25 Ağu 2009 için arşiv

25
Ağu
09

AKP’nin Kürt Açılımı : Apo’ya af

“Akan kan dursun propagandasıyla Türk milletini PKK’ya af çıkması için ikna etmeye çalışıyorlar. Bunun için şehit ailelerini kullanmaktan da çekinmiyorlar.

“Akan kan dursun propagandasıyla Türk milletini PKK’ya af çıkması için ikna etmeye çalışıyorlar. Bunun için şehit ailelerini kullanmaktan da çekinmiyorlar.

Kürt  açılımı = PKK’yla  diyalog

Bir “Kürt Açılımı” tartışmasıdır sürüyor.

Daha doğrusu, bir “Kürt Açılımı” dayatması yaşıyoruz. Çünkü açılımın kendisine karşı çıkan yok. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi, hatta ismi bile tartışılıyor, ama bir tek konuda tartışmak yasak: Açılım gerçekten de yapılmalı mı, yapılmamalı mı? AKP ile PKK’nın ortaya koyduğu çerçevede bir takım gelişmeler oluyor. Ve Türk milletinin elinden bu gelişmeleri kaygıyla izlemekten başka bir şey gelmiyor. Açılımın Türkiye’yi nereye götüreceğini ortaya koyma görevi anlaşılan yine biz TÜRKSOLU’na düşüyor.

Bir kere  kimse  kimseyi  kandırmasın.  Açılımın  iki  önemli  hedefi  vardır :

1 —   Türkiye   Cumhuriyeti’ni   federatif    bir   yapıya 

dönüştürmek.

2 —   Apo’yu   affetmek.

Gelişmeler  dikkatle  izlenirse  sürecin  son  derece  profesyonel  bir  şekilde  planlandığını  görülecektir.

Amaç   bu   iki   maddeyi   Türk   toplumuna   kabul   ettirmektir.

Öncelikle şunu vurgulamamız gerekiyor:  Açılımın başlamasıyla birlikte Türkiye Cumhuriyeti Devleti, PKK ile resmen olmasa bile fiilen masaya oturmuştur. Türkiye olarak bir tiyatro izliyoruz Apo, Karayılan ya da Ahmet Türk, yani “masa”nın PKK tarafı açıklamalar yapmakta, AKP’liler bu açıklamalara yanıtlar vermekte, PKK tarafı tekrar açıklamalar yapmakta, AKP tarafı ise yine yanıtlar vermektedir.

Tiyatroda sahnede oyuncu tek başına konuşursa buna “monolog” denir. İki oyuncu karşılıklı konuşursa “diyalog” denir. Bu kadar basit. Anlayacağınız AKP ile PKK arasında gayrı resmi bir “diyalog” başlamıştır. Üstelik bu “diyalog” kapalı kapılar ardında falan değil, Türk milletinin gözleri önünde, basına verilen demeçler yoluyla yürütülmekte.

Okumaya devam edin ‘AKP’nin Kürt Açılımı : Apo’ya af’

25
Ağu
09

Ön – Türk uygarlığının öncü düşünürü Halûk Tarcan

Halûk Tarcan“Batılı Türkologlar ve Arkeologlar, onların sistemiyle yetişmiş olan Türk araştırmacılar Türk tarihini Hunlarla -220’de başlatırlar, Türk tarihinin kökü yok olmuştur. (…) Yapılan araştırmalarda, bulunan, saptanan yapıtlar, bu kültür ve tarihin sahibi için: ‘Bilinmeyen bir ırk, bilinmeyen bir dil ya da, kaybolmuş ölü bir ırk ve bu tür bir saptırma ile ölü bir dil’ kavramına bilerek, bilmeyerek erişirler.” sf. 22

“Türkler, daima göçebe diye tanıtılır. Gerçekte Asya’daki ilk kentleri kuranlar, ilk coğrafi adları verenler Ön-Türklerdir. İklim şartları nedeniyle göç eden Türkler için de ‘göçebe’ denir. Türkler ‘göçebe değil göçmendirler’ ve başta yazı olmak üzere uygarlıklarını gittikleri yerlere götürmüş ve genelde ‘dip’ kültürü oluşturmuşlardır.” sf. 23

“Türkistan (Orta Asya) çocuğu olan Mirşan, tümü yazılı belgelere dayanarak, Türklerin Orta Asya’da, binlerce yıl öncesinden yola çıkan bir büyük uygarlığa sahip olduğunu ortaya koymuştu. Bu uygarlık yazıyı icad etmkişti, evrensel uygarlıkların kökeninde bulunuyordu, tarih onunla başlıyordu.”

