07
Ağu
07

‘Türkiye Musul-Basra’yı almalı’

Almanya, İran ve PKK, Türkiye ve Arap devletlerine karşı Orta Doğu güç yarışında.

Bu saldırgan politikanın esasıysa, Irak’a, Türkiye’ye ve Suriye’ye karşı, Kuzey Irak’ta bulunan ve bugün fiilen ABD’nin himayesinde olan PKK üslerinden PKK’yı bir şahmerdan olarak kullanmaktır. Irak, Türkiye ve Suriye parçalandıktan sonra da Orta Doğu’da, Almanya-İran ekseni desteğinde yeni bir süper güç olarak bir PKK Kürdistanı ortaya çıkacaktır. Ağustos, Orta Doğu’da barış veya savaş için kritik bir ay.

The Conservative Voice’dan Scott Sullivan yazdı

ABD, Washington: Erdoğan, Türk ordusunun güçlü muhalefetine rağmen, tüm Türk kadınlarının başörtüsü takmasını; Almanya, İran ve PKK yandaşı olan Kürt devlet başkanı Mesut Barzani ile dost Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ü yine Türkiye’nin cumhurbaşkanlığına aday göstermek istiyor.

Bu durumda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Türk ordusu ile Türk milliyetçilerinden gelen desteği muhafaza etmek için ne yapabilir? Bunlar, Almanya, İran ve Kürtlerin, Irak, Türkiye ve Suriye’den başlayarak Arap devletlerini parçalama planlarından korkuyorlar. Yanıtı basit. Başbakan Erdoğan, ABD’ye danıştıktan sonra Türk barış gücü askerlerini ABD güçlerine destek için Musul’a göndereceğini açıklamalıdır. Türkiye, ABD ve İngiltere’den, Musul ile Basra güvence altına alınırken asker azaltımına gitmekten şimdilik vazgeçmelerini talep etmelidir. Bir başka seçenekse, Türkiye’nin Suriye ve Arap devletlerinden Irak’taki Türk barış gücüne katkıda bulunmalarını istemesidir. Böylece Türkiye PKK’yı, Musul dışında kalması, İran’ı da Basra dışında kalması için uyarmış olacaktır. Bir cesur adımla Türkiye Irak’ın toprak bütünlüğünü güvenceye alabilecektir. Böylelikle PKK, Kuzey Irak’tan bir Kürdistan yaratma planlarından cayacak, İran da Irak’ın güneyinde bir Şiistan yaratma planlarından… Üstelik Irak’ın kuzeydeki sınırlar da güvence altına alındığında Erdoğan, Türkiyeli Kürtlerle uzlaşmak için yeterince güçlü bir konuma erişmiş olacaktır. Bir Irak Kürdistanı’na katılacak ayrılıkçı bir Türkiye Kürdistanı seçeneği masadan büsbütün kalkacaktır. Gerçekten de Türk güçleri o zaman, kuzeyden güneyden saldırılarla PKK’yı kapana kıstırmış olacaktır.

Öte yandan Basra’ya barış gücü göndermekle Türkiye, İran’ı, ABD askerlerinin, Irak’ın tek büyük limanı Basra üzerinden çekilmesine karışmak gibi bir niyeti varsa da bundan caydıracaktır. Son olarak belirtelim; Musul ve Basra’yı güvence altına alma kararı ile Türkiye, ordusuyla PKK peşinde Kuzey Irak’a saldırmakla elde edeceğinden daha üstün bir konumda olacaktır. Zira bu tür askeri saldırılarla Türkiye’ye PKK sorununu kökten çözemez. Sözün kısası, Türk güçlerini Basra ve Musul’a konuşlandırarak Başbakan Erdoğan, PKK ve İran’ı birer tehdit olmaktan çıkarıp Türkiye Kürtlerine daha fazla esneklik göstermek konusunda pazarlık konumunu güçlendirecek, Türk ordusu ve milliyetçilerinden gelen desteği muhafaza edecek ve Basra’yı ABD askerlerinin çekilmesi için güvenli hale getirecektir. Neden harekete geçilmesin ki?

“Erdoğan, PKK’yı Nasıl Durdurabilir?”

Almanya, İran ve PKK -ABD politikasının da yardımıyla- Türkiye, Suriye ve Arap devletlerine karşı bir Orta Doğu güç yarışında. Bu saldırgan politikanın esasıysa, Irak’a, Türkiye’ye ve Suriye’ye karşı, Kuzey Irak’ta bulunan ve bugün fiilen ABD’nin himayesinde olan PKK üslerinden PKK’yı bir şahmerdan olarak kullanmaktır. Irak, Türkiye ve Suriye parçalandıktan sonra da Orta Doğu’da, Almanya-İran ekseni desteğinde yeni bir süper güç olarak bir PKK Kürdistanı ortaya çıkacaktır.

Ağustos, Orta Doğu’da barış veya savaş için kritik bir ay. Almanya, İran ve PKK bu ay İran ve Türkiye’ye son bir hamle yapmayı planlıyor. PKK, Kerkük’ü Irak’tan çalarak başlayacak bir yayılma kampanyasını belirgin biçimde hızlandıracak.

Orta Doğu hakettiği istikrar, barış ve refahın yerine PKK’nın cebri sınır düzenlemeleri, büyük oranda Arap nüfusu hedef alan geniş ölçekli bir etnik temizlik kampanyası ve artan dış müdahalelere gebe bir yola girecek.

