir şey diye..
Daha ileriye gideyim; domatesi düşürdükleri duruma insanı düşürecekler! Hedef insan dölüdür! Hedef insan DNA’sıdır!
Gen teknolojisi dedikleri; karanlığın içeriye sızdığı anın adıdır.. üç yaşındaki bir çocuğa nükleer santral emanet etmek gibi bir şeydir ve düğmenin başındakiler, emin olun sizin ve benim gibi ‘insan’ değildir!..

Çünkü   bu  hırs   ‘insani’  değildir..!!! 

Hiçbir  canlı  kendi  ırkına  ihanet  etmez..!!!

Yaşadığımız   tüm   absürtlüklerin   temelinde

bu  büyük  hesap  yatmaktadır  ve  dediğim

gibi   hedef   tüm   insan   ırkıdır..!!!

Bir  yerde  kaçak  var,  dikkat  edin..
28
Kas
13

Stepneleriyle birlikte, kısır döngü olan bu “SİSTEM”i tarihin mezarlığına gömmezsek, er veya geç biz Türkler gömülürüz — ONA GÖRE..!!!

Tamam   —   AKePe   gidicidir…

Tamam   da,   YA   SONRASI..??!!!!!

*  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *

YOK   ASLINDA   BİRBİRİMİZDEN   FARKIMIZ… 

HEPİMİZ   “SİSTEM”İN   PARÇALARIYIZ…  

SADECE   KULLANIM   TARİHLERİMİZ   FARKLIDIR…  

ONU   DA   BİZİ(M)   SEÇ(M)ENLER   BELİRL(EYEM)İYOR…

*  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *

Eeeee,   kendini   üç   kuruşa   satan   böyle   menfaatçi   seçmen   olursa , 

tabii   ki   toptan   sürünürüz…

Siz   bakmayın   herkesin   “çocuklarının   geleceğini   düşündüğü   için   çalışıp   didiniyor”  

havalarına…

Memleketin   geleceği   aydınlık   olmadan   çocukların   geleceği   mi   olur..!!!

Bu   yüzden   memleketin   geleceğinden   kaygılı   olan   insanlarımızın   güçbirliği  

yapmaları   artık   kesinlikle   kaçınılmazdır… 

Zavallı   mevcudiyetlerin   sürdürüldüğü   şu   nafile   yaşamlarda   kişisel   çıkarlarından  

başka   hiçbir   şeyin   umurunda   olmayanlara   lânet   olsun..!!!

Onların   yüzünden   “böyle   göte — böyle   yarrak   düzeni”   adlı   kısır   döngüde  

düzülmeye   devam   ediyoruz…

“Süt   ne   ise,   kaymak   da   odur”   aksiyomunun   tezahürüdür   bu…

Orada   burada   yığınla   makale   ve   kitap   dolusu   yazılarla    veya   televizyonda  

saatlerce  kafa  sikmeyle   memleketimizde  olup  biteni  ‘anlata(maya)bilme’nin   özü  

( bu   ülkede   sürekli   olumlu   hiçbir   şeyin   olamayışının   sebebi )    budur…

Bu   kadar   basit..!!!

*   *   *   *   *  *  *  *  *  *  *  *  *  *

NOT :   Türk   Milleti’nden   değil   de   sömürgen   gâvurdan   icazet   alanın,   almışın  

ve   alacak   olanın   ALAYININ   AMK..!!!!!!!!!!!!

*  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *

24
Kas
13

’1930′larda bir öğretmen maaşıyla 24 cumhuriyet altını alınıyordu’ — GÜNÜMÜZÜN ÜLKE EKONOMİSİ HARİKA DİY(EBİL)EN ÇAKALLARA İTHAFEN GERÇEK GÜNDEM — MİLLET İŞSİZ VE AÇ GEZİYOR, EEEYYY AMK ORRROSPU ÇOCUKLARI..!!!!!!!!!!!!!!

Serter,   Cumhuriyet   dönemi   öğretmen   maaşlarıyla   günümüzdeki   öğretmen  

maaşlarını   karşılaştırdı.

CHP  İstanbul  Milletvekili  Prof. Nur Serter’in  çalışmasına  göre,  öğretmenler  1930 yılında  maaşları  ile  24  adet  cumhuriyet  altını  alabilirken,  2012  yılında  bu  sayı  2.49’ a  düştü.