“(Mirşan’ın, M.İ.) Batı kaynaklarındaki, açıklanamadığı için evrensel uygarlıklarda büyük boşluklar oluşturan ‘bilinmeyenlere çözüm’ getirmiş olduğunu gördüm. Bu bilinmeyenlerin en başında gelen, ölü bir ırk ve bu ırkın bilinmeyen, okunamayan yazısının Ön-Türklere, ön-atalarımıza ait olduklarını öğrendim. (…)” sf. 41

Okumaya devam edin ‘Ön – Türk uygarlığının öncü düşünürü Halûk Tarcan’

25
Ağu
09

Kıbrıs Barış Harekatı – 4 –

Ergin Konuksever

Adem Yavuz

Adem Yavuz
(1943 – 26 Ağustos 1974)

Geçtiğimiz sayıda Rum askerlerine nasıl esir düştüğümü ve bir Rum doktor tarafından nasıl ameliyat edildiğimi anlatmıştım. Bu sayıda ANKA muhabiri gazeteci dostum Adem Yavuz’un nasıl şehit düştüğünden bahsetmek istiyorum.

Rum doktor beni ameliyat ettikten altı ya da yedi saat sonraydı. Bir de baktım Adem’i getirdiler sedye ile. Çok şaşırdım. Hastane kapısında ameliyata girmeden önce hem Cengiz’le hem de Adem’le vedalaşmıştım. “Size artık bir şey olmaz. Ama bana bir şey olursa çoluk çocuk size emanet. Durumu anlatırsınız. Sağ çıkıp çıkamayacağım belli değil ameliyattan.” demiştim.

Adem’i yanımdaki yatağa yatırdılar. Bir hafta kendine gelemedi. Kendine gelir gelmez de “Bu hastaneden kaçalım” demeye başladı.

“Nasıl kaçacağız, nereye kaçacağız bu yaralı halimizle?” diye sordum.

“Abi bunlar bizi öldürecek.” diye yanıtladı.

“Yok oğlum,” dedim “Burası hastane, bizi niye öldürsünler?”

“Abi, beni hastanenin bahçesinde vurdular.” dedi.

Meğerse beni bıraktıktan sonra giderken bahçede bir asker karnına makinalıyı dayamış Adem’in ve…

Okumaya devam edin ‘Kıbrıs Barış Harekatı – 4 –’

25
Ağu
09

Kürt açılımı BOP’tur ABD’nin kanlı entrikasıdır

ABD’nin önde gelen “düşünce ” kuruluşlarından Carnegie Endowment’ın üst düzey uzmanlarından Profesör Henri Barkey, yaptığı açıklamalarla açılımın varacağı yeri gösterdi.

ABD’nin önde gelen “düşünce ” kuruluşlarından Carnegie Endowment’ın üst düzey uzmanlarından Profesör Henri Barkey, yaptığı açıklamalarla açılımın varacağı yeri gösterdi.

Başbakan ülkeyi bölmeye kararlı

Bakın! Başbakan ne diyor; “Bedeli ne olursa olsun adımlarımızı attık, atıyoruz ve atacağız.” Demek ki, Türkiye’yi ne pahasına olursa olsun bölmeye kararlı ve bu işe kafayı koymuş!

Son günlerdeki gelişmelere bakılırsa iş bununla da kalmayacak gibi! Çünkü, Başbakan’ın bölücü Kürt açılımı ve çalkantıları daha durulmadan aniden memleketi Güneysu’yu özleyivermesi ve orada bulunduğu süre zarfında Norşin’den sonra Potamya avazlarının da alabildiğine yükselmesi çok mânidar.

Bu sakın, gelecekte gündeme gelecek olan Lazcılığın, Hemşinciliğin ve Rum Pontusçuluğun startı olmasın?

Ne enteresandır Başbakan, bu ziyaretin hemen ardından ve durup dururken, Büyükada’da Kezban Hatemi’nin önderliğinde dinî cemaat liderleriyle bir araya geliyor. Bütün bunlar olurken de Trabzon’daki Sümela Manastırı’nda Yunan, Gürcü ve Rus turistler mumlar yakarak ayin düzenlemeye kalkışıyorlar. Bir yetkilinin müzede ayin düzenlenemeyeceği konusunda ısrarlı tutumu karşısında kavga dövüş ayinden vazgeçiliyor.

İşaretlerden anlaşıldığı kadarıyla Ekümeniklik, Ruhban Okulu konularıyla beraber Doğu Karadeniz’de yavaş yavaş Rum Pontusçuluk, Lazcılık, Hemşincilik ve Gürcücülük de kaşınmaya başlanacak. Kürtçü bölünmeden sonra sıra bunlara gelecek.

Okumaya devam edin ‘Kürt açılımı BOP’tur ABD’nin kanlı entrikasıdır’

25
Ağu
09

Batıcı “Sol” AKP Saflarında

Zülfü Livaneli

DİSK

Milliyetçiliğe düşman bir “sol” macera dönüp dolaşıp AKP faşizminin kucağında sonlanıyor. Milliyetçi olmadan solcu olmaya çalışanlar açısından bu önemli bir uyarıdır aslında. Gün gelip kendisini AKP’yi savunur bulmak istemeyen enternasyonal solcular kendi konumlarını bir de bu açıdan sorgulamalı.

