29 Ara 2011 için arşiv

29
Ara
11

DELİKANLı BASıN..!!!

“Adamın biri sabahın erken saatinde sokakta park etmiş olan bir karavandan benzin çalmak ister. Elinde bidon ve hortumla araca yaklaşır ve deponun kapağını açar, hortumu daldırır ve emer.
Polis adamı 15 dakika sonra orada kıvranırken bulur. Çünkü adam hortumu benzin deposuna değil, pis su deposuna daldırıp emmiştir!.. Karavanın sahibi şikayetçi olmadığını söyler ve; ‘son birkaç aydır bu kadar gülmemiştim’ der…”


Yazılı ve görsel basınımızın haline bakınca, ben hem hayret ediyorum, hem de çok gülüyorum.
Bunların çoğu da hortumu, Türk Milletinin deposu yerine, AKP’nin deposuna yani, yanlış yere soktular;
“Özgür Basın” , “Doğru haber vermek” , “Kalemini kır ama satma” gibi ilkeleri çoktan unuttular;

“Başbakan ne der” , “Patron ne düşünür” , “Hocaefendi kızar mı” , “Kayınpederin dediği gibi olsun” “Kaynanamı kızdırmayalım” . “Kandili küstürmeyin” , “İmralı ne emretmişti” , “Deniz Feneri davası yoktur” , “Gerçekleşmemiş Darbe teşebbüsü vardır” , “Basılmamış kitap suçtur” ,
“Bazı kitaplar bombadan daha tehlikelidir”
gibi ilkelere geçerlilik kazandırdılar.
Gazetelerde bu yeni ilkelere biraz olsun uymayan yazarların tamamının işine son verdiler. Gazete yönetimleri, iktidara uyum sağlayacak şekilde değiştirildiler. Gazete satın alan bir işadamının ilk ziyareti Başbakan’ın Sarayı(!) oldu ve gazetenin bundan böyle Başbakan’ın emrinde olduğu saygıyla bildirildi… Televizyonlarda haber ve tartışma programları en alt düzeye indirildi. İktidarı eleştiren mizah programlarının tamamı yayından kaldırıldı.
Yerine; “Haydi Evlenelim” , “ Evlendir beni abla”,“Niyetim ciddi” ,
“El bisikletiyle Erdeğe girelim”
gibi sosyal içerikli(!) toplumsal programlar dolduruldu…

*İlkokul 4 üncü sınıftan itibaren “ARAPÇA” dersi kondu,
*Üniversiteye girişte katsayı kaldırıldı, milyonlarca normal liseli gencin hakkı çiğnendi,
*Üniversitelerden sonra, önce orta öğretim’de sonra da ilkokullarda türban ile derslere girilmeye başlandı, öğretmenler tarikat militanları tarafından tehdit edildi,
*Van’da depremin üzerinden iki ayı aşkın bir zaman geçti, okullar hala kapalı,
*Van ve Erciş’te insanlar hala (-10) derecede çadırlarda yaşıyorlar,
*Kavgalı olmadığımız komşumuz kalmadı, bazılarıyla savaşacak hale geldik,
*TÜİK’ e göre 47 milyon kişi ekonomik krizde,
*İnsanlar, 5 yıldır “tutuklu” olarak cezaevlerinde tutuluyor,
*PKK Terör örgütü, artık “Otonomi yetmez” aşamasına geldi, açıkça bölünme talep ediyorlar…
*Atatürk’e küfreden adamı baş tacı yaptılar, basın kıs kıs güldü,

Delikanlı basınımız, bu yazılan gerçeklerin hiçbirini görmez, duymaz, yazmaz, yazamaz…

Bu yazdıklarımın kırkta biri geçmiş iktidarlar zamanında olsa idi, basın o iktidarı sokağa çıkamaz hale getirirdi…

Ülke gerçeklerini yazamayan delikanlı basın, “Görmemişin oğlu olmuş” hesabı, TBMM den geçen, Milletvekilleri emeklilerin maaş artışına sayfa sayfa yer ayırmaya başladı ve her zaman yaptıkları gibi hedef şaşırttı.

