26 Nis 2013 için arşiv

26
Nis
13

ADIM ADIM, BİZİM YAZMADIĞMIZ VE BİZİ SIRTTAN HANÇERLEYEN “SENARYO” UYGULANIYOR..!!!

ABD’li   uzmandan  çarpıcı   analiz

ANKA
PKK liderlerinden Murat Karayılan’ın örgütün 8 Mayıs’tan itibaren Türkiye’den çekileceği yönündeki açıklamasının ardından  “gözlerin hükümetin atacağı adımlarda olacağı”  değerlendirmeleri yapılıyor.

ABD’li uzmanlar, bundan sonra  “Topun, Erdoğan’ın sahasında olacağı”  konusunda birleşiyor.
PKK’yı yakından izleyen ABD’li uzmanlardan Aliza Marcus, BBC tarafından yansıtılan açıklamalarında  “Hükümetin, askeri alandan politik alana geçiş yapmak istediğini açıklayan PKK/KCK’nın taleplerine cevap vermesi gerekeceğini” kaydederken, Prof. Henri Barkey de, sürecin Türkiye’yi birleştirirken, Irak’ı bölebileceğini savundu.

“TÜRKİYE’NİN   YÖNÜNÜ   DEĞİŞTİREBİLECEK   DÖNÜM   NOKTASI”

Washington’da Kürt sorunu konusunda fikrine başvurulan uzmanlardan, Lehigh Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Henri Barkey, “çekilme” çağrısını 1993′ten beri “ilk ciddi barış açılımı” olarak tanımladı ve gelişmelerin başarıyla sürmesi ve tamamlanması halinde  “Türkiye’nin yönünü değiştirecek bir dönüm noktası”  olarak gördüğünü açıkladı.

“IRAK’I   BÖLEN   BİR   HAMLE”

Geçmişte ABD Dışişleri Bakanlığı’nda Orta Doğu ve Türkiye alanında analist olarak görev yapan Barkey, barış süreci için  “Türkiye’yi birleştiren ama Irak’ı isteyerek veya istemeyerek olsa da bölen bir hamle”  görüşünü de öne sürdü.
Türkiye’nin tarihindeki en büyük sorunun Kürt sorunu olduğunu hatırlatan Barkey, çözüm süreciyle birlikte hem iktisadi hem de politik anlamda bölgesel ve global alanda Türkiye’nin etkisinin artacağını, aksi halde, nüfusunun yüzde 20′si ile barışık olmayan ülkenin etkisinin her zaman sınırlı kalacağını kaydetti.

“WASHİNGTON   BUNDAN   SONRA   SÜRECİ   DAHA   YAKINDAN   İZLEYECEK”

Barkey, Washington bundan sonra mecburen barış sürecini daha yakından takip edeceğini çünkü bu sürecin Irak’a isteyerek veya istemeyerek çok derin etkileri olacağını düşünüyor.
Bu gelişmelerle birlikte, Irak’taki bütün dengelerin değişebileceğine dikkat çeken Barkey, Kürtlerle barışmış bir Türkiye’nin  “sadece Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne değil, Kuzey Irak’taki Türkmenlere ve Sünnilere daha çok hitap edeceğini”  ifade etti.

Barkey, Türkiye’deki Kürt sorununa çözüm girişimi için de  “Türkiye’yi birleştiren ama Irak’ı isteyerek veya istemeyerek olsa da bölen bir hamle”  görüşünü de öne sürdü.

“PKK   ÇEKİLDİĞİ   GİBİ   GERİ   GELEBİLİR”

80′li yılların sonundan beri PKK’yı yakından izleyen ve örgüt üzerinde çalışmaları ile tanınan Aliza Marcus ise, “çekilme” çağrısına temkinli yaklaşıyor. Marcus’a göre asıl önemli olan bundan sonra hükümetin PKK’nın çekilme hamlesine vereceği karşılık.

Aliza Marcus, ABD’nin özellikle Karayılan’ın üçüncü adım olarak tanımladığı silahsızlanma sürecinde rol oynaması gerektiğini düşünüyor.

Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından atılması gereken adımların başında TBMM’de gerekli yasal çerçevenin oluşturulmasının olduğunu söyleyen Marcus, daha sonra KCK tutuklularının serbest bırakılması veya PKK bayrağı altında siyaset yapılmasına izin verilmesi gibi oldukça zorlu adımlar gündemde olacağını belirtti.

Bu bağlamda Başbakan Tayyip Erdoğan’ın önümüzdeki aylarda bu reformları yapmaktaki “başarısı”nın önemine işaret eden Marcus,  “PKK militanlarının Türkiye’den ayrıldıkları gibi geri gelmeleri her zaman mümkün”  uyarısında da bulundu.

http://www.ilk-kursun.com/haber/144200

26
Nis
13

Liderler bugünü 18 yıl önce anlatmış

Yıl  1995..

Tansu  Çiller  Başbakan,  Mesut  Yılmaz  muhalefet  lideri. Balkanlar  ateş  çemberinde.

Kuzey  Irak  da  yine  fokurduyor.

Medya,  Mesut  Yılmaz’ın  iddiasını tartışıyor:  “Bosna’da  da,  Kuzey  Irak’ta  da,  başta  ABD  olmak  üzere  büyük  devletlerin  parmak  izlerini  taşıyan  çözüm  planları  seziliyor.  ABD  ile  TC  Hükümeti (Çiller hükümeti)  federasyon  planı  için  anlaştılar,  öyle  görünüyor.”

Yılmaz  ile  konuşan  Güneri  Cıvaoğlu,  atv  ekranlarında,  bu  iddianın  sonrasını /  perde  arkasını  aktarıyor :

“Yılmaz ve konu üzerinde ciddiyetle duran başkalarına göre, hadisenin bu aşamada kalması da mümkün değil.  Kuzey Irak’taki Kürtlerin içişlerinde özerk bir devlet konumu almaları, PKK’nın kışkırtıcılığı sonucu, Türkiye için de benzer istekleri alevlendirebilecektir.”

Yıl  yine  1995..

Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı  Abdullah  Gül,   İngiliz The Guardian Gazetesi’ne konuşuyor  ve  “Türkiye’de Cumhuriyet’in sonu geldi” diyor, “Laik sistemi kesinlikle değiştirmek istiyoruz.”

Gül, daha sonra sözlerini gazeteci Nilgün Cerrahoğlu’na açıyor. Cumhuriyetin sona erip laik sistemin değişmesinden ne anladıklarını, dolayısıyla ne amaçladıklarını anlatıyor:  “Ben Müslümanım diyen insanlar, inançlarına göre yaşamak zorundadır. Artık saklanamaz gerçekler var. İslam’ın yalnız ahireti değil, dünyevi düzeni de içerdiği bir gerçektir. Ben bir Müslüman’ım ve buna inanıyorum.”

Nilgün Cerrahoğlu  “tercihiniz şeriat öyleyse”  diyor.

Gül “hayır” ya da “evet” yerine şu yanıtı veriyor:  “Türkiye’de geçerli kanunlar arasında İslam’a aykırı olanlar da var, olmayan da.. Aykırı olanlar baskıdır. Baskı kalkacak.”

BİZ   BU   FİLMİN   FRAGMANINI   GÖRMÜŞÜZ

Yıl  2013..

Her  iki  konu  da  olgunlaşmış.

Meyvesini  vermeye   hazırlanıyor.

Belki  anlamayanlara  göre  yavaş  yavaş..

Ama  tarih  sahnesine  göre  gayet  hızlı  biçimde..

Abdullah Gül, bugün bu projenin kenarında veya dışında kalmış olabilir. Ancak, o zamanki “dava arkadaşları” projeyi adım adım hayata geçiriyor. Dünyevi düzeni, İslam referansıyla değiştiriyor.

Mesut Yılmaz ise bugün siyaset sahnesinde yok. En azından aktif değil. Söyledikleri ise tamamına ermek üzere. Kuzey Irak artık Kürdistan diye anılıyor. Son süreçte tamamen meşrulaş(tırıl)an PKK ve Öcalan, hayallerini (mevcut duruma göre kısmen revize etmek zorunda kalsalar da) hayata geçirmeye hazırlanıyor.

