03 Ağu 2009 için arşiv

03
Ağu
09

“Kürt açılımı” değil – ikinci 15 Ağustos saldırısı

PKK ilk terör eylemi 15 Ağustos 1984’te gerçekleşmişti.

PKK ilk terör eylemi 15 Ağustos 1984’te gerçekleşmişti.

PKK ilk terör eylemi 15 Ağustos 1984’te gerçekleşmişti.

Bugün ise o gün aranan teröristlere dağdan inme çağrısı devlet tarafından yapılıyor, hepsi affedilecek ve üstüne bir de devlet memuru yapılacakmış

15 AĞUSTOS 1984’TEN
15 AĞUSTOS 2009’A

PKK ilk terör eylemi 15 Ağustos 1984’te gerçekleşmişti.

Dönemin gazete manşetlerinde aranan teröristler ve teröristlere karşı halkın silahlandırılması çözüm önerisi olarak verilmiş.

Bugün ise o gün aranan teröristlere dağdan inme çağrısı devlet tarafından yapılıyor, hepsi affedilecek ve üstüne bir de devlet memuru yapılacakmış. Yine o günün Milliyet gazetesi sınırımızda toplanan hainlerden ve azdıklarından sözederken bugünkü manşeti Öcalan’ı muhatap almak.

25 yıl sonra Türkiye PKK’nın ikinci 15 Ağustos eylemine şahit oluyor ama bu defa Türk devletine ateş açanların, baskıncıların arasında iktidarıyla muhalefetiyle herkes var.

PKK’dan  ikinci  15  Ağustos

tanınma   eylemi

Türkiye 10-15 gündür “Kürt açılımı”yla yatıyor, “Kürt sorununda demokratik çözüm”le kalkıyor.

Her şey Apo’nun 15 Ağustosta “Kürt Sorununun Çözümünde Yol Haritası” açıklayacağını belirtmesiyle başladı. Daha doğrusu süreç hızlandı.

Şimdi bütün Türkiye nefesini tutmuş PKK’nın 15 Ağustosta açıklayacağı yol haritasını bekliyor.

15 Ağustos gelene kadar bütün Kürtçü aydınlar, kuruluşlar ayağa kalkmış çalıştay üzerine çalıştay düzenliyor. Çözüm önerileri, tartışmalar, yeni yol haritaları havada uçuşuyor.

Görünen o ki, yalnızca PKK’lılar değil AKP iktidarı da 15 Ağustosa kadar konumlanma ihtiyacı hissetti. Bir aydır AKP de Kürt sorununun çözümü için yol haritaları hazırlıyor.

Yalnızca onlar mı? CHP’sinden MHP’sine muhalefet partileri de kendi çözümlerini ortaya koymaya çalışıyor.

Kısacası Apo’nun başlattığı bir “Kürt sorununu tartışma süreci” yaşıyor Türkiye. Ama ne hikmetse bu tartışmada yer alan herkes PKK’nın ve Apo’nun asla muhattap alınamayacağının altını çiziyor.

Halbuki her şey ortada. Tartışmayı başlatan da Apo, sürdüren de, bu süreci yöneten de… Apo’nun ve PKK’nın devlet organları ve siyaset kurumunun bütün aktörleri tarafından resmen muhattap alındığını görüyoruz.

Peki Apo, yol haritasını neden 15 Ağustosta açıklayacak?

Gelin, biz 25 yıl öncesine gidelim… 1984’e… PKK’nın Eruh’da gerçekleştirdiği ilk terör eylemine…

15 Ağustos eylemi PKK için adeta bir doğum günüdür. Zaten yıllardır 15 Ağustosta bu ilk terör eylemlerinin yıldönümünü kutlamazlar mı?

Şimdi PKK o ilk eyleminden tam 25 yıl sonra, 15 Ağustos 2009’da, ikinci büyük eylemini gerçekleştirmeye hazırlanıyor.

25 yıl önce bir 15 Ağustosta tanışmıştık PKK terörüyle.

Şimdi ise 15 Ağustos 2009’da PKK Türk Devleti’nin kendisini tanımasını sağlamış olacak.

15 Ağustosa günler kala, Türk milleti olarak hepimiz, PKK’nın o ikinci eylemine nasıl hazırlık yapıldığının tanığı oluyoruz.

Okumaya devam edin ‘“Kürt açılımı” değil – ikinci 15 Ağustos saldırısı’

03
Ağu
09

Yaptıkları Çincilik mi Amerikancılık mı yoksa ajanlık mı?