Basın, yapılan işte hedefe Milletvekillerini oturttu. Kamuoyunun tepkisi de doğal olarak milletvekillerinin üzerine yoğunlaştı.
Halbuki, herkesin bilmesi gereken gerçek şudur; TBMM’ den Başbakan Erdoğan’ın talimatı olmadan hiçbir yasa geçemez. Bu konuda da ki emri Başbakan Erdoğan vermiştir ve AKP grubu oy kullanmıştır.
Sebebi de çok basittir. AKP tüzüğüne göre 3 dönemden fazla kimse milletvekilliği yapamaz. Çok sayıda AKP’li bir daha milletvekili olamayacak. Hazırlık bu kişiler içindir.

Benim bu konuda ki görüşüm şudur:
Milletvekilliği çok önemli ve kutsal bir görevdir. Milletvekillerinin özgürce çalışabilmeleri, kimseye borçlu olmadan görev yapabilmeleri ülke için çok yararlıdır. Bu yapılmaz ise, parlamentoya milletin vekilleri değil, çeşitli sermaye gruplarının ve holdinglerin vekilleri girer.
Pek tabii ki, milletvekilleri kendi özlük haklarını düzenlerlerken, kamuoyunu, diğer çalışanların ve emeklilerin gelir durumunu da düzeltmek zorundadırlar.

Her fırsatta milletvekillerine yüklenen delikanlı basınımız, milletvekillerinden fazla maaş alan devlet kurumlarını ve milletvekilleri emeklilerinden daha fazla emekli maaşı alan kurumların emekli maaşlarını asla görmezler !…

Bence her zaman milletin içinde olan ve belli bir zaman sonra yine seçilmek için milletin huzuruna gelecek olan milletvekilleri, eğer çalışmıyorlarsa, milletin tarafında olup dik durmuyorlarsa, ülke bütünlüğüne zarar veriyorlarsa elbet ki eleştirilmeli ve bir daha seçilmemelidirler. Milletvekillerinin maaşı, eleştirilecek son konu olmalıdır.

Kimse, her biri on binlerce dolar maaş, milyon dolarlarla transfer ücreti alan ve çoğu boğazdaki yalısında oturan “Delikanlı Basın”ın hedef saptırmasına kanmasın.
Hedef; Emeklilerin oyunu alıp, “intibak ve ücret artışı” dahil, onları aldatan AKP ve Başbakan Erdoğan’dır.

Hani biz, hepimiz aynı dağın yeli idik, hani hepimiz aynı sudan içmiş idik ?…

Hedef   belli.

Yüreği   yeten   bizim   gibi   ona   konuşsun..!!!

O   kadar..!!!

Sağlık  ve  başarı  dileklerimle ;    29  Aralık  2011

Rifat  SERDAROĞLU

http://www.ilk-kursun.com/haber/91254

29
Ara
11

Best of 2011 — (part two)

Best  of  2011  —  (part two)

Beşir  Atalay:  Türkiye,  Amerika’dan  daha  fazla  basın  özgürlüğü  olan  ülkedir.

