06 Ağu 2009 için arşiv

06
Ağu
09

Türklerin ve Çinlilerin 3000 yıllık savaşı

Prof. Dr. Şener Üşümezsoy

Çin — Türk  savaşının  tarihsel  zemini

Son günlerde Doğu Türkistan’da Çinlilerin Uygur Türklerini katletmesiyle ilgili olarak, bu savaşın 1949’da Çin’in Doğu Türkistan’ı işgal ederek yeni sömürge anlamında Sinciang adını vermesiyle başladığı ileri sürülmektedir.

Oysa bu tarihi incelediğimiz zaman görüyoruz ki bu tarih 3000 yıllık bir süreci kapsamaktadır. Bu 3000 yıllık sürecin olgularını çözümlediğimizde karşımıza bozkır ve dağ bölgesindeki Türk ve Moğol etnisiyle güneyde Yangçe Nehri vadisinde yerleşen Çin etnisi arasındaki savaşın tarihi görülmektedir.

Bu tarih ise bugün Kuzey Çin olarak tanımlanan Pekin’in, Doğu Türkistan’ın, İç Moğolistan’ın ve Mançurya’nın yer aldığı bölgede geçen bir savaş tarihidir. Çin’i coğrafi olarak resmettiğimizde bu 3000 yıllık bozkır halklarıyla vadi Çin halkı arasındaki savaşı daha iyi anlayabiliriz.

Okumaya devam edin ‘Türklerin ve Çinlilerin 3000 yıllık savaşı’

06
Ağu
09

Biçimsel demokrasi pezoşlarına

İlyas Salman

Cep telefonumu bildikleri halde evde olmadığım zamanları tilki kurnazlığı ve tavşancık korkaklığıyla hesaplayıp, eşime “Şu bizim İlyas bizi arasın da TÜRKSOLU’nda neden yazıyor?” gibi zırvadan hisse çıkaran yeşil solculara yanıtım şu olacak: Devrimciliği üç beş sözcüğün sarmalında arayan, ayağını kendi ördüğü ağın liflerine kaptırmış, kurtulmak için çabalamak yerine bencileyin devrimciliği yaşam biçimi haline getirmiş, çamura da düşseniz çamurdan sizi temizlemek için sabun üreten hamal Vahap’ın oğluna (emekçi çocuğu olmayanlara takaza değildir bu söz) devrimciliği bir numara büyük görüyorsanız, tavsiyem oda orkestralarını dinlemeyin. Çünkü 50 yıllık kavgama katık olacak bir düzine enstrüman sahibi insanı bile buladım. Beni arama zahmetine katlanmayın. Mevcutlu bulabilirsiniz. Ama sakın burnunuz büyümesin. Şunu açık seçik bilin ki, bir insanı devrimci yola davet etmeniz için arkadaş toplantılarında solu haraç mezat satılığa çıkartmayı bırakacaksınız. Sakın sayı ile kendinize gelmeyin. Yoksa % 47’ye girersiniz.

Okumaya devam edin ‘Biçimsel demokrasi pezoşlarına’

06
Ağu
09

Dokundurma

Yekta Güngör Özden

Bir gün başlıyor ama neler görüp duyacak
Neler yaşayacağız yürekleri vuracak?

Sorunlar sorularla büyüyüp çoğalıyor
Tüm çabalar boşuna elde sıfır kalıyor.

Bildiğini okuyor kötü yöneticiler
Yalan, dolan, sömürü ve de cicibiciler.

Ne özlem, ne istek var dudaklar da kilitli,
İlgisiz ve tepkisiz, toplum böyle sürgitli.

Ne huzur kaldı artık ne yaşama sevinci

Okumaya devam edin ‘Dokundurma’

06
Ağu
09

Çocuklar öldürülmesin şeker de yiyebilsinler…

Kız Çocuğu

Kapıları çalan benim kapıları birer birer.

Gözünüze görünemem göze görünmez ölüler.

Hiroşima’da öleli oluyor bir on yıl kadar.

Yedi yaşında bir kızım, büyümez ölü çocuklar.

Saçlarım tutuştu önce, gözlerim yandı kavruldu.

Bir avuç kül oluverdim, külüm havaya savruldu.

Benim sizden kendim için hiçbir şey istediğim yok.

Şeker bile yiyemez ki kâat gibi yanan çocuk.

Çalıyorum kapınızı, teyze, amca, bir imza ver.

Çocuklar öldürülmesin şeker de yiyebilsinler.

Nazım HİKMET

06
Ağu
09

Ergenekon dizisi — Dinlenmekten değil dinlemekten kork..!!!

Bu yazı 28.07.2008 tarihinde yayımlanmıştır

Ergenekon dizisi

Bir buçuk yıldır merakla beklenen Ergenekon iddianamesi sonunda açıklandı, böylece 12 Eylül döneminin rekoru bile kırılmış oldu. Bu gurur da Türkiye’yi AB’ye uyumlu, demokratik bir ülke haline getiren AKP’ye yakışırdı doğrusu.

