26 Ağu 2009 için arşiv

26
Ağu
09

Polis devletine karşı Kemalist devlet

Rejimin güvencesi olarak polisin görülmesiyle, süreçte bir adım daha atılarak açık faşizmin ayak sesleri duyulmaya başlandı. Batıdaki Marksist literatürde faşizm; “büyük sermayenin açık militarist diktatörlüğü” olarak tarif edilir. Bu tanım genel olarak doğrudur, ancak faşizmin de, emperyalizmin de 1920’lerden günümüze evrilerek geldiğini görmek durumundayız.

Sosyal demokrasi nasıl bir Avrupa ideolojisi ise faşizm de bir Avrupa ideolojisidir. Daha doğrusu emperyalist bir ideolojidir. 1920’lerde yenice emperyalist aşamaya gelmiş olan, ancak dünya sömürüsünden pay alamayan Almanya, diğer emperyalistlerle sömürü savaşı yapabilmek için, kendi halkının üstünlüğünü kendi halkına inandırmak mecburiyetindeydi. Büyük sermaye, üstün ırk palavrasıyla milyonları peşine takabildi. Fakat burada şunu belirtmek gerekir ki; Almanya’da başlayan bu faşist ideoloji tüm emperyalist ülkelerde vardır. Bu da kısaca beyaz adamın üstünlüğü ve dünyayı beyaz adamın yönetmesi gerektiği düşüncesidir.

Faşizmin, Avrupa kökenli emperyalizmin ve kapitalizmin uygulama yöntemlerinden biri olduğu bilimsel gerçeğinden yola çıkarsak, ülkemizdeki ve bizim gibi emperyalizmin boyunduruğundaki ülkelerdeki faşist dayatmaları anlayabiliriz. Faşizmin, ya da emperyalizmin günümüzde en etkili gizlenme aracı demokrasi ve insan hakları söylemleridir. Geçmişin iyi niyetli bu söylemleri, artık ideolojik aygıt olarak kullanılmaktadır. Bir kere Ortadoğu, Asya, Afrika, Güney Amerika’daki gibi uzun uygarlık sürecinden geçmiş ülkeler isteseler de faşist olamazlar. Avrupa’nın beyaz adamı kendisinin üstün olduğunu kendisine öyle inandırmıştır ki, işte faşizmin özü burada yatmaktadır. Bunun temelinde de pek tabii olarak özel mülkiyet vardır. Oysa başta Türk toplumları olmak üzere Asya, Afrika, Güney Amerika uygarlıkları özel mülkiyeti bilmedikleri gibi, ilkel sosyalist toplumlar da oluşturmuşlardır. Bu ulusların genlerindeki paylaşma ve birlikte yaşama duygusu kapitalizmle ters düşmektedir.

Okumaya devam edin ‘Polis devletine karşı Kemalist devlet’

26
Ağu
09

Başbuğ’un anası ile Apo’nun anası da bir mi?

 Başbuğ’un anası ile Apo’nun anası da bir mi?En uzun işgal dönemi

2002 yılından bu yana 7 sene geçti.

Bu, tarihimizdeki en uzun işgal dönemi.

Ve tam da 1918-1922 yılları arasındaki işgal programı uygulanıyor.

Neydi Mondros’un maddeleri, hatırlıyor muyuz?

– Türk Ordusu’nun silahının elinden alınması…

– Ordu komutanlarının yargılanması…

– Kürdistan ve Ermenistan’ın kurulması…

O zaman yabancı devletler bu programı uygulayabilmek için Türkiye’yi işgal etmek zorunda kalmıştı, bugünse AKP eliyle rahatça uygulayabiliyorlar.

AKP dururken işgal kuvvetine ne hacet!..

Ama AKP’nin son “Kürt Açılımı” Mondros’u, Sevr’i bile aşmış durumda. Ancak Yunanlıların Megali İdeası ile kıyaslanabilir. Türklerin Anadolu’dan tümüyle atıldığı Bizans’ın dirildiği bir Yunan düşü…

1000 yıllık Türk ülkesinin adını tartışmak ne demek?

Burası Türkiye olmadan önce Bizanstı eğer Türkiye yıkılırsa yine Bizans olur.

Ama kendisi de Potamyalı olmakla gurur duyan birinin de Türkiye yerine Bizans’ı tercih etmesi son derece normal.

Potamyalı Potamyalılığını yapıyor kısacası.

Okumaya devam edin ‘Başbuğ’un anası ile Apo’nun anası da bir mi?’




İstatistikler

  • 2.406.204 Tıklama

Son Eklenen Yazılar

Ağustos 2009
P S Ç P C C P
 12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930
31  

En fazla oylananlar