Yakın tarih daha neyi nasıl anlatsın ki! Arşiv daha hangi anekdotlarla unutulanları hatırlatsın ki!

Not :   Yazıdaki örnekler, Çiller’in başbakanlığı döneminde basın müşaviri olarak görev yapan sevgili Mehmet Bican’ın benzersiz kaynak kitabı  “Terörle Sınanmak”tan  alındı.

CHP   NEDEN   SUSUYORMUŞ !!

CHP lideri Kılıçdaroğlu Tekirdağ’da “partisinin son süreçte sessiz kaldığı” yolundaki eleştirilere yanıt vermiş. Gazetelerin yalancısıyım, şöyle demiş: “CHP olarak zaman zaman susarız, zaman zaman konuşuruz. Susmamızın da konuşmamızın da bir anlamı vardır. Susarız; olayları daha sağlıklı değerlendirmek için.”

Doğrudur!

Susmanın da bir anlamı vardır.

İyi de hangi susmanın?

Örneğin işkence altında susmak kişiyi yüceltir.

Düzeysiz bir hakaret karşısında susmak alkışlanır.

İftira / iddia karşısında susmak ise “ikrardan” sayılır.

Peki bu süreçte susmak ne anlama gelir?

Sayın Kılıçdaroğlu ve ekibi kusura bakmasın ama bugünlerde susmayı vatandaş (seçmenleriniz) ya anlamıyor ya da gayet iyi anlayıp öfkeleniyor.

SAMİ   İÇERDEYSE   DIŞARISI   BARIŞ   OLUR   MU !

Sami Menteş, dünyanın en genç tutuklu gazetecisi gibi insanın içini acıtan bir unvana sahip.

1991 doğumlu.

YURT Gazetesi muhabiri.

Tanışmadık.

Tanışma fırsatı bulamadan hapse girdi.

Normaldir.

Ne de olsa hapishaneler  “gazeteciliğin staj mekanlarından biri”  sayılmaz mı !

Hele günümüzde.

Şimdi soracaksınız  “bu gazeteci hangi gerekçeyle içerde ?”

Sami, en sonuncusu 2001 Mart’ında katıldığı bazı öğrenci eylemleri nedeniyle tutuklandı.

Hani şu parasız eğitim için yapılanlardan…

Ya da bu amaçla eylem yaptığı için tutuklanan Berna ve Ferhat için gerçekleştirilenlerden…

Sonrasında üniversite hayatının yerini gazetecilik aldı. Haber için koşturmaktan, belki bir buçuk yıl önceki yürüyüşleri/eylemleri hatırlamıyordu bile. Ama birileri hatırlıyormuş. Birdenbire ortaya çıkıveren (daha doğrusu ortaya çıkamayan/çıkartılmayan) bir gizli tanık marifetiyle kendisini cezaevinde buldu. Aslında gizli tanık, Sami için bildiri, dergi dağıtmanın dışında ciddi bir iddiada bulunmamış. Olsun. Bu kadarı yetmiş.

Doğrusu, Nedim Şener ve Ahmet Şık için onca yürüdükten sonra içerdeki gazeteciler için pek bir şey yapamadığım için çok rahatsızım. Bu yüzden, (sağ olsunlar cezaevinden çiçek gönderemedikleri için mektupla kutlayan) sevgili Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Birgün muhabiri Zeynep Kuray ve diğer meslektaşlarım için yürümek istiyorum. Sami Menteş için bağırmak istiyorum. Sami içerdeyse, onca gazeteci dört duvarın arkasındaysa hangi barıştan söz ediyorsunuz diye sinirlenmek istiyorum.

Sevgili dostlarım, meslektaşlarım önümüzdeki günlerde bunu bir düşünelim. Ama o güne kadar lütfen Sami için bir şeyler yapalım. Onun için düzenlenen kampanyaya bir imza da biz atalım.

İmza kampanyasına katılmak için linki, YURT Gazetesi’nin internet adresinde ve OdaTV internet adresinde bulacaksınız.

Lütfen  bir  imza..

Ya  da  siz  ve  yakınlarınızla  birer  imza..

