10 Ağu 2009 için arşiv

10
Ağu
09

Saflar ayrışıyor derin faşizm fütursuzlaşıyor

İyi bakın! Çalıştay Polis akademisinde düzenleniyor. Hani, Tayyip Erdoğan’ın “polis demokrasinin bekçisidir” diyerek özel anlamlar içerecek bazı mesajlar verdiği polisin, geleceğe de damgasını vuracak en üst düzey yöneticilerinin yetiştiği akademi var ya, işte orada!

Saflar netleşiyor

Artık her şey kristalize olmuş durumda.

Saflar ayrıştı! İyi de oldu!…

Şu anda, herkes kimin ne olduğunu kuşkuya yer bırakmayacak şekilde biliyor ve bu mücadele uzun süreceğe, aynı zamanda da, çok zorlu geçeceğe benziyor. Ayrıca, bu mücadelede orta yolun bulunmasının mümkün olmadığı da görülüyor. Çünkü, Atatürk’ün kurduğu laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin olmazsa olmaz ilkelerinin üzerine sömürgeciler ve taşeronları tarafından hem de taviz verilmemecesine oynanıyor; kadrolaşma son noktasına kadar gerçekleştiriliyor, TSK şamar oğlanına çevriliyor, Apo denilen kasabın yol haritası açıklaması ve muhattap alınması noktalarına geliniyor, Kürtçe devlet eliyle resmileştiriliyor, üniversitelerde Kürdoloji Enstitüleri kurulması çalışmalarına başlanıyor, İmam Hatiplerin katsayıları kaldırılıyor vs. vs. vs…

O kadar ki; Polis Akademisinde sadece işbirlikçi ve tetikçi kalemşörlerle sözde aydınların davet edildiği basına kapalı Kürt çalıştayları düzenleniyor.

Safların ve kadrolarının belirginleştiği daha çarpıcı başka bir örnek olabilir mi?

Okumaya devam edin ‘Saflar ayrışıyor derin faşizm fütursuzlaşıyor’

10
Ağu
09

Mehmet Ali Şahin : İmamlıktan ikinci adamlığa

Mehmet Ali Şahin
Mehmet Ali Şahin

Haftalardır devam eden tartışmalardan biri daha nihayete erdi. Konumuz Meclis Başkanlığı. Görev süresi dolan Köksal Toptan’ın yerine kimin aday olacağı, daha doğrusu Tayyip’in kimi aday göstereceği, iki hafta kadar tartışıldı. Adalet eski Bakanı Mehmet Ali Şahin’in aday gösterilmesi ve yapılan seçimler sonunda Başkan seçilmesiyle tartışma sona ermiş oldu.

Yerel seçimlerden sonra yapılan kabine değişikliğinde Adalat Bakanlığı koltuğundan azledilen Mehmet Ali Şahin hakkında başarısız politikacı imajı çiziliyordu. E ne de olsa milletvekili seçildiği Antalya’yı yerel seçimlerde CHP’ye kaptırmıştı. O nedenle de Meclis Başkanlığı için kulislerde adı geçtiğinde kimse ona pek şans tanımamıştı. Ancak Tayyip yine yapacağını yaparak eski arkadaşını protokoldeki ikinci koltuğa yerleştirdi.

Eski arkadaşı diyoruz. Çünkü Tayyip ile Mehmet Ali Şahin’in siyasi birlikteliği çok eskilere, ta 1970’lere kadar, gidiyor. 16 Eylül 1950’de o zaman Çankırı’ya, şimdi ise Karabük’e bağlı olan Ovacık ilçesinin Ekincik köyünde doğan Şahin, imam hatip lisesini bitirdikten sonra Ekincik köyünde kısa süre imamlık yaptı ve teyzesinin kızı Saniye Hanım ile evlendi.

Okumaya devam edin ‘Mehmet Ali Şahin : İmamlıktan ikinci adamlığa’

10
Ağu
09

Putin’i anladık da Berlusconi’ye ne oluyor?

Tayyip-Putin zirvesinde başta enerji olmak üzere pek çok başlıkta toplam 20 anlaşma imzalandı. imzalanan anlaşmalardan kimin karlı çıktığını söylemeye gerek yok herhalde. Ancak zirvenin en büyük sürprizi hiç şüphesiz Berlusconi’ydi.