Livaneli ve DİSK’ten AKP’ye destek

Bilindiği gibi AKP faşizminin bir de “sol” kanadı var. AKP’nin sahneye çıkmasından daha önce aslında böyle bir “sol” devşirilmişti. Bunların o klasik 2. Cumhuriyetçi döneklerle aralarında sadece çok küçük farklar vardı. Birinciler genellikle artık sola cepheden karşı çıkan dönekler olarak karşımıza çıkarken, ikinciler hâlâ “solculuk” iddialarını sürdürerek aslında birincilerle aynı programı savunuyorlardı. Bu halleriyle de 2. Cumhuriyetçilerden daha da tiksindirici bir noktada konumlanmış oluyorlardı.

Bu kesimin temel meselesi Kürtçülüğü olmuştu. Fakat bunun da ardında aslında yakıcı bir Batıya bağlılık vardı. Yaşar Kemal’den, Zülfü Livaneli’ye, DİSK’e kadar bugün AKP’nin yanında konumlanan tüm bu çevrenin ilk örgütleyicisi AB olmuştu. Sözde bir demokratlık adına AB muhibbi olarak başladıkları kariyerlerini AKP iktidarıyla beraber daha etkili bir yönlendiriciyle sürdürme şansı buldular. AKP faşizmi kendine göre bir “sol”u devşiriyordu.

Yıllardır ÖDP’nin izlediği Batıcı, Kürtçü ve Şeriat destekçisi çizgi zamanla kendi kalıplarını da aşarak Ufuk Uras’ı ve ardından da Taraf gazetesini ortaya çıkarmıştı. Tabii mesele sol olunca işin içine “aydınların” ve “sendikacıların” da girmesi AKP için elzemdi. Bunun fırsatı da son yaşadığımız açılım ihanetiyle bulundu. Önce Zülfü konuşarak AKP’ye biatını açıkladı hemen ardından da DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Beşir Atalay’la görüşmelerinin hemen ardından desteğini ilan etti.

Okumaya devam edin ‘Batıcı “Sol” AKP Saflarında’

25
Ağu
09

Emre Kongar : AKP’den daha AKP’ci ; PKK’dan daha PKK’cı

Emre Kongar
Emre Kongar

Yaşar Kemal
Yaşar Kemal

Anlaşılan Kongar son dönemde AKP ve PKK tarafından “akil adam” pozunda ortaya sürülen Yaşar Kemal’e özenmiş. Ama bu öne çıkma hevesinden mi bilinmez Kongar’ın Yaşar Kemal’in bile söylemeye cesaret edemeyeceği pek çok şeyi hem de açıkça yazdığını görüyoruz.

“Atatürkçü”lerin Atatürkçülüğe ettikleri

Atatürk düşmanlarını hep dışarıda aradığımızdan olsa gerek sözde Atatürkçülerin Atatürkçülüğe ettiklerini hep görmezden gelmişizdir. Bu nedenle de Atatürkçülüğün iki yakası Atatürk’ün ölümünden bu yana, neredeyse yetmiş yıldır bir türlü bir araya gelememiştir.

Hemen her seçimde “tamam, bu kez başaracağız” diye tazelenen ümitler, bu nedenle hep boşa çıkmış, umut bağlanan “Atatürkçü” partiler, dernekler, gazeteler, aydınlar da bu yetmiş yıl boyunca hayal kırıklığından başka bir şey getirmemiştir.

Tabii bu arada atı alan Üsküdar’ı geçmiş; Türkiye, Atatürk’ün Türkiyesi olmaktan da çıkmıştır.

Ama buna rağmen Atatürkçülerimiz deve kuşu misali gerçekleri görmemek için kafalarını kuma sokmaktan ve içimizdeki Atatürk düşmanlarını ve onların yarattığı sahte Atatürkçülüğü teşhir etmekten hep kaçınmışlardır. Sorunun kaynağını hep başka yerlerde arayarak, hep başkalarını suçlayarak da işin içinden sıyrılmışlardır.

Oysa bu zihniyetin Atatürkçülük diye yutturulduğu ve dahası Atatürkçülük adına neredeyse tek egemen görüş haline getirildiği bir iklimde, AKP iktidarı altında bölünmeye ve Şeriata giden bir Türkiye tablosu hiç de şaşırtıcı değildir.

Atatürkçülük adı altında aslında Atatürkçülüğe en büyük kötülüğü yapan ve bizzat Atatürkçülüğün temellerini ortadan kaldıran bu zihniyetin en tipik örneklerinden birisini geçtiğimiz hafta Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde Emre Kongar verdi.

Okumaya devam edin ‘Emre Kongar : AKP’den daha AKP’ci ; PKK’dan daha PKK’cı’




İstatistikler

  • 2.406.204 Tıklama

Son Eklenen Yazılar

Ağustos 2009
P S Ç P C C P
 12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930
31  

En fazla oylananlar