Aydınlık dergisinin son sayısı bu istihbarat faaliyetinin son örneğini göstermektedir. Çin Başkonsolosu Zhang Aydınlık dergisini ziyaret etmiş. Aydınlık dergisi ise bunu büyük gazetecilik başarısı diye sunuyor.

Buna rağmen Aydınlık çevresi neden bu kadar açık Çincilik ve Türk düşmanlığı yaptı? Siyasette bazen susmak da mümkündür. Olayları geçiştirebilirlerdi. AKP gibi yapabilirlerdi. Nitekim Aydınlık, katliam destekçiliği gibi bir tavrı hiç utanmadan sergileyince gerçekten de Türk halkının büyük tepkisiyle karşılaştı. Daha da tecrit oldular. Siyaseten sözde ABD karşıtı gözüken bir çevrenin Türk milletinin milliyetçi tepkisini karşısına almayı seçmesi çok manidardır. Çünkü şu açık ki, anti-Amerikancılığın bir numaralı kuralı Türk milliyetçiliğidir. Aydınlık hem sözde aşırı ABD karşıtıdır, hem de Türk milliyetçiliğine karşıdır. Kaldı ki tüm dünyanın hem fikir olduğu bir gerçek varsa bu da Çin ile ABD’nin stratejik ortak olduğudur. Bunu görmezden gelerek bu denli Çincilik neden yürütülür? Burada ikinci argüman gündeme geliyor. O da ideolojik şartlanma ve Maoculuk. Zaten Aydınlıkçılar da çok soldan gidip sanki sosyalizmin ve dünya devriminin kalesi Çin’miş gibi 1960’lardan kalma değişik bir Maocu Çin efsanesi yaratıyorlar. Oysa bilindiği gibi Çin deyince insanların aklına artık Mao değil, Amerikan sermayesi geliyor. Elbette bu ideolojik bir fanatizm ile açıklanamaz. Aydınlıkçılar karanlık tarihlerinin çeşitli dönemlerinde ABD, Rusya veya Çin olsun fark etmez hep büyük güçler ve konsolosluklarıyla irtibata geçme heveslisi olmuşlardır. Bunun için ideolojik kılıf mutlaka bulurlar. Onlar buna “büyük güçlerle siyaset” derler. Ama bunun adı mandacılık bile değil, açıkça istihbaratçılıktır. Hem de dış istihbaratçılık.

Kim, neden Çin’i destekliyor?

Doğu Türkistan’da yaşanan Türk katliamı, Atatürkçü görünen pek çok çevrede Atatürkçülüğün ilk şartı olan tam bağımsızlıkçı bakış açısının bulunmadığını gösterdi.

200 yıllık mandacılık hastalığı aydınlarımızı ve “vatansever”lerimizi etkilemeye devam ediyor. Öyle ki, açıkça sömürgeci ve katliamcı bir politika karşısında sırf büyük güç ve sözde ABD’ye karşı diye Çin desteklenebiliyor. Hem de sömürü ve katliama tabi tutulanlar kendi öz kardeşlerimiz Uygur Türkleri olmasına rağmen.

Ancak Çin’i destekleyen kesimlerin politika taciri çok azınlık bir kesim olduğunu belirtmek zorundayız. Türk halkının ezici kesimi, siyasi tavırlarını net ve doğrudan belirliyor. Türk halkı, Çin’in Türk katliamını büyük tepki ve nefret ile karşıladı. Mandacılığın dolambaçlı işbirlikçilik yollarına girmedi.

Çinci tavrı alanlar gerçekten de azınlık bir kesim. Bunları dörde ayırabiliriz.

Birinci kesim, klasik AKP-Fethullah iktidar bloğu. Bu kesim Amerikancı olduğu için Çin’i destekledi. İktidar hiçbir yerde Türk’ten yana olmadığı gibi elbette Doğu Türkistan’da da Türkleri yalnız bıraktı. Ancak bu kesimin iktidar gibi bir derdi olduğu için kamuoyunun tepkilerini dikkate aldığını ve açık Çin savunuculuğu yerine pasif Çincilik yaptığını ve olayları sessizlikle geçiştirdiğini görüyoruz.

İkinci kesim, ülkücüler. Bu kesimin kaygıları “tamamen duygusal” diyebiliriz. Ülkücü işadamları ve tüccarlar tıpkı Kuzey Irak’ta Barzani’nin bir numaralı ortağı oldukları gibi, Çin ile de çok ileri düzeyde irtibat içindeler. Yıllardır esir Türkler edebiyatı yapan bu kesim çok ilginç bir şekilde Türk dünyasının tüm alanlarında işgalcilerle birlikte davranıyor.