ABD  Ankara  Büyükelçisi:  Türkiye  patlıcan  ülkesi.
*
Kılıçdaroğlu: Yemin etmeyeceğiz.
*
Kılıçdaroğlu: Sözlerinin arkasında duramayana Oynak Recep derler.
*
Bülent Arınç: Siyasete Manisa’da başladım, Manisa’da bitireceğim, Bursa’dan aday olacağım söylentileri var, tekrar ediyorum, Manisa’dan seçileceğim.
*
Bahçeli: Püskevit.
*
MİT’çi: Gözünüzü seveyim.
Terörist: Sağ olun.
*
İçişleri Bakanı: O katırın hesabını nasıl verecekler? Katırın hakkını koruyacağız.
*
İçişleri Bakanı: “Ceset parçaları” kayıp askere ait değil.
*
İçişleri Bakanı: Büşra Hanım binlerce profesörden biridir, bütün profesörler tutuklanmış olsa merak edip sorabiliriz.
*
İçişleri Bakanı: Yangın ya ateşle çıkar, ya bombayla çıkar, ya roketle çıkar, ya benzinle çıkar, netice itibariyle yanmıştır, sebebini araştırmak bi şey ifade etmiyor.
*
Beşir Atalay: Polis gaz sıkıyor, vurmuyor, ekran görüntüsü vermek için kendini yere atan öğrenciler oluyor.
*
Burhan Kuzu: Kafama atılan yumurtadan sonra saçım çıktı, gerçi zaten evde kafama yumurta sürüyordum.
*
Hüseyin Çelik: Sınavda şifre var diye kıyameti kopardılar, bankamatik kartlarında da şifre var, o kart şifresi olmadan alışveriş yapabilir misin?
*
Cumhurbaşkanı: Ben tatmin oldum.
*
Milli Eğitim Bakanı:
Öğretmenler başka iş bulsun.
*
Kadir Topbaş:
İstanbul’da artık trafik kilitlenmiyor.
*
Melih Gökçek: Asfaltı yala.
*
Sağlık Bakanı: Gözlerin görmediği halde sana iş vermişiz, daha ne istiyorsun?
*
Çevre Bakanı: Allianoi yoktur, zaten Roma’dan kalmış, birkaç yüzyıl daha toprak altında kalmasında mahsur yok.
*
Enerji Bakanı: Bekârlık insan ömrünü 2.3 yıl kısaltıyor, nükleer santralların ömür kaybı ise, sadece 0.03 gün.
*
İstanbul mebusu Hakan Şükür:
Ben bilmem, büyüklerim bilir.
*
Kültür Bakanı:
Başbakan heykele ucube demedi.
*
Cumhurbaşkanımız’dan Obama’ya:
Biz sizden Boeing alalım.
Siz bizi astronot yapın.
*
Libya’nın patlamasına 48 saat kala, Türkiye’nin Trablus Büyükelçisi’nin resmi açıklaması: “Asayiş bakımından sıkıntı yok, vatandaşlarımız müsterih olun.”
*
Ali Babacan: Libyalılar paranın hepsini birden istedi ama, ben uçak düşer müşer diye vermedim, 100 milyon dolar nakit 1100 kilo tutuyor, önce 100 kilo gönderdik, gerisini elden verdik.
*
KKTC ahalisi bize hitaben pankart açtı:
Hastirin!
*
Ajda Pekkan’dan Egemen Bağış’a:
Sizin için canımızı vermeye hazırız.
*
Nihat Doğan:
Türkiye’de yüzde 15-20 ahmak var.
*
Selçuk Üniversitesi İlahiyat Profesörü: Dekolte giyen kadın tecavüzü göze almalı.
*
Süleyman Demirel: Oturduğum yerde otururken tecavüze maruz kaldım.
*
Bülent Arınç:
Hayat seksten ibaret değil.
*
Hurşit Güneş: İlginç bir şey yapıcaz, birbirimize takıcaz, ben Haydar Bey’e takıcam, Haydar Bey Mehmet Bey’e takıcak, Mehmet Bey de bana takıcak.
*
AKP’li belediyelere evlilik semineri veren Sibel Üresin: Parası olan erkek, cilveli kadına koşuyor, haklı arayıştır, kadın itaat etmeli, imam nikâhlı çokeşlilik kadınlar için kurtuluştur, yasal olsun.