Geçtiğimiz haftanın önemli gelişmelerinden biri de Rusya Başbakanı Putin’in günübirlik Ankara ziyaretiydi. Gerçi Yavuz arkadaş, Putin’i kapmamdan pek hoşlanmadı ama adam Türkiye sınırları içerisinde olduğu için bu seferlik iş bana düştü. Her neyse, Putin’in gelişi günler öncesinden olay oldu. Medyada gene boy boy Putin resimleri yer aldı. Güya Putin Türkiye gezisine çok sıkı hazırlanıyormuş. Putin’i yüzerken ve at binerken gösteren resimler gazeteleri süsledi. Hani Rocky IV filminde Rocky Rusya’daki maça zorlu doğa koşullarında hazırlanır ya o hesap. Zannedersiniz adam Tayyip’le görüşmeye değil boks maçına geliyor. Alt tarafı Tayyip’le bir saat görüşecek ve birkaç anlaşma imzalayıp evine dönecek.

Bütün bu hengamenin arasında Putin hazretleri Türkiye’ye geldi. Ankara’da çok sıkı güvenlik önlemleri altında karşılandı ve korumaları silahlarını arabaların camlarından göstere göstere Başbakanlık Resmi Konutu’na doğru yollandı.

Okumaya devam edin ‘Putin’i anladık da Berlusconi’ye ne oluyor?’

10
Ağu
09

Halis Toprak : Hüseyin Üzmez’in ders almışı

71 yaşındaki Halis Toprak, geçtiğimiz haftalarda 17 yaşındaki Nazlıcan Tağızade isimli bir kız çocuğuyla evlendi. Toprak Holding’in patronu Halis Toprak, bugüne kadar gazetelerin hep ekonomi sayfalarında görmeye alışkın olduğumuz yüzlerindendi. Ancak son üç haftadır Halis Bey magazin sayfalarına terfi etmiş bulunuyor. Nedenini biliyorsunuz, 71 yaşındaki Halis Toprak, geçtiğimiz haftalarda 17 yaşındaki Nazlıcan Tağızade isimli bir kız çocuğuyla evlendi. Halis Toprak’ın bu evliliği haftalardır tartışılıyor. Nasıl tartışılmasın ki? Adam kendisinden 54 yaş küçük bir çocukla evleniyor.

Ancak konu üzerine dönen tartışmalar açısından ortada bir sorun var. O da şu ki, Halis Toprak Hürriyet’inden Sabah’ına kadar pek çok gazeteye ve televizyonlara demeçler verdi, çarşaf çarşaf açıklamalarda bulundu. Ama bu açıklamaların hemen hepsinde Halis Toprak açıkça savunuldu ya da bu hareketinin savunmasını yapmasına izin verildi.

Okumaya devam edin ‘Halis Toprak : Hüseyin Üzmez’in ders almışı’

10
Ağu
09

TRT’de Apo’ya sayın diyen gazeteci

Nasuhi GüngörResmi görür görmez kim bu yakışıklı diye merak etmiş olabilirsiniz. Bu arkadaş Nasuhi Güngör. Eski Maocu şimdilerin Tayyip sevdalısı Ethem Sancak’ın sahibi olduğu Star gazetesinin köşe yazarlarından biri. Nasuhi arkadaş özellikle Kürt meselesinde son dönemlerde izlediği çizgiyle yükselen yıldız olmaya aday. Şöyle ki, AKP’nin Kürt açılımını kayıtsız şartsız destekleyen Nasuhi, gösterdiği performanstan dolayı önceki haftasonu Polis Akademisinde düzenlenen çalıştaya davet edilen 15 gazetecinin arasına girmeyi de başardı. Çalıştay ile ilgili bu sayımızda yeterince yazı okuduğunuz için bu mevzuya hiç girmeden Nasuhi’nin son marifetinden

bahsedelim. Çalıştayın hemen ardından TRT 2’de yayınlanan “Büyüteç” adlı prodgrama katılan Nasuhi Güngör ile Ahmet Türk arasında şöyle bir diyalog geçiyor:

Okumaya devam edin ‘TRT’de Apo’ya sayın diyen gazeteci’

10
Ağu
09

Honduras’ta darbeciler halktan destek bulamadı

Halk direnişini bir türlü bastıramayan darbe hükümeti ise çare olarak direnişi dünyaya duyuran medya kuruluşlarını susturmaya devam ediyorAskeri bir darbeyle, Honduras’ta halkın seçtiği Devlet Başkanı Manuel Zelaya’yı iktidardan indiren darbeciler henüz daha rahat yüzü görebilmiş değiller. Biten bir halk direnişinin hemen ardından başlayan bir yenisi yüzünden ipler bir türlü darbe hükümetinin eline geçmiş değil. Halkın direnişini şiddetle bastırma denemeleri ise ayaklanmanın boyutlarının daha da büyümesinden başka bir sonuç sağlamıyor.