Okumaya devam edin ‘Yaptıkları Çincilik mi Amerikancılık mı yoksa ajanlık mı?’

03
Ağu
09

Çinci Oda Tv’ye okurlarından büyük tepki

Doğu   Türkistan’daki   Türk  katliamı   tüm   Türk   Milletinin   nefretini   kazandı. 

Türk milleti,  atayurdunda  Çin  zulmüne  uğrayan  kardeşlerinin  yanında  yer  alırken 

Doğu  Türkistan’daki  katliam  ile  ilgili  yayımlanan  yazılarda  Çincilik  öyle  bir  ifrada 

vardırıldı  ki,  Oda  Tv’nin  takipçileri  bile  bu  duruma  isyan  eder  hale  geldi. 

Aşağıya  aldığımız mesajlar,  Oda Tv’de  Doğu  Türkistan  olayları  ile  ilgili  yayımlanan 

yazılara  gelen  tepkilerden  bir  derlemedir. 

Türk  milleti  her  zaman  olduğu  gibi  yine  doğru  tavrı  almış  ve Aydınlıkçılara 

gereken  dersi  vermiştir.  

İdeolojileri için insanlıklarını unutup zalimlik eden Rusya ve Çin’e zalimsin diyemeyenlere ne diyeceğiz peki?

sultanhan


Sayın Tunca Arslan;

1. Çin Halk Cumhuriyeti’nin Doğu Türkistan’ı işgal ettiği 1949 yılında bu ülkedeki Çinli sayısı ve bunların Türkistan nüfusuna oranı neydi?

2. Bugün, 2009 yılında bu ülkedeki Çinli sayısı kaça ulaştı; oran ne oldu?

3. Çinlilerin bu ülkenin nüfus bileşimini bu şekilde değiştirmesi meşru mudur?

4. Bu sürecin eski tarz sömürgecilikten ne farkı vardır?

5. Türkistan halkının bu sürece boyun eğmesi için bir tek sebep gösterebilir misiniz?

6. Amerika Çin’in rakibidir. Onu zayıflatan hareketleri kontrol etmek isteyecektir. Bu böyledir diye Uygur halkı ülkesinin fethedilme sürecine boyun mu eğmelidir?

5. Kerkük’e  Kürt  yerleştirerek  nüfus  bileşiminin  değiştirilmesi  eylemi  ile  Çinlilerin 

yaptığı  iş  arasında  esasta  bir  fark  var  mıdır ?

6. Çin’in sömürgeciliğine karşı Türkistan halkının mücadele hakkı var mıdır?  Türkistan’ın bin iki yüz yıl önceki büyük hükümdarlarından birinin adı Bilge Kül Kadir Han’dır.  Kadhir;  kökü büktürmek, eğdirmek, burdurmak reddetmek demektir.  Sizce böyle bir tarihi mirasın sahipleri sömürgeciliğe boyun eğer mi ?

7. Asya  milletlerinin  dayanışması  sömürgeciliğe  alkış  tutarak  mı  gerçekleşecek ?

8. Bir gazetede yayınlanan kurşuna dizme fotoğrafları yalan mıydı?  Yoksa kurşuna dizilenler trafik kazası geçirmiş Çinliler miydi ?

9. Kurşuna dizilen Uygurlar hangi mahkemede yargılandı?  Yargısız infaz yapmak nedir?

10. Çin güçlü bir ülkedir diye ondan korkmamız mı gerekiyor ?

Sorularımdan bazıları içerik olarak kısmen birbirinin tekrarı ise de bu konulara bir açıklık getirebilir misiniz ?

Karakuz,

Okumaya devam edin ‘Çinci Oda Tv’ye okurlarından büyük tepki’

03
Ağu
09

TKP’den inanılmaz Küba gafı

Moncada Kışlası

Moncada Kışlası

26 Temmuz 2009. Yer Kadıköy meydanı. Bir konser platformu ve etrafa asılmış TKP bayrakları…

Ne oluyor diye meraklanıyoruz. Bayram değil seyran değil TKP niye Kadıköy’de miting yapıyor? Gerçi arkadaşlar başka bir yerde miting yapamıyorlar ama olsun biz yine de meraklanıyoruz.