*
Futbolcudan imama:
Şike parasını cebe indirmem caiz mi?
*
İmamdan futbolcuya:
Sevaptır oğlum, indir.
*
Zafer Çağlayan, Kızılderili heyetini karşıladı: Biz sizi Tom Miks’ten tanıyoruz, hani nişanlısı var Suzi. Yu nov Tom Miks?
*
Zafer Çağlayan, Samsung’un Hyundai’nin siyo’larına hem kartvizitini verdi, hem tavsiye verdi: Küreselleşin… Takıldığınız bi konu olursa, beni arayın.
*
TBMM Başkanı: Milletvekili 100 düğüne gider, küçük altın 180 lira,  vatandaş koskoca vekilin getirdiğine bak der, ortasını götürsen 400 lira.
*
CHP mebusu Ahmet Topbaş: İnanır mısınız, bir haftadır et yiyemedim.
*
Tarım Bakanı:
Vatandaşın refahı arttı, bol bol et yiyor, vatandaş bol bol et yiyince, fiyatı artıyor.
*
Sağlık Bakanı, bu aldığım maaşla nasıl sağlıklı besleneyim diye akıl danışan emekli şeker hastasına akıl verdi: Az ye.
*
Sağlık Bakanı:
Obez demeyelim, şişko diyelim.
*
Maliye Bakanı: Zam değil, güncelleme.
*
Bülent Arınç’tan Mehmet Ali Birand’a: Zamlar 74 milyonu ilgilendiren bir konu değil, belki sizin gibi birkaç kişiyi kapsıyor.
*
Kılıçdaroğlu: Köstebek Beşir Atalay’dır.
*
Hilmi Özkök: İlkokuldan beri arkadaşlarım bana Köstebek Hilmi derdi.
*
Cumhurbaşkanı: Steve’in ölümüne çok üzüldüm, Silikon Vadisi gençlerin rüyası olduysa, Steve’in rolü çok büyüktür, bunlardan biri de büyük oğlum Ahmet’tir.
*
Bülent Arınç: TÜSİAD Başkanı’nın da çocukları var, sayın Boyner ya da öyle düşünenler iktidara gelirse, internette porno sitelerini serbest bırakabilirler.
*
Cumhuriyet iptal… Padişah anıldı.
*
Kılıçdaroğlu: Anarsan ana…
*
CHP mebusu Hüseyin Aygün:
Dersim katliamının sorumlusu CHP’dir.
Atatürk de haberdardı.
*
Atatürk Tarih Kurumu üyeliğine atanan Mümtazer Türköne: Apo paşa olsun.
*
Şehircilik Bakanı: Fay kırılmıştır, enerji boşalmıştır, büyük deprem olan yerde bir daha deprem olmaz, dünyada örneği görülmemiştir, binalara girilebilir.
*
Beşir Atalay:
Potansiyelimizi görmek için yabancı ülkelerin yardım talebini reddettik.
*
İçişleri Bakanı’ndan çadırda oturan depremzedelere: Sarayda oturuyorsunuz.
*
Bekir Bozdağ:
Din eğitimi almadığı halde din bilgisi olan molla’ları devlette işe alacağız.
*
AKP mebusu İhsan Şener: Yunanlıların Türklerle savaşı yok, şehitlikler temsili.
*
Milli Savunma Bakanı: Milletvekili oğlu da bedelliden faydalanır. Milletvekillerine sorduk mu, evladınız kaç yaşında diye… Sorsaydık, ayıp olurdu, bu ayıp soru parlamentonun değerini düşürürdü.
*
Ulaştırma Bakanı:
İstesek üç ayda yerli uçak yaparız ama, uçak işinde tekel var, bizi uçurmazlar.
*
Ali Babacan: Bizim hükümeti alın, herhangi bir Avrupa ülkesine koyun, inanın üç ayda bütün sorunları çözülür.
*
Avrupa Bakanı: Geçen gün kamyon sürdüm, Leonardo da vinci.
*
Keşan Müftüsü: Noel Baba dürüst olsa, kapıdan girerdi, niye bacadan giriyor ki ?