AKP’nin  iktidara  geldiği  2002  yılında  38  adet  tüp  alabilen bir  öğretmen,  2012  yılında  22  adet  tüp  alabiliyor.

Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda öğretmenler maaşları ile 36bin adet simit alabilirken, iktidarın onuncu yılında bu sayı 2835’e geriliyor.

Serter’in   öğretmenlerle   ilgili   verileri   şöyle :

Öğretmenlerin  ek  ders  ücretleri  ve  sosyal  yardımları :

– 0-6 yaş arası çocuğu olan eğitim çalışanları 35.79 TL çocuk yardımı almaktadır.

– 6 yaşından büyük çocuğu olan eğitim çalışanları 17.90 TL çocuk yardımı almaktadır.

– Eşi çalışmayan eğitim çalışanları 152.77 TL eş yardımı almaktadır.

– Öğretmenler girdikleri dersin 15 saatini maaş karşılığı vermektedir. Haftada 30 saat derse giren bir sınıf öğretmeni ayda 60 saat ek ders ücreti almaktadır. Ders ücretinin saat ücreti 7.95 TL’dir. 30 saat derse giren bir öğretmen ayda 477,00 TL ek ders ücreti alır.

-Bu ücreti branş öğretmenlerinin çoğu 15 saat derse girdiği için alamazlar. Öğretmenlerin çoğu ayda ortalama 150-200 TL arasında ekders ücreti alır.

– Bir gün sağlık ya da mazeret izni alan öğretmenin bir haftalık ek dersinin yarısı kesilir. (7 saatlik ders ücreti kesilir) Bir gün hastalık izni karşılığında 55,65 TL kesinti yapılmaktadır.

-Bir günlük kar tatilinde 55,66 TL, iki günlük, kar vb. tatillerde 119,25 TL kesinti yapılmaktadır.

Hülya  KARABAĞLI

http://www.ilk-kursun.com/haber/162066

21
Kas
13

Çocukları Vermeyin…

“En   az   üç”   olunca,   birer   buçuk   çocuk   düşüyordu…

“En   az  dört”   iyi   oldu…

İkisi  cemaate,  ikisi  imama…

“Dershaneler”   tartışmasının   özetidir   bu…

Çocuklarımızı   paylaşamıyorlar…

*

Cemaat  ile  imam  her  konuda  anlaştılar  aslında :
Askeri  bitirmekte…
Yargıyı  halletmekte…
Eğitimi  dinselleştirmekte…
Üniversiteyi  sindirmekte…
Türkiye’yi  bölmekte…
Cumhuriyeti  yıkmakta…
Sorun  çıkmadı…
Ama  sıra  “dershanelere”  gelince  hır  çıktı…
Neden ?..

*

Çünkü   bu;   Türkiye’nin   kimin   elinde   kalacağının   savaşıdır…

*

Cemaat;  Nurcudur…
İktidar;  Nakşibendi…

Açıp  bakın;  ezeli  rekabettir…
Nakşibendiler;  dershaneler  aracılığı  ile  yetiştirilen  Hoca  Efendi’nin  Nurcu  ordusunu  artık  kesmek  istiyor…
Cemaat;  devleti  ele  geçiren  Nurcu  kadroları  yetiştirme  olanağını  vermek  istemiyor…
Size  dershaneler  kavgasının  en kısa  anlatımı…

*

İşte  bu  yüzden…
Vuruşuyorlar…

*

Rant   kavgası   değildir   bu,   o   paraya   hiç   de   ihtiyaçları   yok…

Paylaşamadıkları   Türkiye’dir…

Cumhuriyeti   yıkmakta   anlaştılar   ama…

Kalanı   kimin   olacak,   anlaşamıyorlar…

*

İstedikleri  ,  geleceğin   Türkiyesi   çocuklardır…

*

Her   şeyimizi   aldılar…

Mahkemenin  hukukundan,  derenin  suyuna…
Marşımızdan  Andımız’a…
Bayramlarımızdan  ağaçlarımıza  kadar…
Sesimizi…
Soluğumuzu…

*

Çocukları   da   istiyorlar…

Vermeyin..!!!