Ertesi gün gazetelerde bir haber: “TKP Küba Devrimi’nin 50. Yıldönümünü kutladı.”

Allah Allah. İyi de niye 26 Temmuz?

Bu mevsimde iyi şenlik olur diye herhalde. Ne de olsa 2009 yılı Küba Devrimi’nin yıl olarak 50. Yıldönümüne tekabül ediyor ya, istedikleri bir günde kutlayabileceklerini düşünmüşler.

Okumaya devam edin ‘TKP’den inanılmaz Küba gafı’

03
Ağu
09

TSK’dan türban, din subayı ve DTP açılımları

22. Jandarma Sınır Tugay Komutanı Tuğgeneral Arif Çetin Gülyazı, Jandarma Sınır Alay Komutanı Jandarma Albay Haydar Kaya, Şırnak İl Jandarma Alay Komutanı Jandarma Kurmay Albay Faruk Bal, 25 Temmuz’da Beytüşşabap ilçesine bağlı Günyüzü köyü bölgesinde öldürülen Necman Ölmez ve Ferhat Ediş’in ailelerini Uludere Andaç köyüne giderek ziyaret etti. Geçtiğimiz hafta TSK’yla ilgili medyada üst üste ilginç haberler yayınlandı. Bunlardan birisi Ordu’daki rütbelerin değiştirilmesi ile ilgiliydi. Bazı rütbelerin isimlerininin değiştirileceği ve bazı rütbelerin de kaldırılacağı ile ilgili haberler epey yankı uyandırdı ve tartışılmaya başlandı. Hattâ Şeriatçı Vakit o kadar ileri gitti ki, değiştirileceği iddia edilen rütbelerin yeni isimlerinin Arapça olmasını bile önerdi. Ancak Genelkurmay Başkanlığı yayımladığı bir açıklamayla TSK bünyesinde rütbelerle ilgili herhangi bir çalışma bulunmadığını kamuoyuna duyurdu.

Okumaya devam edin ‘TSK’dan türban, din subayı ve DTP açılımları’

03
Ağu
09

Elde var sıfır

Gelinen son aşamada herkes Apo’nun neler yumurtlayacağına kilitlenmişken bir tarafkan da AKP’nin müthiş icadı olan “Üçlü Mekanizma” toplantısı gerçekleştirildi.Geçtiğimiz hafta Kürt meselesi ile ilgili oldukça yoğun geçti. Hükümetinden muhalefetine, DTP’sinden “akil” adamlarına kadar pek çok kesim birbiri ardına yol haritaları açıkladılar. Gelinen son aşamada herkes Apo’nun neler yumurtlayacağına kilitlenmişken bir tarafkan da AKP’nin müthiş icadı olan “Üçlü Mekanizma” toplantısı gerçekleştirildi.

Toplantıya Irak’tan Ulusal Güvenlikten Sorumlu Bakanı Şirvan El Vaili başkanlığındaki bir heyet katıldı. Heyette bir Kürt yetkili de yer aldı. Toplantıda ABD’yi ise Irak Çokuluslu Gücü Komutan Yardımcısı Steven Hummer temsil etti. Toplantıya Atalay’ın yanısıra İçişleri, Dışişleri ve Genelkurmay yetkilileri de katıldı.

İlk ortaya atıldığı dönemde üçlü mekanizma oldukça tartışılmış ve ne işe yarayacağı merak edilmişti. Sahi üçlü mekanizmanın ilk iki toplantısıyla ilgili olarak aklında bir şey kalan var mı? Gerçek şu ki, söz konusu üçlü mekanizmanın ilk iki toplantısından elle tutulur hiçbir netice çıkmadı. Biz zaten bu uygulamadan herhangi bir yarar beklemiyorduk ama bugüne kadar bekleyenler de avuçlarını yalamış durumdalar.

Okumaya devam edin ‘Elde var sıfır’

03
Ağu
09

Ertuğrul ve Ahmet yine umreye gidiyor

Ahmet Hakan Ertuğrul Özkök

Eski Ahmet

Ertuğrul üst üste ikinci umresini yaparken mihmandarlığını da yine Ahmet Hakan Coşkun üstlenecek. Ne de olsa bu konuda oldukça tecrübeli.

Amiral gemisi Hürriyet’in kaptanı Ertuğrul Özkök ve Hürriyet’in “polemik canavarı” Ahmet Hakan yine umreye gidiyor. Geçtiğimiz günlerde Yeni Şafak gazetesinde yayınlanan bir habere göre Ertuğrul Özkök ve Ahmet Hakan birlikte umreye gitmek için rezervasyon yaptırmışlar.