Yılmaz  ÖZDİL

http://yilmazozdil.net/best-of-2011-part-two.html

29
Ara
11

BU ZAM YASASıNDAN SONRA AYNAYA BAKABİLECEK MİSİNİZ MİLLETİN SAYıN VEKİLLERİ..?!!!

Yıl 2003. Cumhuriyet gazetesindeyim. Olaylar ve Görüşler sayfasının yönetmeni Sami Karaören ağabeyin odasındayız. Söyleşiyoruz.

Kapıdan girince, duvarı boydan boya kaplayan bir tablo çarpıyor gözünüze. Tabloda Mustafa Kemal Atatürk ve Kurtuluş Savaşı komutanları yer alıyor. Büyük Taarruzun yıl dönümünde bir araya gelip, Kocatepe’de bir hatıra fotoğrafı çektirmişler.

Tabloya dalıp gidiyorum. Geçmişi düşünmeye başlıyorum, aşılan engelleri, zorlukları…

26 Ağustos 1922 tarihine gelinceye dek ne acılar, ne çileler çekilmiş, ne ölümlerden, ne idamlardan dönülmüş. Nice mandacı hainlerle, vatan satıcıları ile karşı kaşıya kalınmış, nice meydan savaşları verilmişti…

Tabloya dalıp gittiğimi gören Sami Ağabey soruyor bana: Söyle bakalım Eralp, sence bu fotoğrafta dikkatimizi çeken ne var? Bu tablonun özelliği nedir?

Geçmişten sıyrılıp, yeniden tabloya dönüyorum. Tüm dikkatimi fotoğraf üzerinde yoğunlaştırıyorum. Sorunun yanıtını bulmaya çalışıyorum.

Çok büyük ve görkemli bir tablo. Komutanlar mutlu. Ortalık ışıl ışıl. Daha önce yoğun çarpışmaların olduğu, oluk oluk kanların aktığı tepelerde şimdi sessizlik, huzur hâkim. Ülke kurtulmuş, emperyalistler ve mandacılar kovulmuş.

Ama komutanlar hâlâ eski giysiler içerisinde. Hatta bazılarının pantolonlarında yamalar göze çarpıyor. Halk da perişan, onların da üzerlerinde eski püskü giysiler var. Ama onlar da mutlu… Gülümsüyorlar…

Sanırım Sami Ağabey dikkatimi resimdeki bu yoksulluğa çekmek istemişti. Söylüyorum düşüncelerimi ona.Yedi düvele karşı yüce bir Kurtuluş Savaşı kazanmış komutanların kılık kıyafetleri hâlâ eski, yenilenmemişdiyorum. Evet, haklısın. Ben de bunu vurgulamak istemiştimdiyor. Yurt sorunlarını düşünmekten henüz üstlerine başlarına bakamamışlar… Özel yaşamlarına sıra gelmemiş…

Sonra günümüzün devlet adamları geçiyor birer birer gözümün önünden.

Kollarında milyarlık saatler, eşlerinin parmaklarında paha biçilmez sultan yüzükleri, oğullarının, damatlarının uçsuz bucaksız servetleri… Yalılar, köşkler, havuzlu villalar…

Üç kuruşluk dünya malı için orman katliamı yapıp, tüm canlıların soluğunu kesen orman bakanları… Hayali ihracatla kazanç sağlayan maliye bakanları…

Bir ülkede 20 milyon insan aç, biilaç yaşarken, Başbakana alınan özel uçaklar… Bakanların altına çekilen dünyanın en donanımlı, son model, lüks makam arabaları…

Yavrularına ekmek götüremediği için canına kıyan işsiz babaların bulunduğu bir ülkede şatafatlı, gösterişli “lüks bir hayat” sürmek, trilyonların üzerinde oturmak nasıl bir duygudur acaba? Nasıl içlerine sindirebiliyorlar böyle bir yaşantıyı? Başlarını yastığa koyduklarında rahat uyuyabiliyorlar mı?

