Şeriatçı Hareket Neden Yükseliyor
Türkiye 1700’lerden beri gericiliğin etkisi altında. Osmanlı’nın Batı sömürgeciliğiyle karşılaştığı bu dönemde, gericilik de tarih sahnesine çıkmıştı. Bu tarihlerde başlayan gerici hareketin yükselişi Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerinde hız kazanmış, Osmanlı Devleti’nin çöküşüne kadar sürmüştü.
Türkiye tarihinde gericiliğin önü ancak Atatürk döneminde, yani Batı’nın da ülkeden uzaklaştırıldığı dönemde kesilebilmişti. Atatürk’ün ölümünden günümüze gelen süreç içinde ise, gericiliğin kendine toplumda daha çok zemin bulabildiğini görüyoruz. 1940’lardan 1990’lara kadar gericilik ciddi bir yükseliş gösterecekti. 90’lar ise şeriatçı yükselişin Türkiye’yi en fazla tehdit ettiği dönem olmuştu.
Bu yıllarda Atatürkçü aydınlar terörist saldırılarla öldürülüyor, Sivas katliamı yaşanıyordu. Diğer taraftan da Erbakan’ın Refahyol hükümeti, Türkiye’yi şeriat devleti olmaya doğru sürüklüyordu. Ardından gelen 28 Şubat süreciyle şeriatçı hareket çok önemli bir darbe yemesine ve bölünmesine rağmen kısa sürede kendini toparlayıp yükselişini devam ettirdi.
3 Kasım seçimlerinden AKP’nin % 35’lik bir oranla, birinci parti olarak çıkması, Meclis’in %75’lik çoğunluğunu ele geçirmesini sağladı. CHP’nin muhalefet etmeyen hatta AKP ile ortak hareket eden siyasetiyle gericiliğin tırmanmasını daha da önemli hale getiriyor. AKP’nin önünü kesmek için CHP’ye verilen oyların beklenenin tam tersi etkiyi yapması, gericiliğin nasıl engellenebileceği sorusunu da beraberinde getirdi.
Gericiliğin yükselişine paralel giden diğer süreç ise, şeriatçı hareketin Batıcı özüne bir dönüş yaşaması oldu. Bugün şeriatçı hareket hedeflerini gerçekleştirmesinin önündeki engellerin daha çok farkına varmıştır. Bu durum karşısında kendine destek olacak güçlerin peşinde koşacaktır. AKP’nin güçlü olabilmek için Batı’nın desteğine sığınması ve açıktan Batıcı bir siyasete geçmesi bu süreci somutluyor.
Gericilik, yükselişinin yanında, Batıya dayanmasıyla Türkiye için daha da tehlikeli bir konuma gelmiştir. Bu koşullar altında gericiliğe karşı doğru bir zeminde, etkin bir mücadele başlatmak Atatürkçü, devrimci, milliyetçi güçlerin görevi olarak beliriyor. Bunu başarabilmek ise gericiliğin doğuşunu, Batıcı özünü, geçmişini ve yükselişini doğru kavrayabilmekten geçiyor.
Batı Sömürgeciliğinin Osmanlı’ya Müdahalesi
Osmanlı toplumunda şeriatçılığın ortaya çıktığı ilk dönemi araştırdığımızda, bunun Batı’nın Osmanlı toplumuna ilk kez müdahale ettiği dönem olduğunu görürüz. 1700’lü yıllara kadar dünyanın önemli güçlerinden biri olan Osmanlı Devleti, bu tarihten itibaren gelişen ve dünya çapında saldırıya geçen Avrupa sömürgeciliği karşısında gerilemeye başlıyordu. O tarihe kadar Avrupa karşısında üstünlüğünü koruyan Osmanlı, ilk toprak kayıplarını yaşayarak üstün konumunu kaybetmişti.
1740’lı yıllara gelindiğinde daha önceleri basit haklar olarak görülen kapitülasyonlar Osmanlı’yı ekonomik bağımlılık içinde kıvrandıracak zincirler haline gelmişti. Ekonomik bağımlılık zamanla yarı sömürgeleşmeye kadar gidecektir. Daha bu tarihlerde, 3. Selim ve 2. Mahmut’la beraber Tanzimatçılık ilk sinyallerini vermiştir.
1838 Serbest Ticaret Antlaşması’yla beraber, Osmanlı kendi idam fermanını imzalayacak ve yıkıma doğru sürüklenecektir. Ekonomik alanda etkinliğini artıran sömürgecilik toplumsal yaşamın tüm alanlarına da müdahale edecek, Osmanlı toplumunun olağan gelişim sürecini bozacaktı. 1839 Tanzimat Fermanı’yla tam anlamıyla Batı uydusu ve Hıristiyan azınlıkların egemenliğinde bir toplumsal yapıya doğru gidilecekti.
Okumaya devam edin ‘Şeriatçı Hareket Emperyalizmin Hizmetinde’
Son Yorumlar