Zelaya’ya destek için direnişe geçenler bu kez öğrencilerdi.

Okumaya devam edin ‘Honduras’ta darbeciler halktan destek bulamadı’

10
Ağu
09

Bill Clinton’un sürpriz Kuzey Kore ziyareti

Bill Clinton ve Kim Jong ilGeçtiğimiz Mart ayında mültecilerle ilgili bir belgesel çekerken Kuzey Kore’ye yasadışı yollarla girdikleri için tutuklanan ve 12 yıl ağırlaştırlımş hapse mahkum edilen Laura Ling ve Euna Lee adlı ABD’li iki kadın gazeteci, ABD eski Başkanı Bill Clinton’un ülkeye yaptığı sürpriz ziyaretinin ardından serbest bırakıldı.

ABD Dışişleri eski Bakanı Madeleine Albright’ın 2000 yılındaki ziyaretinden sonra Kuzey Kore’ye giden en üst düzey ABD’li olan Bill Clinton görüşme sırasında kadın gazeteciler adına Devlet Başkanı Kim Jong İl’den özür dileyince kadın gazeteciler serbest bırakıldı. Kuzey Kore resmi haber ajansı KCNA, “Kim Jong İl, sosyalist anayasanın 103. maddesine göre 12 yıl ağır çalışma cezasına çarptırılmış iki Amerikalı gazeteciden ‘özel özür’ dilenip affedilmeleri emrini verdi” ifadeleriyle gazetecilerin salıverilme haberini dünyaya duyururken bunun “Kuzey Kore’nin insani ve barışsever politikasının bir işareti” olduğunu belirtti.

Ziyaret dünya medyası için sürpriz olsa bile gelen haberler ziyaretin Beyaz Saray’ın onayı anılarak haftalar öncesinden planlanmaya başladığını gösteriyor.

Okumaya devam edin ‘Bill Clinton’un sürpriz Kuzey Kore ziyareti’

10
Ağu
09

Hiroşima kurbanları anıldı

Hiroşima kurbanları anıldı

Hiroşima kurbanları anıldı

ABD’lilerin yüzde 61’i Japonya’ya atom bombası atılmasının bir zorunluluk olduğunu görüşünü halen daha sürdürüyor

Bundan tam 64 yıl önce 6 Ağustos 1945’te insanlık o güne kadar gördüğü en büyük toplu katliamlardan birine tanık oldu. İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru ABD Hava Kuvvetleri’ne bağlı Enola Gay adı verilen B-29 tipi bir savaş uçağı, 15 bin ton TNT gücündeki tarihin ilk atom bombası olan “Little Boy-Küçük Çocuk”u yerel saatle 8:15’te düşman Japonya’nın Hiroşima kenti üzerine bıraktı.

Tarihin ilk atom bombasının mantar bulutu göğe yükselirken, arkasında resmi rakamlara göre 140.000 cansız beden bırakıyordu. Kentin yüzde 60’ından fazlası adeta haritadan silinmiş, büyüklüğü 13 km.yi aşan bir radyasyon bulutu kentin üzerini kapatmıştı. Üstelik bu radyasyonun etkileri daha uzun yıllar boyunca kenti terk etmeyecek ve Hiroşima kurbanlarına her yıl yenilerini ekliyecekti. Saldırı saati olarak 8:15’in seçilmesinin nedeni ise ABD ordusunun uzun bir süre boyunca Japon halkının yaşam biçimini gözlemlemesiydi. Çünkü Japonların büyük bir kısmı o saatte sokakta olduklarından saldırı sırasında çok daha savunmasız olacaklardı! ABD ise bu katliamla yetinmeyecek, yalnızca üç gün sonra 9 Ağustos 1945’te bir başka Japon kenti olan Nagazaki’ye ikinci atom bombasını atarak 100 bin kişinin daha ölmesine neden olacaktı. Çünkü ABD’nin Hiroşima’ya attığı atom bombası Uranyum-235 temelliydi. Oysa ABD’nin elindeki ikinci atom bombası olan “Fat Man-Şişman Adam” plütonyum temelliydi ve onun da etkilerinin gözlemlenmesi gerekiyordu. Nagazaki ise bu iş için mükemmel bir deney alanıydı.