İlk duruşma 20 Ekim 2008’de görülecek ama o zamana kadar daha pek çok dalga operasyon ve ardından da ek iddianamelerin geleceğini düşünürsek bundan sonraki yaşantımızın en önemli parçalarından biri Ergenekon olacağa benzer. Yıllar süren Brezilya dizilerinin yeri demek ki böyle doldurulacak.

Aslında bu operasyonun topluma en büyük zararı ne dersek tam da burada durmalıyız. Gerçekten de topluma senaryosu Fethullahçı polisler tarafından yazılmış uzun bir dizi film izlettiriliyor aylardır.

Okumaya devam edin ‘Ergenekon dizisi — Dinlenmekten değil dinlemekten kork..!!!’

06
Ağu
09

İşbirlikçi sol kime hizmet ediyor..? ( ters gard propaganda )

Korku sanıldığı kadar etkili bir yöntem olsaydı, ortaçağ karanlığı hiç bitmezdi.

Ancak devrim karşıtı harekatın başvurduğu kontrgerilla teoriği, beslendiği mera açısından evrenseldir. Ve sırf bu yüzden tüm sosyalist düşünce sistemlerinin bir araya gelme zorunluluğu kaçınılmaz hal almıştır.

(ANCAK..!!!) Devrim karşıtlarının evrensel boyuttaki çıkar birlikteliği sınır tanımaz şekilde öyle aşamalar kaydetmiştir ki, sırf bu yüzden gelişmiş ülkelerde ki sosyalist beklentilerle gelişmekte olan ülkelerde ki beklentiler çok ayrı noktalara taşınmıştır.

Yani İngiliz işçi sınıfının sosyalizmden beklentisi ile, Meksika işçi sınıfının beklentisi evrensel sosyalizmin tarifi içersinde yer almaz. Dolayısıyla evrensel solu, ulusal soldan ayrıştırarak ortaya konmak istenen evrensel bakış, ancak ve ancak bizim deyimimizle komprador sol olmaktan öteye geçemez. İşte bu komprador sol felsefe, bugün itibarıyla emperyalist uygulamalar içersinde taşeron rolünü üstlenmiştir.

Okumaya devam edin ‘İşbirlikçi sol kime hizmet ediyor..? ( ters gard propaganda )’

06
Ağu
09

Faşizm vatana düşman

Recep Tayyip Erdoğan

Benito Mussolini

Adolf Hitler

Faşizm devleti yıkar

Çokça iddia edildiğinin tersine faşizm ağır ve diktatörce bir devletçilik değildir. Tersine faşist iktidarların hemen hepsinin temel ilkesi devleti yıkmak olmuştur.

Faşizm, Anayasal meşruiyeti, ulusal egemenliği, seçimleri, hukuk devleti ilkelerini ve kuvvetlerin bağımsızlığını reddeder.

İster emperyalist ülkelerde ister sömürge ve yarı sömürge ülkelerde olsun, faşizmin ortaya çıktığı yerde meşru devlet egemenliği yok edilir yerine faşist çetenin ve ona bağlı küçük bir oligarşinin diktatörlüğü konur.

Çete iktidarıyla devlet iktidarının farkı büyüktür.

Devletin hangi sınıflarca yönetildiğinden farklı olarak her türlü devletin bazı meşruluk kaynakları vardır.

Faşizm ise meşruluk değil sadece zorbalık üzerine kurulu bir harekettir. Bu yüzden tıpkı AKP iktidarının ilk günlerinde olduğu gibi faşist iktidarlar hep bir meşruiyet sorunu yaşarlar. Ancak eski devletin meşruluk kaynakları, Anayasa ve yasalar yok edildikten sonra bu meşruiyet sorunu aşılabilir.

Hitler de bu devreden geçti. Meşruiyet sorunu yaşadığı iktidarının ilk günlerinde meşruiyet kaynağı komünist ve Yahudi komplosuna karşı Almanya’yı korumak ve Almanya’nın 1. Dünya Savaşı’ndan sonra elinden alınan haklarını geri kazanmaktı. Ancak faşist iktidar mutlak zaferini ilan edince meşruiyet sorunu kalmaz. Çünkü eski devlet ile birlikte meşruluk için hesap soracak mekanizmalar da ortadan kalkar.

Türkiye bugün tam da bu günleri yaşıyor. İlk günlerinde meşruluk kaynağını “demokratikleşme” ve ABD ile AB’ye iyi hizmet edebilmekten alan AKP iktidarı bugün farklı bir evreye giriyor. Artık devletin yıkılması evresine girildi. Tek meşruluk kaynağının zorbalık olacağı günler yakındır.