Bekir  COŞKUN

Cumhuriyet

20
Kas
13

Kürdistan…

El  ele  oturdular…

Bu  parmaklarını  öbürünün  parmaklarına geçirdi…

Öbürü  de  parmaklarını  bunun  parmaklarına  doladı…

Dolayınca…

Diğeri  bacak  arasından  elini  sokup  öbürünün  tek  ayağını  kucağına  aldı…

Bir  süre  öyle,  üç  ayak  aşağıda  bir  ayak  yukarıda  oturdular…

Diyarbakır’daki  “barış  sürecini”  anlatıyoruz…

Ağlama  kısmı…

“Ah diyorum ah… O da (Ahmet Kaya) burada olsaydı ah…” dediğinde törenin ağlama kısmına geçildi…

Durup dururken ağlamakta üç iddialı isim oradaydı:

İbrahim Tatlıses…

Bülent Arınç…

Emine Erdoğan…

Bülent Arınç ilk “fırt” ile önde başladı… Emine Hanım ona eşlik ederken… İbrahim Tatlıses iki “fırt” bir büyük mendil ile öne geçti…

Medya…

Diyarbakır’a giden gazetecinin basının işlevi konusunda yapacağı iki iş vardır:

Bir; poşu bulup dolamak…

İki; mendil bulup oynamak…

Gazetelerde daha çok elinde mendil, oynayan gazetecileri görmeniz hiç de rastlantı değildir… Uçaktan elinde mendil, oynaya oynaya inenler var…

Mesleki açıdan haber atlatmak değilse bile, halay atlatmak diyelim…

Başbakan’ın “Kürdistan” gezisinde protokol ve medya karşılaşırlar tabii ki zaman zaman…

Protokoldekiler birbirlerini kucağa aldıkları için, yuvarlana yuvarlana Kale Kapısı istikametinden gelirken…

Medya mendil ile oynaya oynaya Dağkapı yönüne gitmektedir…

Ne  oldu  diyor  hâlâ  Diyarbakır’da…

“Kürdistan”  ilan  edildi…

Devletin  dilinden…

Daha  ne  olsun ?..

Onlar  anladılar,  konuklarını  ‘‘Kürdistan’a  hoş  geldiniz”  diyerek   karşıladılar,  haritasını  bile  yayımladılar  da…

Sen  niye  anlamıyorsun?..

Anlamayan  salak  kaldı  mı ?..

Nasıl  anlatılır  daha ?..

Hâlâ  anlamayan  varsa…

İzninizle…

Biraz  oynayıp  geleyim…

Bekir  COŞKUN

Cumhuriyet

19
Kas
13

AKP PKK’ya Katıldı (!)..

Tencere (ler)   kiiim,   kapak (lar)   kim,   AMK..?!!!

BOP   Eşbaşkanı  “dolaylı”  destek  verdiği  PKK’ya  16  Kasım  2013 

günü   Diyarbakır’da  resmen  katıldı.

Yasama,  yürütme,  yargı  bu  katılımı  onayladı.

Kolluk  güçleri  biat  etti.

Katılımcıları  koruyup  kolladı.

İsveç’te verdiği bir konserde terörist başı Öcalan’ı “özgürlük savaşçısı” diye överken, Türkiye’yi “terörist devlet” ilan eden Şivan Perver, peşmerge kıyafetiyle konser verdi.

Perver ile Erdoğan’ın aynı düşünceyi paylaştığı Cumartesi günü ispatlandı.

Erdoğan gizlice Yunanistan’a giderek Perver’in nikah şahitliğini de yapmıştı.

Bebek katili yargılandığı süreçte İbrahim Tatlıses’in kendilerine yardım ettiğini söylemişti.

Yardımları karşılığında Tatlıses otobüsleri Doğu’ya seferlerini rahatça yapmıştı.

Tatlıses Şivan ile düet yaptı(!)..

Recep’in düet arkadaşı ise kendisiyle gurur duydukları Barzani idi…

Tencere – kapak.

Çok yakıştılar birbirlerine…

Küresel çetenin memurlar…

İkisi de çok zengin(!)..
İkisi de Kürtleri İsrail’e pazarlıyor.
Kerkük, Telafer’de yaşanan Türk katliamları Anadolu Türkleri için planlanıyor.

16  Kasım   2013  tarihinde   kadim   Türk   şehri   Diyarbekir’de   küresel   fahişelerin    Büyük  İsrail filmi   oynandı.