Okumaya devam edin ‘Hiroşima kurbanları anıldı’

10
Ağu
09

Obama hakkındaki iddialar sona ermiyor

Obama şimdi de Kara Şövalye filmindeki Joker karakterine benzetildiBarack Obama “Değişim” sloganıyla ABD’nin ilk siyah başkanı olmayı başardı başarmasına da, ABD’lilere kendini kabul ettirebilmeyi bir türlü başarmış değil. Daha seçim döneminde Obama hakkında ortaya atılmaya başlanan iddialara Başkan olduktan sonra bile her gün yenisi eklenmeye devam ediyor.

Obama hakkında ortaya atılan son iddialardan ilki, Obama’nın ABD topraklarında dünyaya gelmediği ve bu yüzden ABD Başkanı olamayacağına ilişkindi. ABD yasalarına göre bir kişinin Başkan olmasının ön koşulu ise doğuştan ABD yurttaşı olması yani ABD sınırları içinde dünyaya gelmesi. Siyah bir Başkanı bir türlü kabullenemeyen ABD’liler ise Obama’nın Kenya doğumlu olduğunu ve bu yüzden başkanlığının geçersiz olduğunu ileri sürüyorlar.

Okumaya devam edin ‘Obama hakkındaki iddialar sona ermiyor’

10
Ağu
09

Lübna Hüseyin’in davası ertelendi

Lübna Hüseyin’in pantolon giydiği için yargılandığı mahkemenin dışında ise onlarca kadın Hüseyin’e destek vermek için protesto gösterisi düzenlediSudan’ın başkenti Hartum’da 3 Temmuz tarihinde polisin bir kafeye yaptığı baskında pantolonla otururken yakalanan ve 40 kırbaç cezasına çarptırılması istemiyle mahkemeye sevk edilen Sudanlı kadın gazetecinin duruşması, uluslararası toplumdan gelen yoğun baskılar sonucu 7 Eylül tarihine ertelendi. Lübna Hüseyin’in pantolon giydiği için yargılandığı mahkemenin dışında ise onlarca kadın Hüseyin’e destek vermek için protesto gösterisi düzenledi. Aralarında pantolon giyen çok sayıda kadının da bulunduğu göstericilere polisin müdahalesi ise oldukça sert oldu. Coplarla kadınlara saldıran güvenlik güçlerinin kadınları dağıtmak için havaya ateş açtığı da gelen bilgiler arasında.

Okumaya devam edin ‘Lübna Hüseyin’in davası ertelendi’

10
Ağu
09

“Açıl susam açıl”

Yekta Güngör Özden

Gündem değiştirmekte usta iktidar kendi dışındaki gelişmelerden de yararlanarak bildiğini okumayı sürdürüyor. Adalet Bakanlığındaki tutumu bilinen Mehmet Ali Şahin’i aday göstererek kişisel dikta eğilimini doğrulayan, sertliği yeğleyen Başbakan TBMM Başkanlığı ile Cumhurbaşkanı Vekilliğini de güvenceye aldıktan sonra artık ayrıntılarla uğraşacak zamanı kazanmıştır. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanını yasadışı dinlenmeyle şüpheli durumuna sokup şimdiye kadar rastlanmamış bir soruşturma kapsamında göstermek her şeyden önce Türk yargısına güven ve saygıyı sarsan çok sakıncalı bir gidiştir. Şüphelilerin çoğunun kim olduğunu, ne görevde bulunduğunu, ne yaptığını ulus bilmektedir. Bir gazetenin sahibini kendi gazetesini bombalatmakla, Atatürkçü aydınları Danıştay saldırısını yaptırmakla, iktidara karşı darbe için örgütlenmeyi yıllar öncesinden başlatmakla, darbecilikle suçlananları PKK ile ve gerici yeraltı örgütleriyle birlikte göstermekle nereye varılacak, ne kazanılacak, ne olacak kovuşturma sonunda görülecektir. Yinelemeyi görev saydığımız durum, adaletin gerçekleşmesi, yargıya gölge düşmemesi, kimsenin haksızlığa uğramamasıdır. Siyasetin hukuku kullanmamasıdır. Ucu açık dâva olmaz.

İktidar partısı “kürt açılımı” adı verilen, Başbakanın diliyle “süreç” olarak tanımlanan belirsiz gidişi kendi kafasına uygun gazeteci çoğunluğuyla üstelik Polis Akademisi’nde başlattı. Başbakan görüşmekten kaçındığı DTP’lilerle, yine kendi diliyle diyaloğu, AKP Genel Başkanı-Grup Başkanı olarak gerçekleştirdi.

Okumaya devam edin ‘“Açıl susam açıl”’




İstatistikler

  • 2.406.204 Tıklama

Son Eklenen Yazılar

Ağustos 2009
P S Ç P C C P
 12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930
31  

En fazla oylananlar