Ulus devlet ve emperyalist devlet farkı

Ezilen ülkelerdeki faşist iktidarlarla emperyalist ülkelerdeki faşist iktidarlar arasında önemli bir farkı vurgulamak zorundayız.

Okumaya devam edin ‘Faşizm vatana düşman’

06
Ağu
09

Şeriatçı burjuvazi, Şeriatla mücadele ve sol

Basit bir eğitim tartışması olarak karşımıza çıkarılan katsayı meselesi aslında toplumdaki bu genel dönüşümün dışında değerlendirilemeyecek kadar önemliydi

Basit bir eğitim tartışması olarak karşımıza çıkarılan katsayı meselesi aslında toplumdaki bu genel dönüşümün dışında değerlendirilemeyecek kadar önemliydi. Toplumun her türlü ekonomik ve siyasal odağını ele geçiren Şeriatçı sermaye, kendi insan kaynaklarını da bu şekilde devreye sokmanın yolunu buldu. Artık Şeriatçı kapitalizm kendisine çalışan ararken; işçisinden, mühendisine, kamu görevlisinden, doktoruna kadar imamları bulacak.

İmam-Hatip toplumu
ve Şeriatçı burjuvazi

Geçtiğimiz hafta Şeriatçı burjuvazinin yükselişine biraz değinmiştik. AKP faşizmiyle beraber tüm kurumları ele geçiren Kürt-İslam kadroları artık kendileri dışında bir sermaye kesimine izin vermemeye kararlılar. Diğer taraftan da artık ne sömürücülüklerini saklama gereği duyuyorlar ne de burjuvalıklarını, ihtişamlarını, saltanatlarını… Gözlerini Allah bildiği gibi doyursun artık, ne diyelim.

Biz bu yapılanmaya değindiğimiz sırada bir taraftan da Şeriatçıların çok da önemi anlaşılmayan başka bir kazanımı da nihai zaferine ulaştı. Basit bir eğitim tartışması olarak karşımıza çıkarılan katsayı meselesi aslında toplumdaki bu genel dönüşümün dışında değerlendirilemeyecek kadar önemliydi. Toplumun her türlü ekonomik ve siyasal odağını ele geçiren Şeriatçı sermaye, kendi insan kaynaklarını da bu şekilde devreye sokmanın yolunu buldu. Artık Şeriatçı kapitalizm kendisine çalışan ararken; işçisinden mühendisine, kamu görevlisinden, doktoruna kadar imamları bulacak.

Okumaya devam edin ‘Şeriatçı burjuvazi, Şeriatla mücadele ve sol’

06
Ağu
09

Kâzım Mirşan “Ata” – 2 –

“Türklerden  önce  Avrupa’da  yazı  yazmasını  bilen  bir  halk  yoktu.

Bunu  şu  yazıtlar  kanıtlıyor :

Vinça-Tartaria Yazıtları M Ö 5300, (…) Skandinavya Yazıtları, (…) Glozel Yazıtları, S. Reinach’a göre M. Ö. 5000, (…) Val Camonica Yazıtları, (…) İsviçre Yazıtları, (…) Etrüsk Yazıtları, (…) Proto Grek (pelasg, M. İ.) yazıtları, (…) çıktı. Bunlar da Türkçe”. sf. 12 (K. M. “Yemen Yazıtları”, Türk Dünyası Tarih, Aralık 2008, İstanbul.)

“Görülüyor ki, Prototürklerin dini ‘tabiatın yorumu’ anlamındadır. Burada batıl inançlar yer almıyor. Kişiler bu dünyada TURUM-ARA’da (hayat ortamında) yaşadıkları kadar, öbür dünyaya da TURUM-ARA şartları içinde ulaşacaklardır.” sf.9

“Türükler, yazı yazmaya başlamadan önceleri bile, İSİG’lerini (inançlarını) sıntaşlar aracılığı ile belirtmiş bulunuyorlar. Bilhassa Abakan steplerinde toplanan QT-QZ (yakmayla ruhun kozmosa geçmesi, M. İ. ) sıntaşlarına göre, (…) QT-QZ’lar öbür dünyaya inanmış bulunuyorlar(…)”. sf. 11

“Gördük ki, türükler bütün inançlarını astrofizik biliminin verilerine dayandırmış bulunuyorlar. Fakat, onlar bu bilimi nereden elde ettiler?

Bunun en basit cevabı Türklerin de peygamberleri bulunduğudur”. sf. 31

(K. M., “Dinlerin Gelişimi”, Erken Türk Dininden doğan Dinler, MMBy. 1998, Bodrum.)

Okumaya devam edin ‘Kâzım Mirşan “Ata” – 2 –’




İstatistikler

  • 2.406.204 Tıklama

Son Eklenen Yazılar

Ağustos 2009
P S Ç P C C P
 12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930
31  

En fazla oylananlar