Bereket versin Başbakan Erdoğan, son seçimleri PKK karşıtı açıklamalarından sonra artık bu Almanya-İran-PKK ekseninden savaşa iten hamleleri engellemek için güçlü bir halk desteğine sahip. Savaşa sürüklenmemek için yanıtlanması gereken büyük soru şudur: Dışişleri Bakanı Gül’ün Başbakan Erdoğan ve Türkiye için artı mı eksi mi olduğudur?

Başbakan Erdoğan şimdi Türkiye’nin yeni cumhurbaşkanı olarak Dışişleri Bakanı Gül’ü tekrar aday göstermek istiyor. Ne yazık ki Gül; çoğu kez, Avusturya’nın geçen hafta PKK için para toplayan Ali Rıza Antal’ı güvenliği için bir uçakla Kuzey Irak’a, yani Türk adaletinden uzakta bir yere gönderme kararını onaylayan Almanya; Türkiye ve Suriye’yi bölmek için PKK ile işbirliği yapan İran; hiçbir şekilde PKK’ya hayır demeyen ABD ve Kürt devlet başkanı ve PKK yandaşı Mesud Barzani gibi Türkiye düşmanlarının en iyi dostu görüntüsü veriyor. Bu noktada Dışişleri Bakanı Gül, Türk milliyetçilerinin desteğini kazanmak için ne yapabilir? Yine açık konuşmak gerekirse Türkiye’nin milliyetçileri Dışişleri Bakanı Gül’ün dışarıdaki dostlarının Türk devletini toptan parçalamak değilse de, Türkiye’yi ikinci sınıf bir güce dönüştürme planları olduğundan korkuyorlar. Dışişleri Bakanı Gül, şu üç öneriyle Türk milliyetçilerini yatıştıracak bir adım atabilir:

1) Bakan Gül, PKK finansörü Antal Türkiye’ye iade edilmedikçe Kuzey Irak’ın bir parya devlet olarak kabul edileceğini ve Barzani ile ilişkileri koparmayı öngören bir ortak politika üzerinde anlaşmak üzere Berlin, Tahran ve Washington’daki mevkidaşlarıyla temasa geçsin;

2) Bakan Gül, ABD’ye, PKK ve İran’ın saldırılarına karşı Irak’ın toprak bütünlüğünü güvence altına almak için derhal harekete geçmesi gerektiğini bildirsin. Gül, MideastWeek.com’da “ABD PKK’yı Caydırmalıdır” başlıklı yazıda, ABD’nin Irak’ı korumak için PKK’ya karşı atması önerilen adımların bir listesini bulacaktır.

3) Bakan Gül, ABD’ye, Türkiye’nin ABD güçlerini desteklemek için Musul’a, İngiliz güçlerini desteklemek için de Basra’ya barış gücü birliği göndereceğini bildirsin. Ayrıca Bakan Gül, Suriye’den ve Arap devletlerinden Musul ve Basra’daki Türk barış gücüne katkıda bulunmalarını isteyebilir. Bu yolla PKK’ya, Musul’dan, İran’a da Basra’dan çıkması için bir uyarıda bulunmuş olur. Üstelik Türkiye’nin güney sınırlarının güvenceye alınmasıyla Türkiye Başbakanı Erdoğan, Irak’ın toprak bütünlüğünü de korur. Musul’da Türk ve Arapların varlığı sayesinde Erdoğan Kürt bölgelerindeki ekonomik kalkınmayı destekleyebilir ve Kerkük’ün statüsü konusundaki referandumu da kabul edebilir (Bkz: Turkey plus Northern Iraq Equals to Golden Age/ Türkiye+Kuzey Irak = Altın Çağ, 3 Temmuz 2007).

Son olarak da Musul’da Türklerle Arapların varlığı Kürt devlet başkanı Barzani’yi PKK’yı kovmaya ikna edecektir. Bu olursa da ABD’nin Kuzey Irak’taki PKK kamplarına yapacağı hava saldırıları gibi, herkes de kabul ediyor ki, bir uç seçeneğe gerek kalmayacaktır. Kısacası Musul’da Türklerle Arapların varlığı PKK’nın, savaşçı ve yayılmacı PKK süper devleti çatısında birleşecek Türkiye Kürdistanı seçeneğinin de sonu olacaktır. Orta Doğu güvenli sınırlara kavuşacaktır. Bir diğer deyişle Irak’ı korumak Türkiye’yi korumaktır, Türkiye’yi korumak Suriye’yi ve geri kalan Arap dünyasını korumaktır. Türklerin ve Arapların Musul’daki varlığı İran’ın Basra’yı ilhak planlarını da boşa çıkaracaktır. Dışişleri Bakanı Gül tüm bunlara katılıyor mu? Bakan Gül bunları yapabilir mi? (ABD’li bir muhalif oluşuma ait internet sitesi The Conservative Voice’un 26 Temmuz 2007 tarihli web sayfası)

dunyagundemi.com


0 Yanıt to “‘Türkiye Musul-Basra’yı almalı’”



  1. Yorum Yapın

Yorum bırakın


İstatistikler

  • 2.405.796 Tıklama

Son Eklenen Yazılar

Ağustos 2007
P S Ç P C C P
 12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  

En fazla oylananlar