Okumaya devam edin ‘Liderler bugünü 18 yıl önce anlatmış’

26
Nis
13

“PKK ODTÜ’de kimlik kontrolü yapıyor”

CHP’li  Batum  ODTÜ’de  yaşananları  bu  sözlerle  özetledi.

Türkiye Gençlik Birliği(TGB) üyelerinin protesto eylemine CHP milletvekilleri Süheyl Batum, Şevki Kulkuloğlu ve Dilek Akagün Yılmaz da destek verdi.

Meclis önünde sloganlar atıp “Özgür bilim, kahrolsun faşizm” pankartı açan grup adına konuşan TGB Genel Başkan Yardımcısı Aykut Diş, ODTÜ’deki olayların sadece iki karşıt görüşlü öğrenci grubunun çatışması olayı olmadığını belirterek,  “Emperyalizm ve istihbarat örgütlerinin kontrolündeki PKK ve kuyruğundaki bir grup sol maskeli çetenin bilime, üniversiteye, akademisyenlere ve üniversite öğrencilerine saldırmasıdır”  dedi.

CHP milletvekili Süheyl Batum da önceki gün eşkıyanın sokağa indiğini belirterek,  “Atatürkçü, Türkiye Cumhuriyeti’ni seven gençlere saldırmakla kalmadılar.  PKK adına kimlik kontrolü yapılıyor”  dedi.

ODTÜ’de önceki akşam 13 öğrencinin yaralandığı olaylara polis müdahale etmişti. Polis, biber gazı ve tazyikli su kullanarak bastırdığı olaylardan sonra gece boyunca ODTÜ yerleşkesinde güvenlik önlemlerini sürdürmüştü.

İSTANBUL   ÜNİVERSİTESİ’NDE   EYLEM

İstanbul Üniversitesi’nde Yurtsever Öğrenci Gençliği üyesi bir grup öğrenci, Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nde başlayan ve birçok üniversiteye sıçrayan olayları protesto etmek ve Tekirdağ Cezaevi’nde siyasi tutukluların sürdürdüğü açlık grevlerine dikkat çekmek için eylem yaptı.

İstanbul Üniversitesi’nde farklı bölümlerden toplanan öğrenciler, üniversitenin Beyazıt’taki ana girişine yürüyerek bir araya geldi.

Basın açıklamasında, üniversitelerdeki saldırıların polis ve Hizbulkontra çeteleri tarafından yapıldığı ve saldırıların amacının barış sürecini  “baltalamak” (!!!)  olduğu iddia edildi.    (DHA)

26
Nis
13

“Türk” “basını”nın utanç fotoğrafı..!!!

Kandil’e   Karayılan’ın   “basın”   toplantısını   “takip”   etmek   için   giden   “gazeteci”lerin   PKK’lılar   tarafından   aranma   fotoğrafları

Murat Karayılan, Kandil’de PKK’lıların 8 Mayıs tarihinde sınır dışına çekilmeye başlayacaklarını açıkladı.

KAMERALARINI   BİLE   VERDİLER !

Cep telefonu ve kameraların alınmadığı alana gazeteciler kamera bırakarak girdi. Karayılan açıklamayı yapacağı alana girmeden önce, gazeteciler didik didik arandı.

Gazeteci nasıl oluyor da kamerasını, fotoğraf makinesini bırakıyor? Bu fotoğraflar Türk gazetecilik tarihinde utanç tablosu olarak kalacak.

CANLI   YAYIN   ARAÇLARINI  DA   BIRAKTILAR

Yayın yapacağız diye gidip canlı yayın araçlarının bile geri gönderilmesine izin verdiler.

http://sozcu.com.tr/2013/gundem/turk-basininin-utanc-fotografi.html

26
Nis
13

Çanakkale kitabında ATATÜRK yok…

Halkın   gerçek   ve   samimi   sesine   bile   tahammül  

edemeyenlere   lânet   olsun..!!!

Kamer   abi,   bütün   milletin   içinden   gelen   dertli  

ve   yanık   sesini   dillendirdiğin   için   sonsuz  

teşekkürler   ediyoruz   sana…

Veeee…

Yine   milletin   samimiyetiyle   diyoruz   ki :

Bu  bizans   tohumlarına   yarraaa   vermeye   devam  et.