Türk Ordusunun NATO(CİA) tarafından fişlenen subayları ile Genel Kurmay Başkanı terörist olarak damgalanırken, bebek katili “özgürlük savaşçısı” oluverdi(!)…

Özgürlük  savaşçısı  öyle  mi ?

Kırk  hovardası  olan  bir  fahişeyi  bakire  diye  pazarlayın (!)..

Uyuşturucu  baronu,  tecavüzcü  bebek  katili…

BOP Eşbaşkanı 2004 yılında Diyarbakır’ı BOP’un yıldızı ilan etmişti.

Öcalan’ın yakalanıp içeri tıkılmasından sonra PKK geriledi. Türk Ordusu’na yenilen PKK’ya hayat öpücüğü lazımdı. PKK’nın Türk Ordusu ile savaşarak kazanamayacağını anlayan küresel eşkıya, siyasi piyonuyla PKK’ya hayat öpücüğü verdi. Moral verdi. Güç verdi.

Türk Ordusuna ilk kumpas Şemdinli’de kuruldu.

9 Kasım 2005′te Hakkari ili Şemdinli ilçesinde PKK’lı Seferi Yılmaz’a ait Umut Kitapevinin bombalandığında bölgeye giden Erdoğan ilk önce Seferi Yılmaz’ı ziyaret etti.

PKK’nın talebi doğrultusunda Vali’yi görevden aldı.

Türk askeri ile PKK’yı eşitleyen sözler söyledi.

2005  yılında ;  “Kürdistan’ı  Erdoğan’a  kurduracaklar”  

diye   yazdığımda,   bana   epey   gülen  olmuştu.

Daha  kırmızı  çizgiler  silinmemişti.

Barzani’nin  tanımı  “postal  yalayıcısıydı(!)..

Oysa  niyet  belliydi :

Ergün  Poyraz’ın   kitaplarında   açıkladığı   AKePe’nin  

devşirme   kurmayları   köklerine   hizmet   edecekti.

Nil’den   Fırat’a   “Büyük  İsrail”   ve   Kurtuluş   Savaşıyla   kesintiye   uğrayan  

“Büyük  Ermenistan’ı  kurma”   projesi…

Bu   proje   içinde   Kürtler   yok.

Kürtler   bu   gerçekle    karşılaştıklarında,   Filistin’in   kaderini   paylaşmaktan   başka  

seçenekleri   kalmayacak.

Güneydoğu’da   yaşayan   insanlar   için   gerçekten   bir  

şey   yapılmak   istenseydi   eğer :

1 –  Toprak   reformu   yapılır,   insanlar   ağanın   marabası,   kölesi   olmaktan  

kurtarılırdı.

2 –  Doğu   ve   Güneydoğu’daki   devletin   kurduğu   et  balık   gibi   fabrikalar  

kapatılarak   işsizlik   körüklenmezdi.

3 –  Pervin  Buldan   gibi   uyuşturucu   ticareti   ile   ünlü   bir   ailenin   ferdinin   Kürtler  

için   siyaset   yapması   ciddiye   alınmazdı.

4 –  Ahmet  Türk   gibi   bir   ağa,   devletle   halkın   arasına   giren,   Güneydoğu’daki  

problemlerin   sorumlularından   biri   sorun   çözüyorum   komedisiyle   ortaya  

çıkamazdı.

5 –  BDP   takımı   ve   AKPKK’nın   Güneydoğu’da   kadınlara   uygulanan   töre  

cinayetleri   hakkında   konuştuklarını   gördünüz   mü?    Küçücük   kızların   70’lik  

sapkınlara   eş   diye   pazarlanmasına   sesleri   çıktı   mı ?

6 –  Aşiret – tarikat – ağa  sistemine  tek  laf  ettiler  mi ?     

Etmezler.   

Çünkü   bu    sistemden   besleniyorlar.

AKePe   siyaseti   aslında   niyetini   hiç   saklamadı.

Belli  ki  devletin  belli  kademelerinde  bir  ortaklık  kurulmuştu.

O  ortaklığı  saklamak  adına ;

“Bilmiyorum,  görmedim,  duymadım”  ihanet  oyunu  oynandı. Muhalefet ve belli kurumlar tıp(sessizlik) oyunu oynayarak, tepki enerjisi arttığında ise gaz alma görevi yaparak ihanete ortaklık ettiler.

Erdoğan ve danışmanları….