Sonra milletvekillerinin maaşlarına yapılan son zamları düşünüyorum. İşçiye, memura, emekliye yüzde 4, kendilerine yüzde 100 zam…

Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile milletvekili maaşları bu denli yüksek değil. Küba’da milletvekilleri hiç maaş almıyor.

5 bin 800 lira olan emekli milletvekili maaşı 8 bin 100’yükseldi. Hem emekli, hem milletvekili olanların maaşı ise 14 bin 300’den 19 bin 300 liraya, ilk kez seçilen bir milletvekilinin maaşı 11 bin 250 liraya çıktı.

Maaş zammı konusunda dört partinin milletvekilleri 15 dakikada anlaştılar.

Millet Meclisi salonunda bu kez ne kavga ne dövüş vardı. Kimse kimsenin üzerine yürümüyordu

Şimdi yukarıdaki soruyu bir kez de milletin vekillerine soruyorum:

“Nasıl, yeni yapılan zamlardan memnun musunuz? Bu ülkede 20 milyon insan aç biilaç yaşarken, 600 lira asgari ücretle hem kiralarda sürünüp, hem de çoluğuna çocuğana bakma savaşımı veren emekçiler varken bu maaşları içinize sindirebilecek misiniz?

Başınızı yastığa koyduğunuzda rahat uyuyabilecek misiniz? Hepsinden önemlisi aynaya bakabilecek misiniz?

Sizler bu milletin vekilisiniz?

Bu millet hakkını, hukukunu, vatanını, cumhuriyetini korumak; maddi, manevi yaşam koşularını düzeltmek için sizi oraya gönderdi. Sizi bunun için kendisine vekil seçti. Maaşınıza yüzde 100 zam yapmak için değil…

Şu 10 yıllık süre içinde ne vatan toprağı kaldı, ne kamu mülkiyeti, ne ormanlar, ne sular, ne akan dereler… Hepsinden önemlisi ne Atatürk ne de onun halkıyla birlikte kanı, canı pahasına kurduğu Cumhuriyet ve laik düzen… Bu ihanet ortamında yaptığınız yemine bağlı kaldığınızı düşünüyor musunuz?

Sömürgeci politikalarıyla dünyaya “gerçek soykırım” uygulayan, dünyayı her yüzyılda kana boyayan iki paralık, tek dişi kalmış emperyalist devletler, yedi bin yıllık Türk Devletini aşağılamaya kalktılar. Türkiye’yi “soykırımcılık”la suçladılar. Siz sadece baktınız ya da konuşmakla yetindiniz. Hiçbir engelleyici yaptırım ve uygulama içerisine girmediniz.

Ama söz konusunu maaş zammı olunca gece yarısı, hem de 15 dakika gibi kısa bir zamanda anlaşıp yasayı yıldırım hızı ile geçirdiniz.

Şimdi bir de bu yasanın çıkmasında önemli rol oynayan AKP milletvekillerine soruyorum:

Komşusu açken kendisi tok yatan, ülkesi perişan, sefil, işsiz iken yedi sülalesinin geleceğini garanti altına alan bir kimse, bir ay değil, oniki ay oruç tutsa, günde beş değil, on kez yatıp kalksa, yılda en az on kez hacca gitse dinin gereklerini yerine getirmiş sayılır mı ?

Ne  dersiniz ?

Şimdi  rahat  mısınız ?     Maaşlarınızdan  memnun  musunuz ?

Başınızı gece yastığa koyduğunuzda uyuyabiliyor musunuz? Hepsinden önemlisi aynaya bakabiliyor musunuz?

Ali  ERALP

http://www.ilk-kursun.com/haber/90949

29
Ara
11

Best of 2011 — (part one)

Best  of  2011  —  (part one)

“Ucube.”