Geçtiğimiz yıl da Ahmet Hakan’la umreye giden Ertuğrul Özkök, anlaşılan tam anlamıyla hidayete erememiş olacak ki, yeniden Mekke yollarına düştü.

Ahmet Hakan da sanki Hürriyet’e yazar olmaya değil hidayete erdirmek için girmiş. Artık yaşlılığın getirdiği bir şey midir yoksa ülkedeki Kürt-İslam rüzgarından mıdır tam olarak anlaşılamamakla birlikte Ertuğrul’un hidayete erme süreci izlenmesi gereken bir vaka.

Yeni Şafak’ta haber patlar patlamaz Ahmet Hakan köşesinden olayı doğruladı. Ahmet Hakan 27 Temmuz tarihli yazısında okurlarına müjdeyi verdi:

Okumaya devam edin ‘Ertuğrul ve Ahmet yine umreye gidiyor’

03
Ağu
09

Şeriat insanı ne hallere düşürüyor

İçki almak uğruna bir Suudi geleneksel kıyafetlerini çıkartıp pantolon giyiyor.

İçki almak uğruna bir Suudi
geleneksel kıyafetlerini çıkartıp pantolon giyiyor.

Şeriatla yönetilen ülkelerde insanın içine düştüğü durum bazen ister istemez insanı şaşırtıyor. 21. yüzyılda yaşayıp bir yandan modern çağın getirdiği yeniliklere ve değişimlere ayak uydurmaya çalışmak, diğer yandan ise bu değişimi ancak yobazların din adına belirlediği sınırlar çerçevesinde yapabilmek ortaya kimi zaman şaşırtıcı, kimi zaman ise komik tablolar çıkartıyor.

Suudi Arabistan’da geçtiğimiz günlerde bir güzellik yarışması başladı. Ama bu yarışma bizim bildiğimiz güzellik yarışmalarından oldukça farklıydı.

Okumaya devam edin ‘Şeriat insanı ne hallere düşürüyor’

03
Ağu
09

Honduras’ta darbe 1. ayını doldurdu

Yanında çok sayıda gazeteci ve kendisini destekleyenler eşliğinde Nikaragua sınırından Honduras’a girmeyi başaran Zelaya kısa bir süre sonra geri dönmek zorunda kaldı.Honduras Devlet Başkanı Manuel Zelaya’nın, uygulamaya koymaya çalıştığı devrimci reformlardan rahatsızlık duyan askerler tarafından bir darbe ile iktidardan uzaklaştırılmasının üzerinden bir aydan daha uzun bir süre geçti. Bu süre içinde ülkedeki siyasi krize son vermek üzere Kosta Rika Cumhurbaşkanı Oscar Arias nezdinde başlatılan tüm girişimler ise darbe hükümetinin uzlaşmaz tavrı yüzünden hüsranla sonuçlandı.

Bu noktada darbe hükümetinin durumu hiç de bekledikleri gibi değil. Neredeyse dünyanın tüm ülkeleri tarafından siyasi anlamda yalıtılmaları bir yana, Honduras halkının gün geçtikçe artan isyanı ve her gün yenisi patlak veren ayaklanmalar darbe hükümetinin göreve getirdiği gayrıresmi başkan Roberto Micheletti’yi oldukça sıkıntıya sokmuş durumda. Micheletti, sokakları dolduran halkın protesto gösterilerini ve yaşadığı sıkıntıyı dünyadan gizlemek için önlem olarak bazı yayın kuruluşlarının muhabirlerini tutukladı ama gelen uluslararası baskılar nedeniyle bu önlem de uzun soluklu olmadı.

Okumaya devam edin ‘Honduras’ta darbe 1. ayını doldurdu’

03
Ağu
09

Rumlar barış türküsü söylemiyor!

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kıbrıs Rum Kesimi arasındaki sonu gelmez barış görüşmeleri sürerken Yeşil Hattın karşı tarafından Rumların gerçek niyetlerinin ne olduğunu ayan eden haberler de gelmiyor değil. Mehmet Ali Talat ve avanesi her fırsatta Rum Kesimi’nin son derece yapıcı yaklaşımlar içinde olduğunu, onların da artık barış istediğini söyleyegeldiler ama Rum ordusunda görevli bir subayın askerlerine attırdığı slogan ve sonrasında yaşananlar durumun hiç de Talat’ın söylediği gibi olmadığının kanıtı.