Erdoğan ve yakın kurmayları…

Hilmi Özkök, Aytaç Yalman, Yaşar Bükanıt, Necdet Özel vb…

Hakan Fidan ve ekibi,

Fetullah terör örgütü,

Y-CHP’nin yeni kurmayları…

Şehitlikler kalksın diyen TESEV üyesi Kılıçdaroğlu…

Ülkücü gençliği pasifize eden, MHP’yi şişeye tıkıp TIPA görevi yapan Bahçeli..

Cumartesi gün Diyarbekir’de, kadim Türk yurdunda küresel fahişelerce oynanan Türk’e meydan okuma oyunundan sorumludur !!.

UNUTMA..!!!

Bir  de  vatan  parçalanırken  ortadan  yok  olanlar  var.

Ahmet  Necdet  Sezer…  

Hani şu Ecevit’e kitap fırlatıp krize neden olan Cumhurbaşkanı…  İkiz (bölünme)  yasaları  onaylayan  şahıs.

Hırsız  olmadığı  için  yere  göğe  konamayan  zat (!)…

Millet  kendisini  gelebilecek  en  yüksek  yere  getirmiş…

Atatürk’ün  makamına  oturtmuş.

Bu  ülkeden  en  az payı  aldığı  halde  ülkeyi  savunmak  için  hayatını  kaybeden,  esir  olan  insanların  olduğu  bir  ülkede  adeta  yok  olan  şahıs…

Kendisini   adeta   unutturması   kimseyi   düşündürmüyor   mu ?

“Avrupa  Birliği’nin  yolu  Diyarbakır’dan  geçer”  diyen  Mesut  Yılmaz  nerede ?

Gören  var  mı ?

Tansu  zaten  Erdoğan’ın  danışmanı…

Mehmet  Ağar

PKK’ya  “dağdan  düz  ovaya inip  siyaset  yapsınlar”  diyen  şahıs…

Erdoğan’ın  iz  düşümü  olan  SarıGül de  Tayyipçilik  oynuyor.

Fetullah  Terör  Örgütüne  güzellemeler  yapıyor.

Bu  Gül’ler  nedense  bana  hep   HAÇ  ve  Gül  Kardeşliği,  tapınak  şövalyeleri”   figürlerini   hatırlatıyor.

Umudunu seçimlere bağlayanlar; Cumartesi gün Diyarbekir’de Türk Milletine meydan okundu.

“Muhalefet”   gerçekten   muhalefet   olsaydı,  

ülkemiz   bugünkü   noktaya   kesinlikle   gelmezdi…

Bundan sonraki  yazımda  bu  konuyu  daha  detaylı  işleyeceğim.

16 Kasım 2013 günü AKP Diyarbekir’de Barzani eşliğinde PKK’ya katıldı…

Bu  katılımı  kutlamak  için  PKK’lı  Şivan  Perver ile  Abraham(!) Tatlıses  düet  yaptı.

Muhalefet   arazi   oldu…

TBMM   ve   Ankara   işgal   altındadır..!!!

İşgal   altında   kalan   bir   milletin  kendini   savunma  

hakkı   vardır..!!!

Okumaya devam edin ‘AKP PKK’ya Katıldı (!)..’

18
Kas
13

#diren dershane

Biraz   da   John  Benjamin  TOŞŞAK   geçelim,   AMK..!!!

DİREN  DERSHANE“dershaneler  kapatılmasın”  diye  gösteri  yapan  gençlere  polis  gül  suyu  ile  müdahale  ediyor…

ayrıca  gülsuyu  çıkışında  pilavlı  sohbet  yok –  kesin  bilgidir –  yayalım…

“mesele dershaneler değil,  sen hâlâ anlamadın”  diye tivitler havada uçuşuyor…

ayrıca  meyhanede  seccade ,  takke  ve  tesbih  bulunmuş…

mekân  sahibi  burada  kesinlikle  namaz  kılınmadı”  diye  açıklama  yapmış..

http://www.bobiler.org

18
Kas
13

ASLINDA…

http://www.bobiler.org

15
Kas
13

21. Yüzyılın Köle Pazarı…

Gerçek   tektir…

Ve   işte   size   gerçek   gündemin  ta  kendisi…

Tamam   mı   lan,   “gündem”inizi   siktiğimin   gâvurun  

işbirlikçi   dölleri..?!!!

