BAZEN takatsız kalmış vücut ya da perişan kılık kıyafet için kullandığımız
‘DÖKÜLMEK’ fiilinin dıştan bize bakanlarca devletimiz için de kullandıklarını
duyarsak kızmamalıyız.
Gerçekten, bölgelerinden biri için “özerklik”ten söz edilen ve buna karşı ciddi tepki göstermeyen bir devlet dökülmeye başlamış demektir.
Resmi dil yerine anadilde öğretim yapması istenen, yargısının işleyişi ile adalet hizmetinin görülmesi arasına karşıtlık sokulan, sivil iktidarı ordusuyla takışan, iç güvenlik ve yönetim mekanizmaları Cumhuriyetin kuruluş felsefesine ters bir tarikatın etkisi altına düşen bir devlet çözülme sürecine girmiş sayılır.
Bu, vatandaşlara endişe veren, geleceği karartan bir gidiştir.
İnsanlar, dökülenleri toparlayıcı bir kurtarıcı beklentisine girerler.
O kurtarıcı gökten inmeyecektir.
Böyle bir durum, bir bakıma, bütün siyasal partiler için, en başta da ana muhalefet partisi için bulunmaz fırsattır elbet.
Çünkü hem devletin kurucusu olarak, hem de iktidar olasılığına en yaklaşmış kuruluş niteliğiyle bu sorumluluğu duyması gereken ve gözlerin kendisine çevrildiği kuruluş odur.
Üstelik, dökülüşün yarattığı endişe yoğunlaşır ve “Bu böyle gitmez” diyenler çoğalıp otoriter bir toparlayıcılık beklentisi ağır basmaya başlarsa, öyle bir olasılığı gereksiz kılabilecek olan da ancak odur.
Günün sorusu, şimdiki CHP’nin böylesine ağır bir sorumluluğun gereğini yerine getirip getiremeyeceğidir.
Bunun müthiş bir liderlik sınavı olduğunu, halk yığınlarını sürükleyici radikal bir seçim platformu gerektirdiğini, “kapımız açıktır” türünden belirsiz çağrılar yerine ülkedeki cumhuriyetçi güçleri aynı çizgide toplayıcı bir girişimsiz sağlanamayacağını ve vaktin daraldığını ayrıca vurgulamaya hacet var mı?
Gönül, elbette işlerin bu raddeye gelmemesini, dökülüşe varan gidişin çok daha erken durdurulabilmiş olmasını isterdi.
Ama öyle anlaşılıyor ki, Cumhuriyet ilkelerinin asla yıkılamayacağına içten inanış ve bu ilkelerin savunucularına aşırı güven birkaç kuşaklık bir iyimserliklere yol açmıştır.
Artık, onları ve ayin biçimindeki gösterileri bırakıp acı ama önemli bir gerçeği
görmek ve ona göre davranmak gerekiyor :
Türk tarihinin en kritik aşamasına girmek üzereyiz.
Yüzlerce yıl Batı dünyasını tedirgin eden ve yıkıldı dendiği anda bile yeniden
ayağa kalkan “Türk tehdidi”ni bir daha dirilmeyecek biçimde ezmek için oluşan
meş’um strateji yürürlüğe konmuştur.
İçteki gafiller de kendi bücür ve çağdışı emellerini gerçekleştirme çabasının özde dolaylı bir işbirliğine dönüşüp o büyük stratejiye yaradığının farkında değiller.
Buna karşılık, cumhuriyetçilik şimdi hiçbir dönemde olmadığı kadar uyanıklık ve dayanışma istiyor.
0 Yanıt to “Dökülüş”