*
“Seyrantepe’de Galatasaray’ın bir Allah kuruşu yoktur.”
*
“Ben Müslümanım ama laik değilim, fakat laik ülkenin başbakanıyım, Mısır’a laik anayasa tavsiye ediyorum, laiklikten sakın korkmayın, umarım Mısır laik olacaktır.”
*
“Umutlarınızı asla yitirmeyin, umutlarını asla yitirme Somali…”
*
“Kılıçdaroğlu diye bir şey yoktur, sanaldır, cibiliyetsiz, yüz karası, dik duramayan, çapsız, sığ, geri vitese takan, karikatür muhalefeti, sen ne diyorsun be, amatör şeyhülislam, kıvırıyor…”
*
“Ben bir şeye çok hayret ediyorum, bazı bayanlar ekranlarda kadın erkek eşitliği diyor, eşit haklara falan eyvallah ama, diğeri yaradılışa ters.”
*
“NATO’nun ne işi var Libya’da? Böyle saçmalık olur mu yahu… Bakın biz Türkiye olarak buna kesinlikle karşıyız, konuşulamaz, düşünülemez.”
*
“Bunlar kaz güdemez, bırak davarı, koyun bile güdemez, bunlar keçi güdemez.”
*
“Nükleer santral için riskli diyorlar, o zaman evinize Aygaz tüpü de koymayın, kozmetik dünyada böyle sıkıntılar var.”
*
“Yumurta alacak kadar paranız varsa, omlet yapıp yiyin, orda kalkıyorsun yumurta atıyorsun, bu nasıl özgürlük? Kusura bakmayın, Arapların atasözü vardır, men dakka dukka, olay bu.”
*
Çılgın proce…
*
“Marmaray’ın mimari çizgilerini merhum Abdülmecit dedemiz çizmiş, arşivlerden çıkardık.”
*
“Yok arkeolojik şey, yok çanak çömlek çıktı diyerek, bizi oyalıyorlar.”
*
“Ankara uzay başkenti olacak.”
*
“Birileri bozkurtlarıyla dolaşıyor, ben yaradılmışların en şereflisi eşref-i mahlukla dolaşıyorum.”
*
“Şifre meselesinde ÖSYM’yi dinledim, ben tatmin oldum.”
*
“Malatya büyükşehir olmak istiyor. Ancak, nüfusun 750 bin olması lazım. Burada ufak bi açığımız var. 10 bin eksik… Ne yapacaksınız? Hazır mıyız? Bayanların ellerini görüyorum, bazıları üç diyor, bazıları dört diyor. Üç olsa yeter zaten. Ses az geliyor beyler… En geç iki yıl içinde bu 10 bin açığı tamamlamalısınız, ona göre.”
*
“Ahhh benim milletim ahh… İkinci milli şef Demirel gelmiş 87 yaşına, hala ortalığı karıştırıyor, çete kardeşliği yapıyor, ahhh ahhh ne dolaplar dönüyor.”
*
“Et tekrar-u ahsen
velev kane yüzseksen.”
*
“Feysbuk falan, yahu bunlar çirkin, berbat, herkes adına her türlü ahlaksızlık yapılabilir.”
*
“Almanya’da Hans fırsat yakalayacak, Helga fırsat yakalayacak da, benim Ahmetim Mehmetim Ayşem niye yakalamasın, vizyonumuz bu.”
*
“Zonguldak Karaelmas Üniversitesi’ni kim kurdu? 2007’de biz kurduk. Zonguldak’ta üniversite var mıydı? Yoktu. Kuracağız dedik. Kurduk.”
*
“Hayaldi  gerçek  oldu.”

Okumaya devam edin ‘Best of 2011 — (part one)’




İstatistikler

  • 2.406.214 Tıklama

Son Eklenen Yazılar

Aralık 2011
P S Ç P C C P
 1234
567891011
12131415161718
19202122232425
262728293031  

En Çok Okunan Yazılarımız

En fazla oylananlar