Şu   “gündem”   tezgâhına   ( bilmeyerek   veya   daha  

doğrusu,   “sistem”in   stepneleri   olmalarından   dolayı

bilerek   ve   isteyerek )   “gelen”   muhalefetin   de  

taaaa   AMK..!!!

SATILIK  TÜRKİYE

 21.  Yüzyılın   köle  pazarı   Türkiye’de   kuruldu.

Küresel   elitin   Türkiye   satış   bayii   konumunda   olan   AKP   siyaseti   Türk   Halkını  

köleleştirdi,   farkında   mısınız ?

Nevval  Kavcar’ın  Ortadoğu  Gazetesinde  yayınlanan  “Yabancı  ortağı  olmayan  bir  tek  turşucular  kaldı”  başlıklı yazısı,  Türk  Milleti’ne   ekonomiden  el  çektirildiğini  gösteren  acı  bir  tespittir.

Anlatılan   ihanet   buz   dağının  sadece   bir   yüzüdür.

İkinci   yüzü   ise;

Türk   Milletinin   bu   yabancı   şirketlere   köle   yapılmasıdır.

Bu   nasıl   mı   yapıldı ?

İşçiler  sendikasızlaştırıldı.

İşçi  ile  işveren  arasına  taşeron  yerleştirildi.

İş  güvenliği  olmayan,  sendikası  olmayan  köle  işçiler,  yabancı  şirketlere  ucuz  işgücü  sağlayan  köle  işçiler  durumuna  getirildi.

Satılan  KİT’ler,  işletmeler  ve  bankalarda  çalışanların  durumu  köle  işçilerin  durumundan  hiç  farklı  değildir.

Bankada bir memursanız(yerli banka kalmadı sayılır), sizi performans zinciri ile boğarlar.  Her ay önünüze bir hedef konur.  “Bu ay şu kadar müşteri getir” denir.  Görev yaptığınız” il-ilçe-belde” için  “artık doyuma ulaştı, yeni müşteri bulamıyoruz” deme gibi bir lüksünüz yoktur.  Hedefi yakalayacak müşteri bulamadıysanız, her ay sonunda yapılan toplantılarda aşağılanır, kırbacın yerine küçümseyen sözlerle dövülürsünüz.

Bayram,  yeni  yıl  demeden  çalışırsınız.

Fazla  çalışma (mesai)  ücretinizin  üzerine  yatarlar.

Ayrıca halkın iyi bildiği o eski maaşlar da artık verilmemektedir.

Çalışan  köleye  “İşine  gelirse”  deniyor.

Nasıl  olsa  iş  bekleyen  yüzlerce  köle  adayı  var(!)..

Emekli  olan  bir  banka  müdürü  ile  yaptığım  konuşmada  müdür ;

“Bankalarda artık müşteriyi memnun etme odaklı hizmet anlayışı bitti. Müşteri getir. Posası çıkana kadar kullan, at. Sonra yeni müşteri bul anlayışı geçerli hale geldi.”

Anlayacağınız bankalar sadece yabancı şirketlere satılmadı.

Bankalara  ucuz  işgücü  imkanı  da  sağlandı.

Banka  sahibi  köleleştirdiği  personeliyle  Türk  Halkının  iliği,  kemiğine  kadar  sömürdü.

AKePe   siyaseti   gerekli   düzenlemeleri   yapmayarak  

bankaların   izlediği   acımasız   sömürüye   resmen  

alenî   destek   sağladı.

Ve   ondan   sonra   arsız   pişkinliğiyle   faiz   lobisine  

“posta   koydu”…

Bankalar  2012  yılından  durup  dururken  en  kârlı  kuruluşlar  olarak  çıkmadı.

Bankalar  Türk  halkını  sömüren  acımasız  bir  TEFECİ  kimliğine  büründü.

Banka  terörü…

Türk adıyla birlikte satılan Telekom satılmadan önce açılan Telekom Bayilerini adeta sağmal inek gibi kullanıyor.

Bayiler ile yapılan sözleşmenin bir nüshası “hukuk ihlali yapılarak” bayilere verilmemiştir.

Bayiliği alabilmek için itiraz edemeyen vatandaş bırakın kazanç sağlamayı,Telekom’un elinden canını nasıl kurtaracağını bilememektedir.

Telekom bayisini kapatan vatandaşlar ise bir yıl ve daha uzun süre teminat mektubunu Telekom’dan alamadığı gibi, teminat mektubu için bankaya cebinden ödeme yapmaya devam etmektedir.