Rum hükümeti geçtiğimiz yıl bir karar alarak barış görüşmelerine katkıda bulunmak adına orduda eğitim sırasında Türk karşıtı sloganlar atılmasını yasaklamıştı. Ancak geçtiğimiz haftalarda bir subay daha fazla dayanamadı ve yürüyüş yaptırdığı askerlere yasaklanmasına karşın bir zamanlanın en popüler sloganı olan “En iyi Türk ölü Türk’tür” sloganını yeniden attırdı.

Okumaya devam edin ‘Rumlar barış türküsü söylemiyor!’

03
Ağu
09

Kuzey Irak seçimleri, açılım ve “değişim”

Seçimlerin ardından…

Türkiye’de AKP’nin “Kürt açılımı” ve teröristbaşı Öcalan’ın “yol haritası” tartışılırken, Kuzey Irak’ta da parlamento ve devlet başkanlığı seçimleri yapıldı. Yaklaşık olarak %80’lik bir katılımla iki buçuk milyon seçmen seçimlere katıldı. Seçim sonucunda ortaya çıkan tablo ise şöyle:

Irak’ın yönetimini elinde bulunduran Talabani ve Barzani’nin KYB-KDP ittifakı yine oyların büyük çoğunluğunu aldı. %60’lık oy oranıyla KYB 111 sandalyeli parlamentoda 55 sandalye kazandı. Kuzey Irak Kürt yönetimimin Başkanı Mesut Barzani ve Başbakanı Neçirvan Barzani ikilisi %70’e varan bir oranda oy aldılar.

Seçim sonuçlarında en çok sözü edilen gelişme de Nevşirvan Mustafa liderliğinde seçimlere katılan Değişim Hareketi oldu. Oyların % 25’ini alan Değişim listesi, parlamentoda 28 sandalye kazandı.

Bu iki listenin ardından da İslamcı-solcu ittifakı Reform ve Hizmet Hareketi de % 13 oy oranıyla 17 sandalye kazandı. Kuzey Irak’ta yapılan bu seçimde Talabani-Barzani karşıtı İslamcılarla, sosyalistler ve sosyal demokratlar ittifak yaptılar.

Seçim sonuçlarında ortaya çıkan bu gelişme ardından birçok yorumu da bereberinde getirdi. Temel görüş, ilk kez seçime katılan Değişim Hareketi’nin % 25 oy alarak mevcut yönetimin karşısında bir muhalefet olarak çıkmış olması. Geriye kalan 11 sandalyenin 5’i Türkmenlere, 5’i Hıristiyanlara (Keldani ve Asuriler) 1 tanesi de Ermenilere ayrılmış.

Gerçekten de Değişim listesi Talabani’nin KYB’sinin en güçlü olduğu Süleymaniye’den başarılı olarak çıkmıştı. Genel olarak da KYB-KDP ittifakı en son seçimlerdeki % 84’lük oy oranını kaybederek % 60’a kadar geriledi.

Okumaya devam edin ‘Kuzey Irak seçimleri, açılım ve “değişim”’

03
Ağu
09

AKP’nin Kürt açılımı

İlyas Salman

Çorba kaynıyor, uzakçıl domuzlar ellerinde kepçeler bekliyorlar. Adalet ve Kalkınma Partisi’ni Bitirme Planı adıyla açıklanan belgenin aslı unutuldu. Ergenekon Davası her gün başka bir tartışma konusu açacak biçimde genişliyor. Ama son günlerin çorbasına sos olacak en önemli konu “Kürt Açılımı” adı altında sunulan rakkase hikayesidir.

Öyle sanıyorum ki, AKP’nin Kürt Açılımı Playboy, Penthouse gibi maço erkek dergilerinin okurlarının yüzlerini kızartacak biçimde transparan olacak.

Bu konuda zurnanın zırt dediği yer ise Sayın (??!!!?…) Abdullan Öcalan’ın dansözümüzden isteyeceği soyunma ölçüsüdür.

Amerikancı politikanın Kürt bölgesindeki emireri DTP tavrını koydu. Bu tavır, AKP’nin, Öcalan’ın Kürdistan istemini kale almak bir yana, dini bir farz gibi kabul etmesidir.

Okumaya devam edin ‘AKP’nin Kürt açılımı’




İstatistikler

  • 2.406.204 Tıklama

Son Eklenen Yazılar

Ağustos 2009
P S Ç P C C P
 12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930
31  

En fazla oylananlar