Helâl   olsun   sana…

————————————————————————————————————

CHP’Lİ  Kamer  Genç’in,  Aile  ve  Sosyal  Politikalar  Bakanı  Fatma  Şahin’e  HAKLI  gerekçeyle   yüklendi.

“Atatürk bu Cumhuriyeti kurmasaydı siz hangi devletin vatandaşıydınız, o makamda oturacak mıydınız, otursaydınız hangi tarikat mensubu kitlenin bilmem kaçıncı hanımı durumuna düşerdiniz” sözleri Meclis’i karıştırdı.

KAMER  GENÇMevzuattaki “özürlü, sakat ve çürük” ifadelerinin “engelli” olarak değiştirilmesini öngören tasarının dün akşamki görüşmelerinde yaşanan tartışmada milletvekilleri birbirinin üzerine yürürken, Genel Kurula da bir saate yakın ara verildi. CHP grubu Genç adına özür dilerken, oturumu yöneten CHP’li Başkanvekili Güldal Mumcu’nun da önerisiyle Genç’e kınama cezası verildi.

ÇANAKKALE   KİTABINDA   ATATÜRK   YOK

Şahin’e, 18 Mart Çanakkale Zaferi nedeniyle bakanlığının hazırladığı kitapçığın önsözünde zaferin çok kıymetli komutanlar tarafından kazanıldığını belirten Genç,

“Ama Atatürk kelimesini ağzına almıyor. Atatürk kelimesini anmak, sizi çok mu rahatsız ediyor? Acaba bu Cumhuriyet’i kurmasaydı, siz hangi devletin vatandaşıydınız, o makamda oturacak mıydınız? Otursaydınız hangi tarikat mensubu kitlenin, bilmem kaçıncı hanımı durumuna düşerdiniz? Atatürk’ün getirdiği nimetleri inkar etmeyin” dedi.

Genç’in bu sözlerine, Ak Parti’li milletvekilleri tepki gösterirken, Şahin de, bir bakan olarak değil, bir kadın, anne olarak bunu üslupsuzluk ve hadsizlik olarak değerlendirdiğini söyledi.

SÖZDE   ATATÜRKÇÜLÜK   YAPMIYORUZ

Genç’e,  “Sizinle bu çatı altında bulunmaktan büyük utanç duyuyorum” diyen Şahin, Atatürk’ün kendilerine bıraktığı mirasın, yetiştirme yurtları olduğunu ve bu çocuklara sahip çıktıklarını, yaşam kalitelerini yükselttiklerini belirterek şöyle dedi :

“Atatürkçülüğü sözde yapmıyoruz, ülkenin çağdaşlaşmasında, medeniyetleşmesinde gövdemizi koyuyoruz. O yüzden haddinizi bilin, ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olan birine kaç eşli olabileceğini soracak kadar hadsiz ve terbiyesizsiniz. Herkes haddini bilecek.”

GENÇ’E   KINAMA   CEZASI   VERİLDİ

Tartışma büyüyünce Başkanvekili Mumcu oturuma ara verdi. Genç salondan ayrılırken, Şahin ve AK Partili kadın vekiller Mumcu’nun odasına giderek uzun süre görüştü. AK Partililer, Genç’in özür dilemesini ve kınanmasını istediler. AK Parti Grup Başkanvekili Ayşe Bahçekapılı, “fikir olmayan kafada küfür olur” tepkisini verdiği Genç’i kınadığını, protesto ettiğini belirterek kınanmasını istedi.

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da  “çok rencide edici bulduk, özür dilenmeli”  derken, Mumcu da Genç’e kınama cezası verilmesini önererek oya sundu.

Genç adına kürsüye çıkan CHP’li Mevlüt Aslanoğlu da “Eğer sayın bakanın şahsını kastettiyse tüm kadınlardan özür diliyorum” dedi.

Oylama sonucunda Genç’e kınama cezası verildi.

http://www.ilk-kursun.com/haber/144163




İstatistikler

  • 2.406.045 Tıklama

Son Eklenen Yazılar

Nisan 2013
P S Ç P C C P
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930  

En fazla oylananlar