Elinde sözleşme bulunmadığı için kanuni haklarını arayamamaktadır.

Telekom’un çalışanları da performans sistemi ile çalıştırılmakta, bir kişi üç kişilik iş yapmaya zorlanmaktadır.

AK tüccarlar şimdi de “Özel İstihdam Büroları”, yani 21. Yüzyılın Özel Kölelik Bürolarını açma yasası ile kiralık işçi modelini Türkiye’ye getirmek istiyor.

Çünkü yabancı köle tüccarları öyle istiyor.

Yasa çıkarsa Nevval Kavcar’ın yazısında belirttiği yabancı şirketler Türk İşçisinin alın terini ucuza kiralayacaktır.

Güdümlü politikalarla İşsizler ordusunun oluştuğu ülkemizde işçi ekmek parası için para baronlarının gönüllü köleleri haline gelecektir.

İşçi ile işverenin arasına Özel İstihdam Büroları gireceğinden, iş arayan bireyin artık bir hükmü kalmayacaktır.

Kişinin nerede çalışacağına ve nasıl çalıştırılacağına Özel İstihdam Büroları karar verecektir.

İşçi çalıştığı iş yerinin ödediği ücreti değil, Özel İstihdam Bürosunun verdiği ücreti alacaktır.

Bu ahlaksız sistemle yaratılan aracı patronlar, işçinin alın terine ortak olacaktır.

Köle tüccarı patron emek vermediği kazançtan işveren olurken, sömürdüğü insan köle olacaktır.

“Özel İstihdam Bürosu” sektörü de diğer sektörlerde olduğu gibi yabancıların kontrolünde olacaktır.

Özel Güvenlik şirketlerinin neden kurulduğu, yabancıların bu sektörü niye ele geçirdiği artık sır olmaktan çıkıyor.

“Antalya’nın Manavgat ilçesinde Ahmetler köyünde yapımı planlanan HES projesine karşı 6 Kasım tarihinden bu yana kanyon girişinde nöbet tutan köylülere dün akşam saatlerinde yine ateş açıldı. Beyzbol sopalarıyla HES nöbeti tutan köylülere saldırdığı öne sürülen özel güvenlik elemanları kanyonu kurşun yağmuruna tuttu.”  Yusuf Yavuz(12.11.2013)

Türk   Halkı   uyanmazsa   gelecekte   her   yer   Ahmetler   köyü,   her   Türk   Vatandaşı  

Ahmetler   köylüsü   olacaktır.

Köle   tüccarı  işgalciler   özel   güvenlik   şirketleri   ile   kurtarılmış   alanlar   kuracak,  

kendi   ülkesinde   esir   olan   Türk   Halkı   da   Somali   halkının   kaderini   paylaşacaktır.

İşgal   binbir   isim   altında   yapıldı.

İşgal güçleri esir aldığı(banka adıyla, şirket adıyla, HES adıyla, özelleşme dalaveresiyle) insanları hızla köleleştiriyor.

Bu ahlaksız, insanlık dışı uygulama her melanet gibi din kılıfı altında millete yedirilmeye çalışılıyor.

Kiralık işçinin özgüveni olmaz.

Gelecek endişesi ile yaşayan insanın ruh sağlığı bozulur.

Birey olmaktan çıkan, kendisi hakkında karar veremeyen bir insan; vatandaşlık, yani aidiyet duygusunu kaybeder.

Operasyon  öyle  çok  yönlü  yürütülüyor  ki…

Limanlar  satıldı.

Sular yabancı şirketlere 49 yıllığına kiralandı.

İngiltere Prensi Charles yıllar önce gelecekte çıkacak dünya savaşının su savaşları olacağını yazmıştı.

Ülkemizde  su  savaşı  HES  adıyla  başlatıldı  bile.

Madenler  yabancıların.

Tarım  alanları  büyük  oranda  yabancılara  satıldı.

Okumaya devam edin ’21. Yüzyılın Köle Pazarı…’

05
Kas
13

Türkiye’nin kurtuluşu için Kemâl’e ermek gerek — BU KADAR BASİT..!!!




İstatistikler

  • 2.406.134 Tıklama

Son Eklenen Yazılar

Kasım 2013
P S Ç P C C P
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